Wwad can sıkıntısından patlayasak bir hale gelmişti. Odada bir aşağı bir yukar dolaşıyor, elimdeki incecik mi- in #inelri başparmağının etrafında çevirip duruyordu. Akşama kadar na“ #1 vakit geçireceğin! bilmiyordu. Hal- buki arkadaşları onü bugün epayes usak bir yere gezmele götürmek £sta- mizlerdi. Keşki orlarin gitseydi. Bir aralır pericerty2 yaklaştı. Tam karşı- ki evde güzel bii şusu vardı. Bu işayan bir yenç kadındı. Kö- z siyah saçları vardı, Göz v elbiseleri giyerdi, Arasıra kar-| şıdan karşıya tatlı tatlı bakışları, ılık ülümseyişler! Kanun, Ev ie bülunduğs günlerde bu gönç adam için en tatlı eşguliyetti, Pöncers önü genç adam yecanlı bir yer haline aksi çibi bugün karşıdaki genç kadın da eyde değildi. Çünkü penceresinin perdeleri sıkı sıkı kapal idi Güzel komşusunun hayell bir kerecik olsun carun arkasında belirmemişti, Bugün bari o evde olsaydı, Hiç de- gülse karşıdan karşıya mânalı bakış- lar, sıcak (ogülünsemeler, Pence önünde hey&sanlı Dekleyişlerie Ya! geçerdi Fuadin cat sıkıntısı arık son rad- deye geldiği zaman odanın bir köşe-| sinde duran #elelun çalmağa başladı. Genç adam telelona doğru âdeta koşarcaztna atıldı, Şu zir zir ölen ma- kine belki kendisini bu derin can s- kini: atı kurtaracak bir haber ve- psbiu Telefonda gayet ahenktar bir kadın ea: , Sadi, Kayısı gülü, mü? sesin güzelliğine ne derece hayran oldu İsa kendisine söylenilen | cürnleye de o derecede şaştı. Bü kayısı | gülü ne demekti? Yokma Aşkane bir parola mıydı? Herhelde,. Çünkü bir kadın telefonu açıp da karşısındakine Be diye: aKayısı gülü mü?e zibi acalş birsey sorsun... Bu işin içinde herhal-! de bir sir vardı, Pond da bunu öğren» | mek istiyordu. Tatı sasin sahibine sordu — Affedersiniz efendim... Ne dedi- niz? Kayım gülünden bahseğiyordu- nuz zannederim. l "Tsl*fundaki ses bu sefer biraz sinirli bir tonla cevap verdi: — Canım eferdim orasi «Kayın gü- 10 pasta ve şekerleme salonas değil mi O zaman Fundın kafasına dank et- ©. Demek karşısındaki kadın kayın gülü ismindeki pastahaneyi arıyordu. Artık bu vaziyet karşısında genç ada- Mur oburasi aradığın» yer deği)... Yan- Miş numara çevirmişsiniz.» deyip tele. fonu kapatması Jâzimselirdi değil mi? Fakat Fuad hayatında bu derecş güzel #osi işltmmemişti. Onu biraz daha tatlı bir musiki gibi dinlemek istiyordu, Ho- le canının dehşetli sıkıldığı bu daki- kalarda Karşısına çıkan bu güzel eğ- İenreyi telefon makinseini şöyle bir kaptatıvermekle kaçırmak niyetinde değildi. Bunun için hemen bir yalan kurd: ! — Evet efendim... dedi, uras rKa-| Şıxı gülü pasta ve şekerlema salonun... Bu defa telefondaki ses: — Öyle ia bize yarım saate katlar yiti beş tane pasta gönderir N— Bu sipariş karşısında da Fuad ne Şeceğini şaşışmıştı. Pukat kend çabuk topladı: — Beştstür, efendim. Pastalar #mrediyormur 12... O zaman iplefondaki sez İstediği pastaların nasıl olacağını da söyledi vE: — Annan yarım saate kadar mutlak gönderiniz... Cedi ve