Bahife 6 Eski zamanımıza müteallik kıssalar Iran şahı Muzaffereddin Şahla bir mülâkatıma dair «Ermeni komitecilerinin, Rusyadan ve bizim vilâyetlerden çıkan ve çıka- cak olan Ermenilerin İran memalikine kabulü ile hududumuz üzerinde top- İuca iskânlarına müsüade edilmesini | İran şahı Muzaffereddin şahtan da etmek üzere oldukları istihbar olu- nuyor. Şahın vezirlerinden ve musa- hiblerinden bazıları bu Ermenilerin maksadlarını tervie ediyorlarmış. Hat- tâ lk li ve bizim tebeadan » Telekyan namında iye hanı unvanile üçüncü rütbeden Şiri Hurşid ve gene tebe: dan kuyumcu Cevahirciyana e tellâl Merakçıyana be- şinci rütbelerden nişanlar yerdirmiş- ler, İranda ayrıca Ermeni mektepleri açin Şah Fransada (Kontvek- sivil) kaplıcasına gelmiş veya gelmek üzere imiş. Sizin oraya gidip kendisi ile görüşmeniz ve komitecile: bi ve icabı veçhile padişah namına tebligat icrasile komitecilerin ve hâ. | milerinin meramlanna nail olama- maları esbabını temin eylemeniz emir buyruluyor» alinde Yıldızdan bir mektup aldım. O sıralarda şah Ostandda İdi, İran sefiri Kendi vile gitmek üzere olduğu 'Vakıâ iki gün sonra Kontreksivile var- dığını gazeteler yazdılar, Üç dört gü sonra da ben kal Kontreksiy gittim. Şahın bulunduğu otele plâjda me: sabe sinde olan Atabekazam tüm. Bu zatın münevver ve güzide bir şahsiyet olup Türki n dostu olduğunu işit miştim ıların dedikleri gi- bi Atabel miyetli, dirayetli, ve gerek kendi milletinin ve gerek bi- zim bay lame ecnebilerin her tatlı muıyan ve müdahalele rının revacına yol açmak İstemiyen kil ve hamiyetli bir devlet adamı ol. duğuna ben betimiz ge: parkta epeyce z5 masımızdan Sonra ço meden mükâlemem niyat saha- sından çıktı, teklifsizliğe ve samimi konuşmağa ve efkâr teatisine münka- Yib oldu. Atabekazam Avrupa devi lerinin takib ettikleri siyasetlerin mabhiyetlerini iyice kavranıştı. Müta- Yeatında ve nazariyatında hatâ etmi- yordu. Gerek kendi devletinin ve ge- rek bizim gidişimizi vakit ve zamanın icabına uydurmaklığımızı hayır ve se- Jâmetimiz namına arzu ettiğini hisse- diyordum. Şahla mülâkat talebinde olduğumu söylemekle beraber şahtan padişah namına istiyeceğim şeyleri ve ne yolda idarei lisan eyliyeceğimi bil- dirdim. Ve tebligatımı teyid eylemesi- n, Tereddüdsüz kabul etti. ve se bizim m Kontreksi- | | bir yila n. Musaha- | yakit geç- | dan biri geldi. Şah kaplıcada in ve İstiraht zamanı- nl tamamlamıştı. Biraz sonra serkâti- bi geldi, beni alıp şahm yanına götür dü. Şah beni nazikâne ayakta olarak nüvazişle kabul ett, Ve yanındaki tarai | koltuğa oturttu. Azarbaycan türkçesi konuşuyordu. Dediklerini dinliyerek anlıyordum. Ben e merhum Ahmed Vefik pa şanırı emrile ve tavsiyesile Azarbay can türkçesine biraz çalışmıştım. Ha- tirimda kalmış olan kelimeleri derek konuşmağı iltizam ettim, ta beni anlıyordu. Şark âdetlerine ve teşrifat kaidelerine tamamile muvafık ve gayet ihtiramkâr bir ve muhleremane kelimeler kullana- rak mükâleme eğiyordum. 