14 Kânunusani 1940 AKŞAMDAN AKŞAMA Bir gramer münakaşasının mabadı (ve inşallah) sonu Bana «F, F.» diye mektup gönderip kavaid davasında ısrar eden öğretme- nin yazısında on küsur imlâ yanlışı var. Rötuşlar görmüş olan bu bir tek kâğıttaki hatalar «dalgınlığa gelmiş!e diye tevil olunamaz. Onun için öğret- menin ikinci mektubundaki gramer mütehassıslığı iddiasını kabul edemi- yeceğim. Eski Vekillerden muhterem bir zat bana, şifahen: — «Eminönü» tarzındaki ismi has. ie e a kullanılırdı; naenaleyh türkçe; işleri değildir! iş iile (Maamafih, meydandan bahseder- ken Eminönü'ne, şahıstan bahseder- ken Eminönü'ye demek hususundaki iddiası doğru buldu.) Bir diğer zat ta: — Anadolunun hemen her yerinde aile isimleri eskiden de vardı. Bu ii- barla «Eminönü, şeklindeki şahıs ad- larınm tasrifi yeni değildir! - müta- lâasmı yürüttü, İki iddia da doğru. Fakat bir züm- - renin mektep hayatına taallik eden mahdud sözler içinden koskoca bir millete mahsus gramer kaidesi çıkar. ms” wümkün olamaz. Netekim ola- mamıştır. Anadoludaki soyadlarında İse, «Eminönün kaidesile yapılıp şöh- rel almışlar, Soyadı kanunundan ev- vel matbuata intikal etmiyordu. Yazı törüeesi, İstanbul zevk, lehçe ve şive- > yolile matbuatta tekarrür ettiğine göre; iddiamda gene de yanlışlık yok» ar, Tektarlıyorum: Reisicümhurumuz- dan bahsederken «İsmet İnönü'ye» demeli, «İsmet İnönü'ne» dememeli, Fakat muharebe sahasından bahse. derken «İnönü'ne» demeli. Kollektif tecennün! Yumurta büyüklüğünde yeni edebi mücevherler dünyaya geldi! «Gavsist. üdebadan şair Cahid Saf- fet, şöyle yazıyor: * — Eskilerden kimi sanatkâr diye tanı- Yabilirim “Türk edebiyatında?... «Bir Gorki ayarında Sabahaddin Afi, bir Duhamel kadar sağlam Sald Palk önümde dururken dühirülerden kimi beğs- Mebilirim hikâyeci olarak?... Neslimin bugünkü garp gürinden ol? nümuneleri önümüzde iken hâli meri kof mansumelerini mi beğaneca- Netice olarak taafiye lâzım: Kuvvetli ve Meri Türk edebiyatını yepyeni bir nesil temsil etmektedir. Yeni ve ileri her şahsi- Yet de bana İnanıyor.» Bu ne gığaklar gibi ifade!... Bu ne dev aynası!... «Kollektif şekilde çıldır- mak olur mu?» diye bir anket de asa- iler nezdinde açmalı... Giden geleni aratırmış, Eskiden <Cep takyimi üdebası» ndan ve «Hab- Neler den şikâyet eder dururdum. 'erede olduklarını bilsem gidip ken- özür dileyeceğim. Bu «Gav- sist ler onlara rahmet okuttu. Aphrodite davasına dair — iki vesika an eseri, yalnız Adliyeyi alâ- ar eden bir daya olmaktan çıktı v manada sanat telâkkisi mese- i halini aldı. Efkâr umumiyenin mevzua ilgisi pek fazladır. Karile- Timer Him, olduğunu maalesef öğre- te liğim münevver bir bayan bana on ederek, Claude Farröre'in *es Civilisâs» eseri mukaddemesin. : hrodite'e dair sitayişkâr yazıyı le okudu. Ben de ted- (4 - Nü) Veznedar Muhsinin ei an araştırma yapıldı v ankarada müteahhid B. Nuri Demiriş — rem veznedarlık