evimin adresim de vertrek telefonu kapattı. Fuad kendi kendino: <P: şimdi he halted; 1. ye mar Gandi. Sonra mühim bir karar ver Gidip Kayısı gülü pastahanesinde. pasta alacak, bünları kendisi len adrese götürenekti. £. Gan sıkır.tısını tartamile gidereesk ne. #la bir eğlence bulmuştu Hem de bu Suretle © güsel sesin sahibin! da gör- Müş olacaktı. Hemen sokağa fırindi. Kayısı gülü pasta ve şekerlöme salonu O elvarda Ne gözld! We Fuada Jitifatta bu-/» oldukça meşhur bir mfessesa idi, Yap. tığı pastaların nefaseti ilç tanınmıştı. Fund pastası salonuna girdi. 'Tele- fonda kendisine smarlanan yirgi! baş pastayı bir kutuya koydurdu. Bonta elindeki adresin yolunu tuttu. Şimdi mensup bir adam gibi buna o tatlı sesin sahibine vere- çekti, Faknt aklına birşey geldi. Aca- ba kendisine pastaları ısmartayan gü 231 sesli kadinla karşt karşıya göleyile- erk miydi? Yoksa gideceği yerde pas- $aları kapıdan bir hizmetçi kadın fi- lâ mi alacaktı?... inde bulunan adresteki apartıma- irdi, Heyecan içinde idi. Ya bir pol kırarsa, pastacı olmadığı anlaşılır. sa... Telefonda kenöisine o söylenilen dairenin kapısını çaldı, Büyük merak içinde 1d1, Acaba güzel sesin sahibi na- sıl bir kadındı? Ona hayalinde güzel bir çehve vermişti, Belk! de çirkin hir acuz8 idi, Kapı açılınca Fund taslı sesli güzel, gönç bir kadınla karşılaştı. Delikanlı: — Buyrunuz, dedi, pastaları getir; dimi. Genç kadın onun yüzüne dikkatle bakıyordu. Nihayet: — Siz, dedi, Fund bez değil misi- niz?... Ben sizi uzsktan tanıyorum... Fuad müthiş surette gaşırmışti. He- yecandan dizleri titetyordu, o şaşkm»- isk içinde; — Hazır hayır... Ne münasebst? Ben pastasıyım... Hem biz soyaop pastacı. yız.. Pastacı oğlu pastacıyım ben.. Böyle söyliyorek pastaların parasını bis almağı düşünmeğen merdivenler! dörder dörder atlayarak aşağı indi. Sokağa fırladı, Lâkin dedikodu bütün muhite yayılmıştı. O günden sonra Fuadın ism! «pastacı» olarak kaldı. Hikmet Feridun Es ANKARA RADYOSU|' 5 beşrinisani salı öğle ve 12,30 Program, 12,33 Karışık şarkı ve türküler (PL) 12,50 Haberler, 13.05KXx- rığık müzix (PL), 13,20Karışık program (PL), 1808 Müzik (P1), 1830 Çifçinin saati, 19 Temsil, 1030 Haberler, 10,45) PUMA Fasıl keyeti, 29,15 Radyo gazetesi, 2045 Küme bayeti, 21,50 Konuşma, 21,45 Sa- lon orkeztram, 223) Ajans ve borsa haberleri, 22,45 Salon orkestrası, & Dans muziği (Pi) 6 teşrinisani çarşamba sabahı 8 Program, 8,03 Hafif müzik (Pİ), 8,15 Haberler, 8,30 Hafif müzik (PL), 850 Ev kadını. Atina radyosunda türkçe neşriyat Atina 4 (AA5 Atma radyos, dün akşamdan itibaren 'Türk ilsaniy- ls neşriyata başlamıştır. Du emisyon- lar, Türk dinleyicilerine hitap eden bir kaç sözle başlamıştır. Naşriyat, her akşam Türkiye saati ile 2230 Ca yapıl- maztadır. AKŞAM Abone ücretleri Türkiya oo Benebi Srarlik 8 Aylık 1400 kuruş 2700 kuruş 0 » 1580 » 3 Aylık da » 30 » 1 Ayk 8 » » Posta ittiharınn dahi! olmıyan ecnebi memleketler: Seneliği: 3500 altı