Dünkü milli küme Me Galatasaray, Vefayı 3-0; Fenerbahçe, Beşiktaşı 2-1 yendi Mili küme maçlarına dün Fener- bahçe stadında devam edilmiş ve Be- şiktaş - Fenerbahçe, Galatasaray - Vefa takımları karşılaşmışlardır. Havanın çok sicâk oluşu bu karşi- laşmaların ehemmiyetli olmasına rağ- men matlup derecedeki seyirciyi stada toplıyamamıştı. Günün ilk karşılaş masını Vefa - Galatasaray takımları hakem Tarıkın idaresinde yaptılar. Oyuna Galatasaraylılar başladılar. İlk bir kaç akından sonra Vefallar mukabil hücumlarla Galatasarayın bugünkü takımını zorluyorlardı. Ve- fanın bu münferid akınları kısa sür- dü ve 15 inci dakikada Salâhaddin Galatasarayın birinci golünü yaptı. Bu golden sonra oyun çok durgun- laştı. Bu arada Necib sakatlanarak takımdan çıktı ve Vefahlar oyunun başında olduğu gibi on kişi ile muka- vemele mecbur oldular. Galatasaray tazyiki devam ederken devrenin 40 ıncı dakikasında Bediinin soldan at- tağı bir kornerde Cemil bir kafa vu- ruşuyla ikinci Galatesaray golünü yapmağa muvaffak oldu. Bundan sonra Galatasaraylılar hâkimiyetleri- ni büsbütün arttırdılar ve birinci dev- Te de bu şekilde 2-0 Galatasaray lehi- ne bitti. İKİNCİ DEVRE İkinci devreye Vefahılar başladılar. Fakat bir iki münferid akından son- ra Galatasaray tekrar oyuna hâkim oldu ise de bir türlü gol yapmağa mu- vaffak olamadı. Bu sırada Vefalı Garo da sahâdan sakatlanarak çıktı ve Vefalılar 9 kişi kaldılar. Tekrar Galatasaray tazyiki devam ederken 36 ncı dakikada yine körner- den gelen topu Gündüz Vefa kalesi- ne kafa e atarak üçüncü golü yaptı. Bundan sonra oyunda bir değişiklik olmadan maç 3-0 Galatasarayın gö lebesile bitti Fenerbahçe - Beşiktaş Günün en mühim karşılaşmasını Fenerbahçe ile Beşiktaş takımları hakem Ahmed Ademin idaresinde yaptılar. İki takım da sahada yer al dığı zaman su kadrolarını muhafaza ediyorlardı. Fenerbahçe: Cihad - Lebib, Muzaf- fer - Ömer, Esad, Fikret - Rebii, Naci, Melih, Basri, Fikret. Beşiktaş: Mehmed Ali - Taci, Hüs- nü - Hüseyin, Rifat, Ahmed - Eşref, Şeref, İbrahim, Hakkı Hayati, Oyuna saat 17,10 da Fenerlilerin ortadan yaptığı bir hücumla başlan- dı. Oyunun ilk dakikaları daha fazla Penerin hücumu ile zevkli bir şekilde cereyan ediyordu. Beşiktaşlılar da yavaş yavaş Fenerin hücumlarına mukabele etmeğe başlayınca, oyun mütevazin bir vaziyete girdi. Şeref ve Hakkı, Fener kalesi önlerinde bir iki defa tehlikeler yarattılar. 15 inci dakikâdan itibaren Beşiktaş muhacimleri Pener müdafaasına yi- ne tehlikeli inişler © yapıyorlardı. Buna Fenerbahçeliler (| sağaçıkları vasıtasile mukabeleye çalışıyorlardı. Bu arada K Fikretin bir ortasını Melih göğüsle az dahâ gole çevire cekti, bunu Mehmed Ali önledi. Hak- kının mukabil şahsi bir hücumünu da Cihad kurtardı Nihayet 19 uncu dakikada Fener. ler sağdan yaptıkları bir hücumda Rebtiden Basriye geçen bir fırsatları İstifade eden Basrinin, bir vuruşu ile İlk güllerini kazandılar, Bu gol Fe- nerlileri daha fazla canlandırdı. Bu esnada Beşiktaşlı Eşref, Esadia bir çarpışma neticesinde sakatlanarak oyundan çıktı. 