Umum idaresi ilânları Devlet Demiryolları Yedinci İşletme Müdürlüğünden; 1 — Aşağıda e'ns, miktar, muhammen bedel, muvakkat teminai, müddet ve mâ- ballerile ezsiitme gün va saatlerini gösterir cetvel dahilindeki beş mıntaka balastının ocaklardan çıkacak taşların Kırılması suretile ihzar ve temini, kapalı sarf usulle ayrı âyrt eksiltmeye konmuştur. 3 — Taliplerin cetvelde gösterilen eksiltme saatinden bif saat evvel tekli? mektup- larını vs muvakkat leminat olarak nakit veya banka mektuplarını kapalı ve mühârlü zarfla işletme komlsyon relsliğine zmüracaatla tevdi etmiş olmalar: veyahud posta ile en geç eksiltme saatinden bir saat evvel göndermiş olmaları lâzımdır. 3 — Taliplerin şartaame ve mukavele Bee a ye komluyonundan parasıs alabilecekleri bildirilir. Ocak yeri Miktari M3, muhammsn Tutan Muvakkat Müddet Eksiltme gün bedeli teminat ve kim Ar ve sanli > Er, LU. Kr, Çöğürleri 6000 5 1500 582 50 9 9/7/040 saat 9.da Döğer 00:95 Çay - İshak h. 227 12000 135 15200 121$ 9 977/90 önak 10 da Kadınhan Sarayönü 359 125 1500 562 50 » 9/1/M0 sant 14 de Bozdağ > 395 6000 10: 0 5 9 10/7/940 saat 9 da Afyon - Balmatmud. 40 - 401 10000 10 12000 m0 » 10/7/0940 saat 10 da * 21/5/940 tarihinde münakasas icra edileceği evvelce ilân edilmiş olan Derines limanı tahil tahliye vineile münakasası talebi zuhur elmediğinden bu defa tekrar eksiltmeye konmuştur. 11 ameliyeden ibaret olan ve 32907 lira 90 kuruş muhammen be- deli bulunan ve 226404 ton muhammen maniplasyon tonajlı Derince Ilmanı tahmil ve tahliye işi bir sene müddetle ve kapalı zarf usulile münakaşaya konmuştur. Her ameli- yenin beher tonu kaçar kuruşa yapılabileceği şarinameyo merbut fia$ cetvelinde gösteril. miştir. Münakasa 23/7/M0 tarihine raslayan salı günü saat Il do Haydarpaşıda gar binası dahllinda birine işletme komisyonu tarafından yapılacaktır. Taliplerin 2468 lira 9 kuruş muvakkat teminat ile ve aynı gün sant 10 kadar komlayon kalemine teklif mek- tuplarını vermeleri lâzımdır. Bu işe alt şartnameler Ankarada 3 nci İşletme müdürlü- günden İzmirde 8 ci işletme müdürlüğünden Haydarpaşada İlman Rıhtım başmütettişii- Binden parasız olakak alınır, (6280 Devlet Denizyolları Işletme umum müdürlüğü ilânları Idaremizde açık bulunan gemi tabibilklerine doktot alınacaktır. Talip olanların şeralti öğrenmek üzere evrakı resmiyelerile birlikte Umum Mü- dürlüğümüz Zat İşleri Müdürlüğüne müracaat etmeleri Tüzumu flân olunur. o G7) Sinema binası veya diğer gayri menkul yer e ee a alan bütün üçüncü şahıslara Hisseder bulunduğum Beyoğlunda Taksimde Taksim sineması Ile Makalmbarın 999 ve #40 yılları içinde bazı hisselerini satın alan zevat ve müaasaşatın işbu hisseleri üçün- cü şahisları. satmağa teşebbüs ettiklerini haber aldım. Hissedarlar tarafından işba his- gelerin İadel ferağı İç'n İstanbul Asliya Mahkemesinde Şuf'a davam açılmış vo devam etmekte bulunmuş olduğu gibi işbu yeni satılan hisselerin ihtildfu