20 Şubat 1040 AKŞAMDAN AKŞAMA “Bir lokma bir hırka...,, Muharrir A. Cemaleddin Saraçoğlu- Bun bir fikriyle mutabık kalamıyaca- İm. «Yeni Sabah» gazetesinin sahibi olan muhterem meslektaşımız, kendi- ne mahsus sütunda «Bira buhranı mi, cinnet buhranı mı?» serlâvhasile şunları yaziyor: « — Diyelim ki bira piyasada haki. katen azdır ve bira sevenler, bu yaz, istedikleri mebzüllükte içki bulamıya- caklardır. Ne yapalım, onlar da biras dişlerini sıkmak yurdseverliğini gös- terirler ve bir düzine duble yerine üç beş balonla iktifa ederler. Çünkü şu nazik zamanda İnhisar idaresi bira | istihsalâtını fazlalaştırmak için Bo monti fabiikasını satın alamaz yal Bütün cihanın vâr kuvvetile silâh. Jandığı bir devirde bira düşkünleri yaz #icaklarında birasız kalmasınlar diye çoktan eskiyip tesis masrafını bir kaç defa çıkarmış ecnebi bir müesseseyi satın almağa teşebbüs memlekette bira buhranından: daha mühim bir buhranın bir cinnet buhranının başla- mış olduğunu isbat eder, Halbuki bi. zim bildiğimize göre İnhisar idaremiz aklı başında ve ne yaptığını bilir bir teşekküldür. Şayet bütün bu düşüncelere rağmen buhrandan fazla endişeye düşen hem- şerilerimiz varsa onlâra yazın kavu- rucu sıcaklarında üzeri dumanlanmış bir barda gibi Taşdelenin, hattâ bir karlık dolusu âlâ aşlama Alemdağ suyunun en iyi cins biraları bile arat- mMıyacak nefasette olduğunu temin edebiliriz » — Elbisemiz eskidi... — Adam sen de... Dünyanın bu ha- linde elbise düşünülür mü? Vur ya- mayı... Giy... Hattâ yamasız bile par- tal partal dolaşsan ne çıkar?.. — Çocuklar kayak kaymak için Uludağa gidecekler. — Çıldırmışlar bunlar... Ne müna- sebet?... Şimdi zaman o zaman mı?... Öyle korkunç bir ilkbaharın arifesin. deyiz ki... Amerikanın Londra sefiri ne demiş, okumadın mı?... — Haydi gel birader, bir taksiye bi- nelim de Beyoğluna gidelim... — Şimdi para sarfetmenin zamanı mı?.. Hem de benzin istihlâki ne de- mekmiş?... Tramvay bile fazla... On- ları da durdurup elektriği akümülâ- törlere dolduralım... Hastaları eşekle naklederir... Sıhhatli olanlara ta. «Bu devirde bira düşünülür mü, su. sayanlar Kayışdağı suyu içsin!» felse- fesinin arkası işte böyle üslüp halinde, seri halinde garabetler doğurur. Bence, tamamile aksini in çeremm düşünmek Değil harp tehlikesi karşısında, hattâ harbin tam ortasında medeni bir millet kendini hiç birşeyden mah- rum etmemek için çalışmalıdır. Siper- lere radyo, kalerifer, pingpong koyan yirminci asrın felsefesi bunu icab et- ız «Bir lomka bir hırka» tevek. ül ve teslimiyetinden : çok uzaklara Bitmiş bulun yoruz. — Gömleğin kirlenmiş, hocam... — Kirlenir a... — Yıkasana, — Yine kirlenecek olduktan kelli... — Tekrar yikarsın! , — Amma yaptın ha... ü gömlek yıkamaya a e e em ŞEHİR HABERLERİ Umumi Meclisin dünkü toplantısı Taksim gazinosunu işletecek şirkete Belediye sermaye koyuyor. Belediye talimatnamesinin müzakeresi münakaşalı oldu Umumi meclis, dün Vali ve Belediye Relat Dr. LOMI Kırdarın reisliği altında toplan- muştur. Taksim gazinosunun işletilmesi için teşkil edilecek şirkete