18 Nisan 1940 AKŞAMDAN AKŞAMA —————— Casus harbini Almanlar kazanıyor Almanlar bir çok memleketleri is- tilâ etti, Müttefiklerin karaya asker ihraç etmelerine rağmen, Norveçlen de henüz çıkarılmış değildirler, Dün- kü telgrafları dikkatle okudum. Or- ta ve cenub kısımda Norveçliler her ne kadar mukavemet ediyorlarsa da Almanlar yeni yeni üsler, şehirler alıyor, yerleşiyorlarmış, Demek şim- diki halde oraya da postu serdiler. Lâkin bunun da bir şey ifade et- memesi icab eder. Zira maruf oldu: Napoleon'un mahud sözü, bütün bu | btilâların üzerinde Damocles'in kı- Mıcı gibi duruyor! «— İngilizler bütün muharebeleri kaybedip sonuncuyu kazanırlar» Hani satranç oyuncuları vardır; karşı tarafa bütün taşları verir, ve- Tir de, sonuncusu ile hasmı el elde el başta bıfakır. İhtimal müttefikler de düşmanlarım bu hale sokacak. Nihai zaferin hak ile kuvveti birleştiren tarafta tecelli edeceği su götürmez. Fakat, 1939 da başlıyan ve ne za- man biteceği henüz malüm olmıyan $u harbin bir kısmı var ki, onu mut- lak ve mutlak surette Almanlar da- ha şimdiden kazandılar: Casus harbi! Eskiden bir efsane mevcuddu: İn- gilizlere ald İntellizence o Service'in her taşın altından çıktığı; her daire- ye, hattâ her eve sokulduğu; tıpkı | Nat Pinkerton gibi bütün hasımların belini kırdığı ve tıpkı Arsen Lüpen gibi bütün vartaları atlattığı teveh- hüm edilirdi. Senelerce zabıta âmi sanılan biri — meğer neden sonra anlaşılırmış ki — yahu olur şey de- gil, casus şebekesinin şefi değil miy- miş?.. Bu kurulun maruf simaları, faaliyet sarfettikleri memleketlerin dillerini ve âdetlerini ora halkı gibi öğrenirlermi Meselâ Arapları Os- manlılar aleyhine kışkırtan ve bizim «Lâvrensr diye tanıdığımız sima.. Ne cild cild heyecanlı romanlara mevzu teşkil etmedi. Denebilir ki, 1918 mütarekesinden itibaren harbin başlangıcına kadar, gence Service bütün o muhayyileleri beslemiştir. o Tâbileri, o muharrirleri, mütercimleri, bayileri de beraber. Fakat sanmam ki — inşallah yâ- kın olan — müstakbel sulh zamanın- da İngiliz casusları milyonlarla in- san kütlelerini eskisi gibi alâkadar etsi, Yok, hayır! Herkes biliyor ki onlar, — değil ince teferruat — hat- tâ memleketlerin istilâ edileceği hak- kında bile kâfi derece malümat elde edemediler. Avam kamarasında en salâhiyettar ağızlar itiraf elti: — Şimal sahillerinde bir hazırlık hissediyorduk amma, akının Norveçe olacağını kestirememiştik. Buna mukabil, Almanların yaptık- larına bakınız: Norveç kralının han- gi lokantada yemek yediğini bilerek üzerine bomba attılar. Diğer kralları ve kraliçeleri kaçırmağa çabalıyorlar» mış. Vapur vapur zabiti yabanci memleketlere sokarak seyyah diye yutturmuşlar. Ecnebi memleketlerde kendilerine yerlilerden hain tarafdar- lar bularak kaleyi içinden feth yolu- nu aramışlar ve bir çok ahvalde bul- muşlar da... Dünyanın her tarafında kapalı zarflarla propaganda yaptılar, Zabı- tanın uyanık olduğu oYugoslavyada muazzam teşkilâtları meydana çıka- son İntelli. | edilecek! rılıyor!... Biri bir tarafta aksırsa İşi- tiyorlar! Hülâsa pek uyanık, pek — — a —— —— fala inanmazdım bay Hükümet aleyhinde mektuplar gönderen eski bir mebus yakalandı Tutulan eski Kocaeli mebusu B. Sırrı Bellioğludur, kendisi askeri mahkemeye verilmiştir İki aydanberi Ankarada bazı mülki ve Askeri yüksek makamlarla muhtelif Bele- diye relaliklerine bir takım mektuplar ge- Myordu. İmzasız veya muhtelif zümre ve ın İmzasını taşıyan bu mektuplarda yanlar bulunuyordu. zlyot üzerine zabıta tahkikata giriş- nayet bu mektupları gönderen kim- seyi, Beyoğlu caddesindeki bir posta kutu- suna mektuplarından