in Sahife 6 Geçmiş zamanlar Pariste gürültülü bir © nümayiş teşebbüsü Geçen asrın son senelerinde İngiite- rede olduğu gibi Fransada ve hassa- ten Pariste Ermeni komitecileri ile hâmileri olan muhalif zümrelerin er- kânı ve gazetelerinin muharrirleri Anadoludaki vekayii dillerine doliya- rak aleyhimizde icra ettikleri gandalar ile ve bu bissiyata tercüman olan (Deni Koşen) ve (Jores) ve (Kont dö Mön) ve (Presanse) gibi meşhur ve nