den geçerken durumsadım. köşkte dehşetli bir gürültü vardı. Si: Birli bir kadın sesi: — Çık... Çık... İstemiyorum seni... ai gözüm görmesin... Herşey bit- » Herşey bitti... diye bağırıyordu. güzelliği ve zenginliğiyle Meşhur Müjgünın köşkü idi. Möf , Bn hakikaten nefis bir kadındı. Sonra köşkün kapısı açıldı. Dışarıya Şaşkın, perişan bir halde ar- kadaşım Hemdi çıktı. Onunla göz Göze gelmiştik. Ben hayretle sordum: — Ne o Hamdi... Halindeki bu Saşkınlık ne?... Yoksa içerideki ko- Pan gürültü senin için mi idi? Acı acı; — Evet... esef benim kçindi.. dedi, maal: Merskım artmıştı: — Aman şunu anlatsana... dedim. Hamdi şaşkın ve perişan bir halde: — Tam zamanını buldun birader. dedi, hele biraz kendime geleyim, bir Kahve içip başımı yerme getireyim de ondan sonra, Bir yandan böyle söylüyor, bir yan- Canda fena halde bozulmuş olan Wâtını düzeltiyordu. Şimdi tenha bir kır kahvesine gel- » Ben sordum: “— Şuraya oturalım mi? © hemen cevap verdi: — Aman oturalım... Oturalım bi- Yader, Köşedeki çık, yeni köşkün önüne Çünkü Oturduk. O gârsonun getirdiği ksh- Vesini sıcak sıcak, üç dört yudumda bitirdikten sonra; — Bugün başıma öyle birşey gek- di ki sorma... dedi, hiç yoktan bü- ölmüş çöplükte kalmış...» der- ler, ir. Ben de yaşlandım, bAlâ kendimi aşk ve kadın macere- İarından bir türlü alamıyorum. üç ay evvel. aşk macere- i İki güzel kadınin Tig Sa e dum. biri köşkün- den çıktığım Müjgân, öteki de Yıldız İsminde gayet nefis bir genç kadın. Ben ikisinde de bucalayıp duruyor- İkisi de ayrı ayr güzellikte Kiler. Ne yazık ki ikisi de fevkalâde Madcı kadınlardı. Üç aydanberi © kadar döktüğüm diller, yalvarmala- nım, etraflarında koşuşmalarım hiç fayda vermiyordu. Si birbirlerine hissettirmeden ki güzel kadınla buluşmak, gez- tozmak pek müşkül bir işti. ? ee de dehşetli bir Aşık rolü oynuyor. «senden başka kimse ile küçük bir ilişiğim yok...» diyor, ertesi Bünü aynı teminatı Yıldıza veriyor- X Fakat herkesin ağzı torba değil ki yüzesin. Nihayet dedikodular başla- la liğânin kulağına benim Yıldız. dı, bab olduğuma dair sözler çahın- Yıldız da dedikodu halinde benim pek sıkı fıkı olduğumu yiti, Bereket versin ki ikisi de e i p — Ya biri görürse... Hizmetçiler... — Yarın hapsine izin verirsin... Yalnız sen kalırsın... — Bari öyle yapmali... Artık, dün gece sevincimden çıldi- rıyordum. Gölerime uyku girmiyor- du. Nihayet bugün saat tam PR Müjgünın köşkünün kapısını : yordum, O, sırtında şik bir sabahlık- in kendi elile bana kapıyı açtı. Dışa- nden kimse görmesin, diye, perdeleri sıkı sıkı inik salona girdik. Büyük, kırmızı divanın üzerine içinde idik ki ikimiz de ilk dakika- larda tek kelime söylemiyorduk. Ni- hayet o: 7 ir kö içerir değil mi... diye- rek önündeki küçük şişeye uzandı. > Bir aralık, Müjgânın elini tuttum. , Yalnız bir aralık: — Senin hakkında yine bazı dedi- kodular işittim... dedi. Ben onun şüphelerini defiçin: — İnanma... dedim, bunlar dedi- kodu, yalan... O tatlı bir gülüşle — Zaten inansam, biraz emin ol- masam dünyada yüzüne bakmam... diye cevap verdi. Müjgânın, parmaklarım arasında ki elini dudaklarıma götürürken Yâr vi a: kün Benim güzel «Yıldız» cığım!. demez miyim?.. Müjgân diyeceğim yerde ağrım- dan Yıldızın ismi Müjgân hiddetinden gözleri dönmüş bir hak de: —, Ne dedin? Ne dedin? Bana «Yıl- dızcığım» dedin ha... diye yerinden fırladı. Zaten Müjgün, Yıldızla benim hak kımdaki dedikodudan işkillenmişti. Ben de «Yıldızcığım» deyince küp- lere binmişti o Müjgân karşımda hâlâ; ez Vallahi bir yanlışlık oldu Yildız- Kalanı tamir etmek için ona bir kiye ederi mi Yıldız ismine ağam pek alışmıştı, ilan Ni Yıldızla, senin hak- nl aa a HE e amişanm mek YA Diyerek kravatıma asıldı. Az da- Am, Yl a kavga ettik. Yil Ea ayna bar e a yürü Fakat hemen 1330: plâk neşriyatı, 14: Bon. Akşam neşriyatı: Saat 18,30 Plikia dans miyikisi, 19,15 Konferans: Doktor Salim Ahmed Çalışkan (Hayat nedir), 1955 Borsa haberleri. 20 Saat ayarı; Grinviç rasathanesinden nsklen, Belma ve arka- daşları tarafından Türk musikisi ve hali şarkıları. 2040 Hava raporu. 2043 Ömer Rıza Doğrul tarafından Arapın söylev. 21 Saat ayarı: ORKESTRA: 1 — Puecini: La Toska. Mi: Banze delle ort, 3 — Ponel 3 — Manferd: Les petiis gamline. 2130 Tahsin Karskuş ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve balk şarkı- ları, 22 Çekoslovak sanatkârları: Viyolo- nit Jan Vilatislavişky ve arkadaşları: Kuyardet ve Çek milli havaları, Gayda, 22,50 Bon haberler ve ertesi günün prog- ramı, 23 Saat ayarı: SON. Ankara — Öğle neşriyatı: 1430: Kar- gk pâk neşriyatı, 14,50: Plâkla Türk musikisi ve halk şarkıları, 16,15: Ajans ha» berleri. Axşam tı: Sant 1830 Plâkla dans mustkisi, 19,15 'Tük musikisi ye Halk şar- kıları (Hikmet Riza). 20 Saat ayarı ve Arapça neşriyat, 20,15 Türk musikisi ve halk şarkıları (Salâhatlin), 21 Konferans; (Şevket Süreyya Aydemir). 2115 Stüdyo salon orkestrası: 1 — Siede: Struzzel 2 — Fischer: Standehen im Laubengang. 3 — Rudolf Kattnlez: Kalserin Katharina 20 Ajans haberleri ve hava raporu, 2213 Yarınki program ve SON. Avrupa istasyonları Saat 20 de Berlin 20 bafif muzika — Breslau 20 dans — Prankfurt 20 karışık muzika — Königiberg 20 snlistler — Leipzig 20 eğ- lenceli muzika — Münih ve Dentschl, 8. 20,15 konser — Stuttg. 20 hafif muzika — Athlane 20,20 konser — Budap, 20 dans — Bükreş 20 orkestra — Droltviç 20,20 hafi? muzlka — Helsingf. 2045 kanser — Hüvers. I 2040 keman — Ostrevo 2025 hafif muzika — Milano 20,20 hafif muzi- ka — Oslo 2030 piyano — Rad. Paris 20 - 2345 Salzburg festivallerinden nak- len R. Sirmuss'un «Rosenkeavaller. ope- ram — Prag II 20 meşhur melodiler — Riga 205 opera müzikam — Scotih Rer 20 İskoçya muzikası — Sofya 1925denberi «Barbler de Seville operan — Rad. Toulouse 20,45 karişik muzika — Varşova 20 Verdi havaları, 2030 karışık muzlka, Saat 21de « Berlin 21,10 hafıf muzika — Bresinu 21,16 dans — Deuleçhi, 8. 