birini atmakla iken cürmü meşhud halinde yakalamıştır. Bu yakalanan, Emniyet müdürlüğüne ge- tirilince, kendisinin eski Kocaali mebusu B. Sırrı Bollioğlu olduğu görülmüştür. Top- hanede Boğazkesen caddesinde oturan ve bir müddet Iktişmd Vekâletinde bulunan B. Sırrı, aldığı tekaüd maaşile geçinmekte- dir. Son mebus İntihabında kendisinin namzed gösterilmemiş olmasından gayri . Denizyolları . . idaresi Bir teftiş heyeti tahkikat yapıyor Vekâleti, gördüğü lüzum üze- rine başmüfettiş B. Behçet ile diğer bir müfettişten mürekkp bir teftiş heyetini nbula göndermiştir. Hey *mizdeki işlerine başlamış, ilk olarak Denleyol- inden bazı memurları dinle- , bazı vâpurlarm sefer defterlerini ted- kik etmiştir. Bu teftişlerin, bir müddet ev- vel Denizyolları umum müdürlüğünde mey- dana çıkarılan bile sallstimali ile alika- dar olduğu zannedilmekiedir. Diğer taraftan Denizyolları umum mü- dürlüğünde yeni bir yolsuzluk meydana çık- yolları, Karadenizden hayvan llmanımıza gelen gemilerin için bir müteahhid il ukavele mucibi k lirası verilecekti & hayvan yüklenmemiş vapurların da temiz- lettirtidiği anlaşılmış, bu hususta takibata girişilmiştir. Denizyolları muhasebesinde bazı tadilât yapıldığı söylenmektedir. Binbirdirek Belediye mahzeni tanzim etmeğe karar verdi Belediye, Binbirdirek mahzenini tanzim | etmeğe karar vermiştir. Mahzenin üstünde | ve etrafında bulunan ahşap binaların İstim- lâk muamelesi yakında ikmal edileceği için mahzenin de tanzim ve ıslahına başlana- caktır. Binbirdirek mahzeninin derinliği 12 metre olduğu halde, içine zamanla dolan topruk yüzünden derinlik beş metreye düş- müştür. Belediye, toprağın fazlannı çı- kartacak ve hakiki zemini meydana çıka- racaktır. Mahzen, ayni zamanda elektrik. Je tenvir edilecektir. 23 nisan hazırlığı 23 Nisan Çocuk bayramı, göçen seneki program dairesinde £ tesid edilecektir. O gün, mekleplerde yapılacak merazimden sonra meklepliler Beyazıtta ve Taksimde geçld merasimi yapacaklardır. Resmi dai» er pazartesi günü tatli edileceği gibi, mektepler de pazartesi günü öğleden sonra başlıyarak perşembe saba dir. afacan, pek ele avuca sığmaz şeyler... Her halde harbin umumunu değil amma, casus harbini bu sefer Alman- lar kazandı. İntelligence Service'in pabucu dama atılacak, önümüzdeki sulhte Gestapo romanları okunacak. tır.. (Vâ - Nü) « Şimdi nerde bir İ pılmıştar. Memuri, memnun bir hale gelmiş, bunun üzerine güya bir takım teşekküller namına mek- taplar yazmağa * alandığı zaman, 0 mektuptan başka diğer mektupları kendi- #inin yazmadığını iddia etmiş ise de, zabı- taca evinde yapılan araştırmada tam delâ- il ve vesaik ele geçirilmiştir. Bunun üzeri- ne icab eden tahkikat evrakı tanzim olun- muş ve mektapların yüksek askeri makam- lara gönderilenleri daha şedidülmeni gö- rüldüğü cihelle askeri era mahkemesine verilmek üzere Dahiliye Vekâleti Emniyet umum müdürlüğüne gönderilmiştir. B. Bırrı Bellioğlu henüz Emniyet nezaretinde olup Ankaradan vuku bulacak çağırma Üze- rine mahfuzen oraya gönderilecektir. Bu hâdise hakkında dün kendisile görü- gen bir muharririmize, Emniyet müdürü Karilerimizin mektupları Ne bekliyorduk, ne oldu? Şişlide eski ismile Bulgarçarşısı de- nilen ve geniş meydanı, ağaçlar dikilmiş röfüjü bulunan gayet işlek caddede geçen yaz.ahşap karakol bi- nası yıkılarak e kârgiri yapılmak üzere taş, tuğla ve harç getirildi, in- santa başlandı, fakat yüzüstü bırakıl- dı. Yapılan kısım da kar, yağmur al- tında bütün kışı geçirdi. HAJâ semti- ne uğrayan yok. Ayrıca önündeki rö- 10j, şimdi taş, tuğla parçaları, kum ve toprak yığınlarile örtülüdür. ir de kötü