Mayn silâhı ile ingilterenin denizler ei hâkimiyeti tehlikeye sokulabilir mi ? Mıknatıslı maynler tehlikesi uzun sürmiyecektir. Bunları toplayıp imha etmek çaresi bulunmuştur 'Tahtelbahir harbinden umduğu tesiri göremiyen Almanya mayn si Iâhına sarılarak yeni bir mücadeleye girişti. Beynelmilel hukuk kaidesi maynin istimal tarzını tahdid ettiği halde Almanya bu kaideye tabi ol- mıyarak her istediği yere mayn dök- meğe başladı. Hem de bu sefer kul- Jandığı maynler mıknatıslı cinsten, Gerçi mıknatıslı mayn yepyeni bir icad değilse de harpte İstimali ilk de fa vukubuluyor. Mıknatıslı mayn esas İtibarile de- nize demirlenerek sabit vaziyette du- Tan ve bu bakımdan âlelâde mayne benziyen bir silâhtır. Yalnız ya sığ sulara, dipte kürsüsü üstüne otur mak üzere ve yahut vasat derinlikte sulara âdi tarama cihâzının tarayâ- miyacağı umka demirlenmiş olarak atılır. Tam üstünden ve yahut yaki- nından (takriben 30 metre kâdar) bir gemi geçerken gemi bünyesini teşkil eden demir lâvhalar tarafın- dan cezbedilir. Bu cezb hadisesi maynin dahilindeki akümüldtörden aldığı cereyanla işliyen bir âletin mayn zarfına verdiği mıknalıstan ve yahut maynin esasında mıknatıslı imal edilmiş olmasından İleri gelmek- tedir. Böyle bir maynin bir gemiyi batırabilmesi için hamil olduğu be- rut şarjı takriben 100 kilo trotll ba- rutu olmak Ifizumdır ki bu mikdar &âi maynlerde 100 ile 250 kilo radde- sindedir. Her hangi bir maynin ağır- hk ve mahfazasile diğer teferrüati barut şarjının takriben dört mislidir. Şu halde mıknatıslı maynlerin sikleti 500 kilo tahmin edilmektedir. Bir de- niz tayyaresinin bunlardan dört ta- ne nakledeceği kabul edilebilir. Âdi bir maynin patlaması için ge- minin mâyne çarpması icap etmekte- dir ki bu bir tesadüf işidir. Halbuki gemi bünyesi mayni bulunduğu nok- tadan hızla kendisine doğru çektiği takdirde maynin infilâkı tesadüfe bırakılmamış olur. Hele geminin her İki tarafından birer mayn cezbetme- si temin olunursa bir anda hasıl olan iki infilâk tesirile gemi daha çabuk batar. Mayn gemi tarafından cezbi nında oturduğu kürsüden kurtula. Tak gemiye doğru giderken merbut bulunduğu ince tell kürsüdeki maka- rasından sağmakta ve yâhut da bu tel bir mikdar sağıldıkten sonra ucu bir yere bağlı olmadığından makarâ- dan kolayca çözülmektedir. Bu tak- dirde cazibe kuvvetine karşı delk ve teması azaltılmış olur. Mıknatıslı maynin tahtelbahirden atılması bittabi mümkün olamaz, Tayyareden atıldığına göre sukut sü- ratini tahfif için paraşütle atılması Yâzımdır ki bu da hem içindeki mık. nalısiyet tevlid eden cihazı hasara maruz bırakmamak ve hem de suku- tun muntazam olmasını ve dolayısi- le maynin deniz dibihe indiği zaman 'Tayyarelerden bu maynlerin su üstü gemisi veya tahtelbahirle atılan alelâde maynler gibi muntazam fası- Bunlar ancak bu sahaya serpme ha- Mnde atılabilir. Şimdiye kadar bu maynlere çarpan vapurların İngilte- Te sahillerine yakın noktalarda bat- maları da gösteriyor ki bu maynler çok derin sulara değil, vasat derin. Mkte olan yerlere ve yahut sığ sulara atılmak üzere tertip olunmuştur. Esasen Şimal denizi fazla derin olma- dığından İngiltere sahillerine yakın sahalar bunlar için çok elverişlidir. Ajans