Hava tehlikesi hakkında çocuklara verilen bir konferans Ün, bir İlkmektebin üçüncü sınıfında, muallimin çocukları bir araya toplayıp onlara «hava tehlikesi hakkında verdiği kısa bir konferans- Muallim evvelâ ta hazır bulundum. İrili ufaklı bütün talebeler bir oda içindeydiler. hâva tehlikesini, her şeyden habersiz bu küçük kafaların an- bir şekilde canlandırdı, sonra pasif müdafan tedbirlerine geçti. tisede herkesin bir maskesi olması Wüzumunu tebarüz ettirdi. Yirmi dinlediler Bahçede van ve kında ve paydos zili çaldığı zaman me düşündüğünü sordum: ile *— Taban, da i iii T musunuz, dedi, yüzüne dakika kadar süren bu konferansı çocuklar büyük bir alâka İle kuşlar gibi civıldaşarak dışarı çıktılar. socuklardan en küçüğünü - bu, sekiz yaşında, gözlerinden zekâ ta- #sia yerinde duramıyan bir küçüktü - yakalıyarak hava tehlikesi hak- Taz evvel dinlediği sözleri tekrar ettikten sorra: «— Ben, dedi, maske bir de tabanca alacağım.» Bu tabanca meselesine hayret ettim. cayı ne yapacaksın?» dedim. Bu sefer o hayret etti: «— Sinemalar- maske takan polis hafiyelerinin elle- tabancaları?» Ve elimden kurtulup kaçtı, Çocukluk insan ömrünün en mesud devridir. Harp bile onu, içinde ya- me masal dünyasından, geceleri içinde mışıl mışıl uyuduğu billür köşk- men raklaştıramıyor. Şevket Rado olmuyı Winiper'in gi te yaşıyan kızıl tenliler | - efil bir halde hayat ii bü halk birdenbire tasarruf bilmiyen ne geçen para- imi ve dondurma gibi şimdiye kada Yük bile muvaffak olamadıkları Şi lar gibi meğe başlamışlardır, Küçük çocuk- Oyuncax oyuncağa düşkün olduklarından ni Mağazaları hiç beklenmiyen yağ- Vüşteriler bulmuştur. Ki tenliler tarihte misli tikleri geçnmuşlar ve şimdiye kadar çek- Fak şe, aKİF ve zarüretin üksülameli ola- on derecede israfa koyulmuşlardır. ü Kuzıl tentileri bi ran Amerjka kıtas görülmemiş bir zın ks, sefahat mel Nevyorkun kibar salon ve klüp ve otel- ie yeni çıkan bir modadır. Şimdiye nu, bü lüks yerlerin yemek listelerindeki Uk ve hindiler bildiğimiz pirinç ile dol- Sığırları havaya da imanyada Breslar civarında Rotenburg- İT kasırga esnasında yere inen hortum uz çifliği harabeye çevirmiştir. Kn tu- İ tilvesi çifiiklerdeki sığırları birer sa- AN çöpü gibi havada döndüre döndüre Yükseklere çıkarması olmuştur. Bü ka- Yüksekten düşen sığır ve atlar ve diğer ie mtvaşi yere pastırma gibi serilmiş- rin Bir otobüs cam sa olma Ane çok garip bir kaza tie gidere otobüs enddeden son sür- en nasılsa direksiyonu bozuldu- MZ şehrin en büyük enm eşya mağa- se, peçe EİPmİş ve yüzbinlerce tabak, kâ- yala ve Şişe bulunan camekânları ii Salamıştır. Şoför ile yolenlar mağazaya erken tavanı siyrıhp uçan otobüsün için- adanin şimalinde ve kutba pek uzak l a Yerlerde nefis buğdayı ie meşhur | ire refaha kavuş | durulmaktaydı. Kanadanın şimslindeki buz sahralarında avcılık yapan birkaç zengin Nevyorklu buradaki kıni tenlilerin evlerin- de yabani pirinç doldurulmuş tavuk ve kaz- ları gayet nefis bulduklarından memleket- lerine döndükleri zaman ağızlarında tadı kalan bu yemekleri kendi aşçıların yaptır- mışlardır. Az zaman içinde bütün Nevyor- kun kibar âlemi yabani pirinç doldurulmuş tavuk ve hindilere fevkalhde rağbet etmiş- lerdir. Yabani! pirinç yalnız Kanadanın şima- Mindeki kızl