yapan Muhsin adın. Sa ön şirkette hesaplarından 2800 "ira SR) m İstanbula geldiği iddin edilmiş m burada Kudıköyünde yakalanarak nde ed birinci sulh ceza mahkeme. e yaplan tievab neticesinde tevkir Evvelki gün Sültanabmed üçüncü sulh e — mahkemesinden alınan bir karar » Kınltopraktaki evinde bir araş- r. Araştırma zupli ve diğer evrakla birlik pahfuzen Ankaraya gönd m “vos jandarmayı ' y lâtı heyeti umumiyesi önümüzdeki AKŞAM Istanbulun imâr plânı B. Prostun nazım plânları Şehir meclisinin şubat içtimaıda müzakere, ve kabul edilecek Şehircilik mütehaasısı B. Prost, şehrin imarı bakımından başlıca Üç mevzu İle meşgul olmaktadır: i — Kadıköy, Üskü- dar, Boğazın Anadolu kısmı nâzım plânı, sahili, saha itibarile Beyoğlu ve İstanbul- dan daha geniştir. İstanbul şehir hudu- dunun mesahsi sathiyesi 240 kilometre mu- rabbal olduğu halde Üsküdar, Kadıköy ve Boğuzın Anâdolu sahilinin mösahal sathi- yesi, yukarıki rakkamın yarısından fazlam dir, Belediye, bu nâzım plânları umumi meclisin şubat toplantısına yetiştirmek is- tediği için bunların maketlerini yapabil- mek için pek az vakit kalmıştır. Mütehas- 88, bu suhanın yalnız kabarma haritala- pini ve tafsilât raporlarını hazırlıyacaktır. Karaköy ile Tophane arasındaki ilman muntakasının imarına ald plânda gene meclisin şuba$ devresinde müzakere edi- lecektir. Belediye, bu plânları hazırlıya- rak Nafia Vekfletine tasdik ettirdikten sonra, plân muhteviyatınm tatbikini De- miayolları ve Limanlar idaresine terk edo- cektir, Bu suretle bu idareler, plânın icap- larına göre buradaki istimlâki yapacaklar ve buradaki meydanları, yolları açacaklar- dır. Belediye, bu sahanın imarı masrafına ve imardan sonraki menafline iştirâk et- miyecektir, ve Sürpagop mezarlığına gelince: Yeşil sa- ha olarak tanzim edilecek bu geniş erazide bir kültür park vücuda getirilecek ve #ra- zinin denize nezaretini muhafaza etmek üzere bina yapılmıyacak, yalnız külüür parkta lüzum görülecek barakalar inşa edilecektir. Sahanın tramray caddesine nazır cephesine binalar yapılacaktır. Bu saha tanzim edilirken Sürpagop me- sarığı sulhnamesile Ermeni mütevelli heyetine terk edilen garajin diğer binalar, eski Avusturya şimdiki Fransız hastanesi, Sipahi ocağı ve saire de istimlâk edile- cektir. Dokuma nizamnamesi Salı gününden itibaren doku- malara etiket yapıştırılacak İstanbul el dokuma tezgâhları standacdi- zasyon nizamnamesi, 18 kânunusani salı gö“ nünden itibaren meriyet mevkilne girecek» tir. Oda sunayi müdürlüğü, bu husustaki hazırlıklarını bitirmiştir. Bu iş için etiket- ler hazırlanmış, ve Ticaret odası memurta- rından bazıları nizamnamenin tatkibatını kontrola memur edilmiştir. Tabedilen eti ketlerde şu cümle yazılıdır: «İşbu dokuma İstanbul Ticaret ve Sanayi odasınca tesbit edilen şartlara uygun olarak dokunmuştur.» Salı günü sabahından itibaren bu etiketler kâleti, bu hususta şimdilik bir karar