li İ ! | Gİ EEE Eği Genç kadın üstüste üç kere apşırdı. Maeld onun arkasından İnce man- Küçük kokulu mendili ile minimini| tosunu aldı. Genç kadını yumuşak burnunun ucunu sildi, Kendi kendine! koltuğa oturttu. Arkasına yastıklar mırıldandı: — Eyvahlar olsun... Nezle olmuşum! Bundan sonra sante baktı. Duha Macidle buluşmasına iki buçuk sant vardı. Hem böyle nezleli m2, nasıl sokağa çıkacaktı? Lâkin Maeldin ran- devusuna gitmese olmazdı. İki sevgin sekiz aydanberi âdeta birLaylâ ile Mecnun romanı yaşıyorlar gibi ddi, Bunun için taş yağsa Şadiye gene Ma- eidin küçük iükin çiçeklerle dolu #parlimanma gitmeğe karar verdi. Orada buluşacaklardı. Macide iki buçuk saat sorna kendisini bekleyen saadeti düşündü. Geniş, Yumuşak ka- napenin üstünde Macide yanyana oturacaklardı. Genç adam bir yandan saçların okşarken kendisine ne güzci,| ns sicak geyier söyliyecekti. Çünkü bu her zaman öyle olurdu, Şadiye son ay- lar içinde hayatının en mâsud #mât- lerini Maeldin minimini apartimanın- da geçirmişti. Genç kadın önündeki bomboş Iki buçuk saati nasıl geçire- eeğini bilmiyordu. Okunacak hiç bir- şeyi yoktu, Lâkin birdenbire kendi kendine: «A... dedi, neden okuyacak şeyim olmasın?.. Ya Maeldin mektup- İarı*,,s Hemen yerinden fırladı, Kü- çük bir çekmeceyi açtı, İçinden, tapkı romanlarda olduğu gibi, bir kurdele Me bağlanmış bir büyük deste mektup çıkardı. Buninr Macidin daha son zm- manlara kadar Kendisine yazdığı mektuplardı. Genç kadın deslenin içinden uzun, m bir zarf çekti Bunun içinden de gene mavi renkte bir kâğıd çıkardı. İşte Maeldin yazısı... Gelişigüzel ye- rinden okumağa başladı. Macid ken- dişine şunları yazıyordu: «Senin Için herşeyi gözüme elabi- Mirim, Seninle başbaşa bir zarım #ast- &ik geçirmek için ne müthiş çılgınlık- lara görümü bile kırpmadan atılaca- Çımı tahmin edemezsin.» Şadiye gülümsedi. Macld kendisine bu mektubu yazdığı zaman daha he- nüz aralarında o kadar büyük bir $ mimiyet yoktu, Henüz Şadiye Mac din küçük, süslü, çiçekli apartımanını ziyaset etmiş değildi. Genç kadın baş- ka bir mektup daha çekerek okumağa başladı: «Pwvelki gece bana sordun: — Yarın gelecek misin?.. dedim... Şaşkın şaşkın: — Tabli geleceğim... Fakat bunu ne- dön sordun? dedim, Gülümsedir.: — Hie,, Belki bir mâni çızar.. Göya- bırı verdin. Bir mân!!. Sana geleme- mek için bir mârt!.. Buna imkân; mı diye?,. Baha gelmek, söninle saat başbaşa dünyanın en tatlı saatlerini geçirmek için ber türlü mâ- nil veneceğimi bilmiyor musun?... Yer- yüzünde hiç birşey bizim sevişmemize mâni olamaz. Ama hiç birşeyi.» Genç kadın tekrar apşırdu Başı da bafif ağrımağa başlamıştı. Şimdi anıp da Maclde gidememeklen yordu. z #ı, yüzünün boyasını Yavaş yavaş giyindi. Süslendi. Güzle- ealeden çakmak çakmak olmuştu. emadiyon kendi kendine: «Bu halde sokağa çıkmam doğru de- gil amma...» diyordu. Aklına okuduğu bir romanın ismi gelmişti: «Aşk feda- Yârlık ister.» Bunu ünince gü . Evet aşk fedakârlık isterdi. Hele insanın karşısında Macid gibi bir “İki mesud aşk saati geçirmek için her- şeri gözüne alan bir erkek olursa!.. Evden çıktı, Bir otomobile atladı. Yolda Mactdin mektubundaki güzel cümleleri düşünüyordu. Otomobili Ma- &ldin aparlımanına yaklaşmadan dur- durdu. Her zaman buradan ilerisini yaya olarak yürümeği âdet edinmişti. 