5 ıya ZE & ki ğ : AN ire ipi i Nisan 1940 9 ——— AKŞAMDAN AKŞAMA Konya sokaklarından çalınan beş çam Şöyle bir havadis; «Koriya belediyesi şehrin güzelleşme- sine çalışıyor. Bunun için de muntazam caddeleri ağaçlamak tedbirlerine girişti. İstasyona kadar uzanan ana yollara şim- diye kadar iki kere ağaç dikilmişti. Bun- lar nevi nevi okaliptüslerdi. Son gün- lerde de çam dikiliyor. İstanbuldan ge- tirilen bu fidanlar yüzünden belediye mü- essif bir hâdise ile karşılaşmıştır. Gün- düz dikilen ağaçlardan beş tanesi gece aşırılmış, Konya için verilen emeğe ve gösterilen gayrete karşı bu şehirde Otu” Tânlardan velev bir kişinin olsun bür- metsizlik göstermesi belediyeyi çok si- nirlendirmiş olacak ki Konya gazetele- rinde belediye ilânları çıkıyor; hırsızı ihbar edene 20 lira mükâfat vaadolu- nuyor.» Ağaç sevgisi, tahrip fikri aleyhin- de pek çok söz söylenebilir. «İşte çam devirmek böyle olur!» diye espri de yapılabilir. «Bari belediye sıkıştırıp hırsızın bu ağaçları imla etmesine sebebiyet vermese! Herif başka tarafa diksin; yine faydadır!» denebilir. Ve, mücri- me hitaben: «Minareyi çaldın, kılıfı- mi bazırladın mı, be adam? Küçücük çamı bahçende bir yere gizlice dike- ceksin. Büyüyünce meydana çıkaca- ğını düşünmedin mi? Damların üze- rinden hırsızlığını yedi mahalleye ilân edecek!» diye çıkışılabilir. Fakat ben nasıl, bu müessif hâdise münasebetile bambaşka bir mevzua dokunmak östiyorum: Devlete ve Amme menfaatine karşı işlenen suç- lar meselesi, Fransız muharrirlerinden biri 0t0- riter ve totaliter diyarları — harpten hiraz evvel — ziyaret etmiş, gördük- lerini bir cild halinde neşretmiş. Ge- çen gün bu kitabı okuyordum. Müel- lifin tenkid ettiği bir nokta dikkati- mi şiddetle celbetti: Faraza bir hırsız, — sizden, ben- den, hulâsa ferdlerden — bir mal çalsa, içimizden birini şu veya bu za- | Tara uğratsa, cezası, alelâde ceza ka- nununda gösterildiği şekilde oluyor: Üç ay, altı ay hapis... — Fakat vakta ki ayni cürüm, âmme malına karşı “irtikâp olunuyor, işte o zaman cürüm katmerli sayılıyor. Mahkümiyet ay yerine yıl! Bir Fransız muharriri böyle bir va- Ziyeti gayri tabii görebilir; — Alelâde şahısla, devlet gibi, be- lediye gibi, umumi müessese gibi hük- mi şahsiyetler arasında ne fark var ki, birini izrar edenler, ötekini zara- ra sokanlardan daha az yahut çok cezalara çarpılsın? - diyebilir; ken di mantığına göre haklıdır. Fakat bizde, devlet ve belediyelere $1 borçlar, şahısları karşı olan- lardan farklı şekilde alındığına göre, “ezaların da farklı olması usullerimi- 38 pek aykırı düşmiyecek, Psasen ilâç, hastalığa göre verilir; *Devletin malı deniz, onu çalmayan dömüz!, nazariyesi — ki, bir şairi. mizin ağzında: Çaldım veli miri malı çaldım Şeklinde şiirleştirilmiştir —; böy- Telikie cemiyetten kafasını matrağı yerse fena mı?... Evet, biliyorum; de- Decek ki: «İstendiği kadar şiddet gös- terilsin, fenalığın önüne kati surette #*çilemiyor!> Doğru; fakat cezanın, mütenasip bir müeyyide ol la da süphe yok, Zavallı Kon- özene bezene caddesine koy- beş çamı insafsızca oradan sö- duğunda Yanm duğu — Vaktiyle iyi olmağa bak bay a, doktorlar arasında fikir ihtilâf | gınca yapılan tahkikat neticesinde şu ne- ) sım hastalar on Stne evvelisine na» zaran, AKŞAM Kadıköyde bir aile faciası Üsküdar jandarma kumandanı, zevcesini öldürdü, kendisi de merdivenden yuvarlanarak tab Evvelki gece Kadıköyde Cihanseraskeri sokağında dokuz numaralı evde bir aile faclası olmuştur. Bu evde on sekiz sene- denberi jandarma zabiti