SÖZÜN GELİŞİ Sulh içinde Afrika edeni Avrupa millelleri en korkunç silâhlarileş biribirlerine saldırdı» ları, aklın en güzel eserleri tahrip edildiği ve denizler üstünde mart lar yerine bombardıman tâyyareleri uçtuğu şu günlerde vahşi değk Himiz Afrikayı düşünüyorum. Sudan zençileri, Rantular, Fellâhlar, Boşiman. Tar, Tuvarekler, Bişarimler, Hotantolar birer birer gözümün önünden geçi yorlar: Kabahatleri insan yemekten Ibaret olan bir kısım Sudan zencileri ağaş elyafmdan mamfl elbiselerile hilekâr bir sihirbazın etrafında toplanmış, ash Asları olmiyan şeylerle avunüyor; kuru dallardan yapılmış yuvarlak kulübe lerinde Bantular süt içiyor ve belki de yarın yapacakları yağmur duasının kabul edileceğine emin bulunuyorlar. 15 yaşında bir Hotante kın hoyrsi sevgilisine daha güzel görünmek İçin burnuna kinei bir halka taktırmağa giderken bir zenci delikanlı yanaklarına bıçakla üç çisgi çektiriyor. Tuvarek- ler çölde dolu dizgin at koşturuyor, Feliâhlar tek ayak üstünde sıçrayarak dönüyor ve çıkardıkları müthiş gürültüyü ihtiyarlar «güsel buluyorlar. Bunların içinde henüz pek vahşi olanların bu günlerde merak ettikleri tek şey, kimbilir belki de, medeni Ayvrupalılardan mürekkep kafilelerin çel tanberi aslan avma gelmez olmalarından ibarettir ve küçük bir ekalliyef beyaz şapkalı istikşaf heyetleri azalarından bir âlimi yakalayıp yiyemez olduk larından acı acı şikâyet etmektedirler. İşte bu kadar. Fakat gafiller kendilerini bekliyen âkibetten bihaberdirler, Afrika maale- #0 Maliyer, eleği Yi A e, Büyük orman mıntakala- Avrupanın en azılı yankesicisi yakalandı Avrupanın en amlı yankesisi sayılan De- vid Dishbaeh isminde bir adam nihayet Londrada yakayı ele vermiştir. Bu adam diğer bir arkadaşı ile birlikte Londra ban- kalarından birinin halka mahsüs kasaların. dan birinden 600 İngiliz Uralık mücevherat çaldığından üç sene ağır ocsaya mahküm edilmiştir. Muhakeme esnasında asi & nalı kürkçü ölen Dishbach'ın yedi diyap- dan sürülmüş biz adim olduğu meydana Harp dolayısile İngüterede herkes sexs ve çabuk bir surotte yiyecek temin ederek para kazunmak hevesine düşmüştür. Bu münasebetle yapılan tecrübelere göle en kürtı ig domuz yetiştirmek imiş, Bahçesi olan bir adam on yahud on beş sterlin sormaya ila aldığı dişi domuxla dörtay Gümrük ve İnhisarlar Vekilinin tedkikleri Gaziantepte şerefine verilen ziyafette bir nutuk söyledi Gaziantep “ (Akşam) — Burada bulun- makta olan Gümrük, İnhisarlar Vekili 5. Ralf Karudenis şerefine dün akgam Bele- diye tarafından şehir namına verilan siya- fotte Belediye Relsi İle Vekli arasmda Dü- aklar söylenmiştir. B. Ralf Karadeniz es sümle demiştir ki: «— Cümhuriyetin ilinile başlıyan kai kınma hareketi bir aksaklığa uğramadan muntazaman ve hızla devam esti. Dundap snra da ayni hızla devam edecektir. Bon zamanlarda dünyanın buzuru kaçkı; Avru- pada başlıyan harbin atıbei ne olacağı şimdiden kestirilemez. Bu nevi hâdiselere karşı yapılacak şey, her