bulunan hisse nls- .bet ve mikdarları da lehimize tashih edilmek üzere yalnız Asliye Mahkemesinde du- Fuşma halinde bulunduğundan Şuf'a davasına mevzu bedelden fazla hiç bir kimsenin şhiç bir fazla bödel istiyemiyodağini ve hisse tenkis edildiği halde de bir güna hüsnü ni- yek ileri sürmiyecöğini ve hiç bir al veya munzam $apu ferağ harcı kabul etmediğimizi bu hususların sarahatan bugünkü yeni maliklere de bildirilerek daha tefer- un evyel hüsnü niyetleri #wl niyetlere çevrilmiş bulunduğunu bülün üçüncü şahıs- Yara bildirir ve hüsnü niyet iddialarını ba suretle kateylerim. Bu hüsüsta alâkadarların btiyeceği her türlü Izahatı da vermeğe hazırım, (b1, 2482) AHMET ŞAKİR SARICA Beyoğlu İstiklâl Caddesi 88 No. Rumeli “Han 14 Tel: 40053 Deri ve deri sanayii yardımcı maddeleri İthalâtçıları Birliği limited şirketinden: Şirketin 14/6/940 tarihli heyeti umumiye toplantısında kanunun emret- tiği nisabı ekseriyet hasıl olmadığından atideki ruznamenin müzakeresi İçin hissedarlarımızın 22 Temmuz 940 tarihli pazartesi günü saat 15 de Galatada Ömer Âbld THanındali içtima salonunda hazır bulunmaları rica olunur, Ruzname: Limited Şirketin Tasfiyesi. MEMUR ALINACAK Devlet Limanları İşletme Umum Müdürlüğünden: İşletmemize müsmbaka imiihanı ile orta mektep ve Ilse metunu olmak sartile | mahir alınacaktır Talip olanların 4/7/9040 tarihiide saat 12 d$ kulihanları icra edi. | mek üzere memurin müdürü 'üğüne müracaatları. (5721) Esrarlı Yüzük AŞK ve MACERA ROMANI Tefrika No. 28 Nakleden: (Vâ - Nü) Başı dönüyordu. Kabil miydi bu? Mazi yeniden mi canlanıyordu? Fa- kat bu erkek bir rol de oyniyabilirdi.., $ayed şüphelendiği gibi, hayatta aktör lük ediyorsa... Bir gayret sarfetti, İnca parmaklari takallüs ediyordu. Yerinden doğruldu. Bizim aramızda kendi his- Weili “deb ehemmiyetli bir mevzu var. Bugün sizin hislerinizin ns olduğumu ve bu hösleri nasil olup da o kadar sene ler saklayabildiğinizi sormıyacağım. Bü- tün bunları bir yana bırakalin... Madem- ki mazi, şu anda hatıralârınızda böyle tafsilâtile canlanmış o bulunuyor, cevab verin: Biran bile aklınızdan «Hayri İs- kenderin çocuğu: olabilir» dire geşledi- niz mi? Raif, hâlâ yerde oturuyordu. Sevgili- sinin dizini öptü, — Hayri,, sizin ve benim çocuğumuz” Fakat bir şey söylemiyordu. Erkek, kadının bir şey söylememesine bakmadı, Maziye aid bir çok hatıraları canlandırdı. Ah, Galibeyb nasıl sevmişti. Ay.udıkları için nasıl matemlere garkol- muştu. Şifa bulmak için o kadar uğraş" muşti amma, muvaffak olamamıştı. Anlatıyordu: Oyalaınmak için yaman maceralara gtlmıştı, Hayatını belki yirmi defa teh- likeye koymtştu. Ölmi temişti. Som- ra avunmak için türlü türlü işler icad et- #mişti. Bambaşka mahiyette bir insan ol duğuna kanaat getirmesi üzerine memle. kerins cönmüştü., Galibenin arzusuna u,muş omak için evlenmiş de bulunu- yordu. Gençliğinin mabudesini görmek çesaretini o sırslarda hâlâ kendinde bu- lamıyordu. İzmire o gelmiyecekti. Keşki de gelmeseydi. Fakat buradaki işleri onu sürüklemişti. Karısını baba evine yerleş- tirerek kendisi yeniden İraka izlek !i dur! dedi. ! merbüriyetinde kalmıştı. Kadın irkilerekr Fuka. heyhat! Bütün bu idbirlerin ne — Öyleyse kızınızla sevişmesine tinsıl faydası olmuştu) Galibenin karşınına ye | imkân verdiniz .niden çıkınc « onu yirmi yaşındaki aşkile Sarı Vasıf paşazads ayağa kalktı. Gi » tekrar sevdiğini anlamıştı. lerinde bir şimşek çakmıştı. Bu sözleri soşkunlukla söylüyordu. — Ya.. Mücadele etmek icab ediyor © Gözlerinde de sesindekinden daha ya: | Pekâlâl.. kayıcı bir alev vardı, Birdenbire sordat Galibe, erkeğin saçtığı samimiyet ha- — Fakat siz de Galibe haa. iv. yasile bütün benliğini kaplanmış himetti. İ ds mâni olmadınığı, , 3 G0 Kp Milli küme maçları Penerbâhçe ile Beşiktaş Milli kümenin son müsabakasını yapacaklar 31 martta başlayan milli küme maç- ları bu hafta Şeref stadında yapılacak olan Galatasaray - Vefa, Fenerbahçe - Beşiktaş karşılaşmalarile sona ermekte- dir. Bu seneki milli küme maçları üç halta evvel şampiyonu belli edecek bir vaziyete girdiği cihetle heyecanını kay- betmiştir. Halbuki geçen seöe bu heye- can sona kadar devam etmiş ve Demir- spor ile Galatasaray arasındaki puan müsavatı, evvelce bu hususta sarih bir talimatname olmadığı chietle son defa olarak iki maç yapılmasına karar veril- mek suretile halledilmişti. Bu sene Fenerbahçeliler bütün bu pü- rüzlere meydan vermeden ve binbir he- saplara muhtaç olmadan sarih bir şekil de şampiyonluğu üç hafta evvelinden temin ettiler. Onları her zamanki rakip- leri Galatasaray takip etti. Üçüncülük, dördüncülük Ankara takımlarında, be- şincilik bu hafta Feneri mağlüp etmedi- ği takdirde Beşiktaşlıllarda, o altıncılık, yedincilik İzmir takımlarında, sonuncu- luk ise bu sene,çok şanssız olan Vefalı” lardadır. Bu paza: yapılacak maçlar wcaklar nazarı itibare alınarak geriye alınmıştır. Birinci maç saat 16,30 da Vefa ile Ga- latasaray aramnda yapılacaktır. Bu maşı hakem Tarık idare edeöektir. 940 senesi milli küme maçlarının son müsabakası Fenerbahbe ile Beşiktaş ara: sında olacaktır. Bu maçın Fenerlilere hiç bir tesiri yoktur. Beşiktaşlılar bu maçı kazandıkları takdirde üçüncülüğü ala saklar ve iki Ankara takımını geçmeğe muvaffak olacaklardır. Bu maç saat 18,30 da yapılacak ve hakem Sami ida- re edecektir. At yarışları bu hafta başlıyor İstanbul yarış ve wlâh encümeni tara- fından tertip edilen 940 mevsimi at ya- tışları bu pazar Veli efendi yarış saha- sında yapılacaktır. Müsabakalara iştirak edecek atlar Ankaradan şehrimize gel- miş bulunmaktadir. Altı hafta devam edecek bu müsabakalar esnasında bil- hassa bahsi müştereklere büyük ehem- miyet verilmektedir. Müsabakalara asat 15 de başlanacak ve halkın yarışlara alâkase 1 temin için trenden başka ayrıca otobüsler temin edilmiğtir. Yüzme şampiyonluğu seçme | müsabakaları İstanbul su sporları ajanlığından: 1 — Bölgemiz yüzme şampiyonluğu seçme müsabakaları 6 ve 7 temmuz cu- matesi, pazar günleri Büyükdere Beyaz park yüzme havuzunda saat 14 de ya pılacaktır. 