OR ei (Yazı ve resimler | Kıyafet Vali konağının kapısı çalındı, açlı- lar. Orta yaşlı, karakuru, pejmürde ki- yafetli bir adam, şapkası elinde, boy: | Du bükük duruyordu — Birşey mi istiyorsunuz?... diye sordular. Ezile büzüle, henüz esnaflı- | ğa terfi etmemiş dilencilere mahsus bir nezaketle: — Şey, efendim, diye kekeledi ve üs tündeki elbiseyi göstererek: — Bay Kırdarın eski bir elbisesi varsa... d€ | di, zira bu pıllım pallım elbise ile as- faltlaşan, temiz sokaklarımızda dolaş- mağa utanıyorum! Kapıyı açanlar biribirine bakıştılar. Birisi | İ — Dilenmek için bu bir sebep değil- dir, dedi, sen de git bu kıyafetle Emin- önü meydanında dolaşıver!... Arkadaşı bu tavsiyeyi şöyle tamam- tadı: — Merak etme, artık Taksim mey- danmde da dolaşabilirsin bayım!... Nüfus Taksi şoförü deyip geçmeyin. İçle- inde ne okur, yazarları, ne dil bilir- leri, ne allâmeleri vardır. Bu çeşid şoförlerden biri durakta hem müşteri bekliyor, hem gazeteleri okuyordu. Birdenbire bir gazete sütu- Kukla!... Dota durdu, havadisi Delal ve alâ ka ile okuduktan sonra başını otomo- bilin penceresinden çıkarıp meslektaş- larına seslendi: Bana bekin çöcuklar, kötü bir haber var!... Şoförlerin kimi yeni bir belediye ver- gisi zannetti, Kimi yeni bir seyrüsefer nizamı sandı, Kimi de «Karaköyden Tünel kapısına gitmek için acaba Be- şiktaştan mi dolaşılacak?» diye düşün-| dü ve: İnce sa2!... Hayall, May Amea'dam Yürek — Hayrola? diye bağrışarak telâş- Ja arkadaşlarının başına üşüştüler. | Gazete okuyan şoför, adam çiğnemek- le meşhur bir meslektaşının yüzüne bakarak — Kötü, çok Kötü, dedi, nüfusu- muz on sekiz milyona çıkmış!... Arapça Radyonun düğmesini çevirdile ra İslüsyonu çıktı Gong şriyat henüz ba niştı. Kar: Bp ca kulak kabarttı ajans haberlerin- Adeli bir tip. İçten | Hassas tip Yedi “yade dişa değer ve- : bitenleri kime item akikasın da duyar, Komşu bay & yeni bir elbi- | tadını atmıştır; yal | hiz bir şey müste ka; Bakici dostluk da Ramazan eğlenceleri: den sonra başmakale hülâsaları verili- yordu... Kadın kocasının yüzüne baktı; — Arapça neşriyat başladı galiba, dedi. Erkek: — Hayır, diye başını salla- dı, spiker İkdam gazetesinin serma- kalesini okuyor!... Pantalonlu kadınlar! Önde iki şık, muhteşem bayan, ar- kada iki pısırık, çelimsiz bay kır gez- mesine çıkmışlardı, Şişman bayanlar zayıfıyacak, zayıf baylar da şişman- hıyacaklardı!.. Kadınlar elbiseden, mo- dadan, erkekler harpten, politikadan konuşarak bir hayli taban teptiler. Bir âralık önde yürüyen pantalonlu kadınlardan biri durarak yüksek ses- 1e arkadaşına: - Ne dersin şeri, dedi, Doroti Lamur olacak haspa, kadınların pantalon giymesine itiraz ediyormuş!... Buna arkadaki erkeklerden biri: — Hay münasebetsiz hay! diye ce- vap verdi. Bu ani müdahale, bilhassa kadın lâ- fına karışmak, herkesin garibine gitti. Arkadaşı hayretle: — Sapa ne yahu?... diye koluna ya- pıştı. Öteki gözleri yerinden fırlamış bir halde arkadaşının “kulağına fısıl dadı: Bana ne olur mü birader, dedi, bu moda sayesinde birkaç değişik panta- lon sâhibi oldumm!... Saygısızlarımıza mahsus... Sivasta kurulan vagon ve lokomotif fabrikasının açıldığı gün Haydarpaşa- dan bir banliyö trenine bindiler, Bos- tancıya gideceklerdi. Vagonlar hınca hınçtı. Sağa sola bakıp oturacak bir yer ârarlarken ikinci mevki kompar- tamanfırdan birinde bir yolcu gördü- ler. Kanapeye yatar gibi yaslanmış, çamurlu iskarpinlerini de karşıki ka- napeye dayamış, iki, hattâ üç kişilik yer işgal etmişti. Yer arıyanlardan biri — Bölü şu saygısızlardan kurtula- madık! diye homurdanğdı. Arkadaşı: — Merak etme, dedi, bun- dar sonra kurtulacağız! Artık kendi saygısızlarımıza mahsus vagonlar ya- pa brikamız var?... a FOTOĞRAF TAH”“İLLERİ!. tabilliğe w karış bir k Yanife 7 hı Canbaz1... ba