olan ve gimdi binbaşı rütbesinde bulunan B. Feyzullah He karısı bayan Melihat ve on beş ve on üç yaşlarında bulunan kızları İlhan ve Ayhan oturmaktadırlar. on zamanlarda B. Feyzullah ile karısı arasında, yaşayış Larsından dolayı, bas İhtlâflar çıkmış ve şiddetli münakaşalar olmuştur. Hattâ bu yüzden karı koca ay- Filmayı düşünmüşler, fakat çocuklarının mevcudiyeti buna mâni olmuştur. B. Fey- zallah bu ihtilâflar yüzünden hafif bir nüzul atlatmış ve İki ay evvel Üsküdar Jandarma tabur kumandanlığına tayin edilmiştir. Fakat sağ tarafındaki felein devamı dolayısile mezuniyet aldığından henüz vazifesine başlamamıştır. Fuciaya sahne olan eve bitişik komşu- ların poliz o adliyeye verdikleri malüma- İa nazaran evvelki gün; akşam üzeri eve gelen B. Feyzullah karısını bit mektup okumakta iken görmüş, birden elinden kaparak okumuştur. Bundan sonra ara- arında bası münakağalar olmuştur. B, Feyzullah gece saat dokuzda odasına çe- kilmiş, saat on bire doğru da karısı odaya gitmiş, aynı katta arka odada iki kızlari çekilip yatmışlardır. Gece yarısından son- Ta cereyan eden faclayı büyük kız bir mu- harririmize şöyle anlatıyor: Baat bir buçuktu, mantar tabancası patlamasına benzer bir ses duydum. Uyan- dım. Koşa koşa anamla babamın yattığı odaya girdim. Babam elinde tabanca odu içinde dolaşıyordu. Annem yatağında ya- tıyor, yalnız başından lar sizıyordu. Üzerine: «Anneciğim!» diye atıldığım zaman hiç hareket etmediğini gördüm, öldüğünü anladım, Babam elinde İsbanca odadan di- garı fırladı. Meedivenlerden aşağı iniyor- du ki yuvarlandığını ve bu sırada taban- canın bir ol daha ateş aldığını duydum. Küçük kız kardeşim de kalkmıştı, mer- divenleri indik. Aşağıda da babamın başı Rami'de yaralı bulunan genç Hâdisenin kaza neticesi olduğu anlaşıldı Evvelki akşam Ramide yolun kanarında- ki bir hendek içinde yirmi iki yaşlarında Ferhad İsminde bir gencin Yaralı olarak bulunduğunu ve söz söyliyemez bir halde cankurtaranla o Cerrahpaşa hastanesine kaldırıldığını dün kaydetmiştik. Bu vaka hakkında mahalli jandarma kumandanlı- ticeye varılmıştar; Ferhad, pazar olmak dolayısile evinde erkenden rakıya başlamış ve akşam Üze- rine doğru oldukça sarhoş bir hale gelmiş- tir. Ferhad bu sırada bir bisiklet kiralı- yarak civarda bulunan oArnavudkörüne gitmek üzere yola koyulmuştur. Ferhad bir aralık (ekerleklere isabet eden'bir ta- | şın sarsınlisile didona hâkim olamamış ve bisiklet bir tarafa, kendisi de bir hendek içine fırlamıştır. işte bu hendekte başi taşlara isabet ede- Tek ehemmiyetli surette yaralanan Ferhad, yerde yıkılıp kalmıştır. Bunu müteakib Kendisini. gören yolcuların Jandarmaya ihbarı üzerine yaralı tedavi altına aldın. yutar. arman küp götüren adama, kanunlarımızın, kılı kırk yararak: — «Meydandaki bekçisiz bir ağacı söktü; İşin içinde şikest yok, zorlama yok, haneye du- bul yok!» diye üç gün hapis, yirmi beş kuruş ceza vermesi başka; — «Âmmenin malını çaldı!» diye müte- <asiri beş sene zindana atması yine başkadır. | Bu şiddetin elbette faydası olacak. | tır. Yalnız çam çalmakla değil, diğer bir sürü çamların devrilmesinde... | (va -N0) | r ancanın ateş almasından öldü 1 Kadıköyde içinde aile faciasının cereyan ettiği ev, solda İlhan ve Ayhan, sağda maktal Melâhat ve müddeiumumi tahkikat için eve giriyor parçalanmış cesedile karşılaştık. Bu esna- da civardan da silâh seslerini duymuşlar ve eve gelmişlerdi. Bizi komgular aldılar, geceyi onlarda geçirdik.» Kanlı aile faciasını müteakib Kadıköy müddelumumisi B. Nazif Başarır