Kerilerimizin mektupları Büşükeiiei kül harabeleri teftişler Gazino ve lokantalardan Gazino, lokanta ve diğer eğlence yerle- rinde yen! ücret tarifelerinin. ne sufetle tatbik edildiğine dair on gündenberi yapı- İan teftişlerin neticeleri hakkında Beledi- ye Raliliğine muntazaman raporlar gelmiş- tir. Bu raporların netice ve hulâsasını kay- # : Geçenlerde Büyükadada dir yangın ekserisi siğorta- i i Ancak kalan enkaz pek sakll bir va- siyette bülunüyor. Ansızın yıkdmak tehlikesi yardır. Bu yangın harabeleri nin altında oynayan çoluk, çocuğun ha- yatı tehlikededir. «Bazen felâketin de olurmuş hayırlısı> diyerek büyükada- nin bu ahşap evletini kaldirmah, yer- lerine bir #kuar yapmalıdır. Epi i Adalarda: 81 müessese teftiş edilmiştir. Bunlardan yirmi beşinin cezaya müstahak iştâr. Pakırköyünde; 12 müessese teftiş dökuzu ii ii | i Kadıköyünde: 16 müessese kontrol edil- on ikisinin Karara muga- tiği görülmüştür. 'Tefiiş eğilen 12 müceseseden doküzu hnkkında ceza saptı tutulmuştur. Üsküdarda: Teftiş edilen sekiz yere muh- beplerden dolayı 11 ceza zaptı tan- sim edümiştir. Diğer kazalardaki teftişle- Hin neticesi de ayrıca tedkik ediliyor. Haldeki hâdise Madrabazlar gürültü çıkarmak istediler Evvelki gün Hâlde vukua gelen hâdise hakkında Belediye müfettişlerinin yaptik- arı tahkikatın neticesi Belediye Relsliği- ne bildirilmiştir. Hâdisenin mahiyeti şu- dur: Geçen haziran içinde Hâle istiab kud- retinden fazla sebze ve meyva geldiğinden yersizlikten dolayi, bunların Hâl rhtmın- da satılmazma müsaade edilmişti Birkaç gündenberi mevrudat miktarı tabii derece- sine geldiğinden, yalnız Hâl içinde satışa müsaade edilmiştir. YEAlde şimdi komisyon- cu namını alan kabzımallar, müstabsilden aldıkları malları madrsbazlara devreder- ler. Belediye, madrabazları ve hattâ za- manla Komisyoncuları kaldırmak isteği- Binden, madrabazfarın Hâl içine girmeleri menedilmiştir. Satışın gene Hâl içinde ya- pılması, madrabatların işine gelmediğin- den, gürültü çıkarmışlar ve satışın rıhtım üzerinde devamını istemişlerdir. Hüdisenin asıl mahiyeti bundan ibarettir. Yersiz bir tedbir 9 uncu işletme gazete müvez- : . : zilerinin trene binmesine mani oluyor Gazete mi ak serbesce ee ei #kide bir, şu veya bu makamın sebep- ie Hizmsaz oisrak verdiği emirlerle . Bu men keyfiyeti, zelenince mukabilinde haklı ir ve Iş yatışır gibi olur, Bir vakitler, gaze- te müvezzilerinin vapur ve trenlere girmesi menedilmişti. Fakat sonra yapılan teşeb- ; Kim bıraktı? Bir arsada 1000 kilo demir çubuk bulundu f ; : | i i i i i Galatada yekünu bin kilayu geçen çubuk bulunmuştur. Bu çubukların her hangi bir yerden çalınmış olması timali mevcud bulunduğu gibi, bir ihtikâr delâlinin ortadan Kaldırılması için bira- kılmış olduğu da tahmin edilmektedir. Muhafaza altına alınan bu demirlerin sa» hibi aranmaktadır. KÜÇÜK HABERLER: 4 Fiat mürakabe Komisyonu, muntaks Ticaret müdürünün reisliği altın. da