24 Nisan 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

24 Nisan 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

24 Nisan 1839 Biribirine rakip zannedilen bu iki | artist iki kardeş gibi İkisi de biribirinin meziyetinden, iktidarından bahsediyor. Bilhassa Taylor, Clark Gable'e meftun İki Jeune premier, birisi Clark Gab- le, senelerdenberi sahnenin en çok $€- vilen erkeklerinden, diğeri ise. Robert Taylor. daha ancak bir senedenberi şöhret kazanmış müthiş bir popula- riteye erişmiş. İkisi de ayni stüdyoda çalışıyor yni jarnda | filimler çe K ribiri i Fakip « mkân vâr mı? Biri birleri f rlar, gülüşüyor- lar, fakat bu gülüşme maçtan evvel el sikişan, öpüşen iki boksörün müte- kabi abbet 1 gibi bir şey de ğe Bunu böyle tahmin ederseniz yanı» hırsınız. Bakın yıldızların. kendileri ne diyorlar Clark Gable Ben Taylorü rakip olarak telâk- ki edeyim ha! Şaşarım bu kanaatte olanların aklına. Taylor iyi, yakışık- 4, akıllı bir çocuktur. Filim çevirir. ken onun gibilerine ihtiyacımız son- ur. Taylorün filim çevirmeğe baş- Iamasına memnunum, Yükün bir kıs. mını sırtımdan aldı. Bunun için ona müteşekkirim. Ben çok çalışırım. Çok pek çok filim çevirdim. Bu adedi ek- siltmeyi ni takip etti, olduk. Robert Taylor da diyor ki Clark Gablin benim hakkımda Şimdi de ne düşündüğünü bilmiyorum, fakat | onurla dost olmak Clark'tam bir insandır. Stü geldiğim zaman herkes bana «onunla niçin ta- yorsun» diye sorup duruyordu. o benimle tanışmak ister | mi» cevabını veriyordum. . Tenezzül etmiyeceğinden korkuyordum. - Yal. nız uzaktan uzağa selâmlaşıyorduk. «Serbes ruhlar. filminde onu gör ten sonra pereslişkârı olmuştum. E- lân da öyleyim Bir gün ona sormak istediğim bir şey vardı. Cesaretimi toplayarak git- tim. Kitap gibi bâna açıldı. O zaman- düwberi dostuz. Yemeğe beraber gi- diyoruz. Benim jön prömiye; oluşum bu hususta hiç de fikrimi değiştirmiş değildir. Onun rakibi olmak küstah- hığını göstersem bile olamam ki... Clark Gabile diyor ki ? — Ben, hiçbir zaman benimle oy- nayan bir kimseye “rakip nazarile bakmam. Hiçbir zaman -iyi bir aktör b'r rakip değildir. Bilâkis, Herkesin ü Clark Gable ve Robert Taylor kendine mahsus bir hali, bir oynayı- şı vardır. Robert Taylor diyor ki: — Hiç kimse Clark Gable rakip ola- maz, Valentinoya olamadıkları gibi. Clark kendine mahsus bir artisttir. Nasıl iki parmak izi biribirine benze- mezse Clarka da hiç bir aktör böyle mütevazi olabildiklerini düşü- nüyorsunuz? İki ahbap bir merasime gidiyor Clark Gableyi hım. tekrar konuştura- — İlk defa sinemacılığa intisap et- tğim vakit yıldız olmak aklımdan geçmiyardu. Jönprömiye — olacağını bile ümid etmiyordum, Çünkü © za- manki jön prömiyeler bugünkünden başka idi. Yakışıklı erkek aranıyordu. Ben ise güzel değildim. O zaman sah- ne aktörlerine pek ehemmiyet vermi- yorlardı. Sahne aktörü yerine yakı- şıklı bir şoför, veya- kapıcıyı tercih ediyorlardı. Romantik o görünüşüm beş para etmiyordu. Gangster filimle- ri yapılmasaydı hiçbir filme giremi- yecektim. Haydut gibi görünebilmem muvaffakiyetime âmil oldu. Talihim | de çok yaver gitti, Esasen beyaz perdede her şey tali- he bağlıdır. Populariteye çok ehem- miyet