3 Temmuz 1040 —— AKSAMDAN AKŞAMA “ : » ” . Kâr olursa şirketimize| zarar olursa halka!,, | , Sehir meclisi toplanarak Üsküdar halk tramvayının vaziyetini tedkik edecek ve tasfiye talebi hak- kında kararını verecekmiş. Neticeyi havadis sütunlarında okuruz. Şimdi- Tik hakikat Şu ki koskoca 1,5 milyon liralık milli sermaye erimiş; kâr değil zarar hasıl oluyormuş. Çünkü varidatla sarfiyatı ancak başbaşa ge- lebiliyor; zaruri olan amortisman be- deli ayrılamıyormuş. Belediye zara- rma işliyen bu tesisatı kabullenecek; Avrupa yakasındaki tramvayların ge. lirinden bir kısmile açığı kapatmağa uğaraşacakmış. — Kâr olsaydı? Hususi istifadeleri olan şirketler bu imtiyazdan teneffü edeceklerdi, (Netekim bu tarzda kurulmuş ve kâr €den diğer şirketler de mevcut!) — Zarar oldu! Yüklensin Belediye. — (Netekim böyle zarar ederök sırtındaki yükü devlet ve belediyelerin üstüne atmak İçin çırpınan diğer teşekküller de gö- rülmüştür. ) , Artık bu tarzlara kati, şuurlu ve şiarlı bir şekilde «paydos!» demeli - Dünyanın her yerinde devletçilik. en faydalar temin edilmeğe uğra 3 aşılı” yor ve daha nl büsbütün hız b verilecek. Biz, öyle olageimişti sa hileler ve ve olacaktır. Ne. m Halk fırkasmın altı umdesinin biri devletçiliktir. Fakat: İmtiyazlara yaslanarak ve Şu veya bu resmi, yan resmi müeseseyi (yani evkafı, beledi. yeyi ve filânca bankayı) ortak göste. rip dâhivane bir kombinezonla bir müessese kur.' Şayed tutarsa, tuttu, ne âlâ; halktan veri keser gibi Gk cayır sen de yamacında kâr edersin, Baktın ki tutmadı; sırtında yumurta küfesi Şöl'yat "Düne Ana'ka arada: belediye, evkaf ve filânca banka bir buçuk milyon Tir. Alır. a içeri girmi ma! Bir 5 N köşeye sessizce çekil tisastan» baskasına" Tıraşı di başta öğrenirsin Böyle iş olur mu? i stanbulun karşı yakasında otobüs- ler pekâlâ işleyip duruyordu. süratli, hem pratiktiler; tok yatandaşi lardı, Bundan da vergi, resim linde istifade ediliyordu. Ve nihayet Belediye, her hangi bir gün: Hem hem de bir kâr temin ediyor şek p 7 Siz buradan arabayı çekiniz! €n otobüs işleteceğim!'s diyebilirdi. bu. çeşit iktisadiyata | O sih. | ğer bir | © Şşeraitte katiyen zarar mutasav- ver değildi. Bunları vaktile defalarla bk. kampany açtıktı da, şimdi, > bir buçuk milyon liraya karşı Vet dersi olun'diye her fırsatta ahsi tazeliyoruz... vti halkına senelerce viraj , Tüst dinletmekten başka bu İşte mn : vi “meye hiç bir fayda temin edilme- Miştip! «Devlet östereceke Stmayey e np ve Wi mili Zarar verecek hu gibi işler- undan sonra olsun sakın: ketimize ,. Zarar Kâr olda mu şi Mu halkın sırtına ! Bu tarz İktisadiya- misaline bile raslamak Sebze ve meyva satışları Istanbul ve Beyoğlunda manavlar ve seyyar satıcılar i Ti Fist murakabe komisyonu, dün, min» taka ticaret müdürlüğünde toplanmıştır. Dönkü toplantıda yaş sebze, yaş ve ku- ru meyvaların kâr hadleri tesbit edilmiş- tir. Komisyon, bu'sebzelerin satıldığı pi- yasaları iki sınıfa ayırmıştır. Birinci snf Beyoğlu, ikinci sınıf İstanbuldur. Buralarda sâtış yapan manav, seyyar salıcı vesair kirselerin hâl toptan fint- lerine aşağıdaki kâr nisbetlerini ilâve ederek © satacağı bütün alâkadarlara tebliğ olunacaktır. Kâr nisbetleri şunla: dır: Beyoğlu semti için: Manav dükkün- larında bilümum sebzeler, üzüm, çilek, kiraz, vişne, kayısı, şeftali, yaz armutla- İki demir tüccarı sürgün edilecek Beşer yüz lira da para ceza- sına mahküm edildiler Demir ihtikârı yapmaktan mazmun Un- kapanında demi ve Kantartılarda mos Yuzufidis'in mevkufen muha- | dün asliye sekizinci ceza mahke- »de bitiriimiştir. Yapılan muhakeme neticesinde bunların demir ihtikâri yaptık- ları mahkemece sabit görüldüğü cihetle her ikisinin de