türlü ihtimalleri — hazır bulunmak, icab eden i vaktinde almaktır. Hükümetimiz ve MW 'dbirleri bütün imkân ve vamtalara İs- tipad ederek tamamen almış bulunmakta ve hüdiselerin Inkişafına metanet ve em- niyetle intizar etmektedir. n gibi kalırsman ferdierden biribiri- ne sımsıkı bağlı bir millet mevcud olduk- ça, tehlikelerden asla korkmamaktayız.» Samsun Parti merkez kaza kongresi Samsun 1 (Akşam) Şehrimiz merkez Parti kaza kongresi neticelen- miştir. Yeni idare heyetine B. Muhid- din Ozkefeli, Dr. Servet Erker, Faruk Tozanlı, Bekir Sıtkı Kurtulan, Zarifi Atamer, Mustafa Çakıroğlu ve Salih Karataş seçilmişlerdir. , Baro bugün senelik kongresini yapacak İstanbul barosu bugün öğleden sonra birinei ağır ceza mahkemesi salonunda senelik kongresini yapacaktır. Kongrede Idare heyeti raporları ve bütçe müzakere eğilecek, yeni avukatlar kanunu mucibin- ©s geçen sena seçilen ve şimdi müddetleri bitam bulan idare meclisi âzalatının yer- lerine yeniden Aza intihabı yapılacaktır. Küçük Memleket haberleri * Trabzon i — Dün saat 1140 da veri- en işaretler üzerine şehrimizde yarım Ma süren pasif koruma tecrübesi başlamış- * Kütahya i — Dün burada tayyare ht- | cumlarına karşı pasif koruma tecrübesi ya- , bu tecrübeye bir çok #ayyareler İş- otmiştir, : # Trabzon 1 — Trabaon ve Pulatane tülün muntakasında bu sene üç buçuk mil- yon kilo tütün istihsal edilmiştir. Mahsul en seneye misdeten evsaf itibarile yük- Tülün müslahsillerine hitaben Ti Vekilimizin radyoda yaptıkları be- yanat tülün gürrumu tamamen tatmin eye lemiştir. çikar, Bu adam Çarlık ordusunda sahttik iginde sekirden on ikiye kadağ domuz yar- rasu yetiştirmektedir. Beki ay sonra bum- lardan her biri 100 kilogram jambon alı- macaktır. Bu kadar jambonun kiymeti 3 MA 8 İngiliz liradır. Bunların dişilerinden he biri sekiz ilâ 12 yavru yetiştirebilir. iktisadi tedbirler Ticaret Vekili bugün radyo- da izahat verecek Ankara l (AA) — Hükümetçe alınmakta olan İktisadi tedbirler hak. kında Ticaret VekiM B. Nazmi Topçü- oğlu 2/12/9390 Cumartesi günü sani 19,45 de radyo ile efkâri umumiyeye tsahat verecektir... Dünkü Meclis içti içtimainda kabul edilen kanunlar Ankara ! (Telefonla) Büyük Milet Meclisi bugün Şemseddin Günnitayın başkanlığında toplansa» rak devlet demiryolları ve Ilmanları işletme umum müdürlüğü İle posta telgraf ve telefon umum müdürlüğü- nün 1935 yılı hesabi katilerine ait kanun lâyihalarmı müzakere ve ka- bul eylemiştir. Rüznamöde bulunan ve İcra Ve. külleri Heyetinin verilen salâhiyete islinaden sanayide kullanılmak Üze- re hariçten ithal edilecek iptidai mağ- delerle makine, AlAt ve edevattan ve bunların yedek ve tecdit parçalarını gümrük resminden tenzilât yapıl mâsı hakkında âlınmış olan kararla- nn tasdikine ait kanun Jâyihsının İktisd Vekilinin hüzurile müzakeresi tasvib olunarak toplantıya nihayet verilmiştir. Meolis Pazartesi günü toplanacaktır. Muğlada tütün satışları Muğla 1 (A.A.) — 938 senesi