vermeğe gelmez. Bu çok geçici- ne erişmiş yıldızların nasıl olup da | İ | Yapmadığım iş kalmadı. Fakat şimdi dir. Bugün varsa yarın yoktur. Fakat tecrübemin bana bu hususta sonsuz yardımı oldu. 17 senelik bir tecrübe devresi... Şaka değli bu! Tiyatro kum- panyalarında on yedi sene ufak rol- lerde çalıştım. Ne yazık ki bugün bunların adedi azalmıştır. Yildiz ol | mak niyetinde ölanlar hiç tecrübesiz işe başlıyorlar: Robert Taylor stüdyoda bir drama- tik sınıfta ders görmüş olduğu için çok talihlidir. Bu derslerden yapaca- Ğı iş hakkında kıymetli malümat edinmiş olarak çıktı. Robert “Taylor gibi ders görmüş olanların adedi az olduğu için bugün Holivutta bu'ka- dar ecnebi aktör vardır. Robert Taylor diyor ki: — Ben hiç bir zaman aktör olmak istemiyordum. Fakat aktöre yakın en yakın başka bir şey olmak arzusun- daydım: Hatip olmak... Konuşma ka- biliyetim yüksekti, Poshena köllejin- de talebe iken bir piyes oynuyorduk. Fakat temsilden birkaç gün evvel Se- | attle şehrinde bir hitabet müsabaka- sı açıldığını işitince oraya gitmeye karar verdim. Son dakikada fikrimi | değiştirdim. Piyeste Stanhope (adlı biri vardı. Annemin âilesinin ismi ol- duğu için bu rolü kabul ettim. Mas- mafih. aktörlük hayatımda bunun son rolüm olduğu kanaatinde idim. | Seyirciler arasında bir vazıı sahnenin olduğunu bilmiyordum, * Ondan bir | mektup alınca hayrete düştüm. | Her şeyden evvel bunun benim için mali ehen iyeti vardı. Bir iş sahibi oluyordum. Doktor olan babam üç ay | evvel ölm Gelirim yoktu. Çalış- | etinde İdim. Haftada | ancak 50 dolara çıkmış ğimi görünce bu İşi terk tmey ye karar vermiştim. Bir arkadaşım bana bir bankada bir iş bulmuştu. İşe tam bu sırada stüdyo yeni bir filimde bana daha mühim bir rol verdi, Clark Gable diyor ki Ben her türlü kaliba girdim. anlıyorum ki aktörlük sevdiğim ye- gi iştir. Robert “Taylor da her hal. de zamanla böyle hissedecektir Robert Taylora nruvaffakiyet, hiç bir aktöre nasip olmayan tarzda müyesser olmuştur. Onu rakip ad- değecek yerde onunla iftihar duya- rım. Robert Taylor diyor ki: Clark Gable o kadar yüksek ki ben ondan sadece ders alabilirim. İşte görüyorsunuz ya ( biribirinin çan rakibi zannettiğiniz bu iki yıldız ik! kardeş gibidir!.. Sahife Bir yıldönümü Topçumektebivemektebi kuran Bekir paşa Bekir paşanın İstanbulun imârı için ileri sürdüğü ve bugün muvafık görülen fikirler (Haliçte, Halıcıoğlu iskelesi civa- rında topçu mektebi vardır. Kuruluşu yüz seneyi bulan bu mek- tep memlekete çok kıymetli insan- lar yetiştirmiştir. Cümhurrelsimiz İsmet İnönü de bu mektebin eski bir talebesidir. Mektebin kuruluşunun yüzüncü yılı münasebetile Galatasarayın en eski talebesi B. Ahmed İsfendi- Yar bir makale göndermiştir. Bunda mektebin ne süretle ku- rulduğuna ve mektebi kuran Bekir paşanın bir zamanlar İstanbulun imarı için hazırladığı plânları dair dikkate şüyan malümat verilmekte- dir. Makaleyi aşağıda meşrediyoruz.) 