—AKŞAMDAN AKŞAMA Dünyanın serveti er insanın hissesine in lira düşüyor! ma Birleşik © Cümkhuriyetleri- Milyar g Klee hesaplamışlar: 322 ii Tiğ armış. (Takriben 400 mil Dİ geçer) ret dü deyince, binaları, tica- Bakliyağ a, ziraat mahsullerini, vasıtalarını, hususi şekilde terle *9YayI, hülâsa bir milletin sini p, in, vine aid ne varsa hep- Buna katmak lâzımdır. Türk ia in insan 400 milyar Miyan, in ne olduğunu kavrıya- Gi 4, <astonomik» denen hav- Türkü Sığmaz rakamlardandır. Milyon Yenin bütçesi takriben 300 1333 eğime göre, bu para bizim ral; ik devlet yaridatımız mik- adadır. rağ çe Müttehiğ Cümhuriyetle- “Em ve cenuhi servetin üçte ikisini temsil edi, Yor ferzedelim, O takdirde bu kıta- Din ii in edebiliriz, ia te e devam ederek dünya- daa servetini 2000 milyar kes- Tiz. Zira cihanın en müreffeh Amerikanın şayed zen- | geri kalan kıtaların Asya ve Afrika gibi sefalet ii 1hil - 1409 nisbetinden fazla > gerektir. al başka bir hesap: Derler ki 2000 a iki mifyar adam varmış. milyarlık umumi serveti bunla Kühlar gı taksim #dersek, adam başına bin | x e Sermaye düşüyor. Dikkat buyu- — ağ Bin liralık senelik gelir değil, Pe kadarcık bir re'sülmali olan in- ka hayatı ne olabilir, malüm. En kemmel plasmanla ayda on lira Mürfedecek bir hayat temin edebilir | ektir. (Fakat yollar, her türlü halar ve bütün umumi hizmet mü- leri de bu on lira hisseleri ile temin, olunacak!) İşte, bu hesaptan, bunca medeni- İ e? rağmen beşeriyetin henüz ne fa- duğu hazırlıksız, ne sermayesiz ol- Yl meydana çıkıyor. Filhakika, Af- bağli Asya kıtalarında, hattâ Av- Yi bazı yerlerinde ayda on lira- Hilar Çak ya göçebeler, köy- seriye iller vardır. Dünyanın ek- Pir payi başka bir hüküm daha: vadettiği İ Sosyalist nazariyelerinin etmek sürüşe müsavaten taksim dünyan ne cihanda tahakkuk etse, meydana yine cennet olamıyacağı düm EDİ ski İnsanlığın daha çok imi bir çok nesillerin bei unyadaki servetin ferd ai 09 liradan, meselâ 20000 1. ia; a ei lâzım... Ancak o za- Elmir, yale edeli, ben yiyece- Beçilecektiz mın belki biraz önüne Si hikâyede. Si kâyede; işe öbür kardeşlerimiz duy- İm, ÖNÜ burada hatırlatmak Ayda on yi trah yes Yaşay; ç ölçüsü, dırlar. klan yukarı bir ha- —— kendilerini « dünya “satın fevkinde saymalı- Ame- Öyleyse: Umum servetin 322 de Amerikadaki | servetini 600 milyar Türk lirası | ti - heyat - bunlardan mürek- | ŞEHİR HABERLERİ Dünkü lodos fırtınası Adalarda sandallar güç kurtarıldı, Usküdarda bir ağaca yıldırım düştü ! Dün saat on buçuğa doğru gök yüzünü siyah bulutlar kaplamış ve şiddetli bir lodos fırtınası başlamış- tır. Rüzgâr ortalığı toz ve dumana katmıştır. Fırtına bir çeyrek kadar sürmüş, bunu #akiben şiddetli yağ- | mur başlamıştır. Yağmurdan sonra rüzgâr hafiflemiştir, İkiden sonra yağmur durmuş, hava açmıştır, Lo- dos hafif şekilde devam etmiştir. Taksim kışlası Camlıköşk ve garajdan işe başlandı Maliye Vekâletinden Beledi: dilen Taksim Kışlası müşle, tırdmasına (o başlanmıştır. e Yıktırılmağa başlanan kasım, Taksim meydanı şısında ve kışla ile Taksim ji rakolu arasındaki Camlıköşk, garaj ve di- | er gazinolardan ibarettir. Bu kısmın | süratle yıktırılması için Belediyenin elin- deki bütün daimi amele tavzif edilmiştir. Vali Dr. LâMi Kırdar taralından veri- emre göre bu amele geceli, gündüzlü | WarAK bu