toplanmışlar. Bu toplantıda eşya fiatleri gözden geçirilmiştir. Bu ay başi bir kısım eşya flatleri Üzerinde bazı deği- gicik olacağı tahmin edilmektedir. * Berlin büyük elelliğimizin başkâtibi B. Galip !le Sofya elçiliğimiz kAtibi B. İl- ham! dünkü ekspresle şehrimize gelmişler dün akşam Ankaraya hareket etmişler« ; : i : İ Ji Lİ törlü belâ gelirine ayni 4 Evvelki gün Edimekapıda kale dışarı- sında mezarlıklar arasında perişan bir ha- Je getirilmiş sekiz yaşlarında kadar bir kız çocuğu bulunmuştur. Hâdiseden haberdar olan mahalli Şandarması, bir taraftan kın muayene ve tedaviye sevketmekle beraber, &per taraftan bu işi yapan adamın küvi- yetini tesbite uğraşmış ve kısa bir zaman sonra bu İşin Osman adında biri tarafın» dan yapıldığı tesbit edilmiştir. Osman ya- Kalanarak Adliyeye teslim olunmuş ve sör- Husunu müteakip Tevkifhaneye sevkedil- * Kasımpaşada Zincirlikuyuda oturan bayan Zekiyenin evinde bıraktığı mangal dan sıçrıyan kıvılsımla yangın çıkmış, ah- şap bir kısım yandıktan sonra ateş İtfaiye # Samatyndr oturan Hakkıya ait bir kö- ayni evde oturan Nirnet isminde bir ısirmış, poli, Nimeti hastaneye nak- köpek sahibi hakkında 4 Radyo makinelerinde gramofon ter- Hibatına mahsus pikap denilen âletten Be- Jediye resmi alınmasına Umum! meclisçe itibaren tahakkuk citirilerek sil edilmesini atAkadarlara tebliğ etmiştir. # Eyüpte oturan on yaşlarında Faruk ere binmekten men gileri, her nkmuslu vatandaş gibi Kanuni müeyyedata Istinad ederek kazancını te- min etmekte serbesttirler. Bunları trenlere binmekten menetmek demek, hiç bir kanu- ni sallhiyete istinad etmeksirin kazançin- rına mâni olmak demektir, Bahusus, müvez- ziler, ellerindeki gazeteleri trende satma dıklarına göre orada intizam ve halkın hu- zurunu bozacak bir vaziyet de yoktur. lerdeki halk da, şehir halkı gibi eli vaktinde okumaiz hakkına malik- tir. Trenler birimeklen mencdilen müvez- giler, halka zamanında gazete yetiştiremi- yorlar, Bü yersiz tedbirin kaldırılacağını Eski dostundan haraç istemiş Vehbi isminde bir sabıkalı, Galatada otu- ran eski dostu Fatmaya giderek her hafta kendisine beş Ilra haraç vermesin! iötemiş- tir. Fatma da polise müracaat ederek Veh- biyi yakalamış ve suçlu ile davacı, şahid- lerle birlikte zabıta tarafından Beyoğlu c8- zâ mahkemesine verilmişlerdir. Vehbinin dün muhakemesi yapılarak intaç edilmiş ve bir sene on gün müddeti hapse konul- masına karar verilmiştir. Hüküm onların hükmü; rey onların, Vehbi, mabfuzan Adiiyeden çıkarılmak» © şevketli sultanların reyidir! Sirkeci garınm önü asfalta tahvil rışlardır. Vehbi hakkında, bu cihetten de kanuni takibata girişilmiştir. İstimlâk edilen binalar tta İnkılâp müzesinin önündeki aükküniardan dört tanesinin istimlâk mu- elesi Ikmal edilmiş ve bunlar yıktırıl- r, Diğer binaların istimlâk muamele» nihayetine kadar İkmal edile- cektir. Bayazıt Ile Koska arasındaki bina- lara aitistimlâk müuzmeleri do ağustos s0- nunda