1256 tarihinde tahsil etmek üzere Mühendishanei Beril Hümayundan İn- giltereye gönderilen talebenin esami- Si kitebet muallimi kolağasi Esat efen- dinin (Mir'atı Mühendishanei Berriyi Hümayun) namındaki eserinde mün- deriçtir. İstihkâm alayı miralayı Bekir be- yin riyasetinde İngiltereye giden heyet yüzbaşı Halil, Tevfik, Derviş, Enis, Se. lim, Emin efendilerden mürekkeptir. Bu zabitan İngilterede altı sene bu- Tanmuşlardır. Bunlar İngilteredeyken birer de rece terfi edildiklerinden reisleri bulu- nan Bekir bey de liva olmuştu, Bunlar İstanbula avdetlerinde her biri devle- tin birer mühim müessesesine tayin ildiği sırada Bekir paşa da mekte- bin ıslahı için Mühendishane nazırı olmuştu. Bekir paşa merhumun mühendis- hanei Berit Hümayunun, Topçu mek- tebi haline kalbolunması için kaleme alarak Tophane müşiri Ahmet Fethi paşa vasıtasile Abdülmecide takdim et- tiği lâyiha sureti de Esat efendi mer- humun ayni eserinde münderiçtir. Bu lâyiha mucibince nehari olan ? ye tahvil ve bermucibi program boru işaretile ders ve tatil zamanlarını tayin ile, evvelce yetişti. #i merhum İshak efendi höcresini Top- cu mektebi ünvanına bittahvil ebni- ye için civarındaki demirhane arsasını salın alarak oraya elyevm mevcut olan Topçu mektebi binasını inşa ve ha- mam, mutfak, matbaa ve müştemilâtı lâzimeyi tamamlıyarak e mükemmel bir hale koymuş ve mektebin resmi kü- şadında hazır bulunan Abdülmecide mektebin her tarafını gezdirip bunlar hakkında iktiza eden malümalı mu- fassalayı vermiştir. Bundan pek mahzuz olan Abdülmecit nazıra be- yanı memnuniyet ettiği sırada mektep hakkında ne arzusu olduğunu sorma» sı üzerine nazır, maiyeti zabitan ve muallim beylerin mektebin ıslahı ve inşası hususunda kendisine pek büyük muavenet ve hizmetleri sebkat etmiş olduğunu arz ile terfilerini iltimas eylemiş ve padişah ta nazırın arzusu- nu İs'af ile mektep heyetini bir derece terfi ettiği gibi; kendisinden bahset- mediği için padişali bu mahviyetten mütehassıs olarak kendisini de ferik- liğe terfi ve gene mektep nezaretinde ipka olunmasına irade etmişti. Fatih zamanında büyükçe bir mescit halin- de yapılmış olan Eyüpsultan camisi de üçüncü Selim zamanında tevsi ve tezyin kılınmıştır. Eyüp camisinin son cemaat yerinin üzerine Londrada | gördüğü bir billür kubbeyi oraya tat- İ bik etmek Üzere iken Ebi iyeyi âliye müdürü olarak Medineyi münevvere- ye tayini işbu fikrini kuvveden file çıkartmamıştır. Bekir paşa en son de- fa buzuru hümayuna kabul olduğu sırada o zamana kadar senelerdenbe. ri devam olunup binlerce liralar sarf. olunduğu halde bir türlü itmamı mü. yesser olmayan haremi şerifin tami- rine »Hesabatı Rüzi Mahşerde sorül- mak ve mektep nezareti uhtesinde kal- mak üzere o makamın azamet ve şa- niyle mütenasip ne yapmak lâzım ge- iirse bilâkayduşart seni Ebniyeyi âliye müdüfü tayin ettim, hemen ol canibe azimet et» diye irade edilmiş ve Bekir paşa da bir hafta sonra yola çıkmıştır. Bugün görünen Türbei saadetle Ha- remi Şerif müştemilâtının plânlarını daha yolda giderken çizmiş ve gider gitmez tatbikine başlamış ve seri denberi sürüncemede kalmış « mühim işi tesviye ile avdet edeceği si- rada (dizanteri)den vefat etmekle, masarifatı techiziyesi Ebniyeyi âliye idaresi tarafından tesviye edilerek cen- netül bakide Hazreti Osman hatiresi- ne defnolunmuştur. Hocapaşa yangınından sonra İstan. bulun ekseri aksamı bir tarla haline gelmiş olduğundan Bekir paşa