'Macid ona apartımanın kapısını kendi hi bast kor m elile açtı. Genç adamın sırtında şik bir| ev elbisesi vardı. Apartıman her vakit olduğu gibi çiçeklerle doldurulmuştu. Şadiye içeri girerken Maelde: — Bugün az daha gelemiyecektim... diye gülümsedi. Macld merakla sordu: — Sebep?... Bizlm buzünkü snadeti- mize ne mâni olabilir? Şadiye: “e İçeri gireyim de anlatırım!... de- Tefrika No, 140 ne ayaklarına kapanasak mıy- ? — Anneciğim! » diye ağlamaya başlayacak mıydı? Nine, karşısındaki erkeğin halin 'den bütün bunları yapmağa niyet- lendiğini anladı. Kaşların çattı. Gözlerine soğuk bir ifnde verdi. Ve Raif “ bütün bunlara . cesaret edemedi. Aşılmaz bir maniaya çarpmış gi- bi, sürçmüş, yuvarlanmış gibi olduğu yerde kaldı, İhtiyar kadının iradesi, onünkine galebe çalmıştı, Nine müthiş itirafı dinlemek iste- memişti, Erkek de bunu hissetti. Anladı. İnkiyad etti. Şüphesiz, kadından emin bulu” nuyordu... Makbüle nine, öyle ulvi seciyeli bir anneydi ki, her ne olur- sa olsun, evlâdını ele veremezdi. Fa- kat hayır! Nine, Raifin cürüm arka- tazeledi. | Esrarlı Yüzük yerleştirdi. Kendi de onun yarına, pek yakınına oturdu. Şadiye şimdi kendi- #inl no kadar mesud hissediyordu. Şu dakika için ber fedakârlığın değebile- ceğini düşünüyordu. Macld: — $imdi söyle bakalım... Niçin gele» miyordun!.. diye sordu. Buna Şadiyenin şiddetli bir hapşırı- gı cevap verdi. Bu hapşırıkla beraber Macld hafifçe sarsılmıştı. Şadiye: — Müthiş nezleyimt.., dedi. Bu söz üzerine Maeld hafifçe Şadi- yeden uzaklaştı. Genç kadın bun pek farkında olmamıştı, Sözlerine da vam ediyordu: — Sabahtanberi mütemadiyen hap- şırıyorum. Başım çatlıyor. Gözlerim sulanıyor. Boğazım karıncalanıyor. Şadiye bunları söyledikçe Macid an- dan uzaklaşıyof, geniş koltuğun öteki köşesine doğru çekiliyordu. oMac'd mikroptan, bilhassa nezleden müthiş Korkuslle arkadaşları, arasında Şöh- ret salmıştı. Bir aralık Şadiye onun elini tutmak için uzandı. Macid hafif- çe elini çekti, Genç kadın o zaman meseleyi anladı. Biran içinde Maçldin kendisine yazdığı mektuplar aklına geldi, Kanl o her türlü çılgınlıkları, Dir iki saat barabör yaşamak için her türlü fedazârlığı göse alan adam bu muydu? Maelâ; ik — Aman... dedi, bu vaziyette sokağa çıkman hiç doğru değildi, Hemen eve dün ve yat!.. Malüm ya Napollan bile nezleden korkarmış!... dedi. Şadiye; ayağa kalktı. Ayrılırlarken Macld bel- ki mikrop geçer düşüncesile onun &n- cak parmaklarının ucuna, şöyle üstün körü sıktı, Genç kadın dışarı çıkınca içeride eldivenlerini unuttuğunu ha- tirladı. Tekrar apertımanının ziline bastı. Macld kapıyı açınca Şadiye ma- sanın üzerinde kapağı açık bir şişe gördü. Macldin elleri ıslaktı v8 salon alkol kokmuştu. Şadiye eldivenlerini aldı. Bu #9fer Macidin elini sıkmadan dışarıya