19 Ağustos 1940 AKŞAMDAN Arapça, farsça ve türk gençliği £ İranm meşhur fından kendi dilinin konuşulduğunu din- İemiş, dinlemiş de pek beğenip şu masraı söylemiş: Türkânı parisigü bahşendegânı ömrend Tercümesit «Farisi konuşan türkler cana can ka- tarlar,» Şimdi onlar kalmadı. sAzaldır demi- yorum; «kalmadı.» Belki tesadüfi ş9- seyahat ederek, munşerette bulu- bize artık sırpça kadar uzak kaldı. Arapça... © da öyle... Halbuki türk müclliflerinin çoğu eserlerinin çoğunu bu dille yazmışlardı... Hâlâ da eski cemiye- mek için mutlaka arapça lâzinder.. Hatırlarım, . bir zamarilar mekteplere tafebe alınırken «Öbür derslerden ziy amma, arabisi kuvvetlidir; yüksek smi- fn koyabiliriz!» derlerdi. Bu dile vakıf olmak âdeta riyaziyenin kuvveti gibi te- lökki edilirdi... Belki eslâf arabi ve fa- isiye bu derece ebemmiyet vermekle if- ia varmışlardı. Fakat bizimki de tef ritlir, Tafritin tefriti... Boşmakçaya bigâ- Be kaldığımız derecede arnpçaya omuz silleemeyiz. Hangi: gencimiz şarkın bu ilâ diline metak sarmış? Dasknarkalılar ve Nor- asında bile birçok müsteşrik olmadıkları , ilmi değil, hayati, cari, gündelik ilgilerimiz vardı ma- Tüm, alime, talimat, malâmet, mua Mm» kelimelerinin aralarında bir rabıta olduğunu sezemiyen bir türk münevveri team münevver değildir ve olamaz, Bir cambazın, tabakları ve şişeleri havada çevirerek marifetler yaptığı gibi hünerli cömleler o krvıramaz. İâtinceden ve grekçeden behresi olınaksızın fransızca öğrenmeğe kalkanlar tarzında kalır; W- sanı eksira ekstra öğrenemez. Ve bu, bir millet mikyasında olunca fecidir! Geçen gün bir baba yanıp yalalıyordu: — Evlâdumm sınıfı yükseldi. Felsefe ve edebiyat okuyor. Bu bahislerin kitap- larında geçen kelimeleri o anlayamıyor. Bu sebeple mevzuu da, kavrayamıyor. — Ne vapmalı? — Arabi ve farisi okutmalı... devrimizdeki gibi, ceksiniz neredeyse... — Bu bilgisizlik yözünden sizin de şikâyetlerimiz vardır; inkâr edemezsiniz, öyleyse ben size soruyorum: Ne yap- mah? — Eskiden, türk münevveri için arap- ça ve Farisi temel sayılıyordu. Bu yan- bp... Fakat bilgi teferrüatımız içinde bu iki dilin bulunmaması daba büyük bir hatadır... Liselerde müstakil arabi ve farisi saatleri mi?... Hayır... Fakat gra- merimizin bir behsi, bir kitabı olarak bu iki dile dair «Türk çocukları için xe- rari malâmatı vermek» elzem gibi gö- rünüyor Muhatabım: si — Gramerimiz... - diye ac acı dü. - Anka?... İsmi var, cismi yok!... Siz be, bu efsanevi kuşa yeni iki parlak tüy İlâve ediyorsumuz... — İstihramzda haklısınız... MüR in kılâp, harf inkılâbı, dil inkılâbn ama, aradan bunca sene gecti, lüçat kitabı yok, ıstılar cedveli yok, ana eserler ve tercüme şaheserler külliyatı yok, gramer yok... Yok, yok... Fakat azizim, buna rağ- men bu yokluğu ebedileşmiş sayamayız... Gramerimiz behemehal olacaktır... O- Bizi man içinde sabi ve farisi için bir kasım değilse bile bir ek bir esonek> lâzımdır. Ve hele arabi ve farisiye heveslenen gençlerimiz ?... Onların miktarı italyan. €aya ve simancaya merak edenler