ayhğı 1000. üş aylığı 1000 kuruştur. Telefonlarımız: Raymaharrir: Yazı işleri: 20765 — İdare 20681 Şevval 5 — Hizir 184 8 İm Gü. ÖR İki Ak. Yat 2.1144 124 650 9421209 123 Va, 436 8,38 1158 14,43 1701 1835 İdarensne: Babrâli civarı Asımanluk sokak No. 13 Esrarlı Yüzük 'Tefrika No. 148 Binaenaleyh, © Sarrvamf paşaların evinde, güya bazı hizmetler görmek için kalırdım. Bazan de Raif, beni Nakleden: (VA - Nü) beraber içi rahatlamıştı. Ba anlatı. lanlar ona doğru gibi görünüyordu. Bazı teferruatta noksan olsa bile sevdiği için köyümüze gelir; birlik: | sans noktalar muhakkak ki böyley- te balığa çikardık... Gecelerce ge İdi. Hakikat aydınlanmıştı. mimizde kalırdı... : Gerçi hayatta bir rol oynadım; fakat bu rol, bay tan başa yalan ve sahtekârlik de Sildir; içinde hakkin, hakikatin da| © parçaları vardır. i Hüviyerine büründüğüm ve ben: | zörin. olan adam. velat ettiği zaman, onun bense meçhul olan hiçbir hu- susiyesi yoktu İzahatını bu noktasında Bedri Yelkenli, sesinin perdesini değiştir. di, Bozuk boğuk: — Her şeyi ce sşkondan haberin; yoktu... Bun- dan bana bahsetme eyi macerasını | siz zaman bu aşk dunuz demek? nde soğuk bir ifade olmakla | Bu maceranın kahramanı, hakikt »mefendi. şunu tas bir kahramandı Mukadder yen- İmiş; gururla, azametle talihe karşı durmuştu. Anlamak, daha iy anlamak için suailer soruyordu. — Sizi ilk gördüğüm za man, Raif beyin bütün hususiyetle- cine ünmüştünüz. Fakat buna rağınen kalbimin * desinliklerinden bir ses geliyorduz «Bu adam o de- Zi...» diyordum... Buna rağmen et aşk maceramızı bilseydiniz de Dehşetle yüzünü elleri içnde giz ledi Sonra: — Cenabı Hak bu faciunın olm. sını istemedi. Çok şükür Rabbi: me,. Siz, yüzünüze her türlü mar Yugoslavyanın Yunan - İtalyan harbi karşısında vaziyeti MERİ Belgrad 4 (A.A.) — Hüküme- tin neşiri efkâr olan Vreme ez si, başmakalesinde Yunan » İtalyan hasbi karşısında (o Yuzaslavyanın noktai nazarını izah oetmektedir. Gazete, hâdiseleri o hultaa ettikten! ve Yugoslavyânın vaziyeti hakkın-| daki son tebliği batırlattıklan sonra diyor «Yuğoalav siyaseti, son seneler zarfında Avrupada buşule gelmiş olan derin değişiklikleri göz önün- de tutinaktadır. Halen Alınanya ile İtalya Avrupa siyasetinin ilk plârun- da ve memleketimizin doğrudan doğruya komşularıdır. Yugoslavya ile bu iki devlet arasında iktisadi va siyaai menfaat birliği mevcuttur. Bu keyfiğetin memleketimizin bey nelmilel siyaseti ve hattı hareketi üzerinde tesiri olmuştur. Memleke- timiz hayati haklarını Avrupa haki- 'katlerine tamamen intibak ettirme- sini bilmiştir.» N Vreme gazetesi yazısına şöyle ni- hayet vermektedir: «Bir yeni Av- İrupa nizamı kurmak maksadila AH manyanın başladığı büyük işi Yu- goslevya anlayıp takdir etmektedir. Yugoslavya bu ig için teşriki mesai etmeğe hazırdır. Esas temeli Al manya ve İtalya olmak üzere bu memleketlerin strafında kurulacak olan yeni Avrupa nizamının memles kelimize lâyık olduğu mevkii ve-| zeceğine