fırladı, Hikmet Feridun Es | ANKARA RADYOSU | 26 teşrinlevvel cumartesi öğle, akşamı 13,30 Program, 1335 Muhtelif şarkı | tar (91) 13,50 Haberter, 14,03 Muhtelif şarkılar (PL), 1420 Riyasetleimhur baldosu, 18 Arkara sonbahar a8 yarış- ları tahminleri, 15,19 Caz ve fangolar #PI), 18.03 Caz orkestrası, 1840 Şar- Kılar, 19 Konuşma, 19,15 Halk türkü-| leri, 1930 Haberler, 19,45 Pasıl Kayeti,| 20,15 Radyo gazetesi, 20,45 Türk müzi. 8!, 21,15 Günün meseleleri, 2130 Salon orkestrası, 22,30 Ajans ve borsa haber. leri, 22,50 Cazband (PL) Abone ücretleri İ Türkiye 1400 kuruş 7700 kuruş 180» 140.3: 00 » 00 » 180 » > a Posta ittihadına dahil olmıyan ecnebi memleketler; Seneliği: 3000, altı aylığı 1000, üç aylığı Ecnebi 8. İm. Öğ, İk Ak, Yat, İl mzn30 109 844 9301200 132 iİ Va. 445 0241358 1453 1714 187 — Nakleden: (VA - NO) kabul etmiyordu. Buna isyan ede- cekti, belli... el refaha, ediyordu. Fakat Makbula, bütün bunları istemiyor, itiyordu. Hayır. Han& Bedriyeyi kurtarmak pa- hasına dahi olsâ. Hattâ evlâdının torununu kucağı- na simak, bağrına basmak mukabi- Tindr dahi olsa... Halbuki, hayatta yapayalnız kal mış, bu biçare ihtiyar o küçük yav- tuya karşı tahammülsüz bir şefkat ve incizap duyuyordu. Şurada, karşısında duran adam... İFeleğin kolunu bükmüş, kendine! yepyeni bit mukadderat hazırlamış; | İherkesi aldatmış ve hulâsa hayatta! galebe çalmış, âdeta iblisin ruhuna! tevarüs etmiş olan erkek, ona: Site Fransez hanı Taksitle satılıktır Muhammen kıymeti 150000 lira Adresi: Çalata Gümrüğü karşısında Kılıçalipaşa caddesinde iki katlı beş büyük «binadan ibaret. yirmisekiz dükkânı ve İki!. mühim caddeyi birleştiren bir pasajı havidir Batış şartları aşağıda yazılıdır. ı a 8/11/940 tarihine düşen cuma günü saat 14 ta başlıya- cak ve gayrimenkni saat 16 dan sonra en çok bedel verene satılacaktır. 2 — Arttırmaya girmek için muhammedi kıymetin & 151 nisbetinde pay akçesi yatırmak lâzımdır. 3 — Arttırma bedelinin dörtte bir! peşin geri kalanı sekiz senede sekiz müsavi taksitte ödenir. Taksitler © 5 faize tabidir. 4 — Taksitler ödeninceye kadar gayrimenkul Sandığa birinci derecede #potekli kalır, $ — Pozla malümet için Sandık dahilindeki satış salonuna müracaat Emlâk almak ve satmak isteyenlerin nazarı dikkatine Her gün yüzlerce vatandaş tarafından ?'yaret edilen satış salonumuza İstanbulda satılık bütün emlâkin adresi ve resimleri konmağa başlamıştır. Masrafsız bir şekilde alıcı ve satıcıları karşılaştırmağa matuf olan Sandığın bu hizmetinden emlâk satmak, almak İsteyenlerin en geniş surette istifade etmeleri menfaatleri icabıdır. Alınacak Ücret: Bir Uralan aşağı olmamak üzere Oç ay İçin bin llrada on İki buçuk kuruştur. (10143) Emniyet Sandığının emlâk satmak va almak isteyenleri alâkadar eden Mühim bir kararı Minssesemiz, emlâk satın almak Isteyen tasarruf erbabının, günden gü- ne artan tavassut talepleri karşısında bir taraftan bunlara yardım, diğer taraftan mili servetin mühim bie rüknü olan emlâkin masrafsız ve değer bedelle el değiştirmesini kolaylaştırmak