Çocuklar kitap alıyorlar aat dörtten sonra Bahnâli caddesi bir mekteb avlusu halini alıyor. Mekteplerden dağılan çocuklar, ilkmektebin üçüncü sınıfından lise talebelerine kadar her boyda, her yaşta çocuk kitapçı dükkânlarını dolduruyor, , , Yeni sınıf, yeni kitab çocukluğun tatlı heyecanlarla dolu olan bugünle- Fini bilirsiniz. Babıâli caddesinin yokusundan aşağı çantasını savurarak koşa koşa inen siyah önlüklü, beyaz yakalı küçük bir çocuk yüzü kıpkırmızı, âde- ta nefes alamıyacak bir halde ilk kitapçı dükkânına dalıyor ve elinde kâğıda sanlı parayı uzatarak bir okuma kitabı istiyor. Gözleri raflarda, yeni okuma kitabının hangi köşeden çıkıp ellerine geleceğini merakla bekliyor ve alır ak maz, hemen orada resimlerine bir kere bakmadan edemiyor. Başka bir çocuk, kitapçı dükkân dolduran kalabalığın arkasından bağırıyor: «Beşinci sınıfın aritmetiği var mı?., «Dördüncü sınıfın coğraf- Yasını istiyorum» Kitaplar âdeta hürme'le çantalara konuyor. Para uzatan bir el ve İnce bir ses: «Bana üçüncü sınıfın tarihini verir misiniz?» Kitapçı «kalmadı kizim, diyor, yeniden basılacak? Bu cevabın küçük kıza verdiği derin teessürü, kitabına biran evvel kavuşamamaktan o mütevellid hayal suku- tunun izlerini yüzünde takib edebilirsiniz. Dükkündan âdeta ağlıyacak gibi, gözleri dolu dolu olarak çıkıyor, Fakat kitaplarını bulanlar uçuyorlar, yeni Sumfa yeni kitabın ilâve ettiği gururla bu akşam evde, belki bizim çocuklu- Eumuzda yaptığımız gibi, yüzükoyun yere uzanacak, yeni resimler ve yeni MER rene Yazılar içinde uyuya kalacaklar . AYAN di j za Bindistanda beşeriyetin en büyük âfet- ; lerinden biri bulunan çekiryeye karsı ge- | miş mikyasta bir imha harbi hazırlanmış- tır. Bu âfet en ziyade Hindokyanusu bo- Yandaki çöllerde, Mokron'da ve büyük Hind ölünde türemekte ve buralardan yayılmak- tadır. Maahaza çekirge dalma muayyen bir moktada türemektedir. Çekirgelerin nerelere gittiklerini tesbit İçin göçebe kuşların ayaklarına markalar konulduğu gibi Hindistanda elde edilen bir M iri çekirgenin ayağına sahverildiği NELER O-BU'P) Hindistanda çekirge ile mücadele Şevket Rado | mahalli ve tarihi gösteren wadeni levhalar bağlanarak Bunlar serbes bırakılmıştır. Bu ieerübelerden elde edilen neticelere göre çekiryelerin nerelerde türeyip nerelere göç ederek tahribat yaptıkları amlaşılmiş | olduğundan buna güre Hindistanaa imha | mücadelesi tertip edilmiştir. Hindistanda | türeyen çekirgeler civar memleketlere dahi akın yaptıklarından Hindistandeki müca dele muvaffakiyetli olduğu takdirde Asya kıtasının büyük bir kısmı büyük öletlen kurtulacaktır. Harbin Londra hayvanat bahçesine tesiri İngilterede hayvanat bah, $i bayvanların da yemek tayinleri harp de- Mayisile tahdid edilmiştir. iterede tutu- han balıklar daha #iyade insanların gıdast- ma tahsis edilmiş olduğundan hayvanat bahçelerindeki fok balıklarına ve kutap | güvercinlerine daha ziyade balıkyağı veril. | mektedir. lerindeki vah- l Büyük bir kabın içine mebzul miktarda | balıkyağı konulmakta ve bunun içine de bir miktar taze balık eti İlâve edilmektedir Kutup güvereinlerine bazen balık eti ye» | rine at eti veriliyor. Tabii