emin bulunan Iş bankasının ik- amiye keşidesi Ankara 4 (AA) — Türkiye İş ban-| Kazının kumbaralı ve kumbarasız kü- çük tasarruf hesapları arasında tor- #ip eylediği 1946 ikramiye plânına ikineitaşrin o keşldöni banka umumi merkezinde ve noter huzurunda ya» tar. (Bu keşldede kendilerine ikramiye babet eden #alihillerin isimlerini, he- sap numaralarını ve bulundukları şe- hirlert bildiriyoruz: 1000 liralık ikramiyeyi Ankarada 32045 hasap numaralı Adil, 500 liralık ikramiyeyi İstanbulda Beyandda 1573 hesap numaralı Fevzi kazanmıştır. İki yüz ellişer Ilra kazananlar: Er- doğan 4813 -Konya-, İhan 15405 “İzmir, Meral Ahdürrahman 51170 sİstanimıl-. Yüz lira kazananlar: Ahmed 1087 «Bivas-, Neşet Ozman 77496 -İstanbul-, Kemal 31$8 -Galata-, Esllm B9073 “İstanbul-, Hürnide 8970 -İzmir-, Me- ral 18063 -İzmir-, Fikreğ 17728 -İzmir-, Şevket Halil 80795 -İstanbul-, Nevin pile “İzmir-, İbrahim Etem İzmir. BA Yunanistan harbinin göstereceği askeri ve siyasi inkişaflar çok mühim olabilir —— (Baştarah 1 inci sahifede) ise, o zaman hâdise daha şümulk Yüdür, ilerde daha geniş inkişaf- lar gösterecektir. Sadece Yuna nistenm işgali Mihver için biza- İliki bir gaye olmadığına, bilâkis Yunanistanın harbe karıştırılma- #i İngilterenin Akdenizde ve Bal- kanlarda den'z ve hava üslerini artlırdığına göre, bu hâreket Ro- manyânın işgali İle bir hizada olarak, ilerde daha geniş bir ha- reketin hazırlığı demektir, Bundan başka, İtalya bu teca- vüze kendiliğinden de girişmiş olsa, her hangi bir muvaffakiyet sizlik karşısında (o Almanyanın müllefikine yardım etmemesi müşküldür. İtalya orduları uzun Zaman bir ş9*y yapamaz ve Al manya buna seyirci kalırsa Mih- ver yıkılır. Böyle bir vaziyet bu zamanda Almanyanın da İşine gelmez. Almanyanm yardımı ise ya Yugoslavyadan, yahut Bulga- ristandan olacaktır. Her iki ihti- malin de doğuracağı ihtilâtlar el- beste büyük olacaktir. Her hülde Yunanistan harbi. nin askeri ve siyasi inkişafları en derin alâka ile tak'p edilecek ma- hiyettedir. Necmeddin Sadak KÜÇÜK HABERLER Devlet kombinaları için Sovyet Rusyadan mal alınmıştı, Buna, muka- bil yapağı verilecekti. Verilecek 800 ton yapağının 190 tonu Sovyet Rusya» yâ gönderilmiştir. X Cerrahpaşa hastanesinde yapılan asri mutfak ve çamaşırlık dalresile dairesinin açılma merasimi perşembe sünü saat 25 da yapıla” caktır. Bayramın son yünü Üsküdarda bir salmenkta sallanmakta olan on dört yaşlarında Nazife ile kardeşi hiuazzez salıncaktan düşerek yara- lanmıştır. Yine aynı gün Feriköyde on İki yaşlarında Fa'k İsminde hir çocuk da salıncakta düşüp ehem- miyetli surette yaralandığından polis tarafından teğavl altına sldırılmıştar. X Galatada Arap cam'inds oturan dokuz yaşlarında Cavid isminde bir çocuk caddenln bir tarfından öbür Eül ve yirmi beş liralık ikramiyeler | tarafına geçerken heniz numaras sasarral sahiplerine lzabet etmiştir. lardanberi ikramiye bevzi etmek usu- lünü tatbik eden Türkiye İş bankası hazırlamıştır. Yüzde beş faizli 1938 | kazananlar Ankara 4 AA.) — Maliye Veki andan bilâirilmiştir: : Yüzde beş fala, ve ikramiyeli 1088 kelleriain bugün (4/11/940 pozar-| 4) Merkez bânkası binaanda Mu- üye Vekâleti, Merkez bankası ve diğer bankalar mümessillerile noter huzu- tunda yapıla beğinat #kramiye kaşl. desinde ça numaralar kazanmıştır: 17,000 lra: 38921, 974033. 