mil- tarında olmalıdır. Ve işi pek ciddi tut- mahdırlar, (Va .Nâ) — Geçen gün bir zat Köprünün boya” il hakkında dikkatinizi çekiyordu ba7 ca. As sporları bayramı Dün muvaffakiyetli bir şekilde kutlandı Her sene muayyen tarihlerde tekrar- lanmakta olan askeri Hseler su #porları bayramı, dün saat 13,30 da Çengelkö- yünde Kuleli askeri lisesi önünde büyük bir muvaffakıyet ve intizam altında ya- pılmaştır. Lise binasının önündeki sahilde sureti mahsusada hazırlanan yerleri &ç dört bini aşan bir davetli kütlesi doldurmuştu. Davetliler arasında orgeneral Fahreddin Altay, İstanbul komutam İshak Avni Akdağ, Beden terbiyesi genel direktörü general Cemil Taner, general Zeki ve diğer askert erkân bulunuyorlardı. Merasime saat 15,30 da İstiklâl marşı Te başlarmış, müteskihen askeri bseler müfettişi kurmay albay Âdil Türer, sn i tebarüz ettiren bir nutuk söyliyerek davetlilere teşekkür etmiştir. Bu nutku, mernsime iştirak ade- cek sporcu talebelerin yaptığı çok mün- tözam geğid resmi takib etmiş ve bundan sonra da büyük bir intizam altında cere- yan eden spor hareketlerine geçilmiştir. (12 gabeden ibaret olan #por Barekeğ” İeri fasılasız bir şekilde tam Üç sant de- vam etmiştir. Bu hareketler arasinda bil hasen tam techizatla 10 metre yüksek. Mikteki kuleden atlama, elbise ile yüzme, adam, kurtarma, su altında yüzerek tx bak toplamın gibi çok güç olan gösteriler daveililerin takdir tezahüratma —vesile olmuştur. Atlama ve Yüzmeleri müteakib dört takım arasında bayrak yarışları yapılmış ve bu müsabakayı kırmızı takım kazan- mıştır. Bahriye talebeleri arasında Gere- yan eden yedi ve beş çifte Filika yarışları bilhassa günün en alâkalı müsabakaları olmuştur. Yedi çifteleri Deniz lisesi bi- rinci sınıfı, Beş çifteleri Deniz İisesi ikin; &i sınıfı kazanmışlardır. Son olarak Ku- İli talebeleri arasında yapılan şarpi ve #u topu müsabakaları alâka ile takib edi). mmiştir. Ba suretle bu güzel spor gününe nihayet verilerek davetliler zevkli bir gün geçirmekten gelen bğtik bir mem- nuniyet içinde ayrılmışlardır. Dünkü at yarışları Humahatunun ikinci gelişi günün sürprizi oldu İstanbul yarış ıslah encüfheni tarafın- dan tertib edilen at yarışlarının altın haftam dün Veliefendi koşu yerinde ço kalabalık bir meraklının heyecanlı tern- hüratı arasında yapıldı. Dünkü koşularda bahat müştereke iştirak edenler evvriki haftalara nazaran hemen hemen bir mis- nden fazla mikdarda idi. BİRİNCİ KOŞU Üç yaşındaki halis kan Arap erkek ve dişi taylarına mahsus olan bu koşunun İk- ramiyesi 190 lira olup mesafesi 1600 metre İdi. Buna Sevim, Işık ve Ferhan girdi ve neticede ümidin hilâfına olarak Işık bi- rinel Sevim Ikinci oldu. Bu koşu günyen- da 205 kuruş kazandırdı. İKİNCİ KOŞU Üç yaşındaki yerli yarım kan İngiliz er- Kek ve dişi tayini mahsus olup 1300 metre mesafede yapılan bu koşunun ik. ramiyesi 410 lira idi. Buna Şehnaz, Meh- Mika, Tasvir, Neriman isminde dört at girdi ve neticede Şehnaz birine Tasvir ikine! oldular. Bu ganyanda 110, plâ- #elerde 105 ve 290 kuruş kazandırdı. ÜçoÜNCÜ KOŞU Dört ve daha yukarı yaştaki! halis kan Arap ai ve kısraklarına mahsus olup 500 Bra ikramiye dağıtan bu koşunun mesa- fesi 3000 metre idi. Bu koşuya Yüksel, Ka- rakuş, Vürnl, Tomurcuk, ik adında beş at girdi ve çok heyecanla takib edilen bu koşunun sonunda Tomurcuk birinci ÖRME ikinet oldu. Bu koşunun ganyanı 140, plâ- seleri 125 ve 160 kuruş kazandırdı. Deniz banyosu Belediye Boğazda bedava yer ayıracak inönü meydanının imarı biti ye a Küpün ayan gele diye belecan içindeyim | | DÖRDÜNCÜ EOŞU İXI yaşındaki yerii halis kan İngiliz er. kek ve dişi tayları mah ikramiye dağıttı. 1200 mi pilan bu koşuya Humshatun, Umaei, Atiye girdi ikinel geldi. Bu koşunun 1 205 ve 100 kuruş kas BEŞİNCİ KOŞU Üç ve daha yukarı yaştaki saf kan İn- güz at ve kıra na mahsus olup 2409 metrede yapıldı ira Ikramiye dağıtan bu koşuya Dandi, Korusar), Parlsta, Ro- mans, Yatağan, Mis, Tall girdi ve neticede Romans . birinci Dandi fkinei üçüncü oldu. Bu ko pilseleri 100, 100 v Dünkü koşularda bahis $ Jira, çifte miştir. 190 e vi İstanbul tenis karşılaşmaları Ankara ile İstanbul tenisçi da revanş mahiyetinde tettip edilen tenis maçları dün Tarabya tenis kordla- nında yapılmıştır. Çok heyecanlı ve sıkı bir şekilde ge şen bu müsabakalar yine İstanbul tenis- gilerinin . galebesi ile nihayerlenm Yapılan 12 maçın 7 si İstanbul, 55 An- kara tarafından kazanılmıştır. KÜÇÜK HABERLER: # Ameleden Rami ile Abbas, çalıştıkları Bir binada İskele Kurarak işlerine devam ederlerken, birdenbire kele kirilmiş, iklet de yere düşmüştür. Düşme neticesinde ba- şından yaralanan Rami fle vüftdünün muhtelif yerlerinden yaralanan Abbas, has“ taneye kaldırılmışlardır. # Galatada oturan 36 yaşında İsmet, Arnavutköyünde deniz kenarında gezer. ken ayağı kayarak denize düşmüş, kurta nlmıştır. A Esirmekapıdan Sirkeciye gelmekte olan Yalman Eminin idaresindeki araba, Ayas aya virajın dönerken Mecidiyeköyüne giden şoför Azizin idaresindeki otobüs ile garpışmıştır. İnsanca zaylat yoktur. Model uçak kursu kapandı Orta ve iikmektep müsllimleri He mü- gettişleri için bir ay evvel Gnlatasarayda aşılan model uçak"kursu mesaisini bitire- rek kapanmıştır, Kursu bisirenler ve mo- del uçağı olanlar arasında tertip edilen müsabaka, dür Zincirlikuyuda icra edilmiş- tir. Müsabakada derece alanları mükâfat- lar verilecektir. Bay Amcaya göre... ... Zirm ortaya eski» diyordu... iii — İs, gönüldedir, ustam Gönül ihtiyap- yaş İstediği kadar ilerilesin us- —bâna eski tatlı günlerimi hatıris tan, oğul! Salihle bizim çok güzel hatıralarımız yardı O gençken çok ataktı. meyhane» lerde güzel biz rakkasa görürse, herkesten ünce 6 öpmek, sövmek ve kolunu beline dalayıp Kaçitnak isterdi!