Belediyenin iştira- kine müteallik teklif Ookavanin ve bütçe encümenlerine o havale edildi. Müruru zamana ouğryan 17647 lira 40 kuruş tedrisat (vergisinin terkini, hastanele- rin ihtiyaçları etrafında bütçede müna- kale icrası, Belediyenin eski muhakemat Amiri B. Feyzi Je avukat B. Hâmid Nâzi- mın biriktirme ve yardım sandığındaki paralarının iadesi, konservatuar ve Ka- raağaç müesseselerinin 936 yılı tedkiki he- sab mazbataları kabul edildi ve birini celseye nihayet verildi, Taksim gazinosunun işletilmesi İkinci celse, ikinci rels veklli B. Faruk Derelinin relsliği altinda toplandı. Birinel gelsede havale edilen Taksln gazinosu hakkındaki kavanin ve bütçe eneilmenleri- nin mazbatası okundu. Gazinoyu üç sene müddetle kiralıyan müstecir, mukayelena- mesine göre 90 bin liralık bir şirket teşkli etmeği teahhüd etmiştir. Riyaset makamı- nın izahatına göre 110 bin lira sermaye ile böyle bir şirket teşkii edilmiştir. Bele- diyenin kira bedelinden alacağı 80 bin ve gezinonun omefruşatı için tahsis edilen 17 bin ki csman 47 bin Jirahk bir hisse ile Belediyenin şirkete iştiraki kabul ve ile- nde Florya gibi plâjları da bu şirketin Idare edebileceği tasrih ediliyordu. Âzadan B. Hamdi Rasimin bir suali üzerine bu- nun, Belediyenin Florya, Çubuklu gibi eğ- lence yerlerini ileride bu şirkete terkede- , ; Bit mücadelesi Belediyenin teşkil ettiği ekip- ler kirlileri hamamlara sevkediyorlar Belediye, bit mücadelesine ehemmiyetle devam ediyor. Tebhirhanedeki sabit ma» kineden başka şehrin dört imühtelif mn- takasında seyyar 4 etüv kurulmuş ve üş- tü, başı kirli insanları yıkamak üzere şeh- rin 6 semtinde hamam açılmıştır. Kadın hamamlarını da kontavi etmek üzere Be- lediye ebeleri bit mücadelesine memur edilmiştir, BİLİ insanları meydana çıkar- mak üzere bilhassa Galata, Eminönü, Fa- tih, Eyüp ve Üsküdarda teşkli edilen ekip- ler çalışmaktadırlar. Bu ekipler, ber gön saat 13 den itibaren geceleri saat 2le kadar bekâr odalarını, esnaf kahvehane- lerini, hanları araştırarak kitli ve bitli insanları polis marifetile hamamlara gön- deriyorlar. Açılan hamamlar kâfi gelme- diğinden mevcuda Mâveten Eyüpte de bir hamam kiralanmıştır. Alınan bu tedbir sayesinde şehrimizdeki tifüs vakaları pek azalmıştır. Şubatın ba» yındanberi ancak iki, üç vaka tesbit edil. miştir. Bundan başka nüfusu çok kesif olan müesasşelerde de bii mücadelesi yapılma- 81 için alâkadarlara tebligat yapılmıştır. Belediye, mücadeleye bir kat daha ehem- miyet vermek üzere bitin tifüs gibi vahim bir hastalıkta Amll olduğunu gösteren var ilânları hazırlamıştır. Bunlar, bugü; lerde duvarlara yapıştırılacaktır. Kirli insanlar için açılan hamamlarmn tamamile meccanl olması düşünülüyor. Bu hususta Vallden müsaade istenecektir. Gömleğimiz kirlenirse yıkayacağız... Biramız biterse istihsal edeceğiz... Ço- cuğumuz büyüdüyse evlendireceğiz... Yolumuz eskidiyse tamir edeceğiz... Tiyatro binası! G | Meydan! Filim şirketi! Boyunbağı fabrikası! Hikâye kitabı! Portakal bahçesi!... Hülâsa, bütün hayat... Katmer katmer gül yaprakları gibi