ver- memiştir. Şehrimizde 2000 el dokuma tes- gâhı vardır. Şehrimizde bulunan İzmir Ka- dıköyü dokumacılar cemiyeti reisi, İki mai- takadaki sanatkârların menfaatlerini te- mine çalışmaktadır. Feci bir kamyon kazası Gerek maktulün ve gerek ka- zaya sebebiyet veren şoförün hüviyetleri anlaşıldı Birkaç gün evvel Bdirmeden İstanbula gelmekte oları bir kamyon Davudpaşada 43- keri fırın civarında beygirle giden bir ada- ma çarparak öldürmüş ve kaçan şoförle ölen adamın hüviyetleri anlaşılamamıştı. Müddelumumilik tarafından yapılan tah» kikat neticesinde kamyonun tekerlekleri al» tında ölen adamın Kâğıthane köylülerin- den biri olduğu anlaşılmış ve hüviyetinin tesbiti içi tahkikat genişletilmiştir. Diğer taraftan müddelumumilik, kazayı yapan ve vaka akabinde kaçan kamyon şoförünün İzini bularak hüviyetini meydana çıkarmış- tır. Tahkikatı işkâl etmemek için şimdilik İsmini yazmak istemediğimiz şoförün bu- günlerde yakalanarak mahkemeye teslim edilmesi muhakkaktır. Medeni kanuna aykırı nikâh Arife ile Hasan kendilerine atfedilen cürmü inkâr Asliye ikinci ceza mahkemeşinde, Mede- ni kanuna muhalif olarak disi nikâh kıy- mak ve bu nikâhla evlenmekten maznun Ti yaşında Arife le Şaban adında bir deli. kanlının ve nikâh kıymaktan maznun Ha- sanın muhakemelerine başlanmıştır. Maz- nunlardan Arife mahkemede şunları #öyle- — Şabanla nişanlanmıştık. Ağabeyim, be- nim Şabanla beraber oturmamı muvafık gördü ve Bakirköyünde Şabanın kiraladığı evde beraber oturduk. Fakat dini nikâh Kıy- madık. Nikâhımızı sonradan yaptıracaktık, Geçen ramazanda bir gece bizde erkek mi. safirleri toplanıp yemek yediler ve oturdu- Jar. Lâkin bunların nikâh kıydıklarını bü- Bundan benim haberim yoktur. Nikâhı kıydığı iddin edilen Hasan da: — Ramazanda bir gece Şabanın evinde toplanıp yemek yedik. Pakut nikâh kıyma- dik. İddianın aslı yoktur, Dedi, Dinlenen bir şahid ise ramazan- da gece Şebanın evinde misafirler toplan- dığının ertesi günü maznunlardan Arife. nin: «Dün gece Şabanla nikâhımız kıyıldı. diye komşulara el öpmeğe çıktığını söyle- di. Arife bu iddiayı da reddetti, Diğer maz- mahkemeye getirilmesi ve şa- için muhakeme başka Birleşik esnaf cemiyetleri kongresi Birleşik esnaf cemiyetleri yardım taşki- senelik yardım Gekliyet aden geçirecektir, mektupları Vergi tarhında bir müşkül Bina vergisi mükelleflerine kanun kolaylık göstermiş: İradı yüzde on beşten düşen binülar için, sahipleri- ne itiraz etmek, ve bunları komisyon- lar marifetile indirmek hakkını ver- miş. Ben de bundan İstifade eitim. 