suretile, mülk sahiplerine hizmet i ' 'Tefrika No. 113 Yazan: İSKENDER FAHREDDİN — Târa... Ne zaman uyanacaksın? - ; halleden kıs kaçırmak... Eh, bir yağ” | diye seslendi — ben sabaha kadağ ku-| ma daha girdim. Kabil değil, bunu bf ru tahta üstünde yattım. Sen yumu-| kimse yapamaz. l şak yatakta yatıyorsun .. Üstelik bir del — Yapamazı falan yok Odanın pe | yorganın var. Her halde üşümemlişsin. | ceresinden kaçmış. Hem de eşyasni dir de. Halbuki ben üşümüşüm. Ka-| alarak. Hİ burga kemiklerim de dayak yemiş gibi| — Ev sahibi duymamış mı? sızlıyor. mi . Âşık Garib kendi kendine konuşarak | — O halde hemen Azeabaşıya gif syağı, kalktı, elini yüzünü yıkadı. Si-| haber vor.. Arasinlar, | Imd1. Târadan hâlâ bir ses yoktu, Ol — Asesbaşıyı nerde bulmalı? ğ her sabah güneşle beraber uyanır, ateş| — Bu saatlerde Fatihte bulunur. De yakar, kahvaltı hazırlardı. veeller her sabah meydanda kavga yp © Garibin içine korkuç Bir şüphe gir-| parmış. Bu kaygayı önlemek (için iş kamçısını alıp sabahleyin crkended — Araba öldü mü?! deveciler hanına gidermiş. Orada 80“ Ve bu şüpheyi izale etimek için, faz-| runca gösterirler. Derdini anlatırsın. la beklemeğe Tüzum görmedi, odanın| — Acaba bir yardımı dokunur rf Kapısını açtı. dersin? — O ne?! İçeride kimseler yol... — Dokunmaz olur mu, a oğul? B8 © Şiddetle odaya girdi: kadının Barbaros tarafından hediy# — Târa.. Târa,.. Nerdesin? edildiğini de söylersen, hemen Azesler# Diya bağırdı; bu sirada odasın bah-. emir verir. İstanbulun altım üstün? çe duvarı üstündeki açık penceresini | getirirler. çarçabuk bulurlar. Hiç me Rördü. Tak etme! — Buradan kaçmış.. Vay kaltak) Âşık Garip hemen Zeyrek yokuşund vay! Pencereden baktı... Odadaki eşyaya tırmanmağa başladı. e Keresteçilef, doğramacılar çarşısından geçerek Fa göz gezdirdi. Târa bir şeyini bırakma- miştı. Odanın içi tam takırdı. Yalnız tihe vardı. duvarda Garlbin yedek şalvarı amip. Asesbaşı, Rum dilberini araya dursun... Aşık Garip Fatihte Asezbaşıyı bulk makta güçlük çekmedi, Deyeci hande nın kaptanda karşılaştı. derdini gn“ lattı. Asasbaşı, işin içine Kaptan po” şanın adı karıştığını görünce, adam” larına şiddetli emirler verdi. — Bir iki güne buldurur, Zeyre$ kahvesine gönderirim. Dedi. Âşık Garip sevinçle Patihtef ayrıldı. Garib hiddetle sofaya çıktı, Er sahi- bine seslendi: - Hanım n'ne.. Târa meydanda yok. Nerede acaba? İhtiyar kadın başını örterek merdi- ven başına geldi: — Üstüme iyilik sağlık a kuzum... Koskoca kadın evin içinde kaybolur mu? Gece uykusu gelmişti, yemek ye- a sonra, odasına çekilip yattı. — Ben gördün mü onun yattığını? — Gördüm ya. Kandilini yaktı, ya- tağına girdi. Hofulfusunu alt kattan duyuyordum. » - Ben geldiğim zaman uyanık mıys ? » Asesbaşı, bir taraftan Hüseyini, die O ğer taraftan da Târayı arata dursuh« “Öi Biz gelelim Türaya, Çallı Mehmed bir haftadanberi, Ti los yüldizile Haliç sahilinde bir kü evde başbaşa yaşıyordu. Artık tükenmiş, genç kadından hevesini A“ mığlı. ” j Çallı Metimed,bir'gön kendi seri türdeki mahalle