'Tazimde kusur etmiyerek padişahın selâmını lerini hoşuna gi- lâfizlar ile tebliğ et- tikten sonra sadada geçtik. «İstanbul- da işitildiği gibi Tahranda bulunan vükelüriz ve Üümerai de ve bi- zin de ve hattâ Kendilerine uymuıyan aklı başındaki Ermenilerin de düşma- ni olân kom eri kabul edecek ve hududunuzun boyunca toplu olarak iskân eyliyecek olurlar ise aran mızda j . Bu menhus haşerat rahat dünEyip ei rafa saldırırlar i ine halel gelir, O ta- lete tâbi ahali ezi- lür, köyler ha- ve tenkile hem uz. Bu hal- raflarda her lir. Beyhude kan d rab olü n siz 1 hümayununu hu biliyoruz. Onul idim» dedim. ban bana hak y im zannım doğ- Bana hitaben, sözüme niha- ince, «veziri muhtar! (O andan itibaren bana bu unvanla hitab etme- ie başladı) dedikleriniz ayni hakikat Bu nabekârları aramıza sokmıyalım, Defolsunlar» dedi ve başkâtibini ça- gırttı ve ona «sana veziri muhtar (ya- | lerse o mealde benim tarafımdan Tahrana şifreli kati bir telgraf çek» dedi. Kendisine hemen kemali tazim ile ve türlü dualar ve senalar ile teşekkürler ettim, Mem- nun Oldu ve «serkâtibimle telgrafı 'Tahrana yolladıktan sonra siz de pa- dişahınıza selânumla beraber telgraf yazınız» dedi. Şah böylece mesulümü #s'af etti ise de salıvermedi, yanında alıkoydu. Fransanın ahvali hakkında öğrenmek istediği bazı şeyler varmış, onlara da- ir bana türlü sualler sordu, Kendisi- ni dinlerken sıkmıyacak ve eğlendire- cek surette cevablarını verdim. Hal- kın çalışmalarına, . yaşayışlarına ve ni ben) ne Si Bir gecenin romanı Yazan: Ferihan Ömer Şöyle! — Evet. — Vediayı değil mi? — Evet. Lâmia bir müddet canı çekilmiş gi- bi kıpırdamadan durdu. Sonra yavaş- ça kendini arkaya doğru biraktı. Se- nelerdenberi şüphelendiği, korktuğu, emin olmadan acısını çektiği şeyin varlığına nihayet kanaat getirmişti. Bütün benliğini büyük bir yorgunluk kapladı. Düşüncelerini ıztırablarını bile silen bir yorgunluk. Dövülmüş, hırpalanmış gibi ezilmiş, yorulmuştu. Haldun yavaşça — Seni üzdüm. dedi. Ve cevab beklemeden dolu kadehi uzattı: — İç açılırsın! Kadın içti Bir kadeh, bir kadeh daha içti, Haldunun her uzattığı ka- deh boşalıyordu. Birden başını zor- Takia Halduna doğru çevirerek baktı. Gözleri incecik pırıltılı örtülerin arka- sından bakar gibi yorgun ve bulamı tı. Kalınlaşan sesinde titreşen acılar yardı: i — Onun beni sevmediğini biliyor- 'Tefrika No. 7 dum. Sen de daima söylerdin, O sade ilim adamıdır, sevemez derdin. Hattâ bana ihanet ettiğini bile saklamazdın. O kadın el! kokan mektuplar geldikçe «bunlar arkadaşlarından mı geliyor zannediyorsunu diye alay ederdin. Bana mektuplarını hiç okumazdı. Ben de sormağa cesaret edemezdim. Zaten hiç bir şeye cesaret edemedim. Bana karşı gösterdiği büyüklük kâfi deği miydi? Daha fazla ne istiyebilirdim? Hayır istiyordum; Kendimde hak bul- madığım için söylemiyordum. Ama İs- tiyordum. Sade benim olmasını isti- yordum. Mazisini bile kıskanıyordum. Fakat bütün kıskançlığıma rağmen kalbinin bende olduğuna emin olsay- dım geçici ihanetlerine tahammül edebilirdim. Halbüki o asıl kalbini benden uzak tuttu. Çünkü daha er- vel bir daha geri alamıyacak şekilde başkasına vermişti rini ölen ö ğ Haldunun ler daha alimli ş vermesini beklemeden eli- | ni uzattı. Kendisi için getirttiği viski- yi aldı. Ne içtiğinin farkın verma dan dibine kadar boşalttı. Kokteyile- AKŞAM Cumaovada hava istasyonu İstasyonda 70,000 lira sarfile asfalt meydan yapılacak : izmir (Ak © şam) — Devlet © hava yolları w- mum müğürlü- gü tarafından İzmire tabi Cu- maovası (Onahi- yesi (dahilinde “inşa ettirilen ha- va istasyonunda yetmiş bin lira sarfile asfalt bir meydan inşa et- tirilecektir. Dİ- ğer şehirlerimiz- B. Basri Akdoğan deki asfalt mey- danların da inşasından sonra posta tayyareleri, kar, fırtına ve boraya gmen yaz, kıs muntazam seferler yapacaklardır. Devlet hava yolları umüm müdür- lüğü tarafından İzmir sivil hava is- tasyonu müdürlüğüne değerli