23 üncü dakikada Hakkı muhak- kak bir fırsat yakaladı, Cihadla karşı karşıya kaldığı halde bundan istifade edemedi. Bu dakikada Eşref | tekrar oyuna girdi ve 26 ncı dakika- dan itibaren Beşiktaş muhacimleri yeniden Fener müdafaasına yüklen- diler, fakat Fenerliler O mukabelede -gecikmediler ve 28 neı dakikada Re- biinin yerinde bir pasım K. Pikret gü- zel bir şütle Beşiktaş kalesine atarak ikinci Fener golünü yaptı. Bu golden sonra Fenerliler, Beşik- taş kalesine yerleştiler ve devrenin mütebaki kismı Fenerin hâkim oyü- nu ile 2-0 bitti. İKİNCİ DEVRE İkinci devreye Beşiktaşlılar başla- dılar. Beşikatş muhacimleri devrenin ilk anlarında Fener kalesini tazyik öderken 3 üncü dakikada Hakkının bir pasından İbrahim Beşiktaşın bi- Tinci golünü yaptı. Bu gol Besiktaşı hızlandırdı. Bu sirada PFikretle, Hs- yati arasında ufak bir çekişme oldu, hükem bunü çabuk halletti, Beşikta- şın bu devrede birincinin aksine ola- rak Feneri tazyik ettiği görülüyordu. Bu tazyikten kendilerini ayıran Fe nerliler ilk tehlikeli inişlerini 15 inci dakikada yaptılar ve bir aralık top Beşiktaş müdafileri ile Fener muha- cimleri arasında dolaşıp durdu, fakat bir türlü gol almadı. Buna Beşiktaş ân mukabele etti ve İbrahim muhakkak bir gol fırsatını aceleden dışarıya atarak kaçırdı. 20 nci dakikaden itibaren Fenerliler tek- rar hücumlarını Beşiktaş müdafaası. nın önüne indirdiler. 25 inci dakikâ- da Beşiktaş kalecisi, Melihle çarpışâ- rük sakatlandı ve oyun bu yüzden Dünkü yüzme müsabaka- bir dakika inkıtaa uğradıktan sonra tekrar tam kadrolârile başladı ve Beşiktaşlılar yeniden Fener kalesini tehlikeli akınlarla tehdide koyuldu- Jar. Fenerliler bu arada asabileşlikle- rinden, bir türlü Beşiktaş hücumları- nı defedemiyorlar ve oyun Beşiktaş tazyiki altında sert bir şekilde devam ediyordu. Müsabakanın son dakikaları gel diği zaman Fenerliler kazandıkları galibiyeti kaçırmamak için Beşiktaş kalesine tekrar hücumlarını teksif &tilerse de neticeyi değiştirecek baş- ka bir sayı yapamadılar ve müasbaka iki tarafın gayret ve enerjileri ara- sında 2-1 Fenerbahçenin galibi nihayetlendi. Bu itibarle Sarı lâcivet- Mer mili kümenin şampiyonluğunu garantilemiş oldular. Milli küme puan cetveli Takım Yener G. Saray Muhafı İ Gençler Alay Beşiktaş A. Ordu Vefa v..öasiuj İ soseune3, gannnyun a aa larını G. Saray kazandı Beykozlu Yusuf yeni bir Türkiye rekoru yaptı İstanbul sü apotları ajanlığı tarafından tertib edilen mevsimin İlk yüzme müsaba- kaları dün Büyükderede Beyaz park yüz- me havuzunda büyük bir kalabalık önün- de yapılmış, müsabakalara Tü i mütecaviz aporcu iştirak etmiştir. Büyük bir alâka ile takib edilen bu mü- #abakalarda yözücülerimiz yüksek bir var- ık göstermişler ve mevsim başı olmasına rağmen Beykozden. Yusuf kurbağalama yüzmede yeri bir Türkiye rekoru yapmış ve Galatasaraylı Mahmud 100 metre ser- bes yüzmede 13 gibi iyi bir derece elde et- miştir. Ekserisi Galatasaraylı yüzücüler tarafın- dan kazanılan müsabaka neticelerini bil- diyiyoruz. 