rengârenk, mis gibi bir hayat... Her türlü tezahürlerile, bolluklarile,.. Hazerde, seferde... (Vâ - Nü) a ğün hediyesi arıyorum | ( -.. Görenlerin ağzının suları aksın...) ceği gibi bir tenhhüdü tazammun etme- diği tasrih edildi. B. Abdülkadir Ziya, şehrin güzel bir yerinde bir gazinç yapılmasını imar ha- Tekel bakımından bir muvaffakıyet te- Mikki etti, B. Selâmi İzzet, B. Lâtİ Kırda- nn mesai programının bir maddesini bu suretle tahakkuk © ettirmesinden dolayı Valiye teşekkür etti, B. Zahid de aynı te- menniye İştirak ettikten sonra Fenerbah- ge ve Bundiyede de böyle gazinolar yapil- masını temenni etil, Bunun Üzerine mağ- bata kabul edildi. Belediye zabıtası talimatnamesi Bundan sonru Belediye zabıtası talimat- aamesi hakkında encümen masbalasının müzakeresine başlandı. Encümen, eski tallmatnamenin maddelerini de nazarı dik- kate alarak her maddeyi ayrı ayrı tedkik eteniştir. Talimatnamenin mukaddemesindeki (Be- lediye zabıtası) tabirine B. Fuad Fazlı iti- raz etti, Ve polis memurunun iştiraki ol madan bu zabıtanın tatbikine imkân bu- Yunmadığını söyledi, Fakat bu tabirin kal- dırılması kakkındaki teklif kabul edii- medi, Sokaklarda ve evlerde gürül- tü ne zaman kesilecek? Talimatnamenin ikinci maddesine göre geceleri sanat 22 ye kadar sokaklarda ve 24 den sabah 7 ye kadar ev ve apartıman- larda gürültü yapılması menediliyor, an- cak zabıtadan izin almak suretile düğün, balo ve müsamere gibi toplantıların bu Karilerimizin mektupları Ahaliye tramvaylarda nezaket dairesinde muamele etmeli Eski mebüslardan birinin kızıyım. Kocam hâlen müdiri umumidir. Bir tramvaya bindim. İkinci istasyonda neceğimden sahanlıkta durdum. Vst- mana da İş bankasında durmasını söyledim. Tramvay tevakkuf etti, Tam ineceğim sırada kontrol geldi. Bilet 13- tedi. Ben de pek tabii olarak elimde hazır bulunan elli kuruşu uzattım. Adam bana ne muamele etss beğenir. siniz? «— Hem inersiniz, hem de para boğ- durmak için eziyet edersiniz!» dedi. Ne vaziyete girdiğimi bir kere düşü- nün. Orada bulunan bir mösyö yahut da bey bu haşin vaziyete müdahale et- gene sesimi çıkaramıyacak- tam. Sanki kabahatli olarak tramvay» dan inecektim. O beyin müdahalesi bana biraz kuvvet verdi. Ve kontrole daha terbiyeli olmasını söyledim. O hâlâ yüksek sesle arkamdan söyleni- yordu. O kadar utandım ki numarası» ni almak bile aklıma gelmedi. Garibi şudur: Bana geri on beş kuruş ver- miş. Ben de şaşkınlıkla hesaplamadan çantama koymuşum. Numarasını al- saydım bu sefer utanmak ona düşe- cekti, Refika Dokumacıların bir isteği İstanbul ticaret ve sanayi odasının ha- zırladığı dokuma standardizasyon projesi 35 gündenberi tatbik edilinektedir. Ancak bu nizamname, yalnız şehrimizde fanliyet- te bulunan «! dokuma tezgühlarına şamil olduğu için İzmir Kadıköyü ve diğer Garbi Anadoludaki tezgihlar eskisi gibi, çalışma- larına devam etmekte K Dün, bu vaziyetin önüne geçilmesi için ticaret odasına müracast edilmiş, oda da keyfiyeti Ticaret Vekâletine bir raporla bildirmeğe karar vermiştir. Dokumacılar, rekabeti önlemek için