tayya» recilerimizden B. Basri Akdoğan ta- yin edilmiş, gelerek vazifesine başla” <miştar, Bu zat, on iki senelik pilottur; Nas fia Vekâleti emrinde çalışırken, bir aralık Türkkuşunda çalıştırılmış, ki- sa bir zamanda Etİmesud Türkkuşu meydanmı ve layyare hangarlarının plânlarını : ha; ttırmış, inşaatını, kendi nezaretinde * yaptırmıştır. B. Basri Akdoğanın, oyduda mühim hiz- metleri de görülmüştü. İzmir sivil hava istasyonu müdürlüğüne tayi- ninde isabet rdır. Şimdiden mey- damn tanzimine başlamıştır, Fran- sada uzun zaman tayyarecilik tah- sil etmiş, posta otayyarelerinin mü- tehassısı olmuş, hattâ beynelmilel posta tayyarecisi olarak bröve almış- tır. İzmir sivil hava İstasyonunun İç- me suyu, civardaki bir kaynaktan temin edilmiştir | EEEEEEEE EYE ENNE KE SANAR GRAERAEEŞ bazı üdetlerine müteallik verdiğim izahatı gayet dikkatle dinliyordu. Musahabetimiz heylice devam etti. Nihayet kendisinden hepi huzurün- dan çıkmak ve, hem de ertesi günü Parise avdet etmek üzere izin istedim. | Lâkin «sohbetinizden hoşlandım rica ederim bir gün olsun daha kalınız. Yarın burada benim için askerler bir at yarışı ileresmi geçid yapacaklar. Yanımda bulunmamzı arzu ede rimu deği. Bittabi emrine karşı dur- “madım, Ertesi günü erkence beni da- vet etti, İltifat etti, Kendisi için yapı- lan tribünde resimi geçidi beraber sey» rettik, Tercümanlığını da yaplım. Fo- tografı benimle birlikte iken çektirdi. Hasılı şahın iltifatile bir gün daha mübahi olduktan sonra kendisine tek- rar tazimatımı arz ile veda ederek Pa- rise döndüm. Yazan: Mütekaid büyük elçi Salih Münir Çorlu rin, şampanyaların üstüne bir bardak sert viski, Çok geçmeden Lâmlanın düşünce- leri, hattâ bakışları silinmeğe başladı. Göz kapakları ağırlaşarak düştü, Hal- Gun biraz daha yanâşarek içkinin rengini alan bu bitab yüze baktı. İçin- de vicdan azabına, merhamete benzer bir his sızladı. Halbuki senelerdenbe- ri bu kadına her gün ıztırab vermiş, bir kere olsun acımamıştı. Güzelliği- nin karşısında duyduğu hırs öyle coş- kundu ki başka duyguya yer birak- miyor, sâde ne bahasına olursa olsun ona malik olmak istiyordu. Lâmiayı sevdiğindenberi ahlâkı bo- zulmuştu. Evvelce herkesin «ne iyi de- likanlı dediği bir gençti. Bütün arka- daşlarile iyi geçinen, onların her eğ- lencelerine iştirak eden, kimsenin ha- tırını kırmıyan bir genç. Yalnız Ferid, bu çocuğun ahlâkı çok zayıftır, derdi. Onun sanki kardeşinin yumuşak hu- yuna karşı bir kini vardı. Değiştirmek için çok çalışmış, hatlâ biraz sert dav- ranmıştı. Halbuki bu sertliğin Haldun üzerindeki te: fena oldu. Hayatta sevebileceği yegâne adam ağabeysi idi, onu da sevememişti, Yumuşak ta- biatinin sevgiye, şefkate ihtiyacı var- dı. Hayatımı, hissiz gibi görünen, ka- bahatlerini daima soğuk bir tavırla tenkid eden kardeşile ayni evde geçir- İ mek mecburiyetinde kalması onda | #esib duygulur uyandırmıştı. Ürkek Beynelmilel fuarda suni göl bitti Fuar komitesi her gün toplanarak son direktifleri alâkadarlara veriyor Fuar komitesi, Fuar sahasında vali B. Fazlı Gülecin riyasetinde içtima halinde İzmir (Akşam) — İzmir entemas- yonal Fuarı hazırlıkları son safha- dadır. Fuar komitesi, her akşam Be- Jediye ve Fuar komitesi reisi B, Beh- | çet Uzun reisliğinde toplanarak muh- telif inşaat, e hazırlıkları tedkik et- | mekte, alâkadarlara lâzım gelen di- | rektifleri vermektedir. Suni göl in- şaalı sona ermiştir. Bugünlerde gö- | le su akıtılacaktır. Agora