haberlerine göre Taymis neh- “Bine de atıldığına bakılırsa demirli, . yani sabit olduklarına hükmedilmek- tedir. Zira serseri olsalardı akıntılı nehir sulârına atmaktan içtinap edi- Mirdi. Bu maynlerin serseri olmadık- larının diğer bir sebebi de serseri olur- sa Alman tahtelbahirlerine karşı tehlike teşkil etmeleridir. Bu münasebetle bildirmeliyiz ki tahtelbahirlerin âitıkları son sistem torpil (torpido) ler de başlıklarında- ki mıknatısiyet sayesinde nişan ha- tasından mütevellid Inhiraflı seyirle rini “bizatihi tashih etmektedirler. Yani İyi nişan alınmadan atılan tor- pido hedefin önünden veya gerisin- den geçip gitmiyerek hedef olan ge- mi tarafından muayyen bir zaviye ve mesafe dahilinde cezbedilebilmekte- dir ki bu da mıknatılsı maynler gibi bu harbin modasıdır. Bir de geçen umumi harpten son- ra akıntılı sularda, meselâ boğaz ve nehirlerde kullanılmak üzere icad edilmiş bir nevi mayn vardır Kİ sü- yun satlından birkaç metre aşağıda akıntıya kapılarak gider ve müayyen bir zaman sonra içerisine su girerek ağırlaşır ve daha derine inerek bu sefer derinlerdeki ters akıntı ile ge- riye döner ve içine aldığı suyu oto- matik suretle tahliye ettikten sonra bitekrar akıntıya tabi olur ve bu min. val üzere boğaz ve yahut bir nehir dahilinde dolaşıp durur. Bu harpte belki bu tip maynler de kullanıla- caktır, Şimdi rüknaetıslı maynlerin nasıl toplanacağını gözden geçirelim. Şa- yet bu maynler denizin dibine otur- muş vaziyette İseler tarama tellerile kesilmeleri kabil olamaz. Fakat kür- süsü deniz dibinde kaldığı halde maynin kendisi tel ile kürsüye mer- but olarak dipten mürtefi vaziyette bulunuyorsa şakulen askıda duran maynin telini iki ahşap geminin pe- şinde sürüklenen tarama tel halatı ile kesmek mümkündür. Tarama hâ- Yatları kalın çelik tel olup bükümleri arasında keskin bıçaklarla nücehhez- dir, Dairenmadâr bıçak halindeki bu halatın birkaç defa mayn teline s#ür- tünmesi bu ince teli kesip koparma- ğa kâfidir. Sebhiyesi ile su sathına fırlayan mayn kurşunla delinerek in» filâk ettirilmek suretile imha edilir. Bu usulden başka gene ahşap iki tarayıcı geminin arasına donatılarak peşlerinde sürükliyecekleri tarama zincirine su altında ufki gidişi dü- menle temin edilen demir lâvhalar bağlanmak ve bu tertibata mıknatı- siyet tevlid elmek üzere gemiden ce- reyan verilmek suretile mıknatıslı maynlerin patlatılması mümkündür. Maahaza yalnız mıknatıslı tarama inciri de -bu-işi görebilir. Bu mayn- ler serseri olarak atılmış olsalar da- hi bu usul İle imhaları mümkün gö- rülmektedir. © Mıknatıslı maynlere karşı mücadele evvelemirde ahşap teknelerledir ki . bilhassa (balıkçı barkoları bu işe çok elverişlidir. İn- gltere bu teknelerden o binlercesine maliktir. Diğer taraftan bilimum harp gemilerile ticaret vapurlarının teknelerine mıknatışiyet nakletmiyen bir müdde bulunarak sıvanacaklır, Alman tahtelbahirlerinin mıkna- tıslı mayn sahalarını bildikleri için buralara sokulmıyacakları tabii ise de fırtınalarin ve şiddetli med ve ceziş akıntılarının tesirile bu maynle- rin sürüklenmeleri ve yahut tellerini koparıp serseri hal almaları çok muh- temeldir ki bu suretle tahtelbahirler için de büyük bir tehlike teşkil ede- ; mihaniki tertibatı hayibir s#ilâhla mücadele edecek vasıfaları icad ve tatbik etmek için bugünkü fen elbette âciz kalmıyacaktır. Eğer denizlerde seyrü seferi tehdid eden silâhlardan biri ve en güvenileni bu miknaıslı mayn İse deniz harbinin ezeli seyrini değiştirmeğe muktedir görülmiyen bü parazit silâha daha şimdiden iflâs etmiş nazarile bakıla- bilir. Tesiri kısa bir zamana münhâ- sır kalacak böyle tecavüzi bir silâha harpte ancak zayıf taraf müracaat eder ve nihayet birkaç muvaffakıyet- ten sonra bu tali silâh iflâsa mahküm olur. Mawn silâhı tayyarelerden ne kâ- dar fazla yağdırılırsa. yağdırılsın İn- gilterenin denizlere hâkimiyetini teh- likeye sokmağa muktedir olamâz. A.B. Mıknatıslı maynler Nasıl keşfedildi, neden çok yapıla- mıyor ? Buna karşı bulunan âlet Paris - Soir gazetesinin Alman hu- dudundaki muhabirinin işaratına gö- re Almanların deniz harbinde kullan- dıkları miknatıslı maynler, Alman bahriye mühendislerinden Von Blac imal edilmektedir, Bu maynleri teş kil eden muhtelif parçalar, Dusseldorf ve Stettinde - yapılmakta ve maynler Hamburg civarında bir fabrikada ku- rTulmaktadır. Bu maynler, nisbeten diğer maynlerden daha küçük olma» ları, denizaltılarına, küçük hacimdeki gemilere bu maynleri kolaylıkla deni- ze dökmelerini temin eylemektedir. Fakat bu maynler, mıknatıslı terti- batı yüzünden pahalıya mal oluyor. Çünkü bunlar çok mikdarda plâtin kullanılmasını icab ettiriyor. Bu se- bepten dolayıdır ki Almanya bu mayn- lerden fazla mikdarda imal edememiş. tir. 'Temin edildiğine göre bu maynlerin kullanılmasına başlandığı tarihten itibaren on gün zarfında 500 mayn denize dökülmüştür. Bu ise, mevcud stokun tükenmesine sebep olmuştur. Maynin içinde mıknatıslı tertibatın İşlemesi için vapurun maâynden 70 - 100 metreden daha uzak bir mesafe. den geçmemesi lâzımdır. Bir İngiliz mütehassısının - verdiği malümat Bir İngiliz bahriye eksperi de mik- natısı mayn hakkında şu tafsilâh vermektedir: alin müessir miknatıslı mayn tipi denizin dibinde ve yahud nisbeten dar vapur geçid yerlerinin kenarlarında duran maynlerdir. Yüksek med esna. sında vapurlar, tekneleri bunlara do. kunmaksızın 25 ayak yüksekten ge çer. Mıknatıslı mayn, denize döküldü- ğü zaman yerleşmek için birkaç daki- ka ölü yani gayri faal kalır. Mayn de- nizde yerleştikten sonra pusulalardaki mıknatıslı iğnelere benziyen mikna- ash bir iğnenin kontrolü ve tesiri al- tandadır. Vapur gibi her madeni cis. min bir mıknatısiyet tabakası vardır. Bu mıknatisiyet tabakasının ne ka- dar zayıf olursa olsun mayndeki son derece hassas miknalıalı iğneyi hare- Bu sene Portakal, Elma bol, Mandalina az &iMevsim geçtiği halde Kavun ve üzüm gelmekte devam ediyor Istanbulda kuru yemiş sarfiyatı azaldı. Bunun sebebi nedir ? İstanbulda bu sene meyvanın pek bol olduğunu söylüyorlar. Lâkin bu bolluğa rağmen ortada göze çarpan bir meyva ucuzluğu görülmüyor. An- cak bundan bir hafta, on gün evveli- ne kadar fındık, ceviz gibi kuru ye mişlerin epeyce ucuza salıldığı göze çarpıyordu. Acaba bu sene İstanbulun meyva vaziyeti nasıldır?... Yaş meyva alım satımı ile uzun müddettenberi meşgul olanlar buna şu cevabı veriyorlar — Bu sene portakal mahsulü bol- luk