POLİTİKA Italya Hariciye Nazırı- nın Belgrad seyahâtiisene Avrupa sulhunun muhtelif büyük meseleler yüzünden ciddi tehlikeler yaptıkları seyahatin akabinde İtalya Hariciye Nazırı Yugoslavyaya hareket ptmiştir. Daha sonra Londrayı ve Varşovayı ziyaret edecektir. Kont Clano ve B. Stoyadinoviç umümi harpten sonra birbirinin can düşmanı olan ve Balkanlarda, Adriyatik denizinde ve Orta Avrupadaki eski Avusturya - İtalya rekabet ve ziddiyetini yaşatan İtalya ile Yugoslavyayı ilk defa yakınlaştıran diplomatlardır. Kont Ciano iki sene evvel Belgrada gelmiş ve Italya ile Yugoslavya arasındaki hudutları ve Arnavutluktaki mevcut vaziyeti ve Adriyatik statükosunu kati olarak tanımak üzere ak- dolunan muahedeyi müzakere etmiş ve imzalamıştı. Bu rzuahede İle fevkalâde ahvalde iki devlet kendi aralarında istişarede bulunmağı ve işbirliği yapmağı da taahhüt etmişlerdi. Hakikaten geçen ey- Tülde Südet Almanları vaziyeti yüzünden Avrupa muhakkak bir harp tehli- kesinin tehdidi altında kaldığı zaman B. Mussolini Yugoslavya topraklarına gelmiş ve istişarede bulunmuştu. Şimdi de Ukrayna ve İspanya ve Akdeniz meselelerinden dolayı Avrupa Gulhd tehlikede bulunduğundan Kont Cianonun seyahati âdeta bir istişare mahiyetinde bulunuyor. Bu siyaretten beklenen müsbet neticeler bir taraf. tan Macaristan ile Yugoslavya arasındaki anlaşmayı kuvvetlendirmek ve di- ğer taraftan Yugoslavyanın Romanya İle Macaristanm arasına girmesini temin etmektir. Yugoslavya devlet şefi prens Pol daha birkaç gün evvel Romanya kra- Uni ziyaretten dönmüş olduğundan Romanyanın harici politikasının vazi- ei Bunun için İtalyan ve Yugoslav devlet adam- larının istişareleri faydalar temin edecektir. Hırvat çiftçi partisi mebusları ahiren Zağrepte yaptıkları toplantıda Hırvatistanm hâkimiyeti Hırvatlar elinde olmasına ve Belgrad parlâmento- Suna İştirak etmemeğe karar vermişlerdir. İtalya ile Yugoslavya hükümeti arasında samimiyet bulunduğundan Zağrepteki karar bir dahili politika mahiyetinde kalacaktır. AKŞAM Marikayı soydular mı? Maznunlardan biri mücevherleri ağaç altında bulduğunu söylüyor Geçen temmuz ayında geceleyin Gülhane parkında Marika adında bir kadını bıçakla tehdit ederek para ve Mücevherlerini zorla almaktan maz- Dun Hakkı ve İbrahimle bu mücevher * Gayri mevkuf muhakeme altına ülınan Mustafa bulunamadığından Onun davası tefrik edilmiş ve mevkuf Ölğer iki masumun muhakemeleri tığı para ve mücevherleri saklatmak Üzere yine kendi arkadaşları olan ya vermiş, Mustafa da topra- a Ertesi gün zabı- ta İbrahimle Hakkıyı yakalamış, mü- Pevherler meydana çıkarılmış, fakat ,Sinemalardaki büfeler ruh- satiyeye tâbi Sinema ve tiyatrolardaki büfelerin hafta tatili ruhsatiyesine tabi olduk- İâri Datmi encümence kararlaştırıl- MıŞ, bu karar alâkadarlara bildiri. Receppaşa Trak apartımanı ile, Lâlelide Şair Haşmet sokağında Kirkorun evinin bacaları tutuşmuş, derhal yetişen İt- tâlye grupları tarafından söndürük Müştür, Tahripkâr ve dalgın çöpcüler mesul olacaklar » Evlerden çöp alan çöpçülerin çöp tenekelerini çöp arabalarına vura Yak tahrip ettikleri ve bazı çöp kap- da aldıkları eve değil, başka ka- Pilara bıraktıkları görülmüştür. Bu #ekilde hareket eden çöpçülerin me- Su olacakları 1 bildirilmiştir. Manisa vakıflar müdürlüğü 19 (Telefonla) —- Sıvas Va- m müdürlüğüne Manisa Vakıflar Osman, Manisa Vakıflar dü- dürüğüne Vakıflar umum müdürü. İtdkik memurlarından Temel (â- Mustafa bulunamamıştır. Dün ağır ceza mahkemesinde yâr pılan muhakemede İbrahim suçunu inkâr ederek; — Ben geceleyin parka girdim. O. rada Hakkıyı ve Marikayı görmedim, Parkta dolaşırken bir ağacın altında beş lira ile iki altın bilezik ve iki yü- zük buldum. Bunları birinin düşür. müş olduğunu anladım ve sahibine vermesi için götürüp park bekçisi Mustafaya teslim ettim. Marikayı ben me başka güne bırakılmıştır. Şüpheli bir ölüm Şehremininde oturan Hamdi ile Abbas evvelki gün kavga ederek bi- ribirlerini dövüp yaralamışlar ve iki- si de Gureba hastanesine götürül müşlerdir. Orada yapılan muayene- İki kavgacı hastaneden o dö- nerlerken, yolda, yarasız olan Abbas birdenbire düşüp ölmüştür. Vaka müddiumumiliğe bildirilmiş, Adliye doktoru B, Enver Karan tari fmdan yapılan muayenede Abbasın ölümü şüpheli görüldüğünden, cesed morga kaldırılmıştır, Vaka etrafın da müddelumumilik tahkikata de yam ediyor. İzmirde sabıkalı iki hirsiz yakalandı İzmir (Akşam) — İzmirin muhte. Mt semtlerinde ve Karşıyakada 11 evi soyan sabıkalı Mehmed ve arkadaşı Ali zabıtâca tutulmuştur. Bu hırsız. ların İzmirdeki evlerden çaldıkları eş- yayı Manisaya götürüp sattıkları an- Jaşılmış, oradaki yatakları ve hırsızlık Ingiliz milleti her on de milli zekâsının yüzde birini kaybediyormuş İngilterede akıl riyeti oolmaması hıfzıssıhhası milf İ Londrada yapilan toplantıda bir rapor okuyan doktor | icin kısırlaştırmak teşkil Landi | Penrose demiştir ki: «Milli zekâdaki sukutun önü alın. | <4 bir tzdbir ole geçen mıyacağını da kay» senelik kora mazsa bir gün bütün İngiliz milleti budalalardan müte- | detmiştir. Bu zata emen Ağ şekkil bir halk halini alacaktır. ez gilterede milli 26- lar genç yaşta ev- kânın günden güne tedenni etmekte olduğuna dair söylenen fikir ve mü- talâalar bütün İngiliz impâratorlu- ğunda derin endişe ve heyecan uyan- dırmıştır, Konferansın reisi Kent Dükü açi- iş nutkunda bu teşkilâtın gayesi mil letin zihninde akıl hıfzıssıhhasının Yüzumu kanaatini uyandırmak öldu- ğunu beyan etmiştir. Rels sözüne de- vamla demiştir ki: «Mini zekânm sukutu gazetelerde- ki müheyyiç başlıkların doğurduğu vesvese ve hülya değildir. Bunun Şümul ve mahiyeti ile iyice tedkik eğilecek mühim bir milli mevzu teş- kil etmektedir. mi efkârı umumiye üzerin» de büyük tesiri olduğundan psikolo- j1 meselelerini ânlatmak ve irşad et- mek hususunda teşkilâtımız matbuai ile elele vererek çalışmalıdır. Dalma şahidi olduğumuz zihni ve ruhi sukutların önünü almak için en emin çare tekâmül suretile istikrar temini ve iyi muvazens sahibi şah siyetler yetiştirmektir. Bu iş ise in- sanların çocukluk çağının ilk yılla» rından başlamalıdır. Son araştırmalar bize gösteriyor kl gençler arasındaki ceraim bütün fe- nalıkların başıdır. Yıkılan ocakların başlıca âmili gençlikte verilen terbi- yenin yolunda olmamasıdır. Gençli- ğin terbiyesine dikkat edilecek 'ölur- sa milli zekânın sukultan muhafaza» sı meselesinin halli de kolaylaşmış olacaklar.» Reisten sonra söz salan Kolçester krallık enstitüsü araştırma dairesi reisi Dr. Penrose okuduğu raporda ki: «Mutavassit zekânın sukutunu gös- teren sarih deliller yoktur, Fakat ya- plan tedkikler milli zekânm âtisi noktasından gayri müsaiddir, Çocuklar üzerinde muhtelif mahal- lerde yapılan araştırmalar vasati zih- ni kabiliyet