adayı kaldıracak ve derhal yolun inşasına başlanacaktır. Yol 70 meire genişliğinde olacak ve nihayet Cüm- | huriyet bayramına kadar yetiştirilecektir. Yıktırılmağa başlanan saha on bin met- re murabbal genişliğindedir. le Düğün masrafı Parası ve elbisesi olmıyan genç ne mış? Aleko adında biri bir kızla övlerimeğe karar vermiş fakat parası ve elbisesi ol- madığı için, tanıdıklarından Lütfinin evi- derek — Kardeşin elbisesi paltosunu istiyor. Ver de götüreyim. İ Diye elbiseyi ve paltoyu alıp savuşmuş- tur, Aleko paltoyu sekiz liraya rehin biraka- | rak bunu düğün masrafı yapmış ve elbi- | seyi de giyip düğünü tamamlamıştır. Pa- kat düğünden sonra dolandırıcılık meyda- na çıkarak kendisi yakalanıp mahkemeye verilmiştir. Aleko mahkemede suçunu itiraf ederek! — Düğün için param ve elbisem yoktu, bu işi yaptım. Demiştir. Şahidlerin muhakeme başka gür çağırılması için bırakıl mıştar. Karikatür sergisi Üsküdar Halkevinde, karikatüristimiz Cemal Nadirin eserlerinden mürekkeb bir cağını haher vermiştik. Sergi #ün açılmışlır. Her gün sabahlan akşama gezilebilmektedir. Dühüliye yoktur. ayın on sekizinde kapanacaktır. biri bir tek ferde aid demekti En sol fikirlerin tenkidini yukarı: ki rakamlar fazla tefsirlere ihtiyaç hissettirmeksizin kendi kendiliğinden yaptığı gibi, en sağ liberalizmin hak- sızlığını da bu nisbet ortaya vurmak» tadır: Bir milyarder, yukarıda anlat- tığımız «bin lira sermayeli» bir milyon adamın hakkını kendine almış de mektir, Bu mukayeseli rakamlarla bütün dünya iktisadiyatına ve iktisad sis- temlerine, mezheblerine - velev tak- ribi olsun - bir nazar atılıyor sanırım. (Vâ - Nü) —— Fırtına Adalarda bilhassa şiddetli | olmuştur. “Buruda deniz çök kabar- mış, motörler, kayıklar dalgalar ara- sında kalmışlır. Bunlar takip edile- rek ele geçirilmiştir. Saat onu elli geçe Heybeliden hareket eden vapu- run halatı kopmuştur, Fakat bir ka- za olmamıştır. Dünkü fırtına esnasında Üsküdar. Karilerimizin mektupları Şirketi Hayriyen sonbahar tarifesi ardan 8.33 den sonra köp- £ 9,15 de ise de her sabah Du vapur 15 dakika rölarla gelmekte bu #uretle iki sefer arasındaki fasıla 1 32- ate yaklaşmaktadır. ları 18,05 den sonra Üs- küdara 1845 de vapur var ise de bu vapur da 12-15 dakika rötaria kalka- (| bilmektedir. Mezkür vapur 55 dakika zarfında biriken yolcuyu istiab edebi- lecek büyüklükte değildir. 3 — Şirket yeni tarifede 24.15 gec? postasını kaldırmıştır, halbuki Kudi- köyü ve Haydarpaşaya her akşam bu saatle vapur vardır ve Üsküdara üi- maması için de hiç bir sebep yoktur. N. Ku. Kadastro faaliyeti Umum müdür bir iki güne kadar Hataya gidiyor Beykozdaki Cün: t arazisinin Bulgaristandan gelerek Istanbul vilâyeti da» hilinde iskân edilen muhacirlere verilmesi kararlaştırılmıştır. Evvelki gün Gemiliklen şehrimize gelen tapu ye kadastro umum müdürü B. Halid | Ziya Türkkan Beykoza gitmiş ve Beykoz kaymakamile birilikte Cümhuriyet köyünün muhacirlere taksimi işile meşgul bulunaa | kadastro heyetinin faaliyetini tedkik etin!