Ramiz, kendini tamamile keybede- Tek karısını şiddetle itti, Kadıncağız, #endeledi ve ortadaki masaya çarpa- rak yere yuvarlandı, — Peyman!... Peyman!,.. Erkek sapsarı kesilmişti. Yere doğ- Tu eğildi, Genç kadının kıpırdamasi- »I, bir hayat alâmeti göstermesini Peyman, düşerken başını sobanın. ına çarptığı için alnı yarılmış, İncecik bir kan şeridi solgun yanağı- na doğru akıyordu. Ramiz, tiril tiril titriyen elini Pey- Manın kalbine koydu. Oda, deminki gürültüden sonra o derecede bir s€s- Sizlik içindeydi ki kendi yüreğinin çarpıntısını işitiyordu, Lâkin heyhatl Avucunun içinde hiç, hiçbir şey his- Betmiyor. Şaşkın bir halde syağa kalktı. Önünde hareketsiz yatan vücude deh- Şetle baktı . Birdenbire, konsolun üzerindeki sa- at çaldı. Ramiz, heyecanla geriledi, Bir $1Ç- Tâyışta kapıyı buldu ve kaçtı. Yollarda uzun müddet, nereye doğ- Tu gittiğini bilmeksizin yürüdü. Çok | danyık, ve sair mücevheratla irili ufak-! ve aydınlık sokaklardan, | yı paralar çıkardı ve karmakarışık bir | Earip bir sevki tabii ile kaçıyordu. Bir- denbire omuzunu bir el yakaladı. Ra- miz döndü ve gözleri fal taşı gibi açıl- Mış bir halde kendisini tulan ada Mın yüzüne baktı, Kekeledi: — Ne istiyorsunuz? — Sana yardım etmek! — Bırakın beni... — Böyle delilik etme... Yakalana- Ramiz, birkaç adım atmışken, işit- tiği bu sözler üzerine duraladı. — Dur, anlatayım, bilâder... Bir Aapartımanın merdiven basamağında di, gal... * — Nereye? — Benim eve. Ramiz, kolunu yakalıyan adamın Peşine takıldı. Birkaç adım birlikte Yürüdüler. Beriki az sonra dedi ki: — Heh heh!... Keşfetmişim, değil mi?... Elinden yaman bir kaza çıktı... Ha?... Bildim mi? Kalbi, müthiş bir acı ile burkuldu- Zu için, Ramiz cevap vermedi. — Bari bir kazancın oldu mu?... Zavallı... Adaaam!... Al dırma,... Viz gelsin, tırız gitsin... Hay» di dal içeri... Geldik... Ramil, içeri girdikleri berbad şekil- de mefruş bir odaya bakmadı bile... Tek kelime söylemeksizin, kendini bir kerevete bıraktı. Hâmisi, merhametle: — Haydi haydi... Toparlan... Ken- gel artık! - dedi, 'Tabakasmi çıkardı, Bir sigara yak- sonra, kâbus gibi hayallerine Ansızın, ev sahibi, gürültü etmek- Sizin kalktı. Misafirinin parmakları Ucundaki sigarayı çekti, aldı. Ve eğil- AL: Ramiz, âsabı fevkalâde bozulan- derin, kör kuyular kadar derin dalmış... Sigara böyle ya- Mip durursa yangın da çıkarırdı. Kapı açıldı... Sonra kapandı. ... Uzakta bir saat üç kere çaldı. Ramiz, birdenbire uyanıverdi. Ayâ- Ba kalktı ve etrafına şaşkın şaşkın , Beş numaralı bir petrol lâm- bası dört bir yana meşum bir ışık sa- Sıyor. Kirli duvarlar, sefil, esfel mo- er... Birdenbire inledi. Hafızası KE ark 0) 14 Ağustos 98 Pazar İstanbul — Öğle neşriyatı: 1230: Plâkla Türk musikisi, 1250: Havadis, 1305: Piâkla Türk musikisi, 1330: Muhtelif plâk neşriyatı, 14: Son. Akşam neşriyatı: 18, Taksim sta- dından naklen: İstanbul festival şenlik» leri münasebelile yapılacak serbes güreş müsabakaları, 20: Saat eyan: Grinviç rasathanesinden naklen, 20,02: Keman konseri: Konservatuvar profesörlerinden Liko Amar, piyanoda Sabo, 1 - Şuberi: Sonat la minör, 