hadise- den haberdar edilerek cinayet yerine gei- miş. Üsküdar adliye doktoru çağrılarak ci- nayetin tıbbi vaziyeti tesbit olunmuş ve | Karilerimizin mektupları Eskişehir istasyonunun gürültüsü Ankara - İstanbul arasında Seya- hat edenlerin ekserisi saate ve tari- feya bakmaksızın Eskişehir İstasyonu- nun gürültüsü ile tanırlar. Tren bu istasyona âdeta bir pazar yerine, pa- nayır meydanına girer gibi dahli olur. Yol yorgunluğu ile bir az dalmış olur- sanız muhtelif satıcıların o gürültüsü ile derhal uyanırsınız. «Satıcılar, çay, kahve, limonata, buz gibi gazoz! - Kaynıyor salep! - Afyonun kaymak şekeri! - Hediyelik çinileri - Peynir, simit, çörek'. vesaire diye trenin te- vakkulundan hareketine kadar avaz- ları çıktığı kadar bağırırlar, Âdeta bi- ribirlerile ses yarışı yaparlar. Bunlar ekspreslerden maâada yolcu trenleri- nin içine de dalarlar. Uyuyanları mut- Jaka uyandırırlar ve tren kalkacağına yakın da: «Boş fincan, bardak var mi?» diye ikinci bir iz'ac ziyareti da- ha yaparlar. | gi tü ile mücadele olunduğu şu sırada Eskişehir satıcıla- | rı da bir nizama seokulamaz mı? : Vaktile trenlerin içine kadar gire- rek halkı iz'aç eden, Eskişehir taşı, re satan tesbihçiler nasıl n bir köşesinde ikame- , bugünkü yay- garacı 8 inzibat ve İr Maçka Kâğthane caddesi No. 19 Maçka Kâğuthane caddesi No, 19 (İmzası okunamamıştar) X Dün, Beşiktaş - Taksim hattında iş- leyen şoför Cemilin idaresindeki otobüsle vatman Nâzımın kullandığı 100 numaralı İramvay Taksimde biribirlerile çarpışmış- l lar, her ikisi de hasara uğramıştır. «e Bir meşhur doktorun: «Bir kı- Bay Amcaya göre!.. .« «Tereddi elmiş vaziyette olduk- larından, | adliye doktoru her ikisinin de gömülme- sine izin vermiştir. Öğleden sonra hâkimi huzurunda evde müdde'umumi ile sulh tereke tesbiti muamelesi yapılmıştır. Bu kanlı hadise do- layısile başka hiç bir kimse hakkında ta- kibata lüzum görülmemiştir. Tahkikat ev- rakı ikmal edildikten soura evrak hıfzo- Tunacaktır. Et pahalılığı Şehre az hayvan geldiği için fiatler inmiyor Mezbahada nz mikdarda hayvan kesil- mesinden dolayı et flatlerinde görülen gayri tabll yükselişler devam etmektedir. Az bayvan kesildiği için piyasada deri toplıyan toptancılar da müşkülâta uğra- | maktadırlar. Şehrimizdeki toptancı kasaplar, İstan- bulun kasaplık hayvan ihtiyacını karşıla mak üzere Adana ve havalisine bir mü- bayaa memuru göndermişlerdir. Mübayaa memuru bu havulide satın aldığı altı bin hayvanı İstanbula sevketmiştir. Geçen Cumartesi günkü piyasada et flatlerinde toptan üç kuruşluk bir düşüklük görül. müşs de bu düşüklük perakende fiatlere tesir yapmamıştır. Mezbahada kesilen hayvan arasında bil- hassa koyun mikdarı az olduğundan ihti. yacı karşılıyamamaktadır. Maamifih et sıkıntısının en çok nisan sonuna kadar devam edeceği ve mayısta piyasaya bol mikdarda hayvan gelerek flatlerin vcuz- lıyacağı muhakkak görülüyor. ————. KÜÇÜK HABERLER: inim emilir # Galatada oturan Ahmed isminde biri, dün gece İstiklâl caddesinde bir gazinoda içtikten sonra merdivenlerden inmekte iken müvazenesini kaybederek düşmüş, başından tehlikeli surette yaralarıdığından polis tarafından hastaneye kaldırılmıştır. X Çocukları koruma yurdu ihtisas he- yeti dün maarif müdürlüğünde vali B. LâMi Kırdarın reisliği altinda toplanmış, şehrimizde himayesiz ve kimsesiz çocukla» rin tamamile barındırılması için almasak tedbirler görüşülmüştür. Yeni Belediye mabıtası talimatnamesi- ne konulan yeni hükümlerle zabıtanın va- zifeleri arttığından Belediye