5.000 lira: 28929, 140491. 1000 Ira: 42353, 1922, 149439, 291335, 206171, S5046T, 409288. 303 Hira: 48011, 142725, 20147, 911905, 2AAL1, 26207, 218028, 220772, 135290, 350348, TT2648, 374037, 409287. Aynca 39) adet rumaraya 40 ar lira Ikramiya isabet etmiştir. keleri "takabildiniz... Bir istisna ile:| Aşk maskesi... “Erkek, ciddiyetle: —Bu, maske olmazdı. » dedi. Zira, sizi görür görmez sevdim... Hattâ onur. sevdiği gibi... —! Kadinin titrediğini görünce hay- kırdı; — ... Rica ederim sözümü kes meyiniz... Anlayınız hissiyatımı... Anlıyorum. ki, yaptığım kabahatle- rin bu aşk bir cezasıdır... Artık bir ümidim kalmamıştır... inize düşmiyeceğim... Sizi tahkir etmiye- ceğim... Ne büyük bir hürmetle si- ize hitap ettiğimi görseniz e... Fa kat her şeyi öğreniniz... Ayni za- manda intikammız olan bu aşkım- dan dolayı memnun olunuz... 'Bu benliğime intikal etti Göğsüne vurdu. — Bu aşk kalbime girdi. İedemiyordum... Size aşkımı itiraf tahvillerinin keşidesinde XX de muhtelif şehirlerde bulunan küçük) asbız edlemayan bir otomobilin und- mesina uğryarak muhtelif yerlerin- Tasarruf hereketini teşvik için Vİ“| den yeralarımıştır. Polis, Cavidi has- anaya kaldırmıştır. Meçaul otomobi- Tefrika No. 119 5 Arkadaşımı köyde Ben yalnız dönüyofdum. Sarı Mahmud şarabını içti, Çalı Mehmed uyukluyor, Âşık Gam Ab, dümenel Mahımudu dikkakle din- yordu. L Mahmud sözüne devam etti: — Atimın dizginlerini çektim, Etra- fımâ bakındım. Küçük bir evin pen- teresingen, gerç bir kar bana sesleni- yordu, Pencereye yaklaşım. Hara çok soğuktu. Keskin ve karlı rüzgürlar 1a- sarın yüzüne tel kamçı gibi çarpıyor” du. «Ne İstiyorsun? dedim, Genç kız: «Bahçe kapısından İçeri gir.. Sana ©5- ki Avuzturya şarabı ikram edeceğim!» dedi, Ona; vaktim yok. Beni nerden taniyoreun?”> diye sordum. Güldü: «Sik mk kapımın önünden rüzgâr gi- bi, hem de etrafina bakmadan, uçup giden beyaz atlı akıncı sen değil mi- sin?a Genç kim fazla dinleyemedim, Alımı sürdüm.. Karargiha geldim. Âşık Garib bayretle sordu: — Beş daklkacıx uğrasıydın, sana ikramı edeceği eski şarabı içip İşini kısdırsaydın fena mı olurdu? Mahmud, dumanlı gözlerini yere in- dirdi; — Karargiha vaklinde dönmeğe meoburdum, Garibeiğim! Gece yansı bir hâdise olursa, boni arayıp bula- mazlarsa, döndüğüm zaman me cevap xerebilirdim? Döndüğüm zaman. pâ- d'şahın hâlâ uyumadığım anladım Kanun! Süleyman Viyana şebrini mu- hasara le zaptodemiyrceğin! anlamış ve kışın bastırdığını görünce, ni” bula dönmeğe karar vermişti, Ben bu kararı o gece duydum. Gözüme ns Xa- dın, ne para... Hiç