tenlilerin yaşadıkları dağ ve dar 1200 libresine 20 dolar müşteri bulamı- yan bu yabani hububatın piyasası birdenbi- re 240 dolara çıkmışlar. Bir nevi süpürge tohumuna benziyen bu yaban! hububat, hüdai nabit olarak yalnız kizil tenlilerin yerlerinde yetişmekte olma- 8 dolayisile Nevyork modası kızıl tenlilerin boş keselerini Amerikan dolarları ile doldur- muştur. kaldıran kasırga Bir yük arabası kasırgaya uğradığı za- man arabacıyı uzak bir tarlaya ve atlarım bir çukura atmış ve yan devrilmiş arabayı denizde pupayelken giden bir gemi gibi tar- Iaların üzerinden sürerek köyün ortasına getirmiş ve burada param parça etmiştir. Şimdiye kadar havada sığırlara takla attı- ran bir kasırgaya Avrupa memleketleri sah mayAıŞta, tan mağazaya girdi de porslen ve cam enkazıma gömülmüşler- dir. Porslen mağazasının camekânmı sokak- tan seyretmekte olan dört adamı da oto- büs mağazanın içine tıkmıştır. şoför cam parçalarından ağır surette ya- ralanmışlardır. Çok kan kaybettiklerinden ümidsiz bir halde hastaneye kaldırılmışlar- dır Yanmaktan kurtulmuşlar, fakat boğulmuşlar ik ismindeki i tr eki gayet büyük İngiliz Meya mÜİği 1012 senesinde İngiltereden dağı lik yaptığı seyahatte sabih bir feel hir © #ârparak yolcuları ile beraber & Sörette batmıştı, Şimdi meydana Bouthamıpiar göre bu gemi İngilterenin ten lima ği itikmen, manından bareketi anın Transatlantik buradan kömür ambarlarında büyük bir yangın çık- mıştır. Yolda yangın bir türlü söndürüle- | memiştir. Gemi sabih buz dağına çarplığı zaman yangın bütün gemiyi istili edecek bir istidad payda etmişti, Yolcuları yeni felâket karşısında diri diri yanmaktan kurtulmuş» n mahvolmağa mahkümdu. | lar ve lâkin boğulmuşlardır. nm ima emini Mahmud Sai min yeni bir i dolandırıcılık tuzağı Galatasaray - Fenerbahçe neşriyat birliği, adlı bir müessese kurduğu İddiasiyle bir çok safdilleri dolandırmış aka darcik suçlarından mütenddid sa- Gün ev, mud Salm adında biri Üç el Sultanahmed sulh ceza mahke- . sorguya çekilerek tevkif edilmiş- tahayedelumumilik tarafından yapılan defa bene e icesinde Mahmud Saimin bu luğu EDİŞ bir dolandırıcılık teşkilâtı Maha çe7dana tar, Baray Balm, «Fenerbahçe » Gala Küğıgış riya müdürlüğü. ismile bir Min Kitabıy, taaasrarak vaktile neğrettiği bir v. hakkı numarasını da köymuş Pindık pda Yeni Postahane eaddesinde anda 7 numaralı daireyi de mi. Bi şeklinde gösterip öteye ni Piar göndermiştir. Balm Anadolunu muhtelif yer- tüccarlara, resmi dairelere, lıklara, malmüdür- Mireye gönderdiği mektuplar» min, mektep kitapları ve yerli deh Ez DİŞ alış vEriş işleri yaptı- dokuda da kendi işlerine bak- de Kn Ücret veya komlsyon v.b “nk Acenteler aradığını emesenin acenteliğini kabul ettiklerin! bil. & . Fakat aradan uzun zaman geçtiği halde bir cevap alamayınca dolan- dırıldıklarını anlıyarak müddelumümlliğe şikâyet mektubu göndermişlerdir. Bu gikâ- yeller üzerine İstanbul müddelumumiliği derhal tahkikata başlamış ve Mahmud Saim yakalanarak tevkif Müddelumumil!ik bu işi haber alıncaya kadar muhtelif yerlerden gönderilen elli- ger liralık teminat paralarını Mahmud 8aim almıştır. Fakat sahtekârlık meydana Ççi- kınca müddelumum!lik, bundan sonra Mah- müd Salm namına gönderilen paraların mu- hafaza altına alınması için mahkeme ka- rarı almış ve keyfiyeti posta, telgraf ida- pesine bildirmiştir. Hâlâ Anadolunun mub- telif yerlerinden Mahmud Saim namına el- Uşer liralık teminat paraları gelmektedir. İlk takibat esmusında üç kişiden gelen pa- ralar tekrar sahiplerine iade edilmiştir. Mahmud Balmin tevkifindenberi geçen üç gün zarfında Anadolunun muhtelif yerle- Finden Mahmud Saime ellişer lira günde- Penlerin adedi elliyi geçmiştir. Bu arada birçok da gikâyetnameler gelmektedir. Mah- mud Balm namına gelen paralar posta ida- yesi tarafından muhafaza altına alınmak- tadır. BlAhare bunlar z sahiplerine iade edi- kırlarda yetişmektedir. Yakın tamana ka- | Bunlarin | Bareket ederken | Bugünkü harpte Yugoslayanın vaziyeti sıkı fakat uyanık bitaraflıktır Almanya, klering usulünün devamını istiyor Yugoslavya bu talebi kabule mütemayil değildir Pariste çıkan Temps gazetesinin Belgrad muhabiri yazıyor: Almanyanın Avrupada açtığı harp, Yuğoslavyayı dahili rejimini ıslah eder bir vaziyette bulmuştur. Sırp - Hırvat itilât B. Svetkoviç tarafından kurulmuş olan mili! birlik hükümeti- ne, Hırvat lideri doktor Maçek'in ve diğer eski Sırp partileri mümessille- rinin iştirakile, beynelmilel vasiyetin ve dahli idare tehavvüllerinin önüne çıkârdığı muhtelif ciddi meseleleri karşılamağa imkân veriyor. Dahil! plânda yeni teşkilât, hızla devam ediyor. Yeni kurulan Hırvat eyaleti, bahşettiği dahili muhtariye- tin çerçevesini çizen anayasasına kavuşmuştur. Bu teşkilât, münasip zamanda diğer vilâyetlere de teşmil edilecektir, Yirmi sene dahili bir an- laşmazlık içinde kâlmış olan Yu- goslavya, erazi bütünlüğünü koru mak için bütün mili kuvvetlerini toplamağa muhtaç olduğu bir daki- kada mili vahdetini perçinlemiş ve sağlamlaştırmış oluyor. Başvekil B. Svetkoviç bu geniş dâ- hili teşkilât plânını tatbik ettirmek İçin pek mümtaz şahsiyetlerin teşriki mesaisini temin etmiştir. Dahili vaziyetin sureti katiyede sağlamlaştırılması, harici vaziyette de derin akisler yapmıştır. Balkanlar haritasında, cografi ve askeri bir va ziyeti mahsusaya sahip olan Yugos- lavya, kendi hayati menfaatleri icabı olarak samimiyetinden bir an bile şüphe etmememiz lâzimgelen hisleri- ni susturmağa mecbur kalmıştır. Belgradda beynelmilel vaziyetin in- kişafları âzami dikkat ile takip edil- mektedir. Binaenaleyh Belgrad hükümeti, Al- man ihtıraslarının Avrupada açtığı harbe karşı, sıkı, fakat müteyaklız bir bitaralfık vaziyeti almıştır. Bu bitaraflık, krallığın istiklâline ve bü- tünlüğüne dokunacak her hangi bir harekete karşı koymak için icap eden bütün ihtiyati tedbirleri almağa mâ- ni değildir. Çünkü Avusturyanın | Karı koca arasında kavga Şevki, kıskançlık, me Hü- seyin de yemek meselesinden karılarını yaraladılar Hüliçte Hamam sokağında Şevki ismin- de bir genç; bir müddetenberi karısı Sa- bihadan şüphelenmekte ve bu yüzden muh- telif zamanlarda aralarında kavgalar ol- maktadır. Şevki, dün gene bir aralık er gelmiş, fakat karısının bazı soğuk mua; lelerile karşılaşmıştır. Şevki bu muamı den mütevellid hırsını yenemiyerek büyük bir biçağa sarılmış ve Sabihayı dokuz ye- rinden yaralamıştır. Karısının feryad ve istimdama yetişen zabita memurları Sabi- kayı kocasının elinden müşkülâa kurta- rabilmişler, derhal otomobille Balat hasta- nesine