100 METRE: i— Mahmud (G. 8) 13, 2 - Kemal (Bursa lisesi), 3 - Sadullah Tosun (EH. P), 100 METRE KÜÇÜKLER: i—AN (G.S) e 2 - Bedri (Beykoz), 3 - Tekin (Beşiktaş 100 METRE Sirrsrt; 1 — Sund Erli (G. 5) 1344, 2 - Adnan (Beşiktaş), 3 - İskender (Pangalli lisesi). 100 METRE SIRTÜSTÜ KÜÇÜKLER: 1 — Kemal (G. 8) 135, 2 - Necati (Be- #iktaş), 3 - Kemal (G. 5). 100 METRE KURBAĞALAMA: 1 — Yusuf (Beykoz) 146 yeni Türkiye rekoru, 2 - Reşid (G, 5), 3 - İstarro (Kolej). 100 METRE KURBAĞALAMA KÜ! 1 — Hikmet (Beşiktaş) 1304, 2 - Meh- med (G. 8), 3 - Tarık (Beykom. 400 METRE: 1 — Sadullah (0.5) 9, 2 - Mehmed Evvelki gün saat 13,30 da Ankaraya dolu ile karışık yağmış, Yenişehirde birçok yerleri su basmıştır. Caddelerde münakalât birkaç otomobil suların ortasında kalarak ilerliyememiştir. Yukanda Kızılay önün- de ilerliyemiyen otobüsler ve karşıdan karşıya sırtta adam geçirilmesi görünüyor. (6. 5),3 - Kemal (G, 8). 400 METRE KÜÇÜKLER: 1 — Sadullah Tosun (G. 8) 654,2 - Ziya (G. 5); 3 - Kemal (Beşiktaş), 4X100 BAYRAK YARIŞI: 1 — Galatasaray A takımı 4471, 2 -Ga- Matasaray B takımı, 3 - Beşiktaş takımı, TRAMPLEN ATLAMALAR: 1 — Kemal (G, 8) 53.70, 3 - Talât (Bey- koz), 3 - Hakkı (Beykoz). Son olarak Galatasaray, Beykoz ve Be- #iktaş kiüplerinin yözücülerinden teşkil &dilen iki takım arasinda su topu eksersiri yapıldı ve Beyaz takım 4 - 2 galib geldi. Fenerbahçe - Kurtuluş atletizm karşlaşması Dört senedenberi muntazam bir şekilde tekrar edilen Fenerbahçe - Kurtuluş klüp- lerinin atletizm müsabakaları dün sabah Kadıköy stadında büyük bir meraklı ka- Tabalığı ünde yapılmıştır. Çok heyecanlı bir şekilde seçen müsaba- kalarda Fenerli atletler 48 puanla birinci, Kurtuluşlular 39 puanla ikinel olmuşlardır. Günün birinelleri şunlardır: 100 metrede Melih, 200 metrede Atineas, 400 metrede Ancos, 800 metrede Rıza Mak- sud, bir milde Rıra Muksud. 200 metre zlada Neriman, çekiç atmada İzset, Iede Ateş İbrahim, diskte Hayri, yüksekte Mehmed, sırıkta Viçoropolos, eiridde Me- Hih, uzun atlamada Çaroğludur. 45x100 bayrak yarışında Yener takımı birinci, Kurtuluş takımı ikineidir. siddetli yağmur durmuş, gok GÖLSESEEU Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — 'Tefrika No. 196 - Masonluk teşkilâtı umum! harp içinde pek sönük bir hal almıştı Bunun için evvelâ İstanbulda bir grandoryan teşkiile Talât, Mitat Şükrü, erkânı harp kaymakamı Faik, Fuad Hulüsi, Mehmed Cavid beyler, Karasu ve David Kohen efendiler defaten otuz üçüncü dereceye terfi edilmişlerdi. Bu teşkilâtın yapılması için prens Aziz Hasan paşa Mısırdan İstanbula gelmiş ve Mısır şürayı âlisi âzasından Sakakini de bu yedi zatı masonlu- gun bü en yüksek derecesine çikar- miştı. (İngiliz Grandoryanı İstanbulda bu teşkilâtm icrası esnasında kâfi mikdar. otuz üçlük âza bulurdurul- madığı itirazile ve usulsüzlükten bahisle Türkçe grandoryanını tanı- mamıştı.) O günlerde zabitlerden bir çokları da masonluğa alınmışlardı. 