438 senesinde 800 liradan 600 liraya düşmüş olan bir akarımın iradını in- dirtmek için itiraz etmiştim. Komis- yona havale edildi, İtirazımı haklı yesilik var ki, biçare memurlar elle- rindeki defteri o formülleri yapma- dan ıslah edemiyorlar. Komisyon ka- rarına istinaden salâhiyettar memu- ru vergi defterindeki kaydi bir türlü düzeltemiyor, âmiri de düzeltemiyor. Bina vergileri şimdi Hususi muha- sebelere ali olduğu halde, ne encü- meni vilâyet, ne Meclisi umumi, ne do valiler düzeltebiliyor. Bu kanalla- ra uğrayıp geçtikten sonra Dahiliye Vekâletine gidiyor, orada o senelerce kaldıktan sonra gelecek emir üzerine ancak vergi defteri tashih olunabi- Wir. Dün Maliye dairesine müracaat et- tim. 937 den itibaren 600 liraya in- miş olan vergiyi 600 lira üzerinden vermek istedim. «Bunu biz alırız, fa- kat defterde gene borçlu görünürsü- nüz-. dediler, Ben bunun doğru ol- mağığını söyledim. Memurlar da bu usulden müşteki olduklarım, yerden göğe kadar hakkım olduğunu teslim ettiler. Tahsil şefi «Buyurun!» diye bir defter açtı. 933 senesindenberi vergisi indirilmiş olan bir mükellefin hesabını gösterdi. «Dahiliye Vekâle- tinden tashihi kayd emri gelmediğin- den dolayı hâlen bu zattan fazla ver. gi alıyoruz!. dedi. Aşağı yukarı şim- diye kadar bin lira kadar fatla vergi tahsil etmiş olduklarını gördüm, Şim- diki halde, bina vergileri ber yerin Vilâyet Hususi muhasebesine aitdir. Komisyon kararları üzerine defterin tashihi kaydi Için ait olduğu memur- lara neden salâhiyet verilmiyor. Niçin bunlara itimad edilmiyor? Bunlara itimad edilmiyorsa, Hususi muhasebe müdürlerine, vilâyet encümenlerine Meclisi umumülere, nihayet o valilere bu salâhiyet verilemez mi? Ve böyle bir aalâhiyel verilmekle binlerce, yüz binlerce ihtilâfın, memur ve mükel- leflerin maruz kaldığı müşkülâün önü alınamaz mı? Eshabı akardan: İbrahim Cam ve çivi satışı serbes Ortü Anadoludaki #elzele fejâketi müna- sebetile hükümet, toptan çivi ve cam mi- bayaatına karar vermiş, bu hususta bazı idari tedbirler alınmıştı, Mübayaat bittiği için hükümet, cam ve çi! satışlarını tekrar serbes bırakmıştır. Mahkeme eski kararında wsrar etti Sirkeclde Kasap dükkünmda şakalaşır- larken çıkan kavgada kasap çırağı Gâniyl öldürmek kasdile bıçakla yaralıyan İbra- him birinel ağirceza mahkemesinde mu- hakeme edilmis ve sekiz sene hapse mah- küm olmuştu. Temyiz mahkemesi bu kara ri nakşetdiğinden dün İbrahimin yeniden muhakemesi yapılmış, mahkeme, evvelce verdiği sekiz sene hapis kararında İsrar st. miştir. Kurbanlarımızın derilerini Türk Hava Kurumuna vermekle, zel. zele felâketzedelerine, kimsesiz yavrulara ve milli havacılığımıza yardım etmiş olacağımızı unut- Karilerimizin | (Benzin ve petrol Fiatlere bir mikdar zam yapılması kabul edildi gehrimizdeki ecnebi benzin ve petrol şir- ketleri mümessillerinin bir müddet evvel Ankaraya giderek bu madde flatlerinin membaında arttığını beyanla hükümetten zam müsaadesi istediklerini yazmıştık. Hü- kümet yaptığı tedkikatta petrol ve bensin fintlerinin menşelerinde arttığını tesbit etmiştir. Ticaret Vekâleti, şirketler ile an- laşma neticesinde yeni bir flat csdveli ha- zırlamıştır. Buna göre, benzin litresi 15,20 kuruştan 16,50 a, şişesi 76 kuruştan 83 e, çifte teneke