2 - Tartini: Tayfeltrilir 2040: Hav raporu, 2043; Örn zi Doğrul tarafından arabca söylev, 21: Saat Ayarı: OÖrkesra: 1 - Offenbach: La belle helene, 2 - Borodin: Dans les steepes d'Asire central, 3 - Siede: İntermezzo, 2130: Muzaffer İlkar ve arkadaşları ta- rafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 220: Novolniden naklen: Orkestra kon- değini doldurmaz bir sebepten dolayı başlıyarak böyle felâketli bir netice veren kavga aklına geldi. Kapıya doğru atıldığı sırada, kanad. ansizım açıldı ve esrarengiz adam eşik- te belirdi. Omuzlarını kaldırmıştı, Kabadayı bir eda ile, cebinden bir avuç inci ger- halde, hepsini de yatağın üzerine fır- Jattı. Korkuyla kendisini seyreden Rö- mize dönerek: — Nah, işte... - dedi, - Bundan se- nin de hissen çıkacak, korkma, bece- riksiz... Hakladığın adamların da âfi- yette olduklarını öğren! — Ne demek istiyorsunuz? — Kıs çeneni... Duvarın kulağı vardır derler... Buradakiler de kalm değil... Demin sen uyuyunca, mahud eve giderek etrafında dolaşmak, içeri- sini kertiriz etmek merakımı yeneme- dim... Doğrusu çok tereddüd ettim, bilâder... Fakat merak bu, ölüsü ki- nalı... Kendimi tutamadım... Kapıyı çaldım... Bir isim murıldanarak dal- dım içeri... Birinci katta... Nanay: Bir şey yok!... İkincide, aralık bir ka- pi... İçinden de ziya sızıyor... Anlaşi- luyordu ki buradan kaçm ... Car nımı dişime taktım... Girdim içeri... Salonda, kadını gördüm... Ah avanak dinle, dinle... 'Tabii apar- tımanın bütün odalarını dolaştım te- ker teker... Ne buldumsa arakladım... Birdenbire kulağıma bir inilti çarp- tı... Geri döneyim Ki ne görsem beğe- nirsin?... Geberttim sandığın ker... Baygınmış meğer de ayılmış... Beni karşısında görünce afallamış aval... Diz çökmüş... Korkak korkak bak yor... Yalvarıyor!... — Ne diyorsunuz? — Eeh hey... Şaşırdın, değil mt?... Dur hele... Çek ellerini... Beni sars- ma öyle... Bırak iamamlıyayım... Ta- bil, soğukkanlılığını derhal takın dım... Kadına yaklaştım... Susması için bir işaret çaktım. » Bir adım dö ha attım ileri doğru. İki adım dahâ... Ciyak ciyak bağırmağa başladı kal- tak... Dünyaları ayağa kaldıracak gece vakti... E, artık kendi bilir gay- rık değil mi?... Senin başladığın işi pençelerimin sık, sıkha rasına aldım... Sik ha ak Nah, şöyle... Kırk kirk derken ehiyi buldu... Ben senin gibi şaşkaloz değilim... Elimi sürdüğüm işi tamam yaparım... A... A... A... A,.. Ne olu- yorsun ulan... Deli misin sen?... B- rak boynumu be... Canımı yakıyor- sun, bilâder!... Bilâdeceeer... Ramize bu kadar kuvvet ie nereden gelmişti?... O ne sıkışı 07... Bu sefer kırk kırkı ev sahibi dedi ve cansız bir cesed halinde yere yuvarlandı. Sonra, mecnunane bir fısıltı: —— Demek ölmemiş... Ah, demek ka- canlanmıştı: Yakın mazi- | rım, karıcığım Yİ olduğu gibi hatırlıyor: İneir çekir- ölmemişmiş.... 'Nakleden Hatice Süreyya ezamanuaun, .