İstan- bul ve civarının mufassal bir plânını yaparak ve bu plânda Babı hümayun- dan başlayıp o zaman Darülfünun ola- rak yapılması arzu olunan mühlerik Adliye sarayı yok iken İstanbulun Marmaraya nazır en lâtif yeri oldu- undan burasını daimi park halinde bırakarak bir tarafı Sultanahmet çeş- mesi ve diğer tarafı Ayasofya olmak ve O genişlikte Sultanahmet camisinin mihrabı önünden Küçükayasofyaya na temdit etmişti. Diğer cihetten Selâtin camilerini esas tularak ve taraflarını geniş mey- danlık bırakarak Yedikulede bir Ta- kızsfer yapıp bu caddeyi (Bulvar) araba, yaya ve atlı aksamına ayırarak şehrin içerisine kadar sokmuştu Yedikulede inşasını tasavvur ettiği Takızaferde bugün Darlilfünunun Be- yazıt meydanına nazır olan cesim kâ- pıdır ki, merhum Bekir paşa bunü Londrada iken gördüğü bir yerden bu zı tadilât yaparak tersim etmiş ve öm- Tü vefa etmiyerek tatbikine müyesser olamamıştır. Namık paşa Bağdattan avdelinde Babı seraskeriyi inşa ve etrafındaki yüksek duvarları yıkıp tanzim eder- ken Babı saraskeri kütüphanesinde bip resme tesadüf eylemiş ve oraya tatbik ettirmiştir. O zaman inşa edilmemiş olan Ru- meli şimendiferini sur haricine bira- karak şehre sokmayıp, şehir münaka- Jâtını tramvaylara hasretmek ve güm- rük antropalarını ve kalafat yerini Çekmecelere götürerek İstanbul şehri lâtifini lâyık olduğlu veçhile tanzim ve tezyin fikrinde bulunmuş ise de; Bekir paşanın Medinei Münevverede bulun- masından ve orada vefat etmesinden istifade edilerek plân mucibince park olarak, bırakılması iktiza eden ve bü- gün de ayni fikirde bulunulan mahal. le muhterik Adliye sarayı inşa ettirli- diği gibi İstanbulun Boğaziçine nazır en mutena mahalli olan Sarayburnu. na kadar şimendifer sokularak o âli plân tamamen mahvedilmiştir. Bekir paşanın diğer İngiltere arka- daşlarından Tevfik efendi, sanatım göstererek, şöhreti eski ressamlarca bi. Mnen «Ressam Tevfik paşa» kimyada müstamel olan müvellidülma, müvel Ydülhumuza gibi istihsalâtı fenniyeyi ihdas edip ilerleten kimyager Derviş paşa namile maruf olarak memleketi- mizde ilk evvel kimya tahlilâtını Da. rülfünunda ve birçok zevat huzğurün- da yaparak nam kazanan memleketi. mizin ilk kimyageri olmuştur. Bunlar- dan Halil efendi de tüfekhaneye me- mur edilerek Zeytinburnu ve diğer top fabrikalarını ıslah ile Tophane müşir- Tiğine terfi etmiş ve Abdülâzizin son zamanlarında Maçka civarında inşa olunan bir duvara nezaret ederken ba- gına düşen bir taş ölümüne sebebiyet vermiştir. Selim efendiyle, Enis efendi mektep muallimliklerine tayin olunmuşlardı. Selim efendi bilâhare Mühendishane nazırı olan Selim paşadır ki, ressam Halil paşanın pederidir. Emin efendi de hidematı mülkiyede kullanılarak Şam valisi olmuş ve bü- yük Suriye ihtilâlinde Lübnanda bu. Yunarak vefat eden Emin paşadır. — İkmali tahsil için İngilreye gidip al tu sene sonra avdet eden işbu efendi. lerin hepsi evli olduklarından sileleri- ne hediye olarak getirdikleri; dikiş ma» kinesi, yelpaze, şemsiye, ustunç takımı, deri eldiven, tığ ve kanaviçe iğnesi gi- bi şeyler ilkönce bunlar tarafından getirilmiştir, Paşabahçesi Ahmed İsfendiyar ni e meme eril RR

Bu sayıdan diğer sayfalar: