" Sahife 6 AKŞAM Kamber,nişanlısı Emineyi Tepecikte feci bir cinayet nasıl öldürdü ? Emine yatarken Kamberin hücumuna uğra- mış, 8 yerinden yaralanarak can vermiştir Nişanlısımın bıçak darbeleri altında can veren Emine Kahra- Jesinde Altın s0- kağında Akova- h Kamber adın- da bi ii şanlısı on y yaşında Emine. yi öldürdüğünü tele'onla bildir miştim. Ci yet, #üyler ürpertici bir Nişanlısını öldü- şekilde ika edil ren Kamber miştir, Tütün amelesi olan Kamber, bundan üç ay evvel Eminenin yolunu İstanbulda ilk tedrisat mıntakası İstanbul İlk tedrisat mıntakası şim- diye kadar 28 mıntakaya taksim edil- mişti. Yeni şekle göre ilk tedrisat mın- keserek onu müteaddid defalar teh- did etmiş; nihayet Eminenin babalığı- nin muvafakatile nişanlanmışlardır. Kamber, bir gün kızın başka delikan Ylar tarafından kaçırılacağını ileri sürerek Emineyi amcası Eminin evi- ne götürmüş, muhafaza edilmek Üze- re oradan ayrılmamasını sıkı 8) tembih etmiş. Vaka gecesi, Emine si ve çöcük! uyurken Kan yanında yenge Jde geceleyin , kızı uyan- rma Tamolması- niriz, düğünü- r, ondan sonra ber de senin olurum. Demiş.. iakat hayvani hi tesirile hareket eden Kamber, elinde bulunan kama ile kızı tehdid etriş, bundan da bir fayda çıkmayınca, ki- zı yaralamıştır. Gürültüden uyanan- Jar, Kamberin, nişanlısı Emineyi döğ- düğünü görmüşler, mani olmak iste- rse de Kamber kama İle kızı 801 memesi üzerinden üç, sol böğrürden ji, bacaklarından da üç yerinden ya” zavallı kızcağız, iç defa: MIŞ, yaraları almca Ay, y Diye bağırmış, yatağından fırlıya- Fak kapıy ar koşmuş, orada dü- şüp ölmüştür, Katil, kızm feryadına koşan komşulara: şanlımı, kıvırcık saçlı, uzun boylu bir adam kaçırmak istedi ve öldürdü. Demiş, gidip polise bu şekilde haber vermiş, katilin elindeki kan lekeleri nazari dikkati celbetmiş, isticvab edil. miş ve suçunu itiraf etmiştir, Kanlı kamayı attığı yeri de polise bildirmiş, kama bulunmuştur. Katil, suç delillerile ağu'ceza mahkemesine , Verilmiş, muhakemesi bir günde gö- İ rülerek on sekiz sene ağır hapse mah- - küm eğilmişti Mahrukat meselesi Mahrukat fiatlerini indirmek üze- re Belediyece tedkikat yapıldığını ve bazı tedbirler alındığını yazmıştık. İstanbulun odun ve kömür ihtiyacı- takaları yirmi dörde indirilmiş ve MIN- | nın çoğu Karadenizden temin edil- takaların hududu ona göre tahdid edilmiştir, Açıkta kalan müfettişler den ikisi Maarif müdürlüklerine, di- ger iki si de diğer vilâyetlerdeki mün- hal müfettişliklere tayin edilmişler. dir. mektedir. Halbuki Karadenizden nak- Uyat yapan kayıklar çok mahdud ol- duğundan Belediye kayık sayısını ar- tırarak münakalâlı kolaylaştırmak fikrindedir. Bir gecenin romanı Yazan: Perihan Ömer Söylenen sözlerin birini mış, duyamamıştı. Sade Haldun «kal. kolımi» diyerek kolundan çekince i ikti, Bütün wen kendini ayakta tutabilmeğe çalı- #yordu. Haldun kadının boş bir kukla gili sürüklendiğinin farkında değildi. O da çok içmişti ve üzerinde derdi 1 döken bir adamın boş sersemliği verdi. Ev sahibesine görünmeden çl.lar. lirden değişen hava kadını büşbü- tün sarstı. Haldunun kollarında sü- “xleniyordu. Müşteri bekliyen şoför, «öle taksinin kapısını açtı; girdiler. Lâmlarlın başı Haldunun göğsüne © ,müştü. Daha otomobil yeni hö- i urdanmağa başlarken adam solgun, & at sıcak cildi yüzden ilk buseyi iyordu. Ve düşünceden değil, arzu- n çikan boğuk bir sesle şoföre bir oleladı söyledi. Lâmia göğsündeki başı birden ite- r.k yerinden fırladı. Demir karyolalı, #oğuk bir intizamla insanı donduran bancı hir odadaydı. İradesiz adım- dolaşırken sendeledi. Başı hâlâ dönüyor, beyni uğulduyordu, Yayaş anlıyama- | düşüncesizliğine rağ- | 'Tefrika No, 9 yavaş kendine geldi. Etrafına baki- narak: — Neredeyiz? diye bağırdı. Sonra gözü demir karyolada uzanan Haldu- na ilişince ellerile yüzünü kapıyarak olduğu yere çöktü. Ümidsiz bir çocuk gibi hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Öm- ründe hiç böyle boşanmamış, sanki bütün göz yaşlarını o geceye sakla- mışlı. Yataktan kalkıp önünde diz çökerek ayaklarını öpmek istiyen Halduna boğulan, titreyen bir sesle; — Alçak! dedi. — Fakat... — Alçak! — Seni bu kadar üzeceğimi tahmin etmedim. Hem buraya arzunla geldi- ğini zannediyordum. — Sarhoştum, kendimi bilmiyor- dum. — Ben biliyor mıydım Lâmla? — Sen, sen bir alçaksın! a — Beni affet! — Seni affetmek mi?.. Senden iğ- reniyorum. Yerinden fırlıyarak mantosunu ya- kaladı. Kapıdan çıkıyordu, Haldun yetişti. Kollarından tutup kendine doğru çekerek tekrar yalvardı. bu müthiş i edilmiş, ağır yardı Halid de Bağ kulesinde kadın yüzünden cinayet Kayınbaba, eski damadını | Gura tüfeğile öldürdü İzmir (Akşa Menemen civa- rında bir bağ kulesinde kadın yüzün- den bir cinayet olmuştur. Kulalı Ali ında biri, vaktile Zekeriya u 60 yaşında Hasanın kızile evlen- 'akat esrar kullandığı ve batı n âdetleri bulunduğu için karısı mahkemeye müracaat edere' sinden ayrılmış ve babasının bağ kule- sinde oturuyormuş. Ali Gülmez, bir elinde tabanca etinde de bıçak olduğu halde g yin bağ kulesine git r. Onun fena r anlıyan eski ndaki Gura tüfeğini almış, ateş ek Ali Gülmezi öldürmüştür. Ka- ti tutulmuş, imiştir. bir sadla kuleye kayınbabası, Kandırada cinayet Kaçırmak istediği kızın kar- deşini beş yerinden vurdu Kandıra (Akşam) — Kandıraya bağlı Bağdadlar köyünde Molla İsma- ilin Kızı Halideyi Kâmil namında biri E or ve kızı kaçırmak için fırsat kolluyordu. Kâmil, geçen gün Halide- nin tarlada çalışmakta olduğunu gö- e oraya giderek kaçı ğa teşeb- büs etıniş, fakat genç kızın feryadına kardeşi Halid yetişmiştir. Kâmil, plânınm akim kaldığını gö- ince, elindeki silâhını çevirerek Ha- n üzerine ateşi etm kat kur- şunları isabet ettifemem ştir. Halid, hayatını korumakliçin Kâmilin üze | rine atılarak ailâhinı elinden almağa | çalışırken, gözlerini kan bürüyen Kâ- mil, bıçağını çekerak zavallı Halidin beş yerine saplamıştır. Kâmil tevkif İzmit hastanesine gönderilmiştir. Ödemişte bir cinayet İzmir (Akşam) -— Ödemişin Zey- bekler mahallesinde bir cinayet ol- oğlu Mehmed adın- da biri, kendisinden ayrı yaşıyan eski karısı 37 yaşında İHamidenin gecele- yin evine girmiş, kadını kama ile mü- teaddid yerlerinden yaralıyarak öl- dürmüştür. Katil, vakadan sonra kaç- mıştır, zabıtaca aranıyor. Bir Yunanlı avukat İzmirde define arıyacak İzmir 13 (Akşam) — Atinalı avu- kat Kostantin edında bir Yunanlı İz- mirin muhtelif yerlerinde define ara- mak üzere Atinâdân buraya gelmiş, Maliye Vekâletindeh müsâade istemiş- tir. Müsaade verilirse define araştıril- masına derhal başlanacaktır. Bu avu- kat, yanında bir çok definelerin kro- ki ve plânlarını getirdiğini söylemiş- tir. Beni affet! Sehi çok, ama çek seviyorum. Her şeyi unutacak kadar çok. Bunu anlamıyor musun? Sevme- nin ne demek olduğunü bilmiyor mu- sun? Düşün. Bana acı. Biraz olsun acı! Bütün kabahatime rağmen ben bir zavallıyım. Soğuk, sarı bir elin mânalarını sile- rek dondurduğu yüze biraz daha ya- naşarak, ancak işililebilecrek kadar yavaşça ilâve etti: — Hiç olmazsa biraz merhamet et, ne olur Lâmia? Merhamet yaşıyanlardan, duya- bilenlerden istenir. Sen beni öldür- dün, bütün hayatımı iğrenç bir ba- taklıkta boğdun, Söyle kardeşine, ya- ni kocama, ne diyeceğim? Ona bu vü- cudle asıl yanaşacağım Nasıl, nasıl yaşıyacağım? — Görüyor musun, yaşamaktan bahsediyorsun? Demek daha ölmedin. Unutur ve alışırsın. — Alçak... Kadın silkindi. Kaçmak için sar- #ettiği bütün kuvvete rağmen, omuz- Jarını tutan ellerden kurtulamıyordu. Haldun bırakamıyor, kendi kendine seğer giderse, ayrılırsa, bu son, son...» diyordu. Fakat buna tahammülü yoktu. Dü- #ünimeden, ne söylediğini bilmeden yalvanyördu. 5 Eni kizüikmili * Yapamam,” git“ zorla içeri | | | him transit | kiye Bandırmr gün geçtikce iktisaden yükseliyor 1937 senesinde dahile 5, haricede 1,5 milyon liralık ihracat yapıldı Bandırma (Ak- şam) -— Garbi Ana- | dolunun başlıca ih- racat limanlarından biri ö mada İktisgdi vi yet olan Bâ gün yükselmekte geçen yıla £ ih maktadır. Bu mü- a- ından bütün limanle. muhtelif sevkiyat yapıldığı gibi doğ- rudan doğr rupa limanl re ve balık edilmektedir. 937 yılında Ban- dırmadan muh Türkiye Jimanlarıma zahire. hububat | balık, meyva, un, teneke ,peyniri, yo- | gurt vesaireden ibaret olmak üzere 5 milyon liralık ibracat yapılmış ve ayni yılda Bandırmadan muhtelif ecnebi limanlarına da 21 ton zahire | ve hububat, 172 ton balık, #binton krom ve 4 bin ton borasit ki cem'an i letinde ihracat 438 senesinih ilk ihracut ayı olan temmuzda yeni mahsul 150 ton bak- la İsviçreye, 500 ton borusit Londra- ya ve 9000 ton krom Almanya, İtal- | ya ve İsveç limanlarına ihraç edil miştir, Geçen yila nazaran bu senenin ilk ibracat ayında vaki maden İlvracatı Bandırma İskelesi ve limanı geçen senenin bütün İhracat mikla- rm tamamen geçmiştir, Temmuz ayından itibaren limanda her gün bir iki ecnebi gemisi maktadır. Rıhtımdan bu gemile mavnalarla günde (500) ton mal mil edilmektedir. Demiryolu