at etine de ba- ıkyağı sürülmektedir. Londra hayvanat bahçesi müdürü fok balıklarını denize bıra kıp gıdaların kendilerinin avlıyacakları | balıklar ile temin etmelerini de teklif et- miştir. Bu teklifin salâhiyettar mı lar tarafından nasi kabul edileceği şimdilik belli değidir. Amerikada son esir öldü Şimali Amerikada Detroit şehrinde bir hafta evvel 119 yaşında bir zenel kadın ve- İ fat etmiştir. Bu kadın Amerikada zenci esas) retinin ligasından eyvel esirlik yapmış iel larin sötunensudur. Morin Adams İsmini” | tasıyan kadın 1820 senesine Alabama hü- kümeti dahilinde doğmuştur. Babası da an- | mesi de esir idi. Esaretin resmen igasma | kadar burada bir çiflikte esir olarak çalış tanlmıştar.. Bu kâdının yirmi çocuğu olmuştur. Fa- | Kat hepsi de kendisinden evvel vefat etmiş- tir. İlk çocuğu yüz yaşında olduğu halde * vefat etmiştir. Beki esirin ailesinden şimdi berhayat olarak iki torunu, altı torununun torunu ve Üç dorununun torununun torunu Kalmıştır. Amerikada yeni beşizler | (Orta Amerikadaki Meksika müttebid hü- kümetlerinden Tabâseo'daki Alvaro Odregon | sehri burada yeni beşizlerin doğması ile | bütün dünyada büyük bir şöhret kazan- muştur. Bu şehrin maruf gazete muharrirle- sinden birinin zevcesi madam Polite Carbo- | BA nm nel bir hafta evvel bir batında beş çocuk | doğurmustur. Beşinin de sıhhati yerinde- dir. Çocukların üçü erkek ve ikisi kızdır. | Şimali Amerikadaki Kanadadan sonra or- tasındaki Meksika beşizleri şöhret bulmuş olayar. AŞ İtalyan Transatlantikleri Bilet ücretleri artırıldığı, üçüncü mevki kaldırıldığı halde dop dolu seferler yapıyorlar! Temps gazetesinin Roma muhabi- ticaret | Ti, İtalyanın son senelerde filosunu arttırmak Bayretlerden bahsetti yor ki: «Bu mesa ve fedakârlıklar şimdi beklenilmeyen derecede geniş bir tarzda semere vermektedir. Bita Yaf kalan İtalya vapurları her tarafa İşlemektedir. Eylül ayı içinde bu va- Purlar on binlerce yolcu taşımıştır. Nermandie, Gucen Mary, Bremen gi- bi rakiplerinden kurtulan İtalyanin Rex, Roma, Conte di Savoin, Conte Grande, Saturnla, Vu'tiria, Auzus- bus gib. herbiri 25 bin tondan yukarı Transatlantikler çok parlak iş yapı- ten sonra di- Hitler otomobillerin süratini tayin etti Berlin 4 (A.A.) — Hitler tarafın. dan neşredilen bir kararname, ile | otomobillerin azami sürati tesbit edil miştir. Sehir dahilinde otomobillerin sürati 40 kilometyi, şehir haricinde ve otomobil yollarında 80 kilometreyi | geçmiyecektir. | Otobüslerle diğer makineli nakil Yasıtâlarının sürati 60 kilometreyi | Beçmiyecektir. | — | Bir Belçika vapuru kayboldu | Brüksel 4 (A.A) — 1544 tonilâte- İuk Belçika bandıralı Suzon vapuru Gasyonya körfezinde, kaybolmuştur. zanın sebebi meçhuldür. İ yorlar; Rex vapurunuu son sölerinde kadar çok müracânt olmuştur ki meü mevki Yaldırılmış. ker tarafa b yataklar konmuştur. Bilet üc reti de mühim surette arttırılmıştır. Bu tehacüm ve varidat bolluğu üzerine vapür kumpanyaları yeniden | birçok hatlara vapur işletmeğe baş- | lamışlardır. İtalyan tersanelerinde de büyük faaliyet vardır.» | Buenos-Airas 4 (AA.) — Avgous- tes adindaki İtalyan Transatlantiği, 