31 mart. tan sonra Talât bey üstadı âzam ok muştu; memleketin bezi hücra yer- lerinde bile mason locaları kurul muştu. Trablusgarp ve Balkan harplerin- de masonluğun siyaseten devlete hiç bir fayda temin edemiyeceği yapılan teşebbüslerle anlaşılmıştı. Mason loerlarındaki Rumlar ve Er. meniler «Türk biraderlerinee karşı eski hislerinden hiç birisini değiştir miş değildiler. Garp mason locaları | Türklere uğradıkları felâketler için- de boş teselliler vermekten başka bir yardımda bulunmamışlar, hükümet- lerinin siyasetlerine hiç bir tesir icra edememişlerdi. Bununla beraber Balkan harbin. den sonra dahi masonluk İttihad ve Terakkiye büsbütün ihmal edilemi- yecek bir kuvvet gibi görünmekte de- vam etmişti, Cihan barbi sıraların- da kolordu kumandanlarından Faik paşa o(Kafkas cephesinde şehid ol- muştur.) Üstadı âzam intihap edil. mişti, Meşrutiyetten evvel İttihad ve Te- rakki cemiyeti mason localarının mevcudiyetinden istifade edebilmişti. Fakat sonra bu localarla idame cdi. len ve hariçlen devlete menfaat te- min etmiyen sıkı irtibat ve münase. betler dahilde teşettüt ve teferruk günlerinde İttihad ve Terakkiye kar- şı muhalifleri tarafından hücum si- lâhı olarak kullanılmıştı. Bu suretle herkes nazarında meş- rutiyetin ilk günlerinde kazandığı ehemmiyetten çok kaybeden mason- luk teşkilâtı umum! harp içinde pek sönük bir hal almıştı. O kadar tarizler karşısında bu teş- kilâta dokunulmamasında Talât bey- le masonlukta yüksek derecelere çik- mış birkaç arkadaşının nüfuz ve ilti- zamları müessir olmuştu. 1903 de mekteplen çıkmış ve üçün- cü orduya memur edilmiş olan Enver bey meşrutiyetin ilânından evvel in- tisap ettiği İttihad ve Terakki cemi- yeline dahil olanların umumiyetle maruz olduklarından fazla tehlikeler geçirmiş değildi. Eniştesi Nâzım bey Selânikte vurulduktan sonra İstan- bula gönderilmesi hakkında verilen emir üzerine Enver bey köylere çe kilmesile cemiyet mahfillerinde namı itibarla anılmağa başlamış, meşru- tiyetin ilânı Üzerine Selâniğe avde- tinde hürriyetperverlik cidalinde par- lak bir şeref hâlesile şöhreti her ta- rafa yayılmıştı. Şahsan melih ve sevimli olan En- ver bey, Niyazi gibi kendi arxusile cidal meydanına atılmış olmadığı hal. de o günlerde: «Hürriyet kahiraman- ığındas Niyazi ile bir tutuluyor, her ağızdan: Yaşasın Niyaziler, Enverleri Dualı şarkısı duyuluyordu. Enver bey İlk silâh tecrübelerini Rumelide Bulgar komiteleri takiba- tında yapmıştı. Trablusgarp muhâ- Tebesine iştiraki islâm âleminde nami- nın tanınmasına büyük hizmet e mişti; Babâl! baskınında muvaffa, kıyet ise şöhretini büsbütün arttır. Enver paşaya «Türk Napolyon olmak arzuları atfedilir; hareketle. rinde yazı odasında daima resmini bulundurduğu Napolyonu taklid et- mek istediği, bir Napolyon olmanın kendisince erişilebilecek bir ideal sa- yıldığı söylenir. Şurası âşikâr görü nür ki: Çarçabuk iki rütbe kat'ile paşa ve damad olduktan sonra kendisinde â5- keri ve siyasi ihtiraslar şiddetlenmiş- ti. O bu yükselişini mukadderatın