beşer yüz llra para cezası ödemelerine, bunlardan Garo Mehteryanın ikl sene müddetle Kütahyaya, Prodromas Yusufidis'in iki sene müddetle Uşak'a sür- gün edilmelerine, 3100 kuruş muhakeme masrafı ve ehli vukuf ücretinin her iki- sinden müsavaten tahsiline; hüküm, Tem- mahkemesince tasdik edilip kesbi kat- t ettikben sonra ücreti yirmi beş lirayı mek Şarlile, mahkümiyet kararının lân üeretinin kan- , hüküm kesbi kat- fların serbes bı- vaziyeti Kıbrıstan posta havalesi gel- | mediği için parasız kalmışlar n doğruya ve 4 olan mem- alâkadar el nil ves i Rodos, Girit, nin miktarı beş ekserisi “Türk Barsak ihracatçıları toplandılar catçıları, dü; mışlardır. Bu rı, İncir, erik, yaz elması, muşmulanın azami kâr haddi yüzde elli, seyyar sa- tıcılarda yüzde otuz beş; İstanbul sem- Gö için: Manavlarda yüzde kırk, seyyar satıcılarda yüzde otuz. Kış meyvaları için Beyoğlunda manavlarda azami kâr haddi yüzde kırk, seyyar satıcılarda yüz- de otuz; İstanbul semtindeki manavlar- da yüzde otuz beş, seyyar satıcılarda yüzde yirmi beş. Komisyon, bu hususta verdiği ilânda Fatura ibrazının mecburi olduğunu da kaydedecektir. Fatura göstermiyenler hakkında takibat yapılacaktır. Karilerimizin mektupları Sirkeci vapur yolcu salonu lüks bir yer midir? yi etmek üzere Sirk lonuna girdik. Sak adam başına beşer kuruş antre İstedi- ler. Vakıâ bazı istasyonlarda da peron parası alınır amma, Karadeniz yolen- luğu lüks bir seyahat değildir. Sirkeci vapur yolcu salonundan bunun kaldı- rılmasını, yabud biri parasız alelkde, biri de lüks ve paralı (daha iyisi konso- maayonlu) iki kısım yapılmasını te- menni ederiz. Fakat parasız kısmın da Türk halkına yakışacak bir itinada olmasını isteriz. Bunu söylemeğe bile hacet yok! Salih Yılmaz Adliyeden çıkarkan Kaçmaya kalkan bir katil mahkümu otel kapısında yakalandı Katil suçundan mahküm olarak Üskü- dar hapis »de bulunan Mehmed Kâ- mil adında birt heroin kullandığından has- talanmış ve Bakırköy hastanesine gönde- rilmişti. Mehmed Kâmil, tedavisi ikmal edilerek hastaneden çıkarılmış ve Müddei- mesi için jan- sonra Adliyeden lup şandarmanm şla o civardaki bir ye sirip saklanmak sivi komiser memuru B Kalanmıştır. Mehr bir defa da Üsküda: ug ve yakalanmıştı. Yeşil sahalar yapılacak yer- lerde inşaat müsaadesi hasıl verilecek? yollar kanunu möelb saha pi il darmaya tesitm edildik! çıkarken bir £ önünden kaç nil bundan hapiaharesin, Yapı va İs rak a müsa- | üsün teke! Saför Mehmı cı Otob “ çarparak nmasına sebebiyet ver- ir. Yani tedayi altına alınmıştır. in kâr nisbetleri tesbit edildi İki vagon limon geldi Hükümet, limon ihtikârını önlemek için âcilen İlmon getirtmek üzere alâka- darlara akreditif vermişti. İtalyaya marlanan iki vagon limon gelmiştir. Yal- nız, İlmon getirenler, komisyonun limon satışlarındaki yüzde kâr hadlerinin ken- dilerini idare etmediğini, zarar edecekle- rini, mümkünse yeni bir fiat tesbitini te- menni yolunda ticaret müdü dinde teşebbüste bulunmuşlardır. Bu te- sebbüs, tetkik edilmektedir. Limon şim- diki halde yedi, yedi buçuk kuruşa sa- tılıyor. Merdivenköyü cinayeti Başsiz bulunan cesedin başi da toprak içinden çıkarıldı ini da ikmal etmek Üzere Bir müddet evreli Mi civarında taş ocaklarında taş 3" altında bir erkek cesedi bulunmuştu. Ce- afası kesilip ayrılmış olduğundan tesbite imkân bulunamıyordu. Zabıta tarafından yapılan uzun araştır malar neticesinde dün gene o civarda baş- Ss cesedin bulunduğu yerin yakınında toprak içine gömülmüş gövdesiz bir adam başı bulunmuş ve bu başın, daha evvel bu- lunan cesede a5 olduğu anlaşılmıştır. Bu suretle, pek vahşiyane bir şekilde işlen- miş olan cinayetin kurbanı tamamile mey- dana