ve istidadın köylerden ziyade şehirlerde yüksek olduğunu ispat etmektedir. Fakat bundan şe- hirlilerin köylülerden daha zeki ol duğu mânasmı çikarmamalıdır. Bel- ki köylüler hususi olarak kendilerine taalluk eden işlerde şehirlilerden da- ha zekidirler.» Bu zat şehirli ve köylü farkına bak- maksızın muhtelif içtimai gruplar arasında gerek zekâ kabiliyeti gerek doğurmak kudreti itibarile büyük farklar bulunduğunu müşahade et- miştir, Bu müşahadelerden aldığı ne- ticelere göre yüksek derece zekâ ka- biliyeti yetiştiren tenasüli âmiller git- Dr, Penrose sözüne şu suretle de vam etmiştir: «Milli zekâdaki bu sukutun önü alınmayıp boyuna devam ettiği tak- dirde bir gün bütün İngiliz milleti budalalardan müteşekkil bir halk halini alacaktır. Bu halin böylece gitmesine müsaade etmemeliyiz. Eğer böyle giderse bir asır sonra bugünkü İngilizler dâhi bir millet sayılmak icab edecektir.» Hatib mütereddi kimselerin zür- lenmeğe ve büyük aile yetiştirmeğe ikna ve sevk edildikleri takdirde maa. rif meselesinin Aâtisi emniyet altına alınacaktır, Dr. Penrose bir millet için arzu edilmeğe şayan olan zihni seciyeler yalnız zekâdan ibaret olamıyacağını aynı derecede ehemmiyeti diğer ba- zı vasıflar bulunduğunu da ilâve et- miştir, İngilterenin sanayi psikoloji ensti- tüsü müdürü Rodger mevzuubahiş zekâdan maksad ruhiyatçıların zekâ tecrübelerinde ölçtükleri zekâ haddi olduğuna dikkati celbetmiştir. Mil zekânın kısırlaştırmak gibi bozguncu bir düşünce ile değil cemiyetin daha az 2eki ilânlarınm vaziyetini düzelt- mek ile kurtarılabileceği kanaatine gelmiştir, Bu zât da demiştir ki: «Bir taraf. tan milli zekânın inhitatından bah- sediyor ve diğer taraftan da milletin zeki olanlarının teşkil ettiği hazine servetini tam mânasile İsraf ediyoruz. İngiliz milletinin bugünkü, içtimai ve iktisadi noksanlarmı açık bir su- rette anlamak için efradın ruhi va ziyetleri itibarile bir umumi tahriş yapmak faydalı olacaktır, Konferansta aklı noksan ve hasta, lıkların yalnız tabipler tarafından te davi edilip edilmemesi hakkında bir çok münakaşalar yapılmıştır. Yondra üniversitesi felsefe ve rw hiyat profesörü E. E. England eski zamanlarda oldüğu gibi bedeni, ak- Ni ve ruhi tedavide tabipler ile ruha- nilerin elele verip çalışmalarını söy- lemiştir. FP, Türk - Alman kredi anlaşması Volkischer Beobachter gaze- tesinin bir makalesi Türkiye ile Almanya arasında 150 milyon marklık yeni kredi anlaşma. sının imzalanmasi üzerine Volkiseher Boobückini, gnsinei bu anlaşmanın ehemmiyeti hakkında şu satırları yas zıyor: «İnkıraza uğrayan cihan iktisadi. yatı müvacehesinde Almanya kendi eşya münakalesini idame etmeğe çâ- şt. Buna da muhtelif memleketler» den kliring yolile eşyaya mukabil eş- ya almak suretile muyaffak oldu. Türk kredisinin ilk misal teşkil ettiği yeni metod işte bu kliring usulüne istinad ediyor. Memleketler arasındaki eşya mü- badelesinin mutlaka altın ve döviz üzerinden geçmesi lâzım gelmediği bil. gisi böylece semeredar edilmiş oldu. Nasıl ki Almanya dahilinde, kâfi miktarda serbest işe malik olursak işe girişmenin mevcut sermayeye tâbi ol. ması lâzım gelmiyeceği prensibini ta- hakkuk ettirdikse şimdi de "Türkiye İle olan eşya münakalesi döviz bağla. rından kurtarılmış oldu. Bu döviz bağları da, yalnız sermayenin İş teda» rik edebileceğine behziyen düşünce. İerden birini teşkil eder, Kliring