inden istifade ml ubu yapmak lâzımdır. Bun esi hoş olduktan başka vücuda da. Büşlca meziyeti dır. li: Yarım kilo okka yani ü almalı. Yapraklarının beyaz- kaslı kesmeli. Bir buçuk kilo an şekerini porselen bir kaha bir bir kat gül yaprağı olmak üze“ etmeli. Ağzına kuru, temiz bir örterek kapakla kapamalı. bir kap içerisine güllerin kesilen koymalı, üzerine iki bar nar su döküp bunun da ağuna hal wlak bir peçete örtüp kapağını malı. Bunları 48 saat böylece bıraka ekerli gül yapraklarını oldukları hamur gibi yuğurmalı ve bes sk kapağı ski kapamalı, ö gün suyu süzüp bir kilo şekerle geli, İçerisine bir gün evvel yuğu il yapraklarını ilâve ederekk kay- Kıvamına gelince ateşten indir- İşurubu: Bir kilo çok kokulu okka n yapraklarını bir sırça veya, por- Kiki kilo şekerden kestirilmiş koyu içerisine atmali Kıvamına geline kaynatmalı, Ateşten indirilim suyu karıştırmalı. mevsimde, güllerin en bol olduğu gayet güzel gül sirkesi hazır- kabildir. günlerinde bilhassa çok sicak ha: Yüz yikanırken su içerisine bir bu sirkeden damlatılırsı fev- serinlik ve Ferahlık hissedilir. de taravet v iltrelik kolonya şişesini yıkayıp ku- bırakmalı, Yarısına kadar yal muza gül yaprakları Ze doldurmak ağzını ka; mk güneşte bir ay emalı. Sonra diğer bit şişeye süzerek yarım su bardağı 90 derecelik is- rtw ilâva ederek sizini sıki kapamalı İyiece muhafaza etmelidir. “e “ Mayasıla karşı çilek İN a aamildan mail olaki ek istifade edebilirler, Taze çilekle- pomat haline getirmeli, bir tül- ten geçirerek suyunu süzmeli, Gece en muyasl ulan yerlere çilek su- sürmeli. Kuruduğu zamanı yıkama- yatmalı. Ertesi sabah' yıkamalı, u mevsimde yapılan “ilâç kışın ma- n kurtarırmış. ün kepekli hal almasının önüne geçmek için bütün kremler faydasız kalır. iyi gelir, 'üzü yıkayıp (Okuruladıktan sonra içine tüple satılan vazelinden pek E koymalı, üzerine birkaç damla li- sıkarak karışimel, Yüze sürerek de iyice içirmeli: Birkaç akşam sonra ük bir fark görülür. Esrarlı No. 5 B cevap vermedi, Buna rağmen, maksadının Raif bey tarafından anlaşıldığına şüphesi — Erkek, sadece; « — Âlem, Galibe hanımın hastalan- ve oğlunun da onu evine teşyi itiğini zannetli... Ne demek istedi. anlıyorsun, değil mi?... Senin iyet ve vakarına İltica ediyorum. “Bin akşam anlaşıla- değil... Senin gibi ben de pek iyi bilmiyorum. © Arkasımıdöndü. , Onun da büyük bir iztırab içinde duğu ve hissiyatını gizlemek İstedi- belliydi. Kir, sairtilmenam gibi yürüyerek mesud bir insan oynamağa ecbur olarak, bedbaht vo perişan, balığa doğru yürüdü, geceleri yatarken sürülen şü xu Tenis için iyilecek ceki her cins kumaştan yapmak moda olmuştur: için giyi | — Beyaz ince fanilâdan elbise. Yakasının etrafı beyaz ipekli getile çevtil- müşür. 2 — Beyaz tual dö sundan elbise. 3 — Beyaz krep döşinden plise elbise. Blüzda da Plise bir plâstrona vardır. 4 — Bayaz üzerine lâcivert kırmızı çizgili filâfil elbise. Düğmeleri ve kemeri karmuzıdır. 