çıkarılmıştır, Zabıta, bul: başı o olvarda birçok kimselere göstermiştir. Dün akşama kadar deram eden tahkikat neticesinde essedin hüviyeytini tesbite yarıyacak mühi ları elde edilmiştir. Cesedin h bugün tesbit edilmes dir. Hüviyet meydana çık tiller daha kolaylıkla tesbit edileceklerdir. Hariçten gelen hediyeler Gümrükten çıkarmak için ithalât birliğine yazılmağa İthalat £ zamname müh bu birliklere kayıtlı olmak dir. birçok şikâyeti, muştur, Pilhakika, kı ine hattâ hediye lenlerin bile İt ,' kaydol» malari istenmiştir. Aksi takdirde, bunlar, şaluslarına att olan eşyayı gümrüklerden çıkaramamışlardır. Dün bu husus! rüklere gele, r, mesleği ithatâzçılık ola haricinde Bir amele yıkılan duvar altında kaldı mi binanın d le duva- Yeni yolcu salonuna taşınan daireler m 5 Umana ebi vapur hiçbir e için, iş ol » Sahife 3 İSTANBUL HAYATI Tâziye ziyareti Bir aylık çocuğu vefat eden bir dosta tâziye ziyaretine gitmiştim Usulen ev halkının teessürlerine İşti- râk ederek bir lisanla te. selliye çalıştık. ş yavaş bahis de Bişiyor, gönüllere çöken teessür kâ- busu hafifliyordu. Elemlerini müvak- katen olsun unutturmağa çalışarak dereden tepeden konuşmağa başladı. ımız sırada sokak kapısının zili çalındı, koridorda boğuk hıçlarıklar titrek sesler düyuldu. Salona giren yaşlıca bir kadın, islak gözlerini oğuşturarak hıçkıra hıçkıra feryadı bastı: Ah yavruuuuum... Ecel sana na- sıl kıydı da aldı elimizden? Zavallı annen genç yaşında nasıl dayanır bu acıya?.. Babacığın ağlamasın da kimler ağlasın?.. Bir an içinde tırnaklanan yarala- rın sızısile kaşlar çatıldı, sari hıç- kırıklar göğüsleri tıkamağa, benizleri soldurmağa başladı. Kadın mütema- diyen gözlerini oğuşturup söyleni- yordu: — Nur topu gibi çocuktu yavrucak. O kadar içim yandı ki, vallahi billâ hi, Allah sizi inandırsın, iki gecedir gözüme uyku girmedi. Üzüntümden sabahlara kadar ağladım. * Teessürü kırbaçlıyan feryadlar kar- şısımda pek tabii olarak karısının çektiği iztırabı tahfif için dostum müdahale etti, kendisi teselli bekler- ken misafiri teselliye çalış Fakat komşu bayan susmuyor, bir aylık ço- cuğun bin bir meziyetini sayarak söy- leniyor, teessüründen gece gündüz uyumayıp ağladığını tekrarlıyordu. Bir aralık ev sahipleri salondan çıkmışlardı. Komşu bayanın homur- tuları birdenbire kesildi. Yüzünde kederden eser kalmadı, Sırta sırıta gülümsiyerek yanındaki misafir ba- yana döndü: — Ah efendim, affedersiniz; sizl ziyarete gelecektim amma, bir türlü vakit bulamadım. K hanımın Anadoludan geldiğini haber alınca ne kadar sevindim bilseniz... Dideler rü- şen olsun, Vallahi billâhi, siz hasre- tinize kavuştunuz, ben sizden çok s6 vindim. İki gecedir sevincimden gö- züme uyku girmiyor. Ah, bir gözay- dma gidebilsem, diye can atıyorum. Dün gece hep sizi düşündüm. Kadıncağızın teşekkür etmesine bile meydan vermeden mütemadiyen söylüyor, neşe saçıyordu: — Nasıl, küçük hanım Afiyettedir- ler inşallah — Biraz rahatsızlanmış da, tedavi için geldi. Kadının çehresri, muktedir bir ar- tiste parmak ssırtacak şekilde bir. denbire değişiverdi. Kâşlarını çattı, ünü buruşturup homurdandı: — Hımmmmm.. Tevekkeli değil- miş; dün gece karışık rüyalar gör- düm. Her halde fena bir haber alaca. ğım diye üzülüp duruyordum. Demek ki bunu duyacakmışım.. Eyvahlar olsun, şimdi nasıl üzülmiyeyim ben? Aman komşum, dikkat ediniz kızcağı- Malüm ya, dünya çok kötü oldu. hastalıklar o çıktı. Man- insanı bir hafla içinde götü- rüveriyor münasip yü za Çeşit çeşit zallah Kadın durmadan şeamet saçtıkça benim de âsahm geriliyordu. Salon. ci Bay Amcaya göre! e Ban madkinşiile n komşucuğum, yavaş duymasın!... — Duyarsa ne B. A. — Hiç yoktan ikinci tabı çe kar bayım...