“ Bu yüzden ba- gelmânişti bilsen! Bir gece adalarında kistıığımız Ve. BÖ, tezgâh altında saklanan bir kadına Bişmişti. Kavgayı bıraktı, kadını alp gili, Onu adada ki gün aradık, bulamadık. baydutlar öldürdü sanmıştık. İki gün #on- ra, tam İmandan hareket edeceğimiz g- Yada çikağelmer mi? Meğer, kaçırdığı ka- dın da ondan haşlanmış, evine götürmüş. #ki gün iki gece evde kapanıp, garâp fiçi- larını bosaltmışlar. Sehh öyle İçiiş ki, gemiye geldikten ancak üç gün sonfü ayı- labildi.. Barbarosün gemisfüde idik © Man, Eğer ber olmasaydım, kaptan paş&ı Balihi gemiden atacaktı, Onu ben kurtar- dım. Yaka? Barbaros An severdi onu. Ara- dan DİP hafta gepinde affetmişti, Hey gidi günler beyt. Âşık Garip Ga konuşuyor!... Gece yarandan sonra, Denizeller eykuda, Güvertede höbetçilerden başka dolaşan kimseler yok. Aşık Garibin gözünü uyku tutmuyor. Sahilden aksedn megeli sesler kesildi, Şimdi, gözleri odumunl: denizellerimizin ara: n naraları yükseliyor. (Beyaz W nin güvertesinde, in görmediği bir köşeye sinmiş git tikçe kabaran dalgalara © bakarak, kendi kendine konuşuyor: — Herkes Kendine bir eğlence buluyor. gu dakikada dünyada benden başka yal- Bızlığını hisseden Kimse var mi acaba? bile eşlerini bulup, uzak- uyuyor. Coşkun dalgala- arasında bir inilti duyar gibi İ ahsanem bağırıyor. Dalgaların üstünde uçuşan beyaz köpük- dere baktı: — İşte, onun hayalini görüyorum, Bana Benleniyu i şündükçe, ben de her zaman genin yanin- Aşk Garib birdenbire ellerin! dalpalara doğru uzattı: — Ben, memleketimden uzaklaştıkça sa“ na yaklaştığımı hissediyorum, Şahtnnem! Usun saçlarının her telind hazin nağ- meler duyuyorum. "Tatlı, şakrak serin ku- Yapımın “dibinde çinhyor. “pembe yanak- larına siyah gölgeler düşüren urun kirpik- derin birer ok gibi, her bakışında yüreğimi deliyor. Seni nasıl unutabilirim ki, nereye baksam, kiminle konuşsam, meyi görsem, seni görmüş gibi ttriyorum! Sen her yer- de, her dakika gözümün önünde bir göl- ge gibi dalaşıyorsun, sevgilim! Resul, Küpeştenin kenarına kadar dal- Gin dalgın yürüdü: — Seni kucaklamağa geldim, Şahsanem.. baydi gel, benden kaçma! Biz, seninle her Yerde beraberiz. Her yerde birbirini bek- Myen, birbirini kovalıyan iki güvercin gi- biyiz. Uçuşlarımız o Kadar çabuk, kanat larımız © derece kuvvetlidir ki, semt semt, diynr diyar dolaştığımız halde yorulmuyo- ruz ve birbirimizi kaybetmiyoruz. Resul, sevgilisile derdieşir gibi konuşu- yordu. Uzaktan onu dinleseler, Şahsanem- le başbaşa kaldıklarına derhal hükmede- bilirlerdi. “Garib, İstanbuldan çıktı çokatı Çahsanenile bu derece meşgul olmamış, onun bayalile bu kadar konuşmamıştı. Ga- ribin sesi, birbiri üzerine devrilip geminin teknesine çarpan dalgaların gürültüsüne karışarak kayboluyordu. Garlb bir aralık fazlaca bağırmış olacak ki, biraz ötede dolaşan nöbetçi levendierden biri derhal palasını çekerek: — Kimdir 0? Düşman mı var? Davran- Diye koşmuş ve Garibi tanımıyarak, üze- rine yürümüştü. Nöbetçi neredeyse elindeki palayı Gari- bin omuzlarına İndirlyordu. Bereket ver- sin ki, Garib: — Ben yabancı değilim.. demirci ustas- Bin çi Diye bağırmış ye nöbetçinin hücumün- dan kurtulmuştu, Güvertede gürütüyü du- yan diğer nöbetçiler koşuşmağa başlamış- larsa da, #Ik nöbetçinin: see Zahâliniz de «Merak etme bayım belediye reisimiz göz doktoru, elbet halkın