2 — Seçmelere iştirak etmiyen spot cula. şampiyonluk müsabakalarına gire- mezler, 3 — Hakemler: Rıza Sueri, Bekir Macur, Sıtkı Eryar, Hüsamettin Güreli, Hasan Dengiz, Tevfik Böke, Nuri Bo- sut, Hikmet Üstündağ, Ali Rıza Sözer- alp. İsimleri yanlı arkadaşların o mezkör A ag e e lunmaları rica olunur, — Ben... Tereddüd ediyordu, Devamla: — Benimki aynı vaziyet değil, — Niçin?... Bu iki çocuğun hemşire birader olduklarına kani değil miydiniz? Nazarları çatıştı, Kadın: «— Vaktile sevdiğim erkeğin sen ol- madığını sanıyordum!> diyebilir miydi? «Erkek kendisine maziden en ufak bir telmihle dahi bahsetmediği için seneler geçtikçe bu kanaati edinmişti, Fakat nasıl oluyordu da bugün birdenbire her şeyi bunca jeferrüatla önüne çıkarıp yay- muşta? — Bu iki.yavrunun buluşup konuşma- larını aşka değil, ahbaplığa, dostluğa at- fediyordum! - dedi. - Esasen sizin de arsaya girerek mâni teşkil edeceğinizi sa- nıyordum. Ve bekliyordum. İtiraf ede- tim: Bunun neticesinde de bana gelip açılacağınızı umuyotdum. — Demek siz de beni hâlâ biraz sevi- yordunuz. Kadın, muhatabını susturmak için eli ni kaldırdı: — Onlardan bahsedelim, kendimiz. den değil... Raif, bu hareket üzerine bir adım ge- riledi. Galihet — Sizi nasıl sevebilirdim? O soğuk zavahir altındaki şahsiyet eskiden sevdi- BÜYÜK HALK MASALI Yazan: İSKENDER FAHREDDİN Tefrika No, 7 Kahveye toplanan halk: « Âşık Garib gitmeden bari bir kere de Erzurumu methetsin!» dediler Deyince, su almağa gelen kız başını kal- dırdı, bir kenarda duran Âşık Garibi gör- dü, birdenbire gözleri döndü: Gökte güneş varken, ay doğar mu hiç?! Böyle bir güzeli, görmedi Mehiç (1) Diya söylendi. Şalrter, Âşık Garib ne cevap verecek diye bekliyorlardı. Köylü kızın m gibi ağzı, gözü kalmıştı onda... Fakat, kendilerini güç Eatayoslar, Âşık Garibin ne yapacağını ne söylüyeceğini biran evvel anlamak istiyor- lardı. Uzundar yolum, ben burada durmam, Şairler hayretle biribirlerine bakıştılar, Garibin gerçekten bir hak olduğunu bir kere daha anlayıp sustular. Köylü kız utanıp, testisini omuzuna aldı, cevap ver» meden yürüdü, çeşmenin başından uzak» taştı, Âşık Garib da pairlerle tekrar vedalaşa- rak, çeşmeden ayrıldı, Erzurum yolunu but- tu, Aşıklardan birl sazmı alıp, Garibin ar- kasından şunları söyledi; Bu yolda sonu yamandır Garibin. Dönse de, hali dumandır Garibin. Son nefesi, bir amandır Garibin, Mer yerde sonu yamandır Garibin, Farketmez Tiflis ile Erzurumu; Bir tutar Çılıtla Arabi, Kurum, Tehlikelidir çok, onun durumu, Gelse de, hali yamandır Garibin, Güneş batıncaya kadar arkasından bak- lar, Âşık Garib, yüce Tiris dağlarının esmer Bülgeler bürüyen yamaçlarında kaybolmuş ve biraz sara (Ayrılık çoşmesi)ni de — her yer gibi — gecenin korkunç karanlıkları sarmıştı. ... Aşık Garip