yolile yapılan münakalede yalnız mala karşı mal mübadele edi. İlr. Bu 150 milyonluk yeni kredi an- İaşması sayesinde eşya mübadelesi daha geniş esaslar dahilinde cereyan edecektir, Türkiye Almanyadan çeke. ceği mallar üzerine daha geniş mik. yasta evvelinden dispose edecek ve asıl bu suretle Alman iktısadi kuvve, tinin yöni Türk iktisadiyalının kurul, iası için imkân dahiline girmiş ola. cüktır, Türk iktısadiyatı bu zit GÜNÜN ANSİKLOPEDİSİ I RLANDA (Vaktile Ingilizlerin hükmü altına ne şekilde girdi? ) ngilterede bazı infilâklar oldu. Bunları, Irlanda cümhuriyetine tarafdar askerlerin yaptıkları ileri rihi bu dahili kavgalarla doludur. İki defa, şimal korsanları, yani Norveç- lilerle Danimarkahlar, adayı kısmen sürüldü. Âdeten tam müstakil bir | istilâ ettilerse de neticede tardedildiler, halde olan Irlandalılar, İngiltere im- paratorluğile son bağlarını da kopar- mak istiyorlar. Irlandanın tarihine bir kuşbakışı atacak olursak görürüz ki, eski asır- larda pek az tanınan bu memleket, Keller tarafından meskündu. Bun- ların arasından bir kısmı ayrılarak İskoçyaya gilti. Patrick isminde bir aziz, İrlandalıları hristiyan yaptı, Böy- lece, Irlanda, Romalılarla temas et- meksizin İsa dinini benimsedi, Halk eski asırlarda kabilelere ay rılmıştı. Başlarında (ri) denen kral lar vardı Bütün kralların fevkinde de bir (ard - ri) bulunurdu. Ada dal- mi bir anarşi içindeydi. Belli başlı serveti ehli hayvanlar teşkil eder, Muharebeler bu malların gasbı veya müdafaası için cereyan ederdi, Kurunu vüstada bütün Irlanda ta» On ikinci asırda Leinster'in (yani şark kısmının) kralı Dermot, zama nın ârd-ri'si ile münazaaya girişti ve İngiltereye, yardım görmek üzere kaçtı Orada Pembroke kontunun yardımına nall olup memleketine döndü (1169). Bu kont, Eeinterde Dermot'un varisi olduğundan İngik tere krahı, izin vermediği bu fetihten dolayı gayri memnun kaldı. Kont da kralı tatmin için onun tabliyetini kas bul ettiğinden, kral başlıca limanlara sahip oldu. İşte İngilizler bu suretle Irlandaya ayak atmışlar ve yerleşmişlerdir. O tarihten bugüne kadar kimi dini, ki- ml ıslahat, kimi istipdadı hafifet- meyi, kimi arttırmağı istihdaf eden bir sürü ve mütemadi gizli açık çar- pışmalar, bütün Irlanda tarihinin esasını teşkil eder. la Türk istihsalâtını, malüm olduğu veçhile cihanın en büyük alıcı piyasa» sını teşkil eden Almanya çekecektir. Bundan evvelki kredi sistemnide tediyatın iadesi imkânı mevcut olma» dığından kredi alan borçlu devletler alacaklının siyasi tesiri altına girerdi. Almanya, Türkiyeyo eşya ile ödenecek bir eşya kredisi verdiği için borcunu ödeyecek, vaziyette kalmış oluyor. O- nun içindir kl kredi verilirken tatbik olunan bu yeni metod borçlu memle. keti siyasi tesir altında bırakmıyor, bilâkis tam bir istiklâl ve serbesti içinde alacaklı ile borçlu arasındaki iktasadi münakaleyi genişletiyor.» Muallimlerin mesken bedelleri İlkmektep muallimlerinin aldıkla- rı mesken bedelleri İdarel hususiye bütçelerinin mali kudretine göre ay“ da dört lira ile sekiz lira arasında ve- rilmektedir. İstanbul munilimleri içim bu miktar beş lira olarak kabul edil- miştir. Halbuki bazı kazalar, kendi mintekalarmdaki muallimlerin mes- ken bedellerini yanlış hesab etmek tedirler, Muallimler bundan şikâyet ettik- terinden, mesken bedellerinin nasi hesap edileceği alâkadarlara tebliğ 2 edilmiştir, ——