gözünü rahatsız etmiyecek bir renk seçerl...3 buyurdunuz... .. dazaN Bazku gi Y yok. koşuşmayın. Ger ' ite güverteye çıkmış, dalgı konuşuyor. Diyo bağırmasile mesele kapanı, Garib derhal güverteden geminin alt *| ma inip yatmıştı. Garibin ustası horul horul “uyuyı Garibin uykusu kaçmıştı, Garib O Eete birdaha Tanrı onu ber felâketten Korüyordu. savurduğu paladan bi Hirlü kurtulmasına imkân mı vardı? Garib uzanmışlı.. yavaş yavaş miri) myordu: Kürfhasim olum ey güzül Sahsanem! Kanımla Boyansin sin Akdeni, Çinde, Bindde beraberiz, Şalisanem! Ölürsem ardımdan ağla, Akdenli Tilos meyhanelerinde geçi geceler... Ertesi gün. Hamza rels, sdaya çıkın nizcileris konuştu. Meyhanelerde dotaş denizciler Parmaksız Yuvanın adada ” ründüğünü, fokrt birkaç gündür meyd Ba çıkmadığını söylediler. "Türk denirrii #ine bu haberi veren yerliler Yuyan abe hinde atap tutmuşlardı da Hama rela: — Siz onların atıp tutmal rina bakmayın, dedi, Tiloslular hem k, hem foduldurlar. Hem enselerinde koru yumruğu eksik olmasını istemezler, çüni dayak yemekten hoşlanırlar. Herm d3 bur dan şiküyetşidirler. Yuva demki bı rada görünmüştür: onu yakalamadan T Josu terketmiyeceğiz. Hamza reis o gün, ber gemiden karay gıkan denizcilerle ayrı ayn konuşara) yerliler hakkında bir hayli malömat top Jadı (Arkası var) Günün ansiklopedisi Tapon ne demektir ve “çikolata,, “papel, kelimeleri Bir karilmiz şu sualleri soruyor! ? — Bizde ötedenberi eçikoiata dönirdi, Şimdi eşokolas diyenler zuhur etti. Hangis dini kullanmalı? Cevabı: — «Çikolntas halk arasında da- ha yeretmiş bir tabirdir. Binaenaleyh onun kullanılması doğrudur. Bu, İtalyanların telAffuzuna göre bir kelimedir. Anlanlan Venedikli ve Cenevizli tacirier bu madr'eyi Memleketimize fik önce İthal ettiklerinden Gnların Haanmdaki kelimeyi almışız. «S0 — ise, Pransırların telâffuzuna görece ir. 2 — «Papel» diye bir kelime arada $ira- da — argo kabilinden — k anılıyor. Bu, Bedir? Cevabi: — «Pöpele Ispanyolca « Bite demektir. Kâğıt para karşılığında Hiüme- viler aralarında konuşerlarken birim kül. hanbeyler tan kapmış, argo haline ges tirmişlerdir. 3 «Tapons diye diğer bir argo Zellme var. O nedir? Cevabı: — Keza ispanyoleadır. Ayn! ka- naldan Iaana girmiştir. Tıpa (- mantar) demektir. Bir tıpa şişeyi nasıl tıkarın, bir çirkin kadın da gönlü öyle tıkar, insana nefes aldırmaz, «Tapon kadın» bu mina- yadır. Keza, emecazın mecasis olarak ta- pon eşya denir, A a Şubeye davet * Beşiktaş askerlik şubesinde, mizde kayıth 314-'doğumlu er de teğmeni 332-74 kayıt numaralı med Şevki oğ. Abdülbaki Kıvanç, 299 doğumlu levazım binbaşı 32149 kayıt numaralı Al öğ. Sabri Kıldaes, 333 do. ğumlu levazım teğmeni 48739 kayıt nu- mara Kasm oğ. Seyfetiin Yatağan Ala. Acele şubemize müracaatları, etmes dikleri takdirde 1076 sayılı kanunun maddei mahsusu mucibince hakl kanüni müamelenin tatbik edileceği olunur. s. Halbuki Köprü gene filizi yeşile boyanıyor!... B.A. — Mazur gör, Eminönü gibi bir meydanı imar edip murada eren el- i bette, yeşilden başka