kahvesine çıktı. Asa başirın : CPira) İsminde bir kadıni arattığını duydu. Biraz sonra tokat #72 döndü. dın — Duymamışım yavrum. O zaman uyuyuvermişim, : Ayk Garib, ev sahibin! üst kata ça- rd — Bak, odanın penceresi açık. Kafes kaldırılıraış. Beli ki, Türa büradan kaçmış. İhtiyar kadın pencereye koştu; maksadile, şu kararı Bundan böyle Istanbuldak! satılık emlâkin resim ve mufassal adresleri salr gerekli malâmatı İle birilikte, mal sahiplerinin talep ve müracaatları üzerine, salaş salonumuzda balka atzolanasaktar, Mar, — Arman oğlum, şimdi nerdeysa ak- böylesi de başıma gelmemişti. Genç bir kadın gece yarısından sonra boh- Her,gün yüzlerce vatandaş tarafından ziyaret edilen bu salonda GAY- | çasımı alip nereye gidebilir? rimenkullerinin satılığa konmasındakl büyük menfaatleri halkımızın tak-; dir edeceğine şüphe yoktur. teyze! Onu bir kandıran ve kaçıran ımı oynatacağım, Hiç şimdiye kadar! — O, bu memleketin yabancızıdır, Çallı Mehmed eve gelirken, bu gö” zel kadını uzun müddet beşliyeriye” değin! anlamıştı. Mehmedin pers yoktur. Esaslı bir iş sahişi de değilde Mehmed seferlere giderek pera t09 Jar, İstanbula gelince bu paraları bü“ $ün bir kiş Yiyip bitirdikten sonr , sebabi sayılır, Taliplerin aşağıda Bu işlerden alınacak beret: Sotlığa konan gayrimenkul için talep edi- len bedel üzerinden, bir liradan aşağı olmamak kaydile, üç ay, için, bin U- rada on !ki büçuk kuruşlur. Emlâk satın almak isteyenlerin her şeyden evvel satiş salo- numuzu ziyare etmelerini tavsiye ederiz. 10205 Iktisat Vekâletinden: İki Mühendis Alınacak İktisat vekâleti sanayi tetrik heyetindo tavzit edilmek Üzere bir mensu- cat mühendisi ve bir makine mühendisi alınacaktır. Ücret miktarları bazeme göre terbit edilecek olup kadro imkânları 30) i raya kadardır. Taliplerin doğrudan doğruya veya yan le 10/11/940 tari- hine kadar tanayi tetkik heyeti relsi'ğine müracaatta bulunmaları ve müra- caatlarına kisa tercemi hh: l 01431) (10290) Ticaret Vekâletinden : Flat mürakabesi işlerinde Öcretle istihdam edilmek üzere Barom kanu- nu hükümleri dahilinde memur altnacaktır. Asgari lise tahsili şarttır. Ticarri mekteplennden mezun olmak tercih aslı malümatı muhtevi bir vesikayı fo- toğrafinrile birlikte Ticaret Vekâleti Iç ticaret umum müdürlüğü adresine göndermeleri ilân olunur. İstenilen malümat: Ad ve goyadı - doğum yeri ve tarihi - anns ve ba- basının doğum yeri - tehslli - dakliloda yazmak bilip bilmediği - yabancı sana vukufu - muayyen bir mahalde vazife görmek gibi bir tercihi olup olmadığı «bu tercih vekâleti bağlamaz» - şimdiye “kadar hangi vazifeleri hangi müddetle Ifa ettiği ve ayrılış sebepleri - talip hakkında kimlerden malümat alınabileceği easgari Üş kşte - yazın adres, (10137) (7007) Memur aranıyor Takas Limited Şirketinden: Şirketimiz Mersin şubesine askerliğini yapmış yüksek Iktizat ve ticaret mektebi veya ticaret Jlseşi mezunlarından bir muhasebeci alınacaklar. Ta- Bp olanların 28/10/940 terihine kadar şirketimizin İş hanındaki merkezi- müracaatları ân olunu kânını