21,10 hafif mu- zika — Hamburg, Danziş, Frankft. 2110 Lehar havaları — Kolonya 21,10 orkest- ya — Königsberg 21,10 eğlenceli muzika — Leipzig 21,10 dana — Münih 21 konsere devam — Saarbr. 21,10 hafif muzika — Bari 21,15 Yunanca neşriyat — Brüksel 71 31 hafif muzika — Budap. 21,20 orkestra — Bükreş 7105 Massenet'in «Verter» ope- rası — Droltviç 21 Cornellus'un (Bağdad berberis operası — Florans 21,30 orkesi- ra — Cerepoble 21,30 konser — Hilvers. I 21,40 hafif muzika — Lille 2130 konser — Lüksemburg 7130 orkestra — Ostrovo 21.10 hafif muzika — Marsilya 2130 kon- ser — Oslo 2145 operet muzikası — Rad. Paris 21 operaya deram — Paris P.T.T. 2130 - 23 örkesirn — Prsg ji 21 orkesira — Roma 2140 konser — Sofya 31 operaya devam - 3150 konser — Stokholm 21 hafif musika — &tresburg, Nis 2130 - 2930 Vasseur'un «Kırk desti» — Rad, Towlonse 7145 dans. Saat 22 de Berlin 22,10 piyano ve orkestra — Hanı- burr, Danzig, Frankit. 23 Lehar muzika- sına devam — Königsberg 22 eğlenceli muzikaya devam — Stutig. 2230 orkest- ra — Budap. 27 orkestra — Berom. 2210 #enfon. könser — Brüksel 22,15 karışık muzika — Budap. 2250 piyano — Bükreş 22 operaya devam — Helsingf, 22,10 as- keri müzika — Hilver& T 2240 hafif mu- zika — Londra 22 orkestra — Milano 2230 senfoy. konser — Oslo 2250 operet mu- şikası — Rad. Parts 22 operaya devam — Roma 22 Virgilio'nun «Sana &vdes etmek izliyorum» opereti — Salya 22 konsere de- vam — Strasburg ve Nis 22 operete de- vam — Rad. Toulouse 22,10 hafif muzi- ka — Varşova 2255 - 23.55 orkestra, Sant 23 de Hamburg 23/30 orkestra — Münih 2330 karışık muzika — Stuttg. 23,45 hafif mu- zika — Viyana 23,45 orkestra — Diğer Alman istasyonları Lepzigden pâklen 23,30 dans ve eğlence — Budap, 23,45 çin- gene çalgısı — Bükreş 23 operaya devam — Droltviç 2325 hafif muzika — Florans 3 dans — Kopenhag 23.05 «Corneville çân- ları, operetinden parçalar — Prag 11 2330 piyano — Rema 73 operete devam — Sottens 2325 hafif muzlka — Rad. “Töulotse 2345 filim havaları — Varşovn konsere devam, Sant 24 den itibaren Alman istasyorları 1 e kadar evvelki programlarına devam — Budap. 24 çin- gene çalgısına deyam — Droltviç 2405 dans — Kopenhag 24 - 130 dans — Lük- gembürg 24 - 2 dans — Rad, Paris 24 - 130 gece konseri — Franktt,, Suttg. ve Berlin 4 - 1 gece muzikası — Diğer Alman İstss- yonları 4 - 1 Königsbereden naklen gece müzikasi, m amma İzmirde diplomasız doktor- luk eden iki kişi yakalandı İzmir (Akşam) — İzmirin Çukur- mevkiinde diplomasız sünnet- çilik eden Giridi Mehmed oğlu B. İbrahim ile Kestelli caddesinde dip- lomasız diş doktorluğu yapan İbra- him oğlu B. Mustafa, zabıtaca tutül- muş, haklarında tahkikata başlan- mıştar. yi DİŞİ KORSAN Tarihi Deniz Romanı Yazan: İskender F. Sertelli 'Tefrika No, 83 Aryüs bir desise ile imparatorun sarayına girdi ve Bizansta olup bitenleri öğrenmeğe başladı Geniş bir meydan.. etrafta bir kaç Ağaç ve heykelden başkâ bir şey yoktu. Aryüs buraya kadar geçtiği ve yürüdüğü yolları görememişti. Aryüsün sağında ve solunda yir- mişer kişilik bir muhafız askeri var- dı. Aryüs güzlerini açınca etrafına bakındı... İlkönce sağında ve solun- da dizilen eskerleri, , sonra general Teofilosu gördü. — Emir Said tarafından geliyo- Tum, dedi, imparator hazretlerile gö- rTüşeceğim. Ayakta kısa bir konuşma oldu. General TTeofllos sordu: — Ne için görüşeceksin? Arablar muhasaradan vazgeçtiler mi? — Hayır, Vazgeçmediler., fakat, yeni sulh teklifleri var, — Geçen gün “bize savurdukları bir insan kellesini hâlâ unutmadık. Bunu yapan korsanlar ne çabuk sul- he yattılar? Aryüs: — Sizinle daha fazla konuşmağa mezun değilim, dedi, beni mazur güö- rünüz! İlk önce İmparator hazretle- rile görüşeyim, ondan sonra icab ederse, sizinle de görüşürüm! — Sen nerelisin? — Venedikli., Teofllos alay edici bir gülüşle: — Emir Said seni de satın almış demek? dedi - ömrümde ilk defa Ve- nedikli bir köle ile karşılaşıyorum. Aryüs kızdı: — Ben bir esirim.. fakat, köle de- ğilim. Meydanı geçliler, Aryüs artık konuşmuyordu. Teofilosla beraber yürüyordu. Aryüs geniş bir caddeye çıktı. Burada büyük bir halk kalabalığı vardı, «— Araplar sulh istiyorlarmış!» Sesleri Aryüsün kulağına kadar başları görünüyordu. Aryüs bunlara gözünün ucile baktı. Vücudünde hafif bir ürperme duydu. "Teofilos: — Şehirde ne kâdar Arap varsa, İmparator, bunların idamını emret ti, Hepsinin başını kestik. Diye mırıldandı. Aryüs omuzunu #ilkerek: — Bana ne? Ben Arap değilim ya.. Diye cevab verdi, Teofilos, bir Venediklinin, Arap korsanları namına Bizansa ne Cesa- retle geldiğine şaşıyordu. Kendi ken- dine: : — Bu adam Venedikli olamaz! Diyordu. Aryüsün gelişini İmparatora haber verdiler. Kral Mihail o gün o sabah çok ne- şeli uyanmıştı. Rahip Totmosla konuşuyordu. Mihail o gece şöyle bir rüya gör- müştü: «Bizans seması yeşile bürünmüş. Gökten şelâleler akıyor.. ve bu şelâle- lerden yere dökülen suların her dam- lası birer inci oluyor!» Rahip Totmos, istikbali gören, ola- cağı olmadan haber veren birsadam- dı. Bütün rahipler ondan çekinirler. Gi. Mihail; — Söyle bakalım, dedi, bu incile- rin mânası nedir? 'Totmos mesihane bir tavırla İm- paratora anlatıyordu ; — Yakında dünyanın en zengin hazinelerine sahip olacaksınız, Haş- metmaap! Gökten yardım görecek- siniz! Bu, tefsire, tabire lüzum gös- termiyecek kadar açık bir rüyadır. Allah size yarın neler olacağını bu- günden müjdeliyor! İmparator çok neşeliydi. Gerçek o, bütün “ömründe bu kadar güzel bir rüya görmemişti, Eğer Totmosun dedikleri yakında tahakkuk ederse, İrrparator, hazine- #inin anabtarını kendisine teslim edecekti, Ona hörkesten çok itimadı vardı, j İşte İmparatorun, rahip Totmosla konuştuğu bu sırada saray teşrifat- cısı Periklis telâşla içeri girdi: — Korsanların gönderdiği Vene- dikli elçiyi şimdi getirdiler, Haşmet- maap! Teofilosla beraber iradenizi * bekliyorlar..! ... Venedikli Aryüsle imparator Mihail baş başa.. Aryüs, İmpafatorun huzurunda diz çökerek: * — Çok mahrem diyeceklerim var, Haşmetmaap! diye söze başlamıştı. Arşüs kendisini tanıttıktan sonra, İmparator; — Venedik -ösilzadelerinden bize zarar gelmez., Demiş ve yanındakileri dışarı çi- kartmıştı, Rahip Totnoös da - biraz canı sr kılarak - dışarı çıkmıştı. Aryüs: — Emir Said: #İmparatorla görü“ şürken yarında kimse bulunmıya- cak!z dedi, Mümkünse yalnız Kalâ- lım.. eğer bana itimadınız yoksa, emrediniz kollarımı ve ayaklarımı bağlasınlar... Mihail bu söz üzerine general Teo- filosu da dışarı çıkarttı. Şimdi ikisi başbaşa kalmışlardı. Aryüs bütün sözleri ve tavrlarile İmparatora itimad telkin etmişti. İmparator, kendisile görüşmeğe gel- miş olan adam “Arap olsaydı, belki onunla başbaşa kalmağa cesaret ede- mezdi. Fakat, Mihnil, Aryüsün men- sup olduğu âileyi bile tanıyordu , Aryüsün sadece üstünü arattılar.. bıçak falan varsa alacaklardı, Küçük bir çakı bile çıkmadı üzerinden. İmparatorun odasının (kapısında nöbetçiler bekliyordu. İmparatorun iki elini birbirine vurmasile nöbet- çiler derhal içeri girip Aryüsün işini bitirebilirlerdi. Mihail yalnız kalınca: — Söyle bakalım, Aryüs! dedi. Kor- sanların yeni teklifi nelerdir? Aryüs her şeyi önceden hazırla” Başta. İmparalora cevab vermekte güç- Yük çekmedi. , — Emir Said çok yakında muha- saradan vazgeçecek, Haşmetmaap! Fakat, bir şartla, Ben Venedikliyim., Hristiyanım.. Araplarla bir münase- betim yok. Bilâkis onlardan - ellerine esir düştüğüm gündenberi - işkence görmekteyim, Halbuki sizden hiç bir fenalık görmedim. Sözlerime itimad ediniz. ve benden çekinmeyiniz, — Ben de böyle düşünüyorum, Ar. yüs! Bir Allaha, bir peygambere, bir haça tapıyoruz. Dünyada gideceği- miz yol birdir. Sana inanıyorum. Ya- lan söylersen, hile yaparsan, beni de- gil, kendini aldatmış olursun! Emir Saldin sulh şartın söyle bâkayım, nedir? Aryüs ciddi bir tavırla sözüne ds. vam etti; — Emir Saidin Bizansa gelmesinin. #ebebini benden başka bilen yoktur, Haşmetmaap! O, şehri zaptetmek, burada yeni bir saltanat kurmak ni- yetinde değildir. Onun maksadı, sur- Jara yakın bir kulübede münzeviya- ne bir hayat yaşıyan ihtiyar babasi- ni buradan kurtarmk ve alıp mem- leketine götürmektir, O, şehre bunun için girmek İstiyor . Mihail birdenbire hayretini gizli- yemedi.. şaşkın şaşkın Aryüsün yü- züne baktı : — Ben şehir içinde böyle bir kim- se tanımıyorum, sinyor! Eğer Saldin babası burada ise, muhakkak ki başı koparılmıştır. — Ne diyorsunuz Haşmetmaap, ba- şı koparılmış mudır? — Evet. Çünkü geçen gün Arap- ların hafiyeliğinden şüphelendim. ve şehir içinde ne kadar Arap kölesi veya ticaretle meşgul Arap varsa, hepsinin başlarının vurulmasını em rettim, (Arkası var), ,