-H SS R.N... Baş, Diş, Nezle, Grip Romatizma Nevralji, kırıklık ve bütün BURUN MANN icabında günde 3 kaşe alınabilir. ağrı larınızı derhal keser. vu ves tercih ediniz. * sAN İ muzikaya devam — Kolonya, Lelprig ve seri, Kemal Akel idaresinde, 2250. Son haberler ve ertesi günün programı, 23: Saat ayarı: Son. Ankara — Öğle neşriyatı: 1230: Karı- şık plâk neşriyatı, 1250: Plâkla Türk mu- sikisi ve halk şarkıları, 13,15: Ajans ha- berleri, Akşam neşriyatı: 1830: Plâkla dans mwasikisi, 10,15: Türk musikisi ve balk sarkıları (Salâhaddin), 20: Saal ayarı ve arapça neşriyat, 20415: Türk musikisi ve halk (Amatör Cemile), 21: gan pllkları, 21,15: Stüdyo selen orkestrası: 1 - Walter Eilers: Marehon Aws Wien, 2 - Weber: I, Mosalgue, 4 - Rofref; Darinka, 5 - Bruwo: Flammetta; 22: Ajans ha- berleri ve hava raporu, 22,13: Yarınki program ve son. Avrupa istasyonları Saat de Brtilâv 2030 - 72 askeri muzika — Hambe. 20 askeri muyika — Münih 2005 Salzburg (festivallerinden naklen Mo- zart'n «Figaronun İzdivacı» operası — Athlone 20,25 solistler — Bükreş 20 dans — Florans 20 mandolin — Helsingi, 20 vi- yolonsel — Hilvers, | 20,55 orkestra — Londra 2010 orkestra — Lüksemburg 20,15 hafif muzika — Rad. Paris 2040 ha- Dt muzika — Prag Ji 2030 salon muzi- kası — Sofya 2055 operet muzikası — Stokholm 2030 hafif muzika — Rad. Toulouse 20,15 operet ve filim havaları — Varşwa 20 karışık muzikaya devam, Sant Zi de Frankfurt 21,10 orkestra — Hambg, ve Dewtsehl. 8. 21,40 karışık muzika — Ko- Janya, Dansig ve Berlin 21,10 hafif mu- zikn — Künigsbg. 21.10 orkestra — Mü- nih Zİ operaya devam — Sasfbr. 21 eğ- İencell murika — Stuttgart 21,10 eğlen- esli muzika — Viyana 21.10 hafif muzi- ka — Athlone 21,45 dans — Bari 21,15 Yu- nanca neşriyat — Bordo 2L15 Trovatore operası — Budap, II 2110 piyano — Bükreş 21,10 dans — Heisinglors 21,15 İtalyan muzlkası — Kopenhag 2140 Ru- men muzikaği — Lille 2130 konser — Limoges, 21,15 'Trovstore operası — Nis 2115 Trovalore operası — Oslo 21 Gounod'nun operası — Rad. Paris 21,15 Verdinin 'Trovatore operası — Prag II 2145 öperet havaları — Rennes 31,15 Trovatore operası — Revul 21,15 or- kesim — Sofya 2155 eğlenceli muzika ve dans — Sirasbg. 21,30 halk muzikasi — Rad. Toulouse 21,0 tangolar ve bafir muzikn — Toulouse P'T.T. 21,1$ Trovatore operası, Sant 22 de Breslar 22 konser Ftankft. 22 konsere devam — Hambg, Devteshi, 5. 22 karışık Berlin 22 hafif muzikaya devam — Kö- nigsbg. 22 konsere devam — Münih 22 operaya devam — Stutigart 22 eğlenceli muzikaya doram — Viyan 22 hatif mu- zikaya devam — Belgrad 22 çinyene çal- Nis, Rad. Paris ve 23 - 2330 senfon, konser — Budap 22 or- kestra — Helsingfors 2225 hafif muni- ka — Hilversum 1 2255 hafif muzika — Uyubilana 22,15 dans — Lille 22 konsere devam — Londra 2205 sulon muzlkası — Lüksembg. 22 hafıf musika — Oslo 22 operaya devam — Prag Il 22 operet mu- sikasına deram — Sofya 22 dansa de- vam <— Rad. Toulouse 2240 askeri mu- zika. Saat 23 de Berlin 20,30 hafif muzika — Biattgart 23,30 hafif muzika ve dans — Deutsch, 8, ye diğer Alman istasyonları 2330 dans ve eğlence — Bordo, Limoges, Nis, Rad. Pa- ris ve Rennes 23 operaya devam — Bu- dap 730 çingene çalgısı — Bükreş 23.15 gece muzikası — Fioraos 23 dans — Hilvers, I 2340 hafif muzika — Kopenhag le 5 Saat M den itibaren Alman istasyonları evvelki programla- rınâ 1 e kadar devam — Budap, 2415 cazband — Kopenhag 24,10 -130 dans — Rad. Paris 2415 dans — Rad. Toulouse 21 orkestra — PFrankit, Stutig. ve Deutsehl. 