suyunun suni göle al sı için yapılmakta olan ermek üzeredir. Kültürpark ve İzmir Fuarı, İzmirin en güzel bir eğlence ve İstirahat yeri halini almıştır. Fuar gazinosunda mühim tadilât yapıl mıştır. Muhtelif oyun âlelleri yerle rine konmaktadır . Izmirde yeni otobüsler Konak ile Alsancak mevkileri ara- sında muntazam seferlere başladılar İzmir Belediyesinin yeni otobüsleri sant kulesi etrafında İzmir (Akşam) — İzmir Belediye- | sinin Almanyadan 120,000 liraya sa- l tan aldığı on tane yeni ve modem otobüs Konak - Alsancak arasinda Birinci Kordon üzerinde seferlere başlamıştır. Eski otobüslerden beşi de bu hat üzerinde işlettiriliyor. Ge- ne eski otobüslerden beşi Konak - Tepecik . hattına tahsis edilmiş ve işlettirilmeğe başlanmıştır. Belediye, beş ton ağırlığındaki çekingen, . bedbin olmuştu. Kendisi | dalma tenkid eğildiği için onda da tenkid etmek arzusu uyanmıştı. Her şeyi n, herkesin, fena taraflarını arı- , Lâkin bunu Ferid gibi açık söylemiyor, içinde saklıyor- du. Fakat bilhassa bunlar onu fena halde sarsmıştı. Nihayet bir şeye | inanmamağa, aldırmamağa başla- mıştı, Bir gün eve ağabeysile beraber gü- zel, ömründe tesadüf etmediği kadar güzel bir kadın geldi. Yengen dediler Birden evde hayat değişti. O soğuk hava birdenbire dağıldı, İlk zamanlar serşemlemiş gibiydi, Bu genç yenge- nin neşesi, güzelliği onu âdeta mesud etmişti. Lâkin gün geçtikçe kardeşi- ne daha fazla hiddetleniyor, onu da- ha hissiz buluyordu. Bu kadının Fe- ridi ne kadar sevdiğini o Feridden ev- vel anlamış ve bunu anladığı zaman içinde garip, derin bir acı duymuştu Artık bu evden kaçmak istiyordu Yemeklerini lokantalarda yiyor, bar- larda eğlenmeğe çalışıyor, sabaha kars şı eve döridüğü zaman da yatağına kapanarak sebebini bilmede âu, Bir t sonra saki nleşti Tasan «alışık olmadığım bu içkiler bırı sarsıyor» diye düşünüyordu, Esa- sen büyük bir zevk almadığı ? t onun için yavaş yavaş uzayan bir iş- kence haline giriyordu. Nihayet bir gece hakikat #üratina | aklilir otobüslerin kısa zamanda harap o masını önlemek ve yolcuların istira- hatini temin etmek için lâzım gelen yolları tamir ettirmiş ve bu yollardan kamyon, araba gibi nakil taları- nm geçmesini yasak etmiş halkı, yeni arabalardan mı Bunlar, eski otobüslere nazari rahat ve konforludur. Girip kapıları ayrı ayrıdır, Kış için şoffaj tertibatı da vardır. mevsimi O göv kendini fazla yorgün hissettiği için eve erken dönmüştü, Saat ancak ön buçuk vardı. Kapıyı çalıp içeri girdiği zaman Lâmianın yukardan Ferid, Pe bağırdığını duydu. Olduğu yerde mıhlanmış kalmıştı. Lâmla he yecanla merdivenlerden inmeğe baş Tadı, Mütemadiyen Ferid diyordu. Ka- | pda Haldunu görünce büyük bir in kisarı hayale uğramış gibi durdu. Ya- vaşça: Ferid geldi zannetmiştim, Kap! çalışlarınız çok benziyor, dedi Beraber salona girdiler, İki yabar* cı gibi karşı karşıya oturdular, Kadın İ pembe taftadan bir balo tuvaleti giy” mişti. Çıplak kalan omuzlarının etrö” fi koyu renkli güllerle süslenmişti- Birden yerinden kalktı. Uzun ve geni$ etekleri hafif sesler çıkararak odad? dolaşmağa başladı. Endişeli gözlerl€ saate bakıyordu, Onu beklediği beli di. Haldun ağlamamak için kendini zor tuttu, Fakat o, bu halinde de 9 ar güzekli ki, Haldun Kiç bir gey inmeden seyrediyordu, Kadın Nİ n bİr — Saat 11 oldu. Hâl ortalarda yol& Halbuki bu gece baloya | gidecektik İ Erken gelecekti acaba ne oldu? Acsbs nc yapsak? Ne dersin Haldun? (Arkası var)