tütün mahsulü üzerinde muameleler devam etmektedir. Beyker Salem şirketile Herman kumpanyası tarafından 2000 balya kadar tütün alınmıştır veba tütünler Muğla Ahıköy mıntakasma aittir. Flatler 34 kuruş ile 65 - 68 kr ruş arasındadır, X Şoför Ahmedin idaresindeki bir tak- si; dün subah Beşiktaşia Cuma isminde bir nezelet amelesine çarparak vücudü- nün muhtelif yerlerinden ağır sutette ya- ralanmasına sebebiyet vermiş polis, yara- lıyı hastaneye kaldırmıştır, Kazayı müteş- kip kaçan şofön polisşe aranmaktadım Bir hayli yazdan sonra #rf hayati bir temaşa gibi gören ve 0 suretle kaydeden bir sanatkârın, son senelerdeki eserlerinde hayatla muayyen bir gâye gören, kendisine müayyen bir felsefe edinen ve eserle- rini o fsisefe bakımından yazan bir maksad adamına İnkılâp ettiğini an- latmıştım. Bu felsifeyi (A. Huxely) dünyaya «Gayeler ve vasıtalar; ismi altında verdi ve bir çok lisanlara ter- cüme edildiği gibi bu nevi felsefeyi yadırgayan Fransız mütefekkirlerinin genç kumı arasında da, garip olarak kendisine çok kuvvetli bir mevki yap- ta, «Bir hayli yazdan sonra» kitabı da roman halinde bu felsefenin tekrar- dır, Hikâyenin büyük kısmı Amerikada ve sonu da İngilterede geçiyor. Baş var eden, ardından şeytan kovalıyor muş gihi baş döndürücü bir süratle yaşayan bu adamın, şöhrete iptilâm derecesinde hayata bağlılığı ve ölüm korkusu etrafında romanın başlıca vakaları toplanıyor. En mühim eşhas, zenginin sıhhatine nezaret ve ömrü- nü uzatmak için ilmi tedkik yapan, kısmen hakiki fen adamı, kısmen hokkabaz bir dökter; onun idealisk ve genç asistanı, zenginin, eski bir İn- gilis aslizade silenin son evlâdından satın aldığı aile evrakını okutmak ve tasnif ettirmek için İngütereden ge trttiği eski üniversiteler mahsulü zihniyetinde orta yaşlı acayip bir İngiliz; zenginin, mektep arkadaşı, fakat hayat felsefesi ve yaşayışı ia mamen kendisine nd bir Amerikali komşu, zenginden müessesesi için mütemadiyen para sızdıran başka bir Amerikalı üniversite emini; evde mevkii haricen manevi bir evlâd, ha- kikatte sevgili, zengine (amca) diyen güzel ve genç bir Amerikalı kızdan ibarettir, Hikâyenin bazan korkulu rüyaya benziyen bir kaç vakası var- dır, fakat kitap daha ziyade bu adam- lann kendi görüşlerine göre bir takım felsefi meseleler üstünde uzun uzun münakaşaları İle doludur. İyilik, gü- zellik; esaret, hürriyet, realite, hayal, din bu mükâlemelerin mevzuudur, Roman başladığı zaman Amerika- nın uzak gerbindeki iptidailikle sa. nayi medeniyetinin, servetin karış- masından vücuda gelen âlemi (A. Huxely) ilk eserlerindeki kudretle çi- iyor. Üslüb inceliklerine hiç bir za. mân ehemmiyet vetmemiş olan mü- harrir bunda da gelişigüzel yazıyor. Buna rağmen adamın kafasının için- de şimşek çakar gibi canlı lâvhalar uyandıran cümleler vardır. Fakat bu eserde maksadı okuyuculara bir har yat temaşası sunmak değil, bir şey öğretmektir. Ondan dolayı ilk öserle- rinde ölçüsünü pek İyi hesap ettiği