1000 yolcuyu hâmil olduğu halde dün Buenos.Alres'e gelmistir, Bu sö- yahat, vapurun deniz servislerinin tekrar başlamasını müteakib yaptığı ilk seyahattir. | Romanya Almanları Bükreş 4 (A.A.) — Romanyadaki Alman ekalliyetlerinin daimi murah- hası âyandan Hedriçh, Başvekil Arge- toyanu'yu ziyaret ederek Romanya Almanlarının vaziyeti hakkında izs- hat vermişti Başvekil, Kaline: ekalliyet- ler hakkinda başlamış olduğu esere devam etmek hususundaki azmini te- yiden teminat vermişti. Muhtelif meseicii alâkadar ol. mak üzere Başvekil derhal tedbirler almış ve Römanya, atinin reisi Fabıftlu: re devam etmek üzere en kısa bir müddet icinde temas etmek temen- nisini izhar etmiştir. nun Alman cema- ile müzakerele- We M0 ygs Yıldırım harbi nasıl önlenir ? Usulüne mütabık bir sevk ve idare, iyi hazırlık ve asabına hakim, yetişmiş kumandan olursa yıldırım harbi de yerinde sayar ve Yıldırıma siper yapan insan kafa sının yildırım hârbini önliyeceğine de şüpheniz olmasın. İşte bir misali Şarkta yıldırımlarla küçük milletleri tehdid eden Almanyanın Garpte bo- yuna sulh araması ve bir yıldırım harbi teşebbüsüne o girmeyişidir, Di- yeceksiniz ki her milletin kesesi bir Majinot hattı yapmağa kâfi değildir. Maalesef öyle, Fakat buna rağmen bir orduya, kabiliyetli bir sevk ve ida- reye malik olan her millet, arazisi de Polonya gibi üç taraftan ihata edil memişse bu çeşid bir harbi önliyebi- lir: Yıldırım harbini yapan unsurlar nedir? . Tayyare ve zırhlı» silâhlar (yani tanklar ve zırhlı otomobiller) ile bunların arkasından gelen ve kamyonlara bindirilmiş olan piyade, Evvelâ tayyareyi ele alalım: Tayya- renin mühim rolünü, harb üzerinde. ki tesirini inkâr edecek değiliz. Fa- kat insaflı olan da kabul eder ki ha- len bu tesir orduların sevk ve idare- sini felce uğratacak, düşmana karşı koymasını menedecek dereceye var- mamıştır ve varamaz da, bir iki şeh- rin bombardımanı değil hattâ yoke- dilmesi, bir iki demiryolunun kesil- mesi harb idaresinde hoş olmıyan bazı vaziyetler meydana getirir, fa- kat vaktile hesaplı davranarak mü- nasib yerlere yığılmış olan orduları harb fayliyelinden alıkoyamaz ve koymamalıdır. Polonyalıların ilk günü tayyarele- | rinden bir kısmını kaybetmeleri, ha- vada âtıl kalmaları düşman hava hücumlarım önlememeleri ancak bir gafleti ifade eder, Kar$sılarındaki düs- manın harb ilân etmeden saldıraca- ğını ve bu saldırışın mevsim dolayı- | sile en geç eylülde olacağını bilmele- ri ve tedbir almaları gerekti, Tedbir almamış olsalar bile Varşovanın on yedi defa bombardımanı hiç bir va- kit sevk ve idarede karmakarışıklığa, orduların muayyen hedef ve vazife başında bulunacak surette sevk edil- memesine sebeb olamaz. İyi bir sevk ve idare tedbirlerini çok evvelden alır, ordusunu, vaktile yerli “yerinde bu- lundurur ve söpra “demiryolları bo- Zulsa bile işini görür, | Hele ordu birliklerinin tayyare İ hücumu dolayısile yokedilmesi akla | bile gelmez. Eğer böyle bir şey olur. | sa bu, tayyarenin kudretinden ziyade bu kıtanın sevk ve idare hatasından ileri gelir. Yoksa bugün tayyarenin atabileceği tahrib vasıtası meselâ topçunün atabileceğinin “yüzde hiri- ne dahi yarmamışlır, Kaldı ki bizzat tayyarenin gündüz | hücumları dafi tayyare toplar lura. ! fından çok müessir ateş âltına alına- bildiği, saftan hariç kılındığı her gün işittiğimiz haberlerdendir. O halde hava hâkimiyeti düşmanda olduğu zaman dahi kara ordusunun vazifesini yapmasında izharı âczetrnesi ancak bu kara ordusunun hatası olabilir. $imdi yıldırım harbinin asıl un- suruna yani zırhlı Kollara gelelim. Bunlar vakıa son zamanlarda vasati 40 - 45 kilometre sürat temin edecek, 200 . 300 kilometrelik mesafeleri bir menzilde katedecek Kadar terakki et- mişlerdir. (Büyük harpte süratleri 5.8, hareket sahaları 30 - 50 kilo. metre idi.) Bir düşman hattını yara- rak arkalarına düşerlerse-tayyareler- den çok daha müessir ateş kudreti gösterirler Fazla süratleri, zırhları dolayısile altedilmeleri de güççedir. Fakat yalnız başıma bunların da seri ve hafif toplarla, ağır makinelilerle ve mânlia birliklerile mücehhez iyi bir orduyu altüst cimeleri asla bek- lenemez: Bir defa tırtıllar bu vasıta. Isra ne kadar müsaade bahşederlese etsinler iş görmeleri için önlerinde müsait, ımünlasız, tahkimalsır ara ziye ve hattâ iyi, tahrib edilmemiş yollara, köprülere ihtiyaçları vardır, l İ suvarisininkine benzer, kuvvetleri ve Bu imkânları kâidırrsanız karuya Yazan: M. Şevki Yazman vurmuş balıklar gibi her biri bir ta- rafta serilir kalır. Gene vakayiden misal getirelim: Eğer Lehliler mevzilerini bidayetten itibaren açık ve tahkimatsız arazide değil de Vistül kenarında intihab et- miş olsalardı, medhi göklere çıkanlan Alman zırhlı kollarının yapacağı faa- liyet sıfır olurdu. Haydi bu cepheyi yardı diyelim. Geriye giden yollar ve köprüler Leh- liler tarafından mânlalanmış, tahrib edilmiş, yahud kuvvetli mânla birlik- leri tarafından tutulmuş bulunsaydı bu kolların öldürücü tesirleri gene görülmezdi. Hattâ seferber edilmekte bulunan bazı birlikler Varşova - Brest Litovsk gibi düğüm noktalarında bu kollara karşı kâfi derecede ufak toplu karşı koymuş bulunsalardı, tesirleri gene tahdid edilebilirdi. Çünkü bunların hareket tarzı ve tesirleri eski ordu tesirleri mahduttur. (Nitekim Varşo- vada ufak bir müdafaa bu şehri ilk gelen kolların işgaline mâni oldu). Şehirler, bataklıklar, su şişirmeleri, otomatik lâğımlar, ormanlar, âlk ve | yüksek dağlar gibi mânlalar ise bun- ları tamâmen durdurur veya hare- GÜNÜN ANSİKLOPEDİSİ durur ketlerini tahdid edeceği için önleyip imhaları kolaydır. Kamyonlara bindirilmiş piyadeye gelince; bunlar ancak zırhlı kolların arkasından yetişmek (bakımından ehemmiyeti haizdirler. Yoksa muha- rebe zamanında gene piyade olarak muharebe hatlına girerler ve orada da piyade gibi karşılanırlar, Yani muvaffakiyet ihtimalleri her hangi bir piyadeden fazla değildir ve kud- ret ve kabiliyetlerine kalınıştır. Şu ka dar var ki bunlar her ne kadar zırhlı kollarının himayesine mazhar olur. Jarsa da yıldırım harbi maksadile ile. ri sürüldükleri vakit ağır ve vasali topçunun himayesinden mahrum ka Jacakları için iyi müdafaa edilen mevzilerde ve yerlerde Iş göremiye- cekleri şüphesizdir, Hülâsa Polonya harekâtına bakıp yıldınm harbinin önüne geçilmez