v sile Anadolunun mühim istihsa' merkezlerine bağlı ölan Bandır manında hummalı bir faal a yeni yaplırdığı zarif ve süratli (Sus) vapurile tesis eyle yeni ekspres postaları İstanbul ve mir gibi en ehemmiyetli limanlar za pek kısa müddetlerle * raptedile bu mühim transit merkezinin iş hasını her gün birazdaha inkişaf ettirmektedir. Trakya muhtelitine girecek oyunculardan bir grup Edirne (Akşam) — İzmir fuarı maçlarında Trakyayı temsil edecek olan mubhtelit futbol takımı oyuncularının hepsi toplanmış ve kamptaki çalışmalar# başlanmıştır, Ajanlığın hazırladığı çalışma programına göre gençler hep bir arada antrenman ve egzersizlerine devam ediyorlar. me, gitme! Beraber kaçalım, ne olur? Lâmia kaçalım. Uzaklara... Hep kol- larımın arasında ol... Sensiz yapa- mam... Lâmia seni seviyorum... Deli Deli gibiyim. Bırakma be- v. AMİR... — Ovof, ne iğrençsin!.. Bu kelime bızlaislik çalan bir kırbaç gibi adamın evvelâ kulakları- na, sonra beynine çarptı. Kadının yü- züne baktı. Hakikaten bu siyah göz- ler iğrenmenin bulandırdığı bir kin taşıyordu. Birden anladı. Her şey boş- tu. Bir saniye bile sevllmemişti. Sevil- mesine de imkân yoktu, Elleri gevşe- di, yanlarına düştü. Lâmia tereddüd etmeden kâpıdan dışarı fırladı... Sokaklarda dolaşıyor- du. Gecenin rutubetli soğuğu yüzüne vurdukça bütün düşüncelerini siliyor- du. Kafası boşalmış gibiydi. Uzun müddet yürüdükten sonra kendisini Kapısının önünde buldu ve gayriihti- yari, alışkınlığın tesirile zile bastı. Biraz sonra kendi dairelerinde idi. Hayretle etrafına bakındı. Rüzgâr- da dağılan düşünceleri toplanmış, beynini yakıyordu. Kanapenin üstüne çöktü, Buraya niçin dönmüştü. Koca- sına, belki de masum olan kocasının, yüzüne nasıl bakacaktı? Onun hiç bir ihanetini yakalamamıştı. Sade kıskanıyordu. Bilmeden anlamadan mış, Feridin sade bir kadının olami- yacağına Kanaat getirmişti. O mek- tuplar geldikçe ne azap duyardı. O kapalı zarfların sakladıkları sırlari anlıyabilmek için neler feda edemez di. Eline alır, bakar, bakar, okuma” dan anlamağa çalışırdı. Bir gün dayanamamış, le kulu eflâtun bir zarfı açmıştı. lk ko ince | bir kadın yazısile yazılan satırlarös Feride büyük bir hayranlık gösterili- yor ve yakından tanışmak, başbaş# konuşmak teklif ediliyordu. Kâğld! yırtıp atmıştı, Ama kocasında her 56* kaktan dönüşte leylâk kokusu arama” | ga başlamıştı. Kendini koltuğa bıra” kırken «ihtimal hiç bir şey yapmadi. Belki Vediayı da sevmiyordu» diye dü“ şündü, Kendisini fazla sevmeğdise bile hayatında yegâne iyiliğini gördüğü adam o değil miydi? Ah bunu ne geç hatırlıyordu. Be? senedir sevdiği zengin hayat ona ©* kiyi unutturmuş, kocasının paralar aynalar ve erkekler önü şimartmaışti. Lâmla çöktüğü koltukta elleri? yüzünü kapayarak, alçak!... dedi Şimdi ne yapacaktı? Artı kocasımf? yüzüne bakmazdı. Nereye gidecek" nereye dönecekti? Kimsesi yoktu. ©“ cukluğunu hatırladı. Hayatında bi$ sevilmemişti. O, köylü ailesine ben” miyen ince bir çocuktu. Crkası va) ©