Uzun konuşmalar bunda mübalâğalı yer bulmuştur ve bunlar romanı va- kit geçirmek için okuyanları sikâcak derecede çok yer tutuyor. Gerçi hepsi eşhasın her hangisinin zihnindeki hâ- Kim düşünce ve - eğer varsa - itikada taallük ediyor. Ondan dolayı romanı anlamak için sadece yanında bir lügat olmak kifayet etmeş, münüka- zmdır. Ve doktorun «Ömür uzunlu ğu mevsuu üstünde hayvanlardan aldığı misaller ve onları anlatış, in lardır, Fakat kitapta hiç bir ölçüye sığmıyacak kadar fazla yer verilen Yazan: HALİDE EDİB tatmin edecek zaaflardan uzaklaştır. mâl, «Bene liğin en çok çişiriidiği bir devirde (Huzeiy) nin bu aksi ameli tebii olmakin beraber, bem bir şeye bağlı olmamanın bizi insân- liktan uzaklaştırdığına kaniim. Bun- dün dolayı bu felsefe mütekemmil insanlar yaratsa da canlı bir ceman- te lâzım olan teşkilâtın temeli ola maz. Bundan dolayı (Propter) insan- dan siyade bir kitaba benziyor. Mw hârrir bise bu kitapta İnsanın gaye 8i ve kendisi hakkında da yepyeni bir tasnif yapıyor. İnsan, Huxely'ye göre Üç safhaya malik bir mahlüktur. Biri hayvani safhası; biri ruhani safhası; biri insani safhası Muharrir için hayvani safha zararlı değildir, daha doğrusu sevimlidir, tabildir; ruhani safha muharririn gayesidir; insani safha ona göre en çirkini, en muzır olanıdır. İnsan hayvani seviyede tabiat Kânünlarile hemahenk yaşıyor; Tü hani safhada zaman ve <ben> denilen şeyin içinde mahpustur, istediği, yap- tığı, hissettiği her şey bunların ifade- #idir. Ancak ruhani safhnda bu zin- cirlerden kurtuluyor. Kitabın bu kr sımları ve bu fikirleri isbat için ah- nan tarihi, ilmi hatiâ sanata ald şep- ler belki okuyana bazı şeyler öğrete- bilir, fakat okuyanı ikna edemiyor. Ve yavaş yavaş muharririn sanata ve- da etmiş ve illet halini alan bir fek sefenin vâlzi baline gelmiş olduğu hissini veriyor. Fakat muharrir (Propter) in uzun münakaşaların. dan harice çıkar çıkmaz, bilhassa To- mandaki ikinci derecede eşhasa iner inmez eski kudretini buluyor. Ea dikkate değer parçalarından biri İn- giliz misafirin tasnif ve tedkik etik gi eski evrak içinda yanı çılgın bir İngiliz Jordunun o hatıratıdır. Bunu okurken lordun uzun ömür meselesini helledecek bir keşif yaptı- ğını ve hâlâ bir yerde yaşamakta oldu- ğunu anlıyor. Bunu doktora anlatiyor. Doktor zengini ve yanındaki kızı alıp İngiltereye götürüyor ve heyecanlı arayışlardan sonra lordun ve lordla beraber yaşıyan kadın hizmetçinin ye rini buluyor. Tabialır kanunlarına karşı gelen, yani hayatın tabi devrini aşabilen lordla karşılaşmalarını şöyle anlatıyor «Doktor Obespo suratını ekşiterek pis havanızı içinde ileriledi Kısa tiş koridorun sonunda demir parmaklı 4 bir kapı vardı. Doktor Obespo bun sinde dar bir sahada bir takım şekik ler ve renkler meydana çıkardı. Alçaği bir yalak kenarından, bütün bu âls min ortasında bir adam oturmuş, tep hir edilmiş gibi gözlerini ışiğa çevim mişti. Çıplak bacakları sert kırmam tüylerle örtülüydü. Sırtında