kaldırmışlardır. Carih koca bugün adliyeye verilecektir. Galatada bankalar caddesinde karı koca arasında kine! bir cerh vakası olmuştur. apartıman kapıcısı Hüzeyin. karısı Behiye İle bir yemek pişirmek meselesinden kay» ga etmiş, Behiyenin sarfettiği ağır sözlere dayanamıyarak üzerinde taşıdığı bıçağını çekip Behiyeyi muhtelif yerlerinden yara- | lamıştır. Vakayı müteakip gelen zabıta me-| murları, yaralı kadını tedavi altına aldır. mışlar, kapıcı Hüseyin bakkında da tahki- Kata başlamışlardır... Belediye Muhasebe müdü- rünün Ankara seyahati Belediye muhasebe müdürü B. Muhtar yarın akşamki trenle Ankaraya gidecektin. B. Muhtar Ankarada bârem kanununa göre Belediye memurları için hazırlanan cedveli ve bazı memurların ihtisas cedvel- lerini Dahiliye Vekâletine tasdik ettire- cektir. İçin menafli umumiye kararının ve Meci- diye köyü arkasında Yapılacak bin yataklı hastane plânlarının tasdikini temin ede- cektir. Belediye tahsilâtı artıyor Belediyeden aldığımız malümata göre bu seneki eylül ayı Belediye varldatı tabsilita geçen senelerdeki eyibi aylarının tahelli- tına nisbetle elli bin lira fasladır. ilhakındanberi, Yugoslavyanın Al manya İle müşterek bir hududu bu- Yunduğunu unutmamak lâzımdır. Hırvat köylü partisi ikinci lideri B. Koşutiçin ahiren aktedilen bir halk toplantısında işaret ettiği veçhile bi- taraflık, lâkaydi demek değildir. Komşunun evi yanarken, «kendi kapısının önüne çıkmak ve yangının kendi evinin damına sirayet etmeme- #ine dikkat etmek» icap eder. Hırvat deri doktor Maçekin sağ kolu mesabesinde olan B. Koşutiç bu sözler ile, Yugoslavyanın almiş oldu- ğu ihtiyat tedbirlerini haklı göster mek istemiştir. Şunu da kaydetmek icap eder ki, bütün Hirvatistan alınan bu ihtiyat tedbirlerini kayıdsız ve şartsız tasvip etmiş ve Yugoslav milletinin milli birlik hisleri hakkında bir takım hul. yalar besliyecek olanları acı bir inki- sara uğratmıştır. Yugoslavyaya yapı- Jacak bir tecavüze, hangi taraftan ge- lirse gelsin Sırplar, Hırvatlar ve Sio- venler, tek bir Insan gibi müttehlden ve elbirliğile karşı koyacaklardır, Fa- kat bu bitaraflık vaziyeti, Belgrad hükümetinin karşısına, Almanyanın talepleri yüzünden halli kolay olmı- yan bir takım meseleler çikarıyor. Almanya, harpten evvel klering esasına müstenid iktisadi anlaşmala- rın meriyetinin devam etmesini talep ediyor. Halbuki Yugoslavya, bu tale- be boyun eğmeğe mütemayil görün- müyor. Harbin patlamasile beraber, Yugoslavyanın ihracat ticareti dur. muştur. Deniz ticareti de fi'len sıfıra inmiştir. Normal zamanlarda Almanya, Yu- goslavyanın harici ticaretinin yüzde altmışını çekiyordu. Almanyanın de- vamını istediği (klering usulü, bu günkü fevkalâde ahval ve şartlarda eskisi gibi işliyemez. Zira bitaraf ih- racatçılar, muharip memleketlere kredi açamıyacaklarını beyan ediyor- lar. Yugoslavyanın klering yüzünden Almanyaya açmış olduğu kredi, bu- gün 300 milyon dinarı bulmuştur. Bon günlerde Belgrad hükümetinin almış olduğu tekayyüd tedbirleri gös teriyor ki Yugoslavya taahhüdlerine sadık kalmakla berâber, icap eden ga rantileri elde etmek istiyor. Yugoslav zimamdarları, evvelemir- de dahilinde mühim yiyecek ve zahire stokları temin etmek emelindedir. Ordu ve halkın ihtiyacatı için vücuda getirilecek stoklardan