teftişlerinde bu cins memurlardan Jâyikile İstifade edilebilmek için yeni hükümlerin semt semt bütün polislere öğretilmesi ve bu #u- retle zabıtanın yeni hükümlerin tatbikine alıştırılması kararlaştırılmıştır. Sahife 3 İSTANBUL HAYATI — Şehrin ortasında ölüm istasyonu İ Fatihte oluran bir dostumu ziyar te gidiyordum. Kaymakamlık bina; nın önündeki caddenin üst başında sağ tarafa saptığım sırada arkada gelen bir otobüs; caddede bir kav yaparak süratle ileriye geçip su k merinin yanında durdu. Etrafındaki camları pırıl pınl pa yan otobüsten inecek zarif, şık yo cuları görebilmek için adımların sıklaştırdım. Kendi kendime; şehrin her tara fında çarpık çurpuk otobüsler işle ken, bu semtin bahtiyarları böyle şi arabalarla seyahat ediyorlar, diy düşünüyordum. Fakaaat.. Arabay biraz yaklaşınca birdenbire haşyeti tüylerim dikenlendi, olduğum yerd ürpererek durakladım. Ne müthiş in kisarı hayal... Meğer, biraz evvel bah tiyarlıklarına hükmettiğim bu sem tin halkı ne kadar bedbahtmışlar... Şık, zarif yolcular ineceğini umdu gum güzel boyalı, parlak camlı ote büs, şimdi karşımda müthiş bir hori lak korkunçluğile büyüyor, bir he yülâ gibi üzerime saldırmağa hazır anıyor. Parlak camların ortasında yırtık ötrünün altından sırıtan ko caman tabut sanki kımıldanıyor, ka pakları açılıyor; kâdidleşmiş eller küflü dişler sırıtıyor. Başımı öteye çevirdim. Keşki çevir meseydim. Yan sokağın içinde, geni ortalarına korkunç tabutlar yerleşti rilmiş birkaç otobüs Uheyulâsı dahs karşıma dikildi. Sendeliyerek biraz daha ilerledim rasladığım bir adama sordum, — Burası, cezane otomobillerinin garajıdır, bayım, Biz, işte böyle hel gün bu tabutları seyretmeğe mahkü, muz... dedi, Etrafa göz gezdirdim; her tarafı yepyeni, güzel binalarla çevrili yeği sekiz caddenin birleştiği noktada İs tanbulun ölüm istasyonu sırıtıyor Civardaki evlerin hepsinin pencere leri siyah muşamba perdelerle örtül. müş. Belli ki, her an bu müthiş man. zarayı görmektense, kapalı odada İ olurmayı tercih ediyorlar. Ölüm, her fani için mukadeğr big âkibettir. Fakat, gece gündüz tabut- larla kucak kucağa yaşamanın İni kânsızlığı da pek tabiidir. Bundan yüzlerce sene evvel bile, tabutlar ya, camilerin altındaki boğrumlara sak. lanır veya, hususi yapılmış yerlere konulurdu. Bu asırda, İstanbul gibi bir şehrin ortasında, bu ölüm islas- yonunun çirkin manzarası, en basit cemiyet kaidelerine bile taban taba na zıddır. Bu korkunç şeyler şehir du şına atılamaz mı acaba?. l Cemai Refik nr a mm Beyoğlunda bazı lokantalar; ceza kesildi Beyoğlu kaymakamlığının gerek kazaya, gerek Belediyeye ald vazifelerinin çoğal- ması üzerine Belediye muamelelerinin gü- nü gününe ifast için bir Belediye müdür muavinliği ihdas edilmişti. Bu muavinlik ile Belediye vazifelerinin günü gününe s ve mürakabesi temin edi Iu kaymakamlığı, esnafın, kontrolü gibi hı randığından her günkü iç relsiiğine bildirilmektedir. B: ticesinde bir hafta içinde teftiş edilen 68 içkili lokantadan yirmi ikisinin ücret ta- rifeleri uygun görülmüş, -diğer lokantala- rm tarifelerinde bazı yanlışlıklar olmakla beraber müşteriden ücret tarifesinden faz» la para aldıkları anlaşılmış ve bunlar hak» kında para cezası verilmiştir. Bur.dân baş- ka 1030 ekmek ile 248 francalanın noksan ve bozuk olduğu anlaşılmış ve bunlar mü- sadere & » aaa .. eVizite parasını peşin almak 1z- tırarında kalıyoruz; demesi doktor. lar arasında münakaşaya yol âçtıl.. — | B.A.— «Onlarki verir lâfile dünyaya nizamat, bin türlü isseyyüp | bulunur hanelerindel>