osvap ola» rak yalnız murdar ve yırtık bir gömleği vardı, Kudreti göğsüne çaprazvari ve vaktile mavi olduğu anlaşılan enli big İpek kurdele takılmış, boyuna altın w mine ile yapılmış St George ve ejderim resmi asılmış. Kamburunu çıkarmış oturmuş, omuzlarının içine gömülü boynunu ileri uzatmıştı. Kocaman ve beceriksiz ellerinden biri ile sol baca- gının kılları arasında kıpkırmızı mey» dana çıkan bir yarayı kaşıyordu...» (Uzun tarifedilen bu hay romanın en çok korkulu ruya ya benziyen tarafıdır.) OBilhasss erkek dişi bu iki mahlökun çığ: Tışları, tavırları İnsana hayvanat bah» çesinde bllyük maymunların kafesleri önündeki hissi veriyor. Başka hayvan, ları seyrederken duymadığımız, yalnış büyük maymunların bize verdiği hu- sursuzluğun mânasını romanın bu kis mında sanatkâr bize sezdiriyor, «Doktor Obespo içerdeki gürülü arasında sesini işittirebilmek için ba- arıyordu: «Diz bağı nişanını hamil olan Gonister ailesinin beşinci lordu, öteki hizmetçisi.» «Bunlar neden böyle olmuş?» «Zamandan?» «Zamandan mi?» «Evet, kadının ne yaşta olduğunu kestiremem amma geçen şubatta lord ki yüz bir yaşına bastı.» Amerikalı zenginin bu manzaraya karşı duyguları çok gariptir. Herşeye rağınen onun ölüme karşı duyduğu korku o kadar büyük ki tabiat kanun- larını bozarak insanın iptidafsi olan maymunluğa kadar sukuta razıdır. Muharrir belki bu iğrenç manzü- rayı, gittikçe maddileşen ve bütün ruh kıymetlerini kaybeden insanın müs- takbel bir alâmeti diye çiziyor. Her halde sanat itibarile öteki romanla, rından bana aşağı görünenbu eser küdretli bir kafanın görüşünü ve git- tikçe büyüyen bir fikir cereyanını tem» Ü ettiği için okunmağa değer sanıyo- | rum * o Halide Edib B. Süleyman Yöntiğin cenaze merasimi Evvelki gece vefat eden emektar matbüat mensuplarından B. Süley- man 'Tevfiğin cenazesi, dün meslek. taşları ve kendisini sevenler tarafın- dan kaldırılmıştır. Merhumun cenâ- esi, Topkapıdaki evinden; muharrir- ler ve Ktapçilar tarafından alınmış, buradan Topkapı camisine gidilerek naması kılınmıştır. Namazi müteakib bir polis müfre. yesinin de iştiraklle cenaze alayı Merkezefendi mezarlığına kadar git miş ve burada merhumun naaşı, ha- yırlanan makberine tevdi edilmiştir. Merhumun mezarına Basın birliği ve İstanbul Belediyesi birer çelenk koy- muştur. Merhumun ailesi efradına tariyetlerimizi sunarız. GÜNÜN ANSİKLOPEDİSİ Sovyet - Fin harbine sebep olan Sovyet talepleri Finlindiya ile Sovyet Rusya orusnda nihayeb Oharbi müucib olan ihtilârlari a£rami Fiois (yani Kıml Donanma) ge etesi şa suretle hülâsa etmektedir. Bovyoller, Finlerden, Hangos havansin- da, Finlândiya körfesinin medhalinde bir bahri ün istemişlerdir. Koza, Finlândiya körfezinin şark kısmında bulunan adala- Fin, Sirisudd havzasının da tahiimimi tş- leb etmişlerdir. Sovyetlerin evvelce elde ettikleri Port - Bultik ile Hargos üzrü kürleme yabaneş bir donanmanın girmesine kati saretig mâni Üy Sovyet gazetesine nazaran