ş-| tir. Umum müdür, yağmurlar başlamadan evvel bu arazi taksimi işlerinin Lamamlani- | mast lâzım geldiğini nazarı dikkate ala- rak kadastro heyetine lâzım gelen vesait e bazı yardımcılar vermiştir. B. Halid Ziya Türkkan, dün Amkaraya dönmüştür. Ankarada bir iki gün kaldık- tan sonra Hataya gidecektir, Hatay, Pran- sz işgali altında bulunduğu 2#aman kadas- tro faaliyetine b muşta, Umum müdür, | kadastro faaliyetini larına göre tertip ve Büyük otellerin kapanmasile Belediye alâkadar oluyor Perapalas ve diğör bazı otellerin kapan- ması Belediyenili ehemmiyetle nağarı dik- katini celbetmiştir. İstanbulun en büyük ölellerinin bu suretle Kapanması gerek seyyahlara, gerek gehrimize gelecek mi- saflrleri ağırlayacak Muntazam bir yer | bulunmaması — balımından ehemmiyetle telâkki o edilmektedir. Belediye, otellerin kapatılması sebeplerini tedkik ederek bunların yeniden açılıp faaliyete geşme- | leri için müzaheretie bulunacaktır, Bir koca karısını yaraladı Ortaköyde oturan Sara ile kocası Av- ram arasında kavga çikmiş ve Avram ek- mek bıçağile karımı yüzünün muhtelif taraflarından yaralamıştır. Sara Beyoğlu hastanesine kaldırılmıştır. Bay Amcaya göre!... | Futbol maçında l stadda maçları parasız seyretmek için Çi- da, Çinilide bir ihlâmur ağacına yıl- dırım düşmüş, etrafa başka bir zarar vermemiştir. Yalnız bunu görenler | yangın zannederek itfaiyeyi haber- | dar etmişler, bir grup buraya gitmiş- se de iş anlaşılınca geri dönmüştür. | Yine dünkü fırtına siralarında Büyükadada demirli bulunan bir yel- kenli demirini kopararak açılmış, fakat kurtarılmıştır. Men'i ihtikâr ko- misyonu toplandı Kahveciler dinlendi, buhran olmadığı anlaşıldı Meni ihtikâr kö lanmıştır. Bu toplantıda nınmış kahve tacirleri d de şelirimizde bir kahve b kâr olmadığı anlaşılmıştır. Şehrimizde iki ık uylır kahve stoku yardır, Kahve buhranı çıkmasının önüne geçmek için icab eden tedbirler alınmış- tır. Toplan satan kahveciler bundan 3on- ra fatura ve beyanname usulle pacaklardır. Diğer taraftan gür bekleyen 300 bin çuvallık kahve stokunun memlekete ithal muamelesi ilerlemekte- dir. İki seyirci düştü, muhtelif yerlerinden yaralandı Evvelki gün Beşiktaşta Şeref stadında iki kaza olmuştur; Üsküdarda oturan on sekiz Yaşlarında Mehmed isminde bir genç, ragan sarayının duvarına çıkmış, fakat bu a toprağın | sile yedi metre yük- eklikten düşerek muhtelif yerlerinden teh- likeli surette yaralanmıştır. Polis, yaralı genci Beyoğlu hastanesine yatırmıştır, Süleymaniyede oturan ot bir yaşlarında Kemal isminde bir çocuk da maç esnasın- da Penerbahçeliler tarafından o Topkapı | klübüne £ol atılırken sevincinden bulun- duğu yerde muvazenesini kaybederek düjş- müş, yaralanmıştır. Polis, Kemali tedavi al- tina aldırmıştar. | Ucuz meyva satan mağaza- ların miktarı arttırılacak Sebze ve meyva ihracat kooperalifi ta- rafından ucuz meyva satışını tamim et- mek üzere dört mağaza açıldığım yazmış- tk. Bu mağazalar, şehrin muhtelif semt- lerinde olmak üzere on beşe çıkarılacak- tır. Bu mağazalar, ileride meyvadan baş- ka sebze de satacaklardır Doktor Ahmet Asım Onur Amerikada toplanan enlernasyonal kan- seroloji kongresine iştirak eden ve muh: | £elif . sıhhat müesseselerinde tedkikatia! bulunan Ortaköy Şifa yurdu sahip ve baş“ hekimi, kadın doktorumuz Ahmet Asım Onurun deniz yolu ile dün şehrimize dön- düğü haber alınmıştır Mesud bir evlenme Muharrirlerimizden B. Reşad Mah- mud ile bayan Muzaffer'in akidleri dün Eminönü evlenme memurluğun- da her Iki tarafın akraba ve dostları huzurunda tesid edilmiştir, Arkâda- şımızla zevcesine uzun ve mesud