tamamlanacaktır. Koskadaki Ha- tarihi kıymeti olma- Devlet Demiryolları 9 uncu işletme da- iresi Sirkeci garının harieindeki saha asfalta tahvil etmek üzere bir mötenhhi- de ihale etmiştir. Belediye de Sirkecide Be- $ir Kemal eczanesi köşesinden Paket pos- Tanesi karşısındaki kavise kadar uzanan Sahayı asfalta tahvil etmek üzere münaka- saya Geh'r Tiyatrosu sanatkârlatından bayan Cahide Sonkunun annesi merhum bayan Hayriye ruhuna iitihaf edilmek üzere 28/ temmuz940 pazar günü saat 16,30 da Bos- tesiel camiinde hafız Fabri ve arkadaşları tarafından mevlüd kıraat ettirilecektir. Kendini tanıyan ve sevenlerin merlüda gelmeleri rica olunur. Hava İywvefleri ikin Milf” Müdalaaya verikn Safi, lere ve Zirastı Ban. kosma verilen Momiysn vatandaşları zengin etmek için me Wi- Hele şu açık hrsaba söz yokl... Mini plyangonun üçüncü tertip plânı bakıyorum bay Amca... 'Tefrika No. 23 — O benlinle evlenmek istiyordu; babasi fini olmuştu. — Çünkü, babası çok iyi biliyordu ki, ev- Jendikten sonra, cağını bülyordu. Âşık Garib ikinci kadehlen birkaç yudum içti: — Ben, onun gül Kokulu saçlarını saat- Jece avucumun içinde sevip kokladım, Zü- beyde! Ben onun sol gözünün geh'â bakı- gms vuruldum. Ben onunla, bahçede iki ağaçlar arasında koş- maca oynadım... Benden fazla seğirttiğini, benden çevik, binden sağlam ve kusursuz bir insan olduğunu herkesten iyi bilirim. Boş yere çeneni yorma... Haydi, şu İnsani çileden çıkaran zıkkımdanı sen de bir ka- yaramaz çocuk gibi, deh iş! Ben de benim gibi mestol! Zübeyde derhal kendi kadehini doldur- du: — Haydi, beraber içelim, Garibim! Yelek her zaman bu fırsatı vermez. İçelim de, kendimizden geçelim. İçtiler, Garib, elindeki boş kadehi yere attı, — İçime bir kürek dolusu ateş dökül- dü sandım. Yüreğim yanıyor, Zübeydel Sen beni büyülüyor musun? Zübeyde, Garibin yanına oturdu? — Ben sihirbaz değilim, aslanım! Bizim gibi, bütün ömrü dört duvar içinde çeçen zavallılar büyü yapmasını bilirler mi? Garib, gözlerinin aralığından baktı: — Yüzünde bir güneş doğmuş sanıyorum, Zübeyde! Gözlerinden şimşekler çakıyor... Kirpiklerinin her biri zebirli bir ok gibi, bağrıma saplamıyor. Senden korkuyorum. — Ben, zayıf bir kadınım. Sen, Kuvvetli bir erkeksin! Bizim memlekette, kadından korkan erkeklere kedi derler. - — Sen, bir dişi kaplansın! Küçük pençe- Jerinle bağrımı delip parçalıyacaksın sant- yorum. Gönlerin o kadar ateşli, bakışların o derece krokunç... Damarlarında öyle deli bir kan var ki, senden korkmamak kabil değil, Zübeyde! Birdenbire gözleri dumanlandı.. Başını arkasındaki duvara dayadı: — Bana birşeyler oluyor, Zübeyde! Sen benim aklımı çaldın! Haydi, beni bana ver. Ben, senin olamam! Sen benim kalbime gi- remezsin! Beni azad et... Paşanın gözdesi bir yıldanberi beklediği bu mesud güne nihayet — sonsuz ve sayınız güçlüklerle — kavuşmuştu. Başından külâ- hi düşünce, saçları alnıma dökülen ve ge- niş göğsünün düğmelerini koparırcasına