fazla kalacak mikdar, alıcılara nakil vasıtalarını kendileri temin edecekleri nisbette satılacaktır, Zira Yugoslavyanın gay- ri muayyen bir zaman için kendi va- gonlarını ve mavnalarını muattal tim tamıyacağı beyan edilmektedir. Elyevm Alr.anyada 700 Yugoslav vagonu İle mavnası bulunduğu ilâve edilmektedir. Yugoslavya ile klering mukaveleleri mevcud olmıyan memle- ketler, alacakları malların bedelini derhal ödiyeceklerdir. Kalering mu kavelesi mevcud olan memleketler ile yapılacak muamelelerde taviz usulü sıkı bir surette tatbik edilecektir. Bunun ise mânası şudur: Yugoslav- ya, başlıca müşterisi olan Almanva- ya, dahilde vücuda getirilecek stok- lardan fazla kalacak mallarını ancak ihraç edilecek malların bedelini ödi- yebileceği mikdar ve nisbette sata- caktır. İşte harbin, Yugoslavya için ihdas ettiği mesele budur. Diğer Balkan memleketleri de ayni vaziyette bulu- nuyorlar. Almanyanın bitaraf Balkan memleketlerine yaptığı vaad ve ih- tarlar, bu vaziyeti değiştiremez. Zira alâkadar memleketler, kendi men- faatlerini korumak azmindedirler, Bütün mesele, ordunun muazzam ih- tiyaşlarını karşılamak için çalışmağa mecbur olan Alman fabrikalarının kleringin işlemesini temin için ihra- cat için çalışıp çalışamıyacaklarıdır. Alman endüstrisi, buna muvaffak ol. sa bile harice muhtaç memleketler, mübayaatlarını en lüzumlu İşlere hâsredeceklerdir. Bu o kadar doğr dur ki, Yugoslavya şimdiden !thalât kontrolünü ihdas etmiştir. İGÜNÜN ANSİKLOPEDİSİ Almanyanın bitaraflığına riayet etmiyeceği söylenen BELÇIKA Bugünlerde Belçikadan sık sık bahsedili- yar. Avrupa gazeleleri Almanların Belçika bitarafığına rlayet etmiyecekleri şaylala- rını kaydeğiyorlar, Bu münasebetle günün mevzudur. Geçen harpte Almanların ilk taarruzu- na uğrayan, şimdi de 700 bin askeri silâh altında bulunduran bu memleket şimal de- nizi sahilinde Pransa, Lüksemburg, Alman- ya ve Hollanda arasında küçük bir krallık- tar. Mesahası 30,447 kilometre murabbaı, nüfusu 7.600,00) dır. Avrupanın nüfusu cn kesif memleketlerinden biridir. Kilometre murabbaı başına 252 kişi düşer. İdare mer- keri Bruxsel şehridir. Arasişinin bir kısmı, Hollânda gibi, kum sedleri arkasında denizden kazanılan ve suni vamtalarla münbilleştirilen yerlerden mürekkep olan Eçiçika Romalıların fütu- esnasında 20 ağustos 1914 den itibaren Almanların işgali altında kalmıştı. Nüfu- #a 600000 kadardır. Anvers Şimal deni. xinden 80 kilometre içeride kurulmuş dün- yanın en işlek Ilmanlarından biridir. Di- Ber meşhur şehirleri halılarile tamlan 'Taurnai, deniz hamamlarile meşhur Os- tend, demir sanayii merkezi Li&ge ve Na- mur'dur. Belçika 1831 senesindenberi müstakil bir devlettir. Müstemlekeleri vardır. Bunların başında Belçika Kongocu gelir. Almanla- rın Afrikadaki müstemlekeleri paylaşıldığı Esman Şarki Alman Arikasından bir püre ça da Belçikaya verilmişti. Zimmetlerine para geçiren Belediye tahsildarları Bu binaların istimlâkine aid menafli umu- miye kararı tasdik edilerek Belediyeye teb- YE edilmiştir. Şimdi meydanda bulunan bu binaların istimlâki muamelesine baj- Innacaktır. 1 - 10 - 1939 tarihinden itibaren BERLİTZ Lisan Dersanesinde yeni Fransızca - İngilizce - Almanca Kurları açılıyor Haftada 3 ders ayda 4 lira Beyoğlu: 294 İstiklâl enddesi