5 — Beyaz ketenden elbise. Fındıklı, çilekli krema Bir kilo süt, on iki yumurtanın yalnız sarısı, 250 gram ince toz şeker, 250 gram kızarmış fındık Fındıkları makineden geçirmeli, ya but havanda dövmeli, Sütü ateşe koy- malt, içine bir limon kabuğu rendele- meli, şekeri ve köpürtülmüş yumurta sarılarını katıp kaymatmalı, Karıştıra ka- izen krema kabarınca ateşten in- ine dövülmüş fındıkları karış. tırıp sırça derince bir kap içerisine dök- meli. Buz dolabında yahut serin bir yer- do donan krema sofraya çıkacağı za- man Üzerini sapla ayıklanmış çilekle süslemeli, hafif toz yeker pörpensli. Göz kapaklarındaki şiş Rendelenmiş salatalık içerisine bir Kikve kaşı “yül'suya Boriturmmak, “iki sülbent arasına yerleştirerek göz kapak” lan üzerine koymalı. Bir çeprek saat durursa göz kapaklarının yorgunluğu, gişi ve kırmızılığı geçer. Domates suyunun kırışıklara faydası Gece yâlarken yüz yıkandıktan sonra bir pamukla yüze sürülen domates suyu kırışıkları geçirir, cildi gergin yapar, oran aasa nara NA Konyada kız öğretmen okulu sergisi Konya (Akşam) — Her sene olduğu gibi busene de Kız öğretmen okulu talebeleri tarafından muvaffakıyetla hazırlanan mu- tad dikiş ve nakiş sergisi büyük bir takdir vo slökm ile dersi on beş gün halka gösterilmiştir. zük Yüz pi ve MACERA EĞMANİ akleden; (v4 - Nü) | giti, Halbuki annemin hazırladığı kotiyyonları davetlilere Hüyri beyle beraber dağıtacaklım, Bunu ben yak nız yapamıyacağım. Müsaade edersen karalyen Cemil beyle bu işi yapa- yım... Çünkü o, herkesi tanır... Maruz kaldığı bu teklif üzerine, Palandarlı Mahirin kızı Feriha, bir- denbire bozuldu. Şayet Masume ta- — Cenril bey mi?... Benim hakkım- da ne konuşuyorsunuz, küçük ha- Bu sözleri orada bulunan yakışıklı bir delikanlı söyliyerek yanlarına gel- mişti. Dönüp baktılar. Mat tenli, ince si- yah bıyıklı, altın gibi parlıyan açık Mântodaki yağmur lekeleri İstanbul Kadriye: Yazlık yünlü manto- huzda hasıl olan yağmur lekelerini çikart- mak biraz güçtür. Bir defa şu usulü twerü- be ediniz. Mantayu masa Üzerine yayınız, üzerine Yaş bir tülbeni ötünüş ve kızgın ütü ile ütüleyiniz. Tülbent kurumadan, daha du- mani iken kaldırıp başka tarafını ütüleyi- niz. 2 — Olldiniz yağlı ie haftada iki defa yatarken vir tülbendi ıh gül suyuna bati- Tarak yüzünüze kompres Yapımız. 3 — Kalçalarınızın zayıflaması için yağlı masa) yapınız. Şu potnatla yapılan imasaj- dan biraz fayda görürsünüz zannederim, 23 gram lanolin içerisine 5 gram iodure de polassium karıştırınız. Bu pomattan bir mikfür alarak kalçalarınıza masyj yapınız, Enginar konservesi Bamatya Nida — Enginar konservesini ev- de yapmak birer güçtür. Usulü şudur: Kn- ginarların yapraklarını ve içini temizledik- ten sark bafiiçe buzlu ve limonlu suya atınız. Bu Suyla 20 dakika âleşte kayna” tinış, Ateşten inince gerilş ağızlı ve kon- #erve yapınak İçini satılan kavanozlar içine disini. Bir litre suya yirmi gram tuz hesabı Us salamura hayırlayını. Önceden kaynatılan ve soğuyan bu sala mura ile kavanozları doldurunuz. Şişeleri kupaymır. Büyük bir tencere içine kava- hozları diliniz aralarına saman yahut otel havlu, peçete gibi şeyler yerleştirdikten s0- ra su doldurunuz vo ateşe koyunuz. Bir bu- guk sâat kaynadıkkan