5. 1 - 4 gece konseri — Diğer Alman istasyonları i - 4 Hamburgdan naklen gece muzikası, Beyoğlu Halkevinden : 1 — Evimizde koro dereleri buşlamıştır. 2 — Dersler pazartesi, perşembe günleri saat 17 de verilmektedir. 3 — Dersler moçcanldir. 4 — Arzu edenlerin acele Evi- mize müracaat eylemelerini rica ederiz. DAIMON MARKALI FENERLERİ ve AMPÜLLERİNİ her yerde Tarihi DİŞİ KORSAN Deniz Romanı Yazan: İskender F. Sertelli 'Tefrika No. 85 , İmparator yemek yerken, Periklis masala başladı: Kubilây büyük bir saray yaptırmış, Haşmetmeab!,, Aryüs, bu bir kaç saatlik gezin. tiden şu neticeyi almıştı: Bizansta hiç bir ev yoktu ki; erkeği asker veya gönüllü olarak surlara gitmemiş ol sun. Demek ki, Bizans surları kuv- vetli ordularla çevrilmişti. Fakat, buna rağmen, herkes harbin bitme- sini istiyordu. Harbin veya muhasa- Tanım devamına taraftiâr bir tek Bizanslı yok gibiydi. Yerliler 1260 Lâ- tin harbinden bezmişlerdi. Zaten evlâdlarının bir çoğu da Mora prens- liğinde Arnavudlarla çarpışıp duru- yordu. Aryüs, Yedikule civarında oturan yerlilerin ruhi heletlerini ve surlar- daki askerin mikdarını 8z çok yakın- dan görmüş, anlamış sayılabilirdi. e yanındaki bassa zabiti — Muhasara çok devam edecek mi, mıştı. Muhasaranın devamı, şüphe yok Ki, Arablârı büyük bir muzafferiyete kavuşturacaktı. O akşam geç vakit Yedikuleden sa- raya döndüler, Aryüs, imparatorun sofrasında.. Sofrada balık, koyun kızartmasile şarab vardı. Kapının iç tarafında duran ihtiyar bir köle sofraya baki- yordu. Periklis du.. mütemadiyen düşündürücü hi- kâyeler söylüyordu. İmparator «kesi» dediği zaman, Periklis başka bir hi- küyeye geçiyordu, Aryüs, Periklisin yanında oturmuştu. Onlar, belli ki, daha sonra yemek yiyeceklerdi. Sekizinci Mihail, Aryüse sordu: — Yedikulede Saidin babasını bu- lamadınız mı? — İzini bulduk, haşmetmeab! Bir iki yıl önce orada imiş.. birdenbire ortadan kaybolmuş. — Şimdi nerede imiş? — Periklis, Romanos Portasta ya- bancılar mahallesinde bulacağımızı umuyor. — Neden oraya gitmediniz? — Sarayda bu saatte vazifesi ol- duğunu söyledi. Vakit geç olmuştu. Yarına bıraktık. — Demek bu gece benim misafi- rimsin, öyle mi? Aryüs, impöratorun iltifatma te- şekkür etti, Periklis yeni bir masala başlıyor- du: — Kubilây han Çinde dünyanın en büyük sarayını yaptırmış. dör- dü imparatoriçe olmak üzere sekiz karısı, yüz elli gözdesi ve bin dört yüz cariyesi varmış, İmperatoriçelerin bin beş yüz kişilik maiyetleri var. muş. Saray müstahdemini iki büyük ordudan daha kalabalıkmış. Her gün beş yüz firm yalnız Kubilây hanın sarayı için ekraek çıkarırmış. İmparator Mihail elinde tuttuğu şarabı bir yudumda içti; — Bence, Kubilây han artık öl müş demektir. Bu kadar ihtişam ve debdebe içinde yaşıyan bir hükümdarın vatan işlerile meşgul olmasına im- kân yoktur. Macaristandaki ordusundan artık hiç bir tehlike bek- lenemez. Ça masahna devâm etmek is- İmparator elile işaret ederek: — Yeter.. Dedi, Sonra