cihetinden sayılı yıllardan birini geçiriyor. Umumi portakal rekoltesi- nin geçen seneye nazaran yüzde yüz, yüz yirmi fazla olduğu tahmir edil mektedir. Yalnız maalesef ihracat yapılmadığı için müstahsil İstanbula fazla miktarda mal göndermekten korkuyor. Çünkü ihracat azlığı yü- zünden flatlerin düşmesi ve bunların nakil masrafını bile korumaması ih- timali vardır. İşte müstahsil bundan korkarak İstanbul piyasasına © fazla miktarda mal arzetmekten çekiniyor, Bugün biz, 100 lük ve 150 lik Dört- yol portakallarının sandıkları 125. 130 kuruşa veriyoruz. Elma mahsulü de geçen seneye na- zaran yüzde altmış, yüzde yetmiş nis- belinde fâzla tahmin edilmektedir. Lâkin bu mahsul de İstanbula az gön- deriliyor. Bir kere nakil vasıtası bül mak, blihassa bu zamanlarda bir me- sele haline girdi. Haftada bir Roman- ya vapurunu bulacaksınız. O da canı isterse alıyor, canı istemezse almıyor. Bu sene bol olan Rize, Ünye, Ordu, İnebolu elmalanıdır. Biz, meyva tica- reti yapanlar bunlara «harcıâleri; el- malar deriz. Fiatleri de çök ucuzdur, Biz bu elmaları toptan $ buçuk ve yedi kuruş arasında satıyoruz, Amasya, Gümüşhane gibi lüks el- ma dediğimiz güzel meyva yetiştiren yerlerde bu sene mahsul azdır, Amas- ya elması 15 kuruştan başlar, 40 ku- Tuşa kadar .satılır. Gümüşhane ise 12 kuruştan başlar, 15 kuruşa kadar satılır. Halde «haretâlem: dediğimiz elma- Jar bu derece ucuz satılırken dışarda mühim bir fiat farkı göze çarpar. Bu da şöyle oluyor. Bizden 4 büçük, 5, 6 kuruşa elma alanlar bunları malın büyüklüğüne göre tasnif edi- yorlar. Yani kendi tabirleri? «boy» yapıyorlar. En ufak boyda elmaları 10 kuruşa, ortayı 15 kuruşa, büyük- leri de 20 - 25 şe kadar satıyorlar. Portakallarımız seneden seneye gü- zelleşmektedir. Portakal yetiştirenler güzel, çekirdeksiz malın çok para ettiğini gördükleri için mahsullerini mümkün olduğu kadar ıslaha çalış yorlar, İhracat, bilhassa ecnebi mem- leketlerden güzel meyva talebi yerli mehsuilerimizi güzelleştiriyor. Mese- 1â Mersinde yetişen portakallarımız hakiki Yafanın nefasetine yaklaş. maktadır. Bu sene mandalina mahsulü azdır, Bodrumda geçen seneki kadar man. “ dalina çıkmamıştır. Zaten portakal ve mandalina bir sene fazla mahsul ve- Tir, bir sene az verir. Geçen sene por- takal azdı, bu sene çoktur. Geçen s8- ne mandalina fazla İdi, bu sene azdır. Bu yıl Karadeniz sahilleri çok bol yetiştirmiştir. kete getirecek bir cezb kuvveti var- “dır. Bir vapur maynden 10 metre mesa- feye kadar geçerse maynin iğnesi der- hal harekete geçer, içindeki infilâk maddelerini ateşliyen bir elektrik kon- taktı yapar. İşte miknatıslı maynlerin faaliyet tarzı budur.» İngiltere Bahriye Nezaretinin elek- trikli miknatısiyet mütehassısları bü tehlikeli maynleri patlamazdan evvel meydana çıkarmak için bir âlet icad etmişlerdir. Bu âlet, mayn tarayıcı ge- milere konulacaktır. Âlet, mayni bir- kaç yüz ayak mesaleden keşfederek vapurun yaklaşmasma hacet birâk- makazın patlatmaktadır. ların toptan fiatleri 3 ile 4 buçuk ku- Tuş arasında tehalüf etmektedir. An- karada bu sene armut mahsulü azdır, Daha İstanbulu epeyce idare ede- cek kadar kavun vardır. Manisadan epeyce mal gelecektir. Bundan baş- ka İstanbula