sonra aleşlen indiri niz. (Tencere kaynarken su azalırsa baş- Ka bir kap içinde kaşmıyan sıcak sndan ilâ- ve etmeli.) Şişeler bu su içinde soğuduktan sonra rafa diziniz. Serin ve rülubetsiz bir yerde muhafaza #diniz, hur ricalinden Veli paşanın küçük oğluydu. Babasından kaları pavalağı saçmıştı, s8vurmuştu. Kumar ve kas dın o merâklısıydı. Son: zamanlarda parasını tüketmiş, sıkıntıya düşmüş, hattâ hayli Dorçlarımıştı. Muayyen bir mesleği olmadığından en iyi çü renin zengin bir kızla evlenmek ok duğunu düşünüyordu. Feriha, bu tehlikeli Don Juan'a tec- rübesizliğinin bütün saflığile gönlü- nü kaptırmış bulunuyordu. Sesini işitince titredi. Delikanlının başka kızlara kur yap- tığının farkında değildi. Onun gön- ünü yalnız başına işgal ettiğini sanı- Derhal vaziyeti anlattı: — Masume'nin kavalyesi gitmiş de... — Hayri bey mi? Evet, Cemil Veli, Masume'ye baktı, Du- — Bir hadise mi oldu? - - diye söndü: lam heyecanını gizlemeğe uğraşa. iy Annesi azıcık rar halsızlanmış da... Feriha, kendinin delikanlı üzerin- deki hâkimiyetinden emin: — Bu dansı beraber yapacaktık... Sini Üren st saman msm TÜRKÂN HÂTUN Tefrika No. 90 Yazan: İSKENDER FAHREDDİN Dalkavukların hepsi yıkıldı, Semerkand sarayında bir tek dalkavuk kaldı, fakat onu ben yıkamam Dalkavuklar saltanatı yıkılırken.. p memurlardan birt, bir | di; | — Beni ele verinezson, sena mülüm şey- | ler haber yereceğim! — Söz veriyorum: Senden birşey düymas mış olacağım. Bana itimad et.. Duydukla- rını söyle! Memur, İmadın sözüne ye anlat mağa başladı: — Türkün suanın kâtibi Necabaddin, 80- nin kuyunu kazmakla meşguldür. Senin Semerkanddan biran evvel uzaklaşmanı İs- tiyor. — Ben Semerkanddan uzaklaşırsam, bu dalkavuğun eline ne geçecek” — Ne mi geçerek? Vallde sultanı tama mile avucunun içine alarak, oğlunu da ken» disini de parmağında oynatacak. — Valide sultanın ona bu derece güveni yar demek? — Güveni var demek da lâf mı? Devletin bütür işlerimi gören, ve son zamanlarda herşeye burnunu sokan odur. Necabeddin meydanı boş buldu, fakat, çekindiği bir tek adam var, o da sensin! — Benden niçin çekiniyor? — Rüşvet alınadığın için.. Özcan gibi, sullan Mehmede dalkavukluk yapınadığın için. N Ben, Özcanın, sultan Mehimede dalka- Yukluk yaptığını sanmıyorum. Onunla urnızdaki ayrılık, bir görüş meselesidir. O, kaleleri tahkim ederek, memleketi mü- dafaaya hazırlanıyor. Bense, ördülari bir- leştirip, smırları tutmak fikrindeyim. Onun plânına göre, Harzem orduları dağıcılıyor. Beniz iddiama göre, ordular birleşirs;, Cengize karşı koyabiliriz. Bunu sulları Meh- medin kafasına sokamadım. Fakat, memle» ket, bu hatanin sonunda büyük bir felâket gürecektir. O zaman: oHaydi, istediğini yap!» diyecekler amma, iş işten göçmüş, düşman kapımıza gelip dayanmış olacak, — Ben, memleketin kurtulması için, her- şeyden önce bu dalkavukların ortadan kal- dırılmasına taraftarım, Imad! Halk arasın- da Necabaddinin çok düşmanı vardır. Onu hiç kimsş sevmez, Türkân halunun yaka- sını onun elinden ancak sen kurtarabilir. sin! İmad, saray memurunun sözlerini dik- katle dinityordu: — Peki... Ne yapmamı istiyorsun? dedi - Necabeddini ortadan ia iğer dü- zölecek mi sanı — Evet. Çünkü, ln hatun her za- | man ordunun başıma geçebilir, Ve o, ordu- buu başına geçtiği gün, genel ihziyarı şü hına aarılıp harbe Kaşar, Halbuki, bu herif, | halki harbe gitmekten de menediyor. Hiç İ kimsede silâhma sarılmak şevki kalmadı Bu adam biri uyuşukluğa sevkediyor, İmad! | İmad, dalkavıklar saltanatını çoktan yıkmak Isiyordu. Soltan Mehmedin mai- | yetinde de az dalkavuk mu vardı! İmad, bu eski arkadaşi ulan onray mö- muruna söz verdi: ; — Haydi, sen işine git! Ötesini bana bı- rak. Düşman Otrari sarmış, Uyumak #a- sanı değil, Ben işimi bilirim, * İmad o günden sonra harekete geçmişti. Semerkandda'ne kadar TTajik varsa, hep- sini tanıyor ve bunlar içinde Moğollara el alından yardım edenleri yakından takip ediyordu. Imad, Türkân sultandan yüz bulmavınca, vezir Nâsırın da semtine uğrama, fen o günlerde Nâsırın da yıldızı yarı Sön- müş gibiydi, Sullari Mehmer onu. anasının hatırı için yanında tutuyordu. Vezir Nâsirin elinde hemen İısmen hiç bir kuvvet kalmamıştı. O günlerde, zindanda yatan Bündad'ın mahpesten fizar ettiği duyuldu. Bündad, (Güçlük han)ın akrabasindandı, casüslu- ğu sabit olmuş ve zindana atılmıştı, edecek bir iş için almak istiyor... — Hayi beyin yerine mi? Sesinde büyük bir memnuniyet İfadesi hissediliyordu. Ve, ilâve etti; — Ah bilseniz benim için ne büyük bir. saadet olacak, hanimefendi... Memnuniyetle... Feriha hanım da ek bette kendine başka bir kavalye bü- lur, Palandarlı'nın Kızı, bayılıcak gibi oldu. Hayattan, hayat mücadelesinden aldığı ilk müthiş dersti bu. Mücadelede kuvvet daima galip ge- lir... Kuzini kuvveti temsil ediyordu: Yani servet ondaydı! Biçare Feriha- nınsa yalnız güzelliği ve gençliği yar... Onu karşıdan görenler, zayıf karakterli, silik bir şahsiyet bile te- lâkki ederlerdi. Halbuki huyları ara- sında pek bâriz bir hususiyet vardı: Kıskançlık! Çocukluğundanberi Masume'yi kıs kanıyordu. Bu akşamki hadise üzeri- ne İse, müthiş bir hased, bütün ben- liğini kastı, kavurdu. Sevgilisinin ku- zini ile birlikte yanımdan uşaklaşı- om a işik döndürdü. Hatbuki o, bu geceyi, hele bu datiş- lari ne zamandanberi bekliyordu. Cemilin de ayni tehassüste olduğunu sine “Be le imi Bündadı şehirde ve şehir dışında çok ara dılar. Izini bulamadılar, Şullan Mektoği: — Bu herifin zindandan kaçmasına kira yardını ettiyse, başını vuracağını. Diyor ve hiddetinden ateş püskü Bündadın firarına yardım eğ | lanuyorlardı. İmad bunu duyunca, arkadaşlarına: — Düşmamua sarayda parmağı var! Diye söylenmeğ başlamıştı. İnadın bu aörleri Örsarın kulağına vlaş- varıldı. Özgan, Imadı çekemiyor, onün gü- nün birinde kendi mevküni alacağından korkuyordu. Kahramanlık vasıflarına ta- mamile aykırı olan Özsanın bu sırada hü- kümdet, ganmazlık yapması kimin aklı. na gelirdi? Imad sadeçe saray dalkavuklarının öal- tanatına nihayet vermek ve büyük Moğol vehlikesi karşısında el ve iş birliği kurarak çalışmak istiyordu. Oysa ki, Özcan, sultan Mehmdin maiyelinde tek bir kumandan olarak kalmak niyetinde idi; Imadın sö- zünden huylanarak, derhal sultan Möh- mede koştu: — İmad, Semerkanddaki Taiikleri başıs na boplamuğ.. Yarın şehirde bir icargaşalık çıkarmasından korkuluyor. Dedi, Ve sultan Mehmedi Imad aleyhine kaşkarttı Bereket versin Kİ, sultan Mehmedin İma- da da az çok Itimadı vardı” — Ben onu affetmişiim. İmad zemin öi- LU, bana bir fenalık yapamaz Demekle beraber, Özcanın sözlerini da kulak arkazma atamadı: — Ben, Tajikler arasına kaliyeler gön- derdim, Hele birkaç gün bekliyelim... Hafi- yelerin getireceği imalümata göre tedbir alırız, Siyar Gerçek, sultan Mehmedin, Tajik- uda birçok adamları yardı. Pakat, — İmad, Tajikleri tahrik © #is hepsine (hükümdarı etra nanızl di vermedi, Tmad bu srada, Özcanın, kendi aleyhinde sarayda tahrikât yaptığını duymuştur. İnsud: — Dalkavıkların bepsi yıkıler... Saray- da bir tek dalkavuk kaldı, Fakat, ben onu yıkanan, Dedi, Özcanla mücadeleden vaz geçerek, annesine koştu: - — Özcan benim aleyhimde tuzaklar kur- maka meşguldür. Bugün, değilse yarn, beni sultan Mehmedin gözünden düşürüp avlayabilir, Onun tuzağına düşmeden, Ss- zi wddan uzaklaşmalıyız, oanacağımi İmadın anası şaşırdı: — Özman hu kadar kötü rubju çe adam Diyerek, İmadın boyuuna sarıldi. — O halde hereye gideceğiz, Imad? Imad kararmı vermişti Çocuğunu ve anasını alıp Buharaya ktem başka kurtuluş yolu olmuduğını biliyordu. — Şehzade Giyaseddinin yanına gidacd. Bia unacığım! dedi - Zaten onun da be- üm gibi bir komutana ihtiyarı vardır. Küpe Cengizin ordular: ülkemize sat&arsa, ilk hücumu Buharayâ yapacaktır. Ban Giy seddinin yanında bülunursam, Buhara “hiç «bir zaman düşman eline düşene, — Madem ki, senin Buharaya gitmenle, Moğol akıncılannı püskürtmek mümkün olacaktır. Hemen yola çıkalım, oğul! Bu arasız yayrucuğuma orada da sen bakacaksın, değil mi anne? — Elbetfe yuvrum! Et, tımaklarn ayrılır mı? O artık öksük bir çocuktur... Fakat, ben ona öksüzlüğünü hiseetlirmiyeceğim, Sen, babası isen, ben de ona analık yapacağım. Belki günün birinde anasına da Kavuşur. İmad kaşlarını çasarak bağırdı (Arkası var) yatla gidiyo orlar..- En ufak bir teklif Üzerine Cemil ondan ayrıldı... Sevine Sevine a Başka bir kızla... ne rakibe bildiği Ma- kızcağız, leyli mektebin dört duvarı arasından yeni çıkmıştı. Annesini pek eskiden kaybetmiş iu lunuyordu. Onu hatırlantıyordu. bi- le... Gayet coşkun bir tabiati vardı... İyiliğe olduğu gibi fenalığa doğru dâ sürüklenebilirdi... Talihin kuracağı tuzaklara kolaylıkla düşebilirdi, Masumne uzaklaşırken; — Sana bir kavalye yollarım... - mişti, Feriha, ne yapacağını bilemiyrrek, olduğu yerde duruyordu. Kulağına da göyle bir ses çalınmıştı. — Hayallerinizin şehzadesi inşalla- hürrahman gene size döner, küçük hanımefendimiz... Ben ne zaman arzu edersen aize döner... Siz ki Sar- vasıf paşaradelerin kızısınız... Genç kızın İzzetinefsi rencide ol- muştur, Lâkin bu sözü söyliyenin kim o duğunu farkedince hayrete düştü. — Siz misiniz Hacı Esad efendi?... Ben niçin Sarivasıf paşazadelerden olacakmışım... Herkes gibi siz de bi- liyorsunuz ki benim ailem Palandar- nı'dır. de