ni- zamnamenin bütün memlekete teşmilini 4$- temektedirler. kayıddan istisnası muvafık görülüyordu. Bu madde münakaşaya sebeb oldu: B. Tevfik Âmir, gece yarısına kadar her tür- Mi patırdıya mesağ verildiğine göre diğer medeni memleketierde olduğu gibi bu zamanın sast 27 den başlamasını istedi. B. Ekrem Tur, düğünler için verilen bu Satlenalyete itiraz etti. Fakat, neticede en- cümenin teklifi kabul edildi, Sokak konseri Umumi caddelerde çalgı çalınmasının memnu olduğuna yalnız arka sokaklarda edildi. B. Ekrem Tur, arka sokaklarda çal- gı çahnabileceğini anlamadığını söyledi. B. Abdülkadir Ziya encümenin fikrini izah ederek bazı sanatkârların Avrupada olduğu gibi meselâ keman çalarak hem halkın zevkine hizmet, hem de malşetle- rini temin ettiklerini izah etti. B. Belâmi İzzet, bunun bir nevi dilencilik olduğunu ve bu madde kabul edilirse Belediyenin dilenciliğe müsaade etmiş olacağını söy- ledi. Bayan Meliha Avni, dilenciliğin el açmak suretile yapıldığını, fakat bunun bir sokak konseri olduğunu söyledi. B. Kâzım Şinasi Dersan; «Bayan Meli- Paristo talebeliğim zamanında ve şimdi de gördüm, sokakları dolaşıp bu tarzda güzel parçalar çulan erlistler vardır. Bu, bir nevi konserdir. dedi. Neticede umumi caddelerde çalgı ça- lınmaması şeklinde olun madde kabul edildi. Belediye zabıtasının diğer madde. leri de kabul edildikten sonra çarşamba günü toplanmak üzere içtimaa nihayet vertidi. Feriköy cinayeti Suçlu, kendini kurtarmak için bıçağa sarıldığını söylüyor Periköyünde Aziz Büleyman adında biri- ni biçakla öldüren yirmi yaşında Kâmll Yılmann muhakemesine dün ikinci ağır ceza mahkemesinde başlanmıştır. Maznun Kâmil Yılmaz, mahkemede suçunu itiraf | ederek vakayı şöyle anlatmıştır: — Karımla beraber Aziz Süleymanın evin- de kiracı olarak oturuyordum. Bir gün eve gittiğim zaman Aziz Süleyman beni eve al- madı, O gece başka yerde yattım. Aziz 8ü- leyman, karımla evlendiğimiz zaman ni- kâh cüzdanı masrafımızı kendisi verdiği Için: parayı ben sarfettim. Kadın da s8- nin değil, benimdir. diye bir cüzdan pa- rasına mukabil nikâhh karımı elimden al- mağa kalkışıyordu. Vaka günü Dereiçi de- ve bu yüzden kavgaya tutuştuk. Yanımız- da bulunan Mehmed adında biri bizi ayıp- mak isterken Aziz Süleyman arkadan bir sopa İle başıma vurdu. O sırada Aziz Sğ- leymanın oğlu da evden getirdiği bıçağı babasına vermek istedi. Aziz Süleyman bu bıçakla ben! öldürecekti. Bu vaziyet kar. şısında ben daha evvel davranarak oğlu- nun elinden bıçağı aldım. Bu sırada elim de kesildi. Aziz Süleyman tekrar üzerime hücum edince kendimi kurtarmak için bı- çağı salladım, kamına saplandı. Ona öl- dürmek istemiyordum. Şahid olarak dinlenen Mehmed de vaka- yı ayni şekilde anlattı, fakat Kâmil Yü- mazın bıçağı Aziz Süleymanın kamına vurduğunu görmediğini söyledi. Diğer şa- hidlerin çağırılması için muhakeme başka güne bırakıldı. Yumurtacılar birliğinin bir toplantısı Yumurtacılar ihracat birliği, dün tica- ret müdürlüğünde bir içtima yapmıştır. İç- #imada yeni tadil edilen yumurta Ihracat nizamnamesi girafında