ömürler temenni ederiz. — 2 — İSTANBUL HAYATI İngiliz siyaseti — Hayır, senin yanlışın var. Bu iş- lere benim daha iyi aklım erer. İstih- kâmlar topla yıkılmaz, lâğım atmak lâzımdır.” Düşmanın istihkâmunın altını kazarak büyük bir çukur açar- sın, oraya lüğım barutunu doldurup patlatınca istihkâm da, içindekiler de havaya fırlarlar. — Amma yaptın ha, Düşmanın is- tihkâmunım altına nasıl giriyorsun? Haydi, girdiğini kabul edelim; lâğım patlayınca düşman istihkâmile sen de havaya fırlamaz mısın?... Yüksek sesle münakaşa ederek gâ- zinoya girdiler. İstihkâm patlatan zat masaya oturur oturmaz garsona seslendi — Bize üç şişe rakı, çocuğa da bir bira getir. Sigarasını ağına aldı, kibriti yaktı ve gene anlatmağa başladı: — Ya, anladın mı azizim? Düşman istihkâmı böyle yıkılır, Bu işlere be- nim aklım erer. i zamanlarda bile böyle yaparlardı. Mütemadiyen anlatıyor, bir türlü sözü kesip sigarasını oyakamıyordu. Kibritin alevi pannaklarına kadar gelince can açısile birdenbire yerin- den zıpladı, masaya çarpıp İki barda- ğı yuvarladı, Arkadaşları bir kahka- ha attılar: - Şimdi inandık bayım. Hakika- ten bu işlere aklın eryormuş. Az kal dı, düşman ilihkâmı gibi masayı da havaya fırlatıyordun. — Muharebe işlerine de, siyaset iş- lerine de aklım erer. Hem, iyi bilirm, Simdi siz, İngilizlerin çevirdiği siya- seti biliyor musunuz?.. Kadehini bir yudumda boşaltıp ça- talını dömates salatasına daldırdı. — Hımmmm... Onu da anlatayım size. İgilizlerin tuttuğu siyasete hiç kimsenin aklı ermez. Her adamın an- lıyacağı iş değildir o. Çatalı sallıya sallıya anlatiyor, do- matesi ağzına almağa vakit bulamı- yordu. Ötede, ikinci bardağı boşaltan ço- cuğun gözleri süzülmeğe, ağzı çarpık mağa başladı. Bir aralık babasının dizine bir yumruk vurarak kekeliye kekeliye bağırdı: Baha... Heceey, baba... Uykum geliyor benim. Haydi gidip annemi de getirelim — Çocuğun bardağını tekrar dok turturken arkadaşları mani olmak istediler: — Bu yaştaki çocuğa bu kadar bira içirmek doğru değildir. — Hiç bir şey olmaz. Babasının oğ- ludur 6, Oğlum içmezse ben de içe mem, Bir kadeh rakı daha boşaltlıklan sonra izah etti: — İşte, bu da bir siyasettir. Ben her zaman İngiliz siyasetile iş görü- rüm, Onun için İngiliz siyasetine her- kesten fazla aklım erer ya... Buradan çıkıp eve gidince bizimki; «Gene mi dışarıda rakı içlin?» diye kıyametleri koparacak. O zaman ben de çocuğu gösterip, bir ahbabın düğününe git- tik, orada zorla içirdiler, Onların 20- rile çocuk bile bira içti, diye yakayı kurtarırım. Hazırladığı plânın gururile etrafa bakmarak ilâve etti: — Şimdi anladınız ya siyasetimi? İşte buna, İngiliz siyaseti derler? Cemal Rerif " > X vii de Şu «hane» kelimesi. ECÇiİrdiğ; Si istihale oldu bay Amc: » <Eve bizim dilde oturulan yer, ikametgâh mânasına kullanılan bir kelimeydi... . #Hane» de ayni mânada kulla- nılmakla beraber hakikatte bir iş yapılan yer, imalâthane mânasına gelirdi... | ... Fakat dilimiz yabancı kelime. | lerden temizlenirken «Hanes nin ye- rine <Ev> geçti. Meselâ Pastahane — Pastaevi, Yemekhane — Yemekevi oldul., Bu kelimelerden pasta ve yemeklerin yapıldığı değil, ikamet ettikleri yer mâ- nası çıkıyor! B. A. — Pek de aykırı mâna değil! Öyle pasta ve yemekler satiliyor ki bu- lundukları yerlerde bir hayli ikamet et mişlerdir!..