bulamıyacaktı. İçıkmuyordu. Fakat bu sükdt, ber Onun da cezam bu olâcaktı, isözden daha beliğ mânalar ifade Şiddetli bir bakışla, onu yıldırım»! ediyordu. la vurulmuşçasına yerinde çivile-; Her hangi bir adam burada bu- mişti. » İlunsaydı da bu manzarayı görseydi, Erkek şimdi dilsiz gibiydi. ” (bu iki insan arasındaki münasbetin Cümlesini tamamlıyamamıştı, derecesini tahmin edebilirdi. Makbule nine, bu süküttan istifa-| Bu iktidarlı Raif bey ne istiyor- de ederek tekrar söze başladı. du?... O Raif bey ki, kendisine rica — Sınvanf Paşazsde Raif bay... İşin gelmiş, birçok adamı uşağile Teşekkür edörim... Fakat buradan |aavdırmıştı. .. O Raif bey ki her is- gidiniz... kabul etme Servetinizden bir . para /tedi dahi beni razi ede) Şimdi burada, bu ihtiyar kadın- timal... Şayet ceaaretidan onun istediği sade şuydu: Hayır, hayır... Buna imkân yok... Facianın bu! Ve: derecesini havsalam almaz... Buna! - «€— Oğlum inanmıyorum... - İnanamam... İse mek... miyörum.., rümün sonuna ka-! o Ancek burdan sohra kalbinin azı- dar'da istemiyeceğim.;. Haydi, gi cık sükün, ruhunun azıcık huzur diniz... Beni yalnız bırakınız... Ba- bulacağını umuyordu. şımı dinli; 3 | Cürümden cürüme koşarak yorul- Bunun üzerine harikulâde bir şey müşty... Birine başlamış, ötekini de cereyan etti, İyapmak mecburiyetile — karşılaşmış” Raif, ihtiyar kadının önünde diz Kabahatleri çoğ gibi büyümüş” çöktü. Onun titrek bacaklarına s2-/tü... Kendi de “altında kalmıştı... rildi. O yaman iradesi dahi, kurtulmasını Gözleri ona dikilmişi.. Kirpikle|temin edememişti. her istediğini yapabilirdi... alabil- cevabını «— Annel... Anneciğim...» diz) yebilmek, teselli bulmak, derdli ba-! —— rinde bir damla nem yoktu. Fakat| Mükadderata hâkim olmak İste- bakişları ne mânidardı. mişti... Halbuki mukadderatın ösivi daşı olmak istemiyordu. Sırdaşlğı|gımı gefkatli bir dizde dinlemek in-) Dudaklarından bir tek kelime olmuştu. <— Anneciğiml,.. diyebilmek... | tekrar donanmaya girerdi, Bu sefef dönüşür.de fazla para toplyamari$ aldığı aylığın büyük bir kısmını TilO8 meyi i / olsa gerek. Türa bu işi kendi kendine Yaş pamaz. Âşık Garih Türayı kaybettiğine yan-) mıyordu; onu esir pazarında satıp İ ei altınlarla kemerini dalduramadığı. Ba acınıyordu. Şimdi ns yapacaktı? Bizdenbire Aslan dedenin kahvesin- de geceleyecek olan Hüseyinli hatırla» dı: Fılmak imkân bulamızacak! Bereket versin ki, Biehmedin avoği çabuk sönmtüştü. Fakat, Türayı ne ya” pücak, nereye götürecekti? Gerçi TAranın kendisinden boşlar” madığını biliyordu. Târanın büt emeli zengin bir düşmek, oradf sabahlara kadar içki içip eğlenmek! Mehmede her gün j — Beni engin bir vezire aatamd — Bu işi ancak o yapabilir. Bu tara- fa gelişi de boş değildir. Çallı Mehme ten çok bahsedişine bakılırsa, şünhe- lerimi onun üzerinde toplamak isti. yordu. Melünün bu İşi yapacağını"ak- İsimden geçirmemiştim. Derhal giyindi, evden çıztı. Aslan dada,goktarı uyanmıştı; Garibi görün- es: — Bu ne telâş. a oğul? dedi - Göz. lerin dönmüş. Erkenden buralarda ns işin