cilvesi gibi addediyor, bu cilvelerin gün geçtikçe kendisine daha müsaid surette inkişaf eyliyeceğine inanıyor- du. O bu kanaate öyle saplanmıştı ki meddah ve dalkavukları kaşının bir yerinde toplu bir halde beyaz kılla- rn mevcudiyeti talihinin küşadeliği- ne ve muvaffakıyetlerinin tevalisine alâmet olduğuna kendisini kandır- makta hiç güçlük çekmemişlerdi! Babıâli baskını, Napolvonun Di- rektua: idaresini devirdiği 18 Bru- maire (9 teşrinisani 1799) hareketine benzetilir. Bu, şüphesiz, Enver paşa için tefahürü calip bir benzetiştir. Çünkü talih ve teşebbüste muvaffa- kıyet mükayesesini burada kesip ka- patmak icap eder. Napolyon “Direktuarı devirdikten sonra ordusu başında büyük muzaf- feriyetlere nail olduğu halde Enver paşa kendisi içir tarihe bu yolda bir şeref kaydeltirememiştir. Bilâkis bir ĞGefa bilfiil kumanda ettiği Sarıka- mışta elim bir mağlübiyete uğra- mıştır. Kaymakamlıktan birkaç ay içinde livalığa terfi olunarak ordu kuman- danlığı yapmadan 33 yaşında Harbi- ye Nezaretile erkânı harbiye riyâse- tini de deruhde etmiş olan Enver pâ- şa Almanların harpte gelebesini mu- hakka: addediyordu. Bu emniyetle idi ki Almanlarla «lele vermeği mu- valfakıyete vusul için en sağlam yol ve vasıta addediyordu. Bu kanaatie Talât beyi de arka- sından sürüklüyordu, Vükelâdan ba- gıları ise böyle düşünmüyorlardı! İt YAf devletleri galip gelirse Osmanlı devletinin dünya haritasından siline- ceğine, bitaraf kalındığı takdirde Al manlar galip gelseler bile devlete bu derece fenalık yapamıyacaklarına na- zarı dikkati celbetmek istiyorlardı. Talât bey bu gibi mütalğalar karşı- sında kısaca: — Mukadderat! Cevabını vermekle iktifa ediyordu. Cemal paşa ne Talât bey derece- sinde cemiyet merkezinde, ne Enver bey kadar orduda ehemmiyet ve se7- gi kazanmıştı. Balkan harbini mü- teakip Harbiye Nazırlığı için Enver ve Cemal beylerden birinin intihabı müzakerelerinde Cemal bey ikinci plânda kalmıştı. İttihad ve Terakkinin bu üç mü- him şahsiyetinde seciye itbarile mü- him farklar vardı, Ancak üçü de İtti- had ve Terakkinin karanlık günlerin- de millet ve vatanın selâmeti gayesi. nin temini için tehlikeli çalışmalar- dan çekinmemişlerdi. Son Babıâli baskınında da hareket birliği eski komitecilk meziyetlerini yeniden meydana çıkarmış, araların- daki rabıtayı ve tesanüdü teyid eyle- mişti. Meclis reisi Halil bey ile Evkaf Na- zır Hayri, Maarif Nazırı Şükrü, Ad- Mye Nazırı İbrahim beyler bunların samimi zehirleri idiler. Sadrağzarı Mısırlı Said Halim paşa siyasetçe dolgun bir mazinin sahibi, olgun bir devlet recülü değildi. Neş- rettiği riselelerden anlaşıldığına gö- Te fikren islâm ittihadına taraftardı. Teşrifata pek riayetkâr, muhafaza- kâr bir zât İdi. Sadrâzam olduktan sonra muhürrerata (Mehmed Said) sonra türkçe muharrerata (Mehmed Sald) ve fransızcalara (Said Halim) diye imza ederdi. Serki Doryanda bile türklerden birisini başından fe- sini çıkarmış olarak görmek canını sıkardı; bunu kendisine karşı bir say- (Arkası var)