Erzurumda... Âşık Garib Erzuruma gelinceye kadar bir hayli sahmet çekmiş, yorulmuştu. Şehre gi- ver girmez, şairler kahvesini buldu, heybe» sinl omuzundan indirip, peykenin üstüne yaslandı. Garibe, nerlen gelip hereye git- | Gğini sordular, Garib, Tiflisten geldiğini, İ para kazanmak için dolaştığını söyledi, Kahveci güldü: — Oğul Bizim memlekette üz tane s8z şairi vardır. Bunların da açlıklan nefesleri kokar, Sen burada, para kazanmak şöyle dumun, karını bile doyuramazsın! dedi, Aşık Garib birdenbire inkisarı hayale uğ- radıysa da, belli etmedi; — Ne yapalım, deği, burada katanç yok- #a, vaktim var.. Yolumu İstanbula kadar usatabllirim. Hele şurada birkaç gün dinle- ne Ne gideceğimi o düşündükten sonra, Erzurumu size terkedip giderim. Kahvede oturan 8a2 şairlerinden biri, Ga- ribi görünes, kendi kendine homurdanma- Ba başindı — Eyvah! Bu güzel delikanlı Erzurumda, | Kalırsa, benim ekmeğimi tez alır elimden, Onu ns yapıp yapmalı, buradan uzaklaştır. 2 Garibin yanına sokuldu! - Sen bir âşığa benziyorsun... Sevgilin nerede? — Tifliste... — Neden öyle güzel bir şehirden ayrtlıp burslara geldin? — Sevgilimin babasi benden kırk köşe Ağırlık İstedi. Bu parayı yedi yılda kazanıp dönscöğim gene Tifllse, Kahveci yüksek össle güldü: — Saz çalarak, bey/5 okuyaark bu para kazanılmaz, oğul! Halebe gidersen, oranın zenginleri, zevk ehli çoktur. Belki orada pas ra kazanabilirsin amma, kırk kose de kolay kolay kazanılmaz. Allah yardımcın olsun, Âşık Garib mütevekkilâne bir tavırla: — Allah kerimdir, dedi, ben bir kere yola tan paşanın yalısına gider, kapısında sax ml ear lmre$ sözü, seven biz adammış. acımış, kendi oğluna öğüd verir gibi, Cari- bo doğrü ve kazançlı yolları birer bireğ göstermişti. Âşık Garib Erzurumda bir hafta kadar kalıp dinlendikten ve orada para kazana» mıyasağını anladıktan sonra, bir sabah ef- kenden kalktı, hazırlandı. yak- laştı, o gün — İlalebe gitmek üzere — Ez- zurumdan ayrılacağını söyledi. Kahveci, Garite: — Gördün mü, oğul? dedi - burada bis bafta çalıp çağırdın... Fakat, kimse sana bir akça bile vermedi, Dükkünımda yiyip ig» tin... Helâl olsun. Dönüşte zengin olup bu- raya uğrarsan, borcunu ödersin! şik Garib, kabveciye teşekkür ederek, ayrnimak #âmanı gelince, kahvenin içini bip kalabalık sardı: — Âşık Garib gi'meden, bari bir kere de Erzürumu medh eylesin. Dediler, Garib, yola çıkmadan sazını eling aldı: Dinlepih ağalar, tarif edeyim: Söylenir cihanda şanı Erzurumun, Benzer güle her yanı Erzurumun, - Aşık Garib bundan sonra, sazını boyna na takarak yola düzüldü ve Erzurumun bağlarından geçerken, üzüm salkımlarına uzaktan hasretle baktı: Sorarlarsa, gördüm, amma, Erzurum üzümün tadı erler Bağını gördüm, içinde yatmadım... Bir tek güzel vardı, adı nicddir? Deyip şehirden uzaklaştı. Âşık Garip, Halep dilberleri arasında.. Aradan haftalar geçti. Aşıx Garib yollarda saz çalarak, maniler Söyliyerek bir miktar para kazandı ve biz akşam