bir şöy görünmü- yordu. Herkes gibi ben de Viyanaya girecek kahramanlar arasında bulun- mak istiyordum. Âşık Garib tekrar sordu: — Bir baska gün köye indiğin 3a- man © kızı göremedin mi? -— Hayır, Görmeğe de lüzum kalma- muştı. Bir akşam gene o köyün kah- vesinde oluruyorduk. Yanımıza bir Avusturyalı genç köylü geldi. Biz bu gençten odun tedarik ediyorduk. Ken- disi hergün karargâhımıza sraba d0- Tuzu odun taşırdı, Bana dedi kl: «Be- nim bir nişanlım var. Genç ve toy bir kizdır. Nasılsa bir Türk atlısına gö- nül vermiş. Siz o atlırı tanıyor mnau- nur?» birdenbire titredim, Delikanlı- nın yüzüne baktım. Gözleri sulanmış» ta... Ağlıyordu. O gece, bu temiz yü- rekli delikanlıya ne kadar asımıştım . bilgen. Âşık Garib kadekleri bir daha dol- durarak: — Peki be Mahmud dayı, o kızcağız la bir kerecik olsun konuşamadın. mı? dedi - hiç olmazsa elinden bir kadeh- elk şarap İçaeydin... Yapmadım çocuklar! Sadece de- Ukanlınm omuzunu : «Haydi, Bit. Müsterih ol, Nişanlma hiç kimse el uzatınıyarak'e dedim. O zaman bön da ateşli bir gençtim. Fakat, insanlık, gönçlikle yaşıılıkla ölçülür mü, Garib- siğim? Biz vaktile, en haşarı zamanı mızda bile böyle düşünür, böyle hare- kes ederdik. Şimdi siz söyleyin: Benim Win meçhul şoförünün hüviyetinin ta- sibi $i7 adam, Sinan paşanın kızma 1M4 yılı için yeni ve zengin bir plÂn| yinine uğraşılmakladır. # Beykozda arabacılık yapın on sekiz yaşlarında Bayram dün araba- sile o civardan geçerken beygirler Ür- arabayı alabildifine sürükle- er, bu sirada Bayram da muva- senesini kaybederek yere düşmüş, Ağır surette yaralanmıştır. Yaralı ara» ve 'Törkiya Cümhuriyat Merkez ban-| bacı, pollstarafından Nümure hasta» nesine yatınimıştır. # Kasmpaşada oturan Osman W- minde biri, salıncakçı Mustafa adın- da biri tarafıdan #ufa ile yaralan- dığını iâdin ettiğinden pollaçe terleri altına aldırılmış, suçlu yakalanarak mahkemeye yerilmiğiir, k Boyram günlerinde yapılan say- rimefer kontrolünde on alta otoblla #örü haddi (stiabizinden #azla yolcu veya torununa göz atabilir mi? Âşık Garibin gözleri sulanmıştı, Çal. unin yüzüne bakarak mırıldandı: — Gördün m Mahmud dayıy:? İsta irsan her zaman, her çağda böyle bir merd olmalı, Çalli susuyordu. Niraz sonra imay- hanedeti ayrılmak istedi, Garib bırak. madı: — Beraber geldik... Beraber çızasa- Şiz. Sabaha kadar, tan yeri ağarıncaya kadar içtiler, eğlendiler. Mahmud dayı, pencereden baktı: — Çocuklar Üsküdar (eteklerine pemba gülgeler çökmüş. Ben gidiyn- rum, : İçtiği Texinin parasını yerdi: — Allaha ısmarladık, Âşık Garibi sıdığından, bir btobüs bülelelsi para Pu, belk! son aycılışımızdır. Ya ben alıp bilet vermediğinden, bir Sakat şolörü pazarlıkla müşteri taşdığın- dan, iki gaför otomobilinde diki ay- nas kullazdığından, bir şoför mühür« zelmem., Ya gelirim d3 seni bula” mam. Hakkını helâl et! Güzel günler goçirdiz. Senin iyiliklerini ve bihnesa bana Tilos adasında gösterdiğin feda- süz pis ile seyrüsefer