baraka İle kapatılmıştır, man- zara gayet çirkin ve münasebetsizdir. Şayed binaya devam edilmiyecekse veya ed sürecek İse bun- ların kaldı hud da biraz çe- ki, düz icap etmez mi? Halkın beklediği binanın biran ev- vel ikmali ve şerefine, önündeki röfü- Jün çiçeklenip süslenmesi idi, Ne bek- Miyorduk, ne oldu? — K.K. Vali ve Belediye Reisinin teftişleri Vali ve Belediye Reis Dr. Lti Kırdar, refakatinde Maarif müdürü B. Tevfik Kut olduğu halde Yıldıza gitmiş, Yatı maktebi- İ ni siyaret ederek ihtiyaçlarını tedkik et miştir. Vali, bundan sonra Kasımpaşaya gi- derek halk İçin açılması mukarrer bulunan Kasımpaşa ve Balat hamamlarının vasi yetlerini tedkik etmişi ikmal edildiğinden, | içinde merasimle & buralarda, m İ o Kasımpaşada c #nda bulunan daki arsanın bir geldiği görülmüştür. Vali bu süprüntünün kaldınlarak buranın bir bahçe haline ge- tirilmesin! emretmiştir. B. Lütfi Kırdar, bundan sonra Elekirik ve Sular idaresine giderek bu müesseselerde bir müddet maş- gul olmuştur. Müddeiumumi Ankaraya gitti Ankaradan vaki olan davet üzerine İs- tanbul müddelumumisi B. Hikmet Onat dün sabah Ankaraya gitmiştir. Müddelu. muminin birkaç gün Ankarada kalacağı anlaşılıyor. Bir kumarhane basıldı Beyoğlunda bayan Suzanın isticarın- da bulunan bir apartımanda evvelki gece sekiz kişi kumar oynamaktalar iken zabıta memurları tarafından cürmü meşhud yâ- ır, 2818 lira kumar para- sile fişleri de müsadere eylemişlerdir. Suç- lular mahkemeye verilmişlerdir. Bay Amcaya göre! | B. Muzaffer Akalın demiştir ki? ydanberi muhtelif makamlara, askeri makamlara, gazetele- klerine ve doktorlara hü- kümet aleyhinde imzasız, veya bazı zümre ve sınıflar namına gönderiliyormuş gibi bir takım mektup! önderilmekte olduğu anlaşılmış, ve zabıtaca bir aydan fazla de- vam eden geceli, gündüzlü tedkikler ve alı- nan tedbirler neticesinde bu işin eski Ko- caeli mebuslarından ve esbak İktisd Ve- kilt Sırrı Bellioğlu tarafından yapıldığı tes- bit olunarak Beyoğlunda bir posta kutumı- na bü a mektubunu atarken kendisi suç ü: akalanmış ve tahkikatı ikmal edilerek evrak askeri mahkemeye v6- rilmiştir. Bu işle B. Sırrı Bellloğlundan baş- ka alâkadar tek bir kimse yoktur.» Jthalât ve ihracat arttı İstanbul gümrüklerinin bir aylık varidatında yarım milyon lira fazlalık var Tutulan hesaplardan ihracatımızla bera- ber #thalâtımızın da arttığı meydana çık- mıştır. İstanbul gümrüklerinin aylık vari- dalında yarım milyon liralık gelir fazla- lığı vardır, İstanbul gümrüklerinin 31 ağus- tos 1939 tarihine kadar aylık varldatı 6 milyon lira idi, Bu rakam, 1 eylülden şubat sonuna kadar geçen altı aylık müddet zar- fında ayda 25 - 3 milyona düşmüş, mart ayında ise tekrar 3.5 milyona kadar yük- selmiştir. Şimaldeki harp dolayıslle İsveç, Nörveç, Hollanda, Finlândiya vapurlarının Umanı- mıza seferlerini durdu. aylık gelirin tekrar azalmas ektir. Şimdiki halde limanımıza yapılan sevkıyat İtalyan, İngiliz, Fransız, Bulgar, Amerikan vapur- larına inhisar etmektedir. Dün Ilmanda üç İtalyan, iki Fransız, iki İngiliz, i Bulgar vapuru vardı. Bir ustabaşı Mahkemeye hakaret suçundan tevkif edildi | Bundan on bir ay kadar evvel Sirkeci iğ Yedikule arasmda işliyen bir tramvay, Ak- Saraydan geçerken 12 yaşlarında Muzaffer adında bir çocuk, kazaen tramvayın altın- da kalmış, yapılan muayenede çocuğun he- nüz ölmediği anlaşılmış ve derhal Aksaray tramvay deposundan ustabaşı Osmanla diğer yedi işçi çağırılmış, çocuğun çıkarıl- masi için kriko denilen bir âlet konarak tramvay yukarıya kaldırılmıştır. Fakat o sırmda kriko kayarak tramvay iki defa ço- cuğun üzerine düşmüş, bu