Çö- yerek: — İçim yanıyor... Bu yangını kim söndü- recek? — Şimdi, bir kadeh şerbetle seni #erin- Jeteceğim, Garibim! Şimdi bu yangını sön- düreceğim... Diyerek. toy ve tecrübesiz delikanlıyı iyi- ce kucaklıyor ve kollarının arasında &ikı- yor, sıkıyor, sıkıyordu. Zübeyde azgın, heyecanlı bir kadındı. Vezirin sarayında ü açlığı gündenbe- ri, billâr göğsüne paşanın sakallı çenesinden başka yabancı bir erkek duda- ğı değmemişti. Zübeyde çok defa paşanın kübyasile derdleşirken: «Beni bu manas- tırdan kurtaracak adama hayatımı bağış- Yarım.» demişti, O, yirmi! üç yıllık ömrünün en hararetli, en heyecanlı günlerini, ber ge- ce çeşni değiştirir gibi, bir başka kadınla düşüp kalkan uzun sakallı vezirin zevkle Yine terkederek, gittikçe attan bir ümidsiz- Yik içinde geçiriyordu. Öyle ya. Madem ki, İbrahim paşanın nikâhlı zevcesi olamıya- caktı; o halde günün birinde yerlere atılan bir paçavra parçası gibi çiğnenecek ve unu. tulacak değil miydi? Sonu böyle karanlık- lara dayanacak bir ömrü neden hoş geçir- memeli, neden ele geçen her fırsattan is- tifade etmemeliydi? Zübeyde, o gece Âşık Garibi tamamile avucunun içine gimak ve onu bir portakal gibi sıkıp, ertesi sabah güneş doğmadan, bir yığın posa halinde sokağa atmak isti- yordu. Fakat, sşatler yeçtikce Garibi o ka- dar sevmeğe başlamış, ona o derece bağian- mıştı ki... — Hayır. Hayır... Sen bana her zaman Jâzımsın! Seni bir gece için değil, biran için değil, her zaman seveceğim! Diyor ve boynuna sarılarak: — Söyle Garibi Bir kerecik olsun söyle — diye bağırıyordu — sen de ben, benim seni sevdiğim gibi seviyor musun? Sana, en mahrem sırlarını öğreten şarap” tan bir kadeh daha verirsem, ateşli Kolla» rınla boynuma sarılarak: «Artık o kör ve topal kadını unuttum. Bundan sonra seni Hava Avvye/leri gindili Müdafaaya veri/en safi kör Jx60 »— Fakat ben olsam $u yüzde altmışı ikin- ci satır hizasına, yüzde yirmi dokuzu birin- koyardım! cl satar hizasına, kaça mi Kınnı bu elim akibete düşürmemek için, önden kırk kasa akçe istemeğe ve bü surotle seni Tifliten uzaklaştıtınağı mecbur oldu, Zi- ra, senin bu kadar çok parayı kazanamıya» Yazan: İSKENDER FAHREDDİN sevecrftm, senin olacağım!» diyecek misin? Aşık Garib, bütün tradesint bir kadeh şa- Yap mukabilinde satmağa hazırlanan bek- taşi çömezleri gibi, elini uzatarak: , — Baha o tatl şerbetten ver, Zübeyde! Herşeyim senin olsun... Yalsız, benden onu esirgeme! Diye yalvarmağa başlamıştı. Nihayet kadın zekâsı karşısında, bir dam la su gibi eriyip dökülen Garibi de diğer gençler gibi kendine çeken Zübeyde, bu şehe- vi zaferin verdiği neşe ve gururla, derhal şarap kadehini doldurdu ve âşığın o da- Kikaya kadar irkilmiyen ateşii dudaklarıs DA uzattı: — Bu kadehi seninle paylaşalım, Gari bhat Yarısını sen iç. Yarısını da ben içe- yim. Paşa efendimiz, halvete girdiği zaman, İçtiği şarabım yarisını kendisi alır, yarısını da sevdiği kadının ağzma uzatır. Âşık Garib