var? — Bu gece burada geceliyeceğini söyleyen Hüseyini arıyorum, dedeci- Târa, Âşık Geribi bir gün bile h8* tarlamamıştı. Onun ağzından: «Be Tiflisteki sevgilimden başka bir 4 sevemem!» Sözlerini duyduktan sontM Kim! Gatipten nefret etmişil. — iri önce kalktı, bir kahve içti...) Târa, Çalı Mehmedi de sevemez Gukıp O, aşkla parayı biribirinden ayır” İm gere sabaha kadar burada mW| yan, hattâ paraya daha fazla düşküN” ğ yattı lük gösteren bir kadındı. İstan — Evet, Güneş doğuncaya kadar borul horul uyudu. Hem &e o kadar çok borladı ki,, Öteki müşterileri de rahatesız etli, Bir daha psykede uzan- mak isterse müsaade etmiyecoğim. — Boş lâfı bırak, Aslan dedel Târa- yı kaçırmışlar, Bu işi Hüseyinden baş- ka kimse yapamaz. Onu mutlaka bül- geldiği gündenber! zengin bir arıyordu. Şehri ve şebrin tanın simaların yeni öğrenmeğe bazları Çallı Mehmed mahalle kahvesini eve geldiği zaman, ilk sözü gz old” — Ascsler seni arıyorlar, Târal İ Garip her tarala baş vurmuş si Içlnö2 kadın kaçımanın ceras Çiğ malıyım. ağırdır. Bende de para suyunu çek Aslan dedenin ağrı Kulaklarını ka-| Seni burada yalnız bırakıp, çalışı dar açıldı: . gidemiyorum. Ne yapacağımı Ne diyorsun, oğul! Böyle bir mia-'dı Arkası var) | AK bari şörüdü; ge evdü Hizai İadesina: tari olmıyasakı öne GERE vicdan rahatına kavuşabilse.... Biraz (lümi> demiyecekti. Belki de kalbi bezeli olanı. onu kucaklamak, bağrına bağın | İçeri girerken etrafa göz atmıştı. için, Raif kadar arzu duyuyord” i Ortalıktan öteberinin yok olduğu: | Evlâdinin: <Annel» diye haykır” nu görmüştü. Demek sile sefalettey- |sini istiyordu. Fakat kendini wtf di. Nine satabildiğini satmıştı. Eş-| Hayır! Bu adamın ortadan kaybolması başka cürüm ortağı olmıyacaktı. ü izah edilemezdi. İ Demin “lk defa” olarak Nine, gündelik ekmeğini satın sl-| esen» diye hitap etmişti. Buna (8 imak içirimi bu fedakârlıklara kat-İmen erkek, ona: pi İlanıyordu. Halbuki kendisinin bun-| & — Annel... — Anneciğim. İca serveti vardı. > Teklif ediyordu.) demek türetini kendinde buladı Para kabul ettiremiyordu. İ Zira ihtiyar kadının dehşet “50 Şayet Makbüle'nine “ondan bir) Kayocandan ölüveimesi onu, korfiğj Raife | İşey isteseydi... tuyorda, İ İşte o zaman saadete biraz olun! o Yerinden kalktı. İkavuşacaktı. Ümidsizlikle boynunu büktü. © Raif, «şimdi alnını küylü kadına) Ve çıkıp gitti. İdoğru uzmtiyordur Şayet ça kedi). Şendki stimü ilkanaa, « kan İparmaklar bu ülnda biraz “dolaş |pak zayıf, pek bitkin “bimediyer ii İsa:: Şayet ya sölüle'çizeili dudaklar, | Acaba bütün şu civarda, Ralf BALE bir an 'ohun alanin dekansa,.. © İfendinin hâkim olduğu gü yaprak Halbuki, kadın ondan uzaklaştı.” Jüzerinde, bizzat Raif beyefendi © Yüzünde pek soğuk birifada be- |recesinde biçare, merbaiste vw irteişti. İyetim, bikes bir tek adam dahi “ — Demek istiyorsun/, , |miydı? R. Beni öldürdüğünü görmüyor ul! Cürümlerinin cezam başlıyor sun? | ... i Erkek "hissetti ki, bu kadın azap! Hajri, Galibsye: içinde ölmeğe tazıdır;- fakat kendi | LArkası var) dk il kilan diri