fiatleri de 529 dan 615 kuruşa çıkmıştır. Gaz flatlerine gelince, büyük çit- te gaz tenekesi 495 den 530 kuruşa, kilosu 14/70 den 15,90 a fırlamıştar. Mazot fiatle- rinde de yükseklik vardır. Vekâlet, bu resmi flat listesini dün şehrimizdeki alâkadarla- ra tebliğ etmiştir. Önümüzdeki hafta için- de satışlar bu flatler Üzerinden yapılacak- tar. Cihangirde Kristal apartımanında oiu- ran Aganvi ve Biratör isimlerinde iki kadın, dün odalarında yaktıkları mangal kömüründen gehirlenmişler, berayı tedavi Beyoğlu hastanesine yalırılmışlardır. Iki rakip Mahmud ile Akif birbirlerini yaraladılar Fatihte oturan Akif isminde birinin ca hayatı yaşamakta- dir. Akif, karısının yanında bulunan sekiz yaşındaki çocuğu Lütfiyeyi almak fzere onların oturduğu eve gitmiş, bü yüzden aralarında kavga çıkmıştır, Münazaa neticesinde Mahmud makasla Akifi muhtelif yerlerinden tehlikeli surette, Akif de Mahmudu bıçakla kollarından ehemmiyetli şekilde hâdise poli- se asktemiş, iki yaralı da Beyoğlu hastans- #ine kaldırılmıştır. Her ikisi hakkında xa- nuni takibat yapılmaktadır. Şehrimize kalay geldi Şehrimize yeniden 25 ton kalay gelmu- tir Kalay Hitlerinin düşeceği söylenmek. ir, Taşla gözü kör etmek davası Mahkeme, hukuku umumiye namına davanın takibine karar verdi Galatada zorla evine girmek istediği Me- Jâhat adındaki kadının kapıyı açmamasın- dan hiddetlenerek taşla gözünü kör etmek- ten maznun Hasanın muhakemesine dün ikinci ağir ceza mahkemesinde başlanmış- tır. Yapılan tahkikata nazaran dört sene kadar beraber yaşıyan Melâhatle Hasan oi- ribirlerinden ayrılmışlar. aradan bir müd- det geçtikten sonra bir gece tekrar buluşup Galatada bir meyhanede rakı içmişlerdir. Bir köfleci dümzünında karınlarını doyur- duktan sonra Melâhat ayrılıp evine gitmiş, Hasan da arkasından eve giderek zorla işe- riye girmek istemiştir. Kapının önüne çıkan Melâhat, Hasanı içeriye almak istemeyinee fena halde hiddetlenen Hasan yerden aldı- ğı bir taşı fırlatarak Melâhatın sağ gözü- nü kör etmiştir. Dün ikinci ağireeza mahkemesinde maz- nun Hasan suçunu inkâr ederek Melâhata taş atmadığını ileri sürmüştür. Melihat iss Hasandan davacı olmadığını söylemiştir. Fakat mahkeme, tatili uzva sebebiyet su- çundan dolayı hukuku âmme namına Ha- san hakkında davanın devamına karar vermiş ve şahidlerin çağrılması için mu- hakeme başka güne bırakılmıştır. Milli iktisadı koruma lâ; İSTANBUL HAYATI | Edebiyat kavgası Son günlerde Babıâlide gene bir post kavgası başladı. Yeni bir güzete- rin köşesinden yükselen cilz bir çığlık, hayli zamandanberi üstü kül lenen bir ateşi yeniden alevlendirdi. Dikenli, sarp edebiyat yamaçlarında €ski kahramanlarla yeni cengüverler döğüşe tutuşlular. Her iki tarafın eli kalem tutanları derhal karşılık cepheler kurup birbirlerini bombar- dımana başladılar, Karalama kâğıdı yığınlarından o yapılmış siperlerden, kurşun yızıltısımı andıran İnce