birden Aryüse baka- Tak gülümsedi: — Benim şimdiye kadar bir ya- bancı ile yemek yediğim vaki değil dir. Fakat, seni çok sevdim, Aryüs! Eski Romalı kahramanların esaleti yüzünde okunuyor. Merd bir adama benziyorsun! Haydi, gel. beraber ye- mek yiyelim! kadeh şarab içmesini emretti Pe riklis, oVenediklinin kadehini dok durdu. İkisi birlikte içtiler, İmparator pencereden denize ba- — Aryüs! dedi. Blzansı üç çev- Tesinden kuşatan şu korsanların bü radan uzaklaşacağını umuyor mu- sun? — Şüphesiz, haşmetmeab! Emir Saidin babasını sağ olarak bulursak, sizi şerefimle temin ederim ki, Arab. Jar derhal çekilip gidecektir! — Şu halde tehlike savuşturul muş demektir. Fakat ben, buna inanmak istemiyorum, Aryüs! Emir Sair, babasını benden sulh günlerin- de de istiyebilirdi. Onu buradan ak dırmağa hiç bir mâni yoktu, Bir çok kabileleri ayaklandırıp altmış gemi, bir çok mücahidie Bizansı muhasa- raya gelen Arabların maksadı (Bi- zans) ı zâptelmektir. Eğer ovun maksadı bu olmasaydı, bize gönder- diği ilk mektubunda: «Babamı al mağa geldim; derdi. Şimdiye ka dar babasından bahsetmiyen bu şey- tan adamın seni buraya başka mak- sadlarla gönderdiğini sanıyorum. Aryüs: — Bundan başka bir maksadı ol- madığını, babası bulunursa derhal dönüp gideceğini söyledi, hasmet- meab! N Dedi ve yavaşça Periklisin yüzüne baktı, Aryüs, imparatorun yanından ay- rümak, istirahate çekilmek istediğini bakışlarile anlatmıştı. İmparator, bu mevzu üzerinde 18- Tarla durdu: — Sen, tanınmış bir Romalı aile- nin oğlusun, Aryüs! Ben senin şahsi düşmanın olsam bile, huristiyanlık gayretile bana yardım etmelisin! On- Yar, dinimize, yurdumuza düşman olan ve kılıçlarını hiç bir zaman en- semizden indirmek istemiyen kim- selerdir. Bana hâkikati söylersen, yalmız milletime değil, bütün dünya hıristiyanlığına da büyük hizmet et- miş olacaksın! Aryüs bir kâç kadeh şarab içmiş olsaydı, belki yumuşıyacak ve ağ- sından bir şeyler kaçıracaktı. Bere- ket versin ki, imparator ona fazla şarab ikram etmemişti. Mihail çok heyecanlıydı. Aryüsün Bizansa bo- şuna gelmediğine kanidi. Bu Roralı #silzadeyi avlamak için zaman Jâ- zımdı.. fazla sıkıştırmadı, — Haydi git, istirahat et! Yarın ilk işiniz (Romanos Portas) taki Ya- bancılar mahallesinde Saidin baba- sını &ramak olsun. Dedi. Aryüs, imparatoru selâm- Jadı. Çıktılar. O gece Mihailin gözünü uyku tut- muyordu. Gece yarısı olmuştu. Aryüs bir odada yalnız yatıyordu. Arablara esir düştüğü gündenberi ilk defa o gece başı yastık ve sırlı yumuşak bir yatak görmüştü. «O, bir hafiyedir.,. Fakat masumdur.» Sekizinci Mihail gece yansı mü- neccim başiyı çağırttı. — Gözüme bu gece uyku girmiyor. dedi, Aryüsten şüphe ediyorum. Bu adamın yıldızına bak! Ve bana, onun buraya ne maksadla geldiğini söy- le.! Mihaflin müneccimlere vardı. Müneccim başi sarayın taraçasma çıktı... Garib tavırla kollarını ve ba- şını sallıyarak gökteki yıldızlarla gö- rüştü. — İşte, onun yıldızını buldum, haşmetmeab! dedi. Şimdi, kulağım- da bir s€s duyuyorum. Bane: (0, bir hafiyedir. Fakat masumdur!) diyor. Mihail dişlerini sıkarak mırıldan- itimadı ;