suretle evvelce ölmiyen çocuk bu defa tramvayın altında ölmüştür Bu kaza neticesinde ölüme söbebiyet ver- mekten maznun ustabaşı Oman ile yedi iş- çi asliye ikinci ceza mahkemesinde muha- keme altına alınmıştır. Dün bü muhakeme- ye bakılırken mazmun ustabaşı Osman mahkemeye hakaret mahiyetinde sözler Söylemeğe kalkışmıştır. Osman, derhal tev- kif edilerek, mahkemeye hukaret suçundan muhakemesi yapılmak üzere eürmü moşhud mahkemesine gönderilmiştir. Barbarosun türbesi Barbaros türbesi etrafında, Barbarosun aral maiyetinde bulunan eski deniz erkâtından bazı büyük şahsiyetlerin de mezarları var- dır. Müzeler idaresi Barbaros türbesi tan- sim edilirken bu zerata mahsus mezarların da bir yere toplattırılması ve türbenin cad- de üzerinde diş durarında tarihi mahiyeti haiz kitabeler bulunduğu için bu duvarın geri çekilirken bozulmamasını bildirmiştir. Belediye, Müzeler idaresinin bu işarı üze- rine hareket edecektir. Sale İSTANBUL HAY/ATI Gösteriş uöruna! Elinden tuttuğu çocuğu sürükliyel rek otobüsün önüne dikildi, kollarını sallıya sallıya bağırmağa — Santlerce şurada beklemek ca nıma tak dedi. Her gelen otobüs dur. madan geçiyor. mvaylar da dol Burada gece yarılarına kadar bekli yecekmiyim ben? Otobüste boş yer olmadığımı söyle diler; dinlemedi, kapı aralığında! başını uzatan biletçiyi itip zorla ii riye girdi. Bereket versin, biraz ile deki istasyonda yolculardan biri in di, asabi bayana yer açıldı. Oturur oturmaz didine didine koy mundan dörde bükülmüş bütün bit on liralık çıkarıp biletçiye uzattı: — Kes iki bilet. Biletçi on lirayı bozamıyacağım söyledi. Bayan büsbütün asabileşti: — İster boz, ister bozma. Başka pa: ram yok. Bilet parası için de otobüs ten inmem ha. Biletçi parayı sallıyarak öteki yo culara döndü: — Bayanlar, baylar. İçinizde lira bozacak var mı? Herkes evvelâ elini cebine doğru götürüyor, sonra dudak büküp başi- nı sallıyor: — Ufaklık yok, Bende de bütün pa ra var. Yolcular arasında; «o kadar param yok» diyeni duymadım, Hikmeti Hü- da, hepsinin cebinde para var, fakatl hepsi de bütün on liralık Yandaki kanapede oturan kolları altın bilezikli iki bayan başbaşa fasık daşmağa başladılar: — Bende birkaç lira var, sende de varsa, birleştirelim de şu on lirayı bo- zalım, — Çok iyi olur, ya... Çantamıza d atınca her zaman para bulunduğun da anlasınlar, İkisi de çantalarını boşaltıp saydi- lar, çıkan para on lirayı bozmağa kk fayet etmedi, Önlerindeki kunaped€ oturan arkadaşlarının kulaklarına uzanarak arkadan fısıldadılar, da yavaşça çantalarını boşaltıp ay0f larına sıkıştırdıkları paraları uzattılar. Kâğıd paralar, nikel gif” rekler, yirmi paralar bir araya e landı, damlaya damlaya göl oldi on lira bozuldu. ; Böylelikle, asabi bayanın işi ha” dildi amma, bu defa da şirket kufi” para bozan bayanların işleri bozuk” Telâşh telâşlı fısıldaşmağa başladi” — Paraları birleştirip on vi bozduk amına, ben Tophanede inf Fim. Başka param da yok. Şimdi * lirayı biz nasıl paylaşacağı, — Yanan... Onu hiç düşü Ben Şişliye kadar gideceğim. Öndekiler de telâşla döndüler: | — Aman kardeş, biz Taksimde Bf ceğiz. Parasız ne yaparız? — Kabahat hep Nerimandadır. ramız olduğunu gösterelim, diye şımıza iş çıkardı Münakaşa epeyce uzadı. ben Karaköyde otobüsten dört bayan da on lirayı ö paylaşmak üzere, gösteriş wi Şişliye kadar gitmeğe karar Sakarya vapuru se bırakıldı Akdenizdeki İngiliz kontrol küvy rafından tevkif edilip Hayfa imami zaret altına alınan Sakarya vapurun! bes bırakılmasına karar verilmiştir. nin Hayfa Ilmanından hareket edip bula, gelmesi için bugünlerde Hayfayi rettebat gönderilecektir.