fer yadlar savruluyor: — Sizler eskisiniz.. Bizler yeni- yiz... Siz çekiliniz, biz geleceğiz. Keskin vızıltılar, karşı istihkâmın önündeki mürekkep tenekelerine çar- pıyor. Kara tenekelerin ardından, etrafı kır saçlarla halkalanmış çıplak başlar görünüyor, obüs gürültüsü gi- bi homurtular yükseliyor: — Süsunuz... Siz küçüksünüz, biz büyüğüz... Söz bizimdir. Daha sizin sıranız gelnredi. Gazete sütunlarında bu yeni cen- gin her gün yeni bir safhasını görü. yoruz. Alev günden güne genişliyor. İki taraf da seferberlik ilân etti. Crp- helere her gün yeni yeni gönüllüler iltihak ediyor. Çarpısma gürültüleri halk arasın- da da dedikodu mevzuu oldu. Yedi- den yetmişe kadar dedikodu meraklı- ları meydana çıktılar. Herkes yaşma göre taraflardan birinde yer alıp cep- he kahramanlarını geriden talırik ediyorlar. Evvelki gün akşama doğru Babıâll yokuşundan iniyordum. Yüksek sesle konuşarak karşıdan gelen on dört, on beş yaşlarında birkaç mektepli ç0- cuk bir kitapçı dükkânının önünde durdular; — İşte eskilerin kof dedikoduları, Bunları da edebiyat diye satılığa çı. karmışlar. Büyük ediplerimizden birinin ismi. ni taşıyan bir kitabı parmağile işa- ret etti: — Nah... Şu kitaptan bizde var, Babam getirmişti. Okuyayım dedim; Valla, billâ bir şeycik anlaşılmıyor. Benim dün yazdığım tahrir vazifesi ondan daha iyi. Öleki daha yüksek sesle atıldı: — Dün akşam evde konusurken babam bir şeyler söyledi. Tevfik Fik- retin şiiri imiş, Bir kahkaha atara kilâve etti: — Dun mi okudu, şiir mi söyledi; anlayamadım be yahu... Turp sika- yım öyle edebiyata... Kıraathanede üç gençle yaşlıca bir adam münakaşa ediyorlar: — Olmaz bayım, olmaz, Edebiyat, hayal mahsulüdür. Hayalden taşan duygular bir takım saçma sapan ve. zinlerle, kafiyelerle tahdid edilemez. Ne imiş o aruzlar, heceler, bilmem neler?... İnsan, içinden gelen şeyi ser. besçe söylemelidir. Şiir böyle olur, Yanındaki, yumruğunu masaya Yürüyor: — Evet... Vezin terazisinde tartık miş lâkırdıları şiir diye okuyamayız artık. Bir zaman gelecek ki, bizim edebi hâreketlerimiz de bir bomba tesiri yapacaktır. Yaşlı zat dudak büktü: — Fakat o zamana kadar yetişen yeniler de sizi kovalıyacaklar. Delikanlı masaya bir yumruk daha savurdu: — İstiyoruz. Yerimizi istiyoruz. Ve bağırıyoruz işte... Yaşlı zat garip bir tebessümle mi- rıldandız — Hakkımız var evlâdım, Ağlamı. yan çocuğa meme vermezler, Münakaşayı daha fazla dinliye meğdim. Cemal Refik ..211101EEEAAEEERENEEEEEEEEEEENE KARAN Manifaturacılar birliği Şehrimizdeki manlfaturacılar araların» da toplanarak mevecvd birliğin ithalât he mited şirketi haline ifrağını görüşmüşler. dir. Manifaturacılar, esas itibarile şirkeğ kurulmasına karar vermişlerdir. Taksim - Ayaspaşa caddesinin kati plânı Taksim ile Ayaspaşa arasındaki 85 met rleik geniş in caddenin plân kati şeklini almıştır. sında beyziyüşgekii bir yeşillik tesis eli- Taksim meydanındaki