ettiğinden! kârlığı biç bir zantan unutmadım ve cazalandırılmıştır. unutmıyacağım. — — ———ğ—ğ—ğ— edemiyordum... Sonsuz derecede) — Balo gecesini hatırlıyorsunuz varan cüret ve cesaretim, sizin sof Bir an durdu. Soluyordu. — ... Ah o gün... Keşfettim ki... İyalanlarinızla kandırdınız... Bana içime girmişti... Bu psikolojik has” Daha doğrusu, keşfedip mahud /kıvırdığınız yalanlar tarzında hikâ-İseyi anlatamam... Buna sizi ins” mektupları bana verdiler... Bunlar, |yeler... Neydi o mağarada anlat-İdiramam... mektuplardı... |tıklarınızl... Sözde Masume Raife © yazdığınız İsüyü". olan, her bâdireyi aşıp mağ» iye... Sizi koğmuştu... İşte mektup- İlâp eden ve küstahlık derecesine/lar o gece eline geçmiş... — Fakat ertesi sabah hiddetinden Ve bu cürüleyi öyle ciddi bir ka İbakışlarınız karşısında eriyordu. Si- |dolayı pişman oldu. İtizar etti. naatle, öyle yüksek bir iradeyle 8öy- İzi. ele geçmez taasvwur ediyordum. | Galiba, dudaklarında bir isti ledi ki, Galibe, sözünü kesemedi. İLâkin günün birinde... faflaz — Anlıyorum... — dedi. — Onu Oğlunuzun babam o olduğu meyda- İevlâdınız değilmiş... Da çıkıyordu. Galib, perişan bir haldet — Mecbur olmuştum, hanımefen-|hatıralarile ve onun ajkile sizi ayni İmeğe başladım. Ayaklarınızı, 3 di... Hayri ile Masumenin ÂŞIK GA Yazan: İSKENDER Fi Yurakmıştım. | Kucaklaştılar, ayrıldılar, izin okuduktan sonra eskiden sizin , ip pi HREDDİN. Meyhane dönüşü 5 Çalı Mehmed, kızıllaşan yere dikti; kendi kendine söylemi” bi murudanıyordu: 4 — Sabah oluyor. Yataklarımız raya mi sörecekler.. Meyhaneğf yatacuğıs? p> Âşık Garib çok sarhoştu; yerini! kımıldamağa mecali yoktu. Sari , mu& gittikten sonra, Çallı Meh Garibe ardı sira bizknç xadeh sunmuştu. Kendisi içer gini görülü rek, dudağına kadar götürdüğü KAdif. hi tekrar masanın Üstüne bırakı?” du. Çallının bir derdi vardı: — Hele şu budalayı ortalık lanmadan soyabilsam... y? Nihayet, artanık iyler oğiğ. ci Diyordu. madan, Garibin koluna gizdi, lar, Aşık Garib pencerenin yanına Jaşınca, Boğazın temiz havasile, sünü şişirerek: , — Dünya varmış be, Çallır dedi. 2 Anadolu kıyılarının güze ne bak. Kizktlesi önünde dölaşan çük bulikçı kayıkları da bizim gibi bahlamışlar.. Yer! dönüyorlsr. Çallı tekrar Gariin koluna gifi — Haydi çıkalım şu batakbaneğ Yürüdüler... Loş deblizlerden rek arka kapıya vardılar, Gecâ sından sonraya kalan müşteriler © ma meybanenin arka kapısından kardı, Za , Âşık Garib, kapının iç tarafımdi.. merms: sütunlardan birle yâslaniı z Smd nereye gideceğiz, Mehme ciğim? — Sen! Zeyreğe götüreceğim. de Eyübe gidecağim, — Ne iyi çocuksun sen! Beni reğe kadar götüreceksin demek? — Öyle ya... Sokak ortasında bil kacak değilir ya, | p Arkadaşlık böyle Yukat, den zannettiğin kadar sa? değilim, Mehmedelğim! Sadece Si | lerim kararıyor ve dizlerimde mü” bir kesiklik var. Zeyreğe kadar yöfÜ yecek halde değilim. 