bir şey olduğunu kabul etmek hatadır. Polonyayı yıkan yıldırım harbi değil, sevk ve idare hatasıdır. Belki yeni silâhlar sevk ve idaredeki hatayı da- ha kötü bir şekilde cezalarıdırıyorlar. (Maamafih Polonyanın çok fena coğ- Tafi durumunu asla unutmamalı) fa- kat bu yeni silâhlara onların panze- Biri olan yeni vasıtalarla karşı koy- masını bilenlere asla tesir edemezler, Yeni harp her şeyden evvel usulüne mutabık bir svk ve idare, vaktinden evvel hazırlık ve âsabina hâkim, ye- tişmiş komutan taleb ediyor. Bu olur- sa yıldırım harbi de yerinde sayar durur. Rusya ile müzakereye girişecek olan FINLANDIYA Baltık memleketlerinin Rusya ile müna- sebetleri yeni bir devreye girdi. Finlândiya Harlelye Nazırının da müzakereler için Moskovaya çağırıldığı söyleniyor. Finlândiya Avrupanın en şimalde bu- Yunan memleketlerinden biridir. Şimalde Norveçin Lâponyası, şarkla Rusya, garp- te İsveç ve Baltık denizinin Botni körfezi, cenupta Pinlândiya körfezi ile çevrilmiştir. Cenubu garbisinde Aland takımadaları da Yinlândiyanındır. Finlâindiyada kışlar sekiz, dokuz ay sü- rer. En şimal erasitinde birinci ve ikinci kânunda güneş ufuktan yükselmez, Da- ha ornupta yılbaşı gününün uzunluğu bir kaç #natten İbarettir. Buna mukabil yazlar gayet müsald grçer. Ekinler beş altı haf- tada kemale erer. Fiwlândiyaya göller memleketi ismi de verilmektedir. Erazlidnin onda biri büyük küçük 35 bin kadar göl ile: kapılıdır. Göl- ler bilbasta cenuptadır ve en büyüğüne Salma ismi verilir. Bu gölün sularını bo- şaltan Vacka irmağı 15 metre irtifadan düşerek meşhur İmafra şelâlelerini vücuda getirerek Ladoga gölüne dökülür. Finlândiya erazisinin yüzde 63 ü orman- Tiktır ve memleketin zenginliğini teşkil eder, Kereste, sellhler. kâğıt fabrikaları Ingiliz ordusunda kadın şoför çoktur. Ziraat yapılır; demir madeni işle- tilir. Finlândiyanın mesahası 338,000 kilomef- re murabba, nüfusu 53 milyon kadardır. Ehalinin ekseriyeğini Finler teşkil eder, Finler Türkler ve Macarlarla karabeti olan bir ırktır, buraya Orta Asyadan gelmiş- lerdir. Konuştukları lisan Türk dilinin esas unsurlarını ihtiya etmekle beraber başka tarzda inkişaf etmiştir. Ehelinin yüzde 97 si protestandır. İdare merkeri Helsinki 215 bin nüfuslu mübim bir caret merkezidir. Darülfünunu meş hurdur. Diğer büyük şehirleri eski paytahf olan Turku, Tanipre, Vipuri. Vaana'dır. Finler cesur ve kahraman insanlardır. XII inci asra kadar serbes bir millet ola rak yaşadılar. İskandinavya sahillerine &k sik akınlar yaparlardı, Nihayet İsveç kralı on birinci Erik, Finlândiyayı itaati altına aldı, bu sirada hıristiyan oldular. İzveçiiler ile Ruslar arasında çıkan mü- barebede (1809) Finlândiyk Rusların eline geçti. Uzun süren bir şiddetli idareden sonra Finler 1905de İsyan ettiler, Kendi- lerine nisbi bir muhtariyet verildi, Niha- yet 1017 de Rusyada ihti çıkması Üzeri ne Pinler istiklüllerini ve etümiriyeti ilân ettiler, ler ei İngilterede kadınlar gönüllü olarak orduda mühim vazifeler almışlardı Bu meyanda birçok şoför vardır. Yukanda İngiliz ordusu Başkumandam general Gort otomobiline binerken görür ür. Otomobilin şoförü bir kadındır.