müzakereler cere- yan etmiştir. Son günlerde, yumurta ih- Tacatının arttığı, bu yüzden dahili piyasa- da yumurta fiatlerinin yükseldiği nazan dikkate alınarak ihraca* birliğinin, fatler etrafında tedbirli bulunması temenni edil- miştir. «Aşkolsun, nereden bulmuş?» çalınabileceğine dair madde de münakaşa | ha Avninin fikri yerindedir. Ben eskiden | İSTANBUL HAYATI Masaj gençleri İşlek bir enddeden geçerken vitrini türlü türlü tuvalet takımlarile süslü bir dükkânın önünde, bizim semtin €ski emekdar berberile karşılaştım. — Burada dükkân açtığını bilsey- dim traş olmak için arasıra uğrar dım. Diye gönlünü almak istedim. Müs- tağni bir eda ile gülümsiyerek: — Sağ ol, dedi. Gelmiş kadar mem- nun oldum. Velâkin, gelseniz de sizl traş edemezdim ki. Şimdi işi değiş- tirdim. Malâm ya, İş adamları dün- yanın gidişatına uymalıdır. Vaktin müsaldse içeriye gel, hem bir kahve- mi içersin, hem de yeni sanatımız e Aradan çok geçmedi. Temiz giyin. miş, matruş, tahminen altmış beşlik bir zat kapıdan girdi. Paltosunu çi karırken iri gözlüklerinin üst kena- rından bir müddet beni süzdükten sonra kandilli bir selâm verip ustaya döndü: — Bu beyefendi galiba benden da- ha kıdemli müşteri. Maşallah masaj hakikaten tesirini göstermiş. Çipil gözlerini kırpa kırpa tekrar yüzüme baktı; — Maşallah, maşallah. Şu masaj mükemmel şey vesselâm. Baksanıza, âdeta genç bir adam çehresine ben- zemiş. Şu vaziyeti gördükçe o kadar seviniyorum ki. İnşallah yakında bende de ayni tesir görülecek Bana döndü: — Affedersiniz bayım. Ne kadar oldu masaja başlıyalı?... Ben yutkunurken berber; — Bay eski müşterimdir. Diye imdada yetişti. — Yaan... Belli halinden. Baksa. nıza, çehre âdeta düzelmiş Aynanın karşısında pelte pelte sar. kan buruşuk yanaklarını oğuştura- rak devam etti: — Tabii efendim, tabii. Masaja de- vam edilince muvaffakıyet muhak- kaktır. İşte, bende de tesirini göster meğe başladı. Bütün ahbaplar: «Git. tikçe gençleşiyorsun.» diyorlar, Masaj yaptırdığımı herkese söylemiyorum. Kadınlı toplantılarda adamakıllı sük- sc yapmağa başladım. Berber, irili ufaklı şişelerden üvu- cuna sular damlatıp acayip kutular. dan parmağına bulaştırdığı pomad- larla karıştırarak müşterinin buru- şuk yanaklarını oğuştururken ardar- da gelen birkaç müşteri de İskem- lelere oturdular, göz wcile birbirleri. ne bakıp sütliç kaymağına dönmüş şakaklarını kaşıyarak masaj sırala. rını beklemeğe başladılar. Aynanın karşısında, gençleşmek hevesile, kurunuvustanın enkizisyon mahkümları gibi masaj ıztıraplarile kıvranan adamcağızı bir müddet da- ha seyrettikten sonra kalktım, Kapı- dan çıkarken berber arkamdan ko- şup kulağıma eğildi: — İşte, görüyorsunuz ya yeni işi- mizi, Hem müşterilerimiz teselli se vincile avunuyorlar, hem de biz beş on kuruş kazanıyoruz. Omuzumu okşıyarak ilâve etti: — Sana da teşekkür ederim. Ev- velâ gelen müşterinin gözleri pek farketmediği için seni de masajla gençleşmiş sandı. Yani bana mükem- mel bir reklâm oldun. Masaj yaptıran kadın müşterilerimiz de var. Cemal Refik B. A, — O halde - bulabilirsen - big