Haleb şehrine vardı. Garib, Halebi çok sevmişti. Halebin semasi çok alçak görünüyordu; havası sıcaktı, Fukat şehrin dört çevresi bağlar ve İrurma bahçelerile çevrilmişti, Ahalisi eğlenceye düşkün olduğundan, şeh- rin her köşesi zevk ve neşe kaynağına ben- xiyordu. Yolda gelirken, bir derviş, Garibe Haleb şehri hakkında şunları söylemişti; — Halebi gören, orada bir müddet yaşa yan insan, başka şehre gidince sıkılır. Zi- ra, dünyanın hiç bir köşesi, Haleb gebri kadar neşeli değildir. Halebin hangi bah- çesine gitsenir, derhal içinize bir ferahhik çöker va bütün kederlerinizi unutursunuz. Âşık Garib, yolda, bu dervişe sordu: — Haleb, Arap memleketi midir? Derviş hayretle başını salladı: Crkası var) (1) O civarda bi: köy... telâkki ediyordunuz. Bundan dolayı iki genci kötü bir vaziyete doğru sürükle. #nekte mahzur görmediniz. Üstelik de beni hatalı o buluyorsunuz. Benim hak. kımda yürüteceğiniz serzenişli muhake- meleri kendiniz hakkında yürütseniz da- ha isabetli olur. Benim kendi vicdanıma karşı söyliyeceğim fena bir şey yoktur. Size karşı da yok. Siz ki sevdiğim kadın- BUNEZ... m Ve ağır ağır: — Şunu öğreniniz ki masume il Kadinin gözleri testekerlek açıldı. Yarabbit Ne öğrenecekti?... Nasıl bi hakikat? .. Raif, sesini alçattı: — Size bir sir tevdi edeceğim... Bu- nu söylemek benim için büyük bir feda- kârlıktır. Hayır, size emniyetim olmadı- Zi için değil... Fakat korkuyorum ki bu- mu Öğrenince, daha az isteyeceksi da onlar, bizim vaktile seviştiğimiz gibi biribirlerine sağlam bir aşkla bağlı bu- lunuyorlar. Kadın, kalbi çarparak dinliyordu. Dört kulak kesilmişti. Erkek, devamla: — Civar köylerin birinde Yelkenli oğulları var,.. Bu aileyi bilir misiniz? — Bilirim... Gemicidirler... Fakat isim” lerini çok işitirim... Kendilerini pek gör- müşlüğüm yoktur. — Bedriyeyi?... Gördünüz miydi? — Bir kaç kere... Amma, vaktile.., — Bu kımın yüzü dikkatinizi celbet- medi mi? Galibe, tereddüdler — Bir Yali; noktasından mi soru- yorsunuz? — Evet, — Masumeye benziyor cidden... Raif başını salladı. Galibe: —E?.. Söyleyin. — Bedriyenin annesi hikkında bir şey duydunuz mıydı? Kadın, sabırsızlıkla; — Çıldırmış zavallı... Tımarhanelik- miş... Raif: , — Bu kadın deli değildir... Kocasının | kayboluşu onu âni bir surette darbele- İei Bir nevi beyin kötürümlüğüne uğ- » Yoksn o ailede tecennün hastalı. a e Eedaddan intikal eden bir illet mevcud değil. — Bunun ne ehemmiyeti var? — Büyük ehemmiyeti var... Zira Ma» sume bu biçare kadının kızıdır, 5 — Mecnunenin mi? — Çok iyi bir kadındır oz. Ailede amam Yelkenliler temiz insanlar» ar. — Peki Masumenin babası?,.. O hal- de siz değilsiniz... Mademki Hayri ile Masumenin kardeş olmadıklarını söylü- yorsunuz... — Cidden öyle... Masümenin babasi ben değilim. Galibeciğimi Size bu macerayı anlatacağım... Fakat bu sırrı yalnız siz bilmelisiniz... — Büfe hanım? — Bilmiyor... Mâsumenin kendi evlâ. dı olduğunu sanıyor... (Arkas var)