5 -- Biraz yürüyelim, sahilden bineriz. Garib, mermer sütuna sarılmıştı. BE türlü kendini toplayıp Kapıdan gıkamıyordu. Ortalık o kadar 13sız, arka #0 © kadar tenha ve asssizd! ki. Bu Mk ve sessislik nihayet Çallı din günlerdenberi kafâsında çizip rörli melün bir . teşebbü kuvveden fi'le çıkmasına sebep ol tu. Çallı Mehmed birdenbire oörafö”i bakındı: — Kimeeler yole.. Bu fırsat her man #le geçmez, Diysrek, yolun konarında duran DE. demir parçasını yavaşça nldı ve f 5 | düzünmeğe lüzum görmedi... Zayi” | Aşik Garibin başına gidrlete İndirdi. | Aşık Garib bu darbenin mörğ. geldiğin! anlyameamıştı. Zaten & aarıldığı zaman başı dönüyordu, ieri kapalıydı. Demiri yayince, gık meden yere yuvarlandı. Çallı Mohmod de bu dakikayı be” zordu. Dezhal yöre eğildi, ai koynunu, ceblezini yokladı, birşe” Jamrdı. Beline «il attı, eski bir ad. Yakalayıp koynuna söktü Gari yerde bırakarak kapı sıkıp gitti, vi na Mehmed, sevinçle ve büzük Bü Jarla koynuna yerleştirdiği o kepi Blubirdirek ciyarına gelinceye K3* muayene edememişti, Ortalık $ ayıtınlanmış, caddelerdeki dükk birer Ikişor açılmağa,'zokaklardan, tik yolcular geçmeğe başlamıştı, Çalı Mehmed, Binbirdirek mi mından geçti, bir arsanın İğ Geld), bir Konara ld, yeri oynundan çıkardı: a — Eyüpteki destuma çuktanberi # gilk Bir hediye bile götüremiye! Kadin beni evine almıyor. Bugün © sevindireceğim, Erkek: — Sizin yu anda çektiğiniz İİİ rablara nazaran ben daha büyük”. rini çektim... — dedi. — Al maz bir aşk ve ihtirasın cazib yakalanmıştım... Sarıvasıf P Raif beyin ismini ve hüviyetini tisap ederken sanki onun ruhu ği Fakat © nız benmişim gibi geldi... , Ki k r — Benim mektuplarım mı?... * babadan olmadıklarını size isbat et-İnizi öpmek istiyordum. Ah, dedi. mem lâzimgeliyordu. — -Evet hanımefendi... Sizin mek-| Kadın birdenbire asabileşti: — Ve bu arada, eski mukaddes — Kimdeymişler?... Raif onlari hatıralarımı mektuplardan öğrene“ kime vermiş? — Binanın en De a kullandığımız o tatlı k Kili talik bahse zapoli ler) ie” Gill a hapi ikbar baya ape ökmen wi böyonlum.. Sade- | Ab, İmıyacaktı... Çünkü bina birçok nesillerin barındırılma- sı için yapılmış... Kak |düf,.. Her şeyi meydana çıkardı. bimi kemirmeğa başladı... Sikü-) — Mektuplar tumla naml telif edilebi anlar | miş? mıyorsunuz değil mi?... Cesaret —Lâtfenin. — Zavallı kadın... dik zalikiakdin rek canlandırmak, Raifciği ara- cesari gösterdiniz Dehşetle vücüdü Hitriyordu, daha her şeyo inanacaktı. da buydu. ime, |dulgın bakıyordu. te bir tarzda tekrarlamak) Sahte Raif, elini alnından Lâkin bir tera! Mağarada, bu adömun dizleri di. nun büyük bir kıymeti oldi Ibins çökmesi; eline, eteğine sarıl-mektun vasıtasile öğrendim... kümin eline geç:İmam aklına gelmişti O anda ezlonu, kardeşimin parmağında bi” şti şu tiğıma ancak o zamtn pişmen anda en ziyada isyanını mucip olan dum... mam size... Anlatılır gibi değil Seni triyordu. Tecmürü mary ns — Peki yüzük? « diye sordu. Parmağındaki o balkaya zeki — Yüzük... Evet, yüzük... , p (Arkası ve) |