birdenbire silkindi. Gözlerini açmak istedi. Açamadı. Boğuk bir sesle bağırdı: — Bir kadehten iki kişi içemez, Zübeyde! Biz, Tifilste erenler meclisinde, aşk garabı- Bi Şahsanemle ikimiz bir tastan içmiştir. Başını fazla tutamadı... Züveydenin omus zuna dayadı. Garlb iyice sarhoş olmuştur. Zübeyde, elindeki kadeh! zorla Garibin ağ zın götürdü: — Haydi, bırak o mânasız flar Ha- kiki aşk şarabı, işte budur. Bon damlasına kadar içirdi ve gülerek HA“ ve etti: — Tifiste sirke satarlar... Şarabın iyisi de — herşeyin Iyisi gibi — İstanbulda bulunur, anladın mı? Âşık Garib kendinden geçmişti. Artık Zü- beydeye cevap veremiyor, konuşamıyor, Kıs mıldayamıyordu. Zavalı tecrübesiz saz şairi, Zübeydenin kucağında, bir yığın et ve kemik külçesi halinde Kalmıştı, O da bunu is- Aşık Garibe tam münnsile tasars raf ve tahakküm etmek istiyordu. (Arkası var) Windsor Eski İngiliz kralna Windsor dükü deni- yor. Bu namla ismi gazetelerde geçiyor. Şimdiki kral ona bu ismi vermiştir. Windsor, Büyük Thames, nehri üzerinde 20,900 nüfusluk bir şehri- dir. Kralların ikametine mahsus gayet gü- zel bir şatosu vardır. Fatih Guillaume tas rafından tuşa edilmiş olan bu bina üçün- cü Edouard'ca mükemmel bir şato haline Mrağ edilmiştir. Dördüncü George zama- mında çeto büyük bir tamir görmüştür. Bu şatonun merkezi kulesinden on iki kantluğun erazisi görünür, Garp eihetin- de gayet güzel bir taraça vardır. Eskiden İngiliz hanedanına Hanovre ha- medanı denirdi. 17 temmuz 1917 den itiba- ren Windsor adını almışlardır. MEVLÜT Yanya eşrafından merhum Süleyman Bey (Paşakalo) eşi, Münif Serav ve Doktor Kemal Seray valideleri Bayan Rafet Ecrav'ın ruhuna Beyoğlu Ağa csmlinde önümüzdeki Pazar günü öğle namazından sonra mevlüdü şerif okunacaktır. Arzu buyuran zevatın teşrifleri rica olunur. ÖLÜM Osmanlı Bankan Heyoğlu şubesi me- murlarından Kizim Büyükaksoyun kayın» pederi Süleymaniye Askrriik Şubesi Rels- İlğinden müteksid Malatyalı B. İbrahim Göncü 63 yaşında olduğu halde hakkın Yahmetine kavuşmuştur. Cenazesi burün Üğle vakti öğle namarini müteakip Beyarıd kaldırılarak Merkezefendi ecamiişerifinden hatiresine defnedilecektir. Allah rahmt yiye. İRTİHAL Selânik eşrafından İnhisarlar umum müdürlüğü umum muhasebe takibat ma- sasi Amiri B, Cemal Şardağ kerimesi Nire Misa bir hastalıktan gonra rahmeti ralhma. na kavuşmuştur. Cenazesi bugün Disdari- yede Şatır sokak 5 Ko, dan kaldırılarak mukberine defnedilecektir. Allesi erkânına taziyelerimizi sunariz. Teşekkür Ailemizin kıymeti! relsi, tanınmış riya- ziye hocasi sabık Şirketi Hayriye müdür. Jerinden Mehmed İzzet Özarın'un irtihal üzerine bizzat gelmek, mektup, telgraf, çe- Jenk göndermek suretile kederlerimize İş- tirak lhfunda bulunan muhterem zevata derin minnet ve arzma gazetenizin tavassutunu rilen ederim, Aile namma: Merhumun damadı CEMİL ENARUN B. A, — Evet, kazanılan ikramiyeleri ağın tadile yerde yiyebilmek için iyi biz fikirli. v