daha 15 - 20 gün kadar gelecek üzüm vardır. Bu sene ayva da son derece fazla- dır, Ucuz meyvadan en ziyade istifa- de edenler şekereiler ve pastacılardır. Bunlar pek ucuza satın aldıkları mey. vaları kendi mahsullerine karıştıra- rak büyük kârlar temin ediyorlar. Diğer taraffan memlekette hafif den hafife turfandacılık da başlamış- tır. Meselâ Bursada yapılan tecrübe- lerle turfanda çilek yetiştirmenin ka- bil olduğu anlaşılmıştır. İstanbulluların ön çok rağbet ettiği meyva yazın üzüm, kavun, karpuz; kışın elma ve portakaldır. En çok pa ra getiren meyvalar bunlardır. Kuru yemişçiler ne diyorlar? Yaş meyvacılardan sonra şimdi de kuru yemişçilere gidip onları dinle- yelim. Kuru yemişçiler de şunları &n- Jatıyorlar: — İhracatın azalması, hattâ büs. bütün durması itibarile bundan bir hafta, on gün evveline gelinceye ka- dar kuru meyva son derece ucuzüü, Fakat bu son haftada yeni Ihracat menbaları temin edildiği için fiatler yeniden yükselmiş, eski normal hali- ne gelmiştir. Meselâ bundan on gün evvel sıra iç fındığı dediğimiz fındık toplan olarâk 29 kuruşa satılıyordu. Bugün yeni . ihracat dolayışile iç fındık 41 İ kuraşü Şikmiştir. Kabuklu gina kuruşa satilırken 16'küruşa yü miştir. Üzüm de çıkmıştır. 9 numarâ tabir ettiğimiz çekirdeksiz üzüm bir hafta evvel 7 kuruşa kadar satıldığı halde bügün 10 - 12 kuruş arasındas dır, Bu sene .mahsul döküldüğü için kuru kayısı azdır. Eski yıllara naza» ran İstanbulda kuru yemiş istihlâki azalmıştır. . Eskiden aşuteler, pestil hoşafları vesaire ile kuru yemiş Istan- bulluların hayatında mühim bir mev- ki işgal ediyordu, Bugünlerde dök- torların tavsiyeleri ile İstanbulda ku- ru yemişe karşı rağbet biraz ârtmığ tır. Maamafih İstanbul, yine âz kuru yemiş yiyenler arasında sayılabilir. Memleketmizde en fazla kuru ye miş yiyenler Karadeniz sahilleri hal kıdır. Buraya çok kuru yemiş gider. Esâsen kendilerinin de fıdıkları var- dır. Hariçlen en ziyade kuru yemiş alan Almanyadır. Bilhassa Almanlar pestile bayilıyorlar, mütemadiyen pes- til çekiyorlardı. Almanlar pestili daha ziyade marmalat yapmak için aliyor. lardı, Çekirdeksiz olduğu için pestil- den marmalat çok daha ucuza mal oluyordu, Hattâ Almanlar dut kuru- su alıp dut marmalatı bile yapmak- tadırlar. İstanbulda en çok sarfedilen kuru yemişlerin başında oüryani erikleri, siyah erikler gelir. Bilhassa son za- manlarda bir çok kimseler bunu ade- tâ birer ilâç gibi kullanmaktadırlar, Geçeri:yıllara nisbetle bu üryani erik- lerinin cinsi daha güzelleştirilmiştir. Buğün eskisine nazaran yaş mey- vaların ömürleri artmıştır. - Eski yıllara nisbetle şimdi bir sene daha uzun. müddet yaş meyva bulmak kabildir. Kuru yemişin eskiye naza- ran daha az istihlâk edilmesinin en mühim sebebi de budur, Manisada Atatürk heykeli İzmir (Akşam) — Manisada dikilecek Atatürk heykeli için açılan müsabakada birinciliği beynelmilel şöbreti baiz heykel- traşlardan Bi. Puvason'un kazandığını yaz- muştık. Heykeltraş, Manisaya gelmiş ve ney» kelin rekzedileceği yeri tesbit için tedkikala &ykelin rekzedilmesi İç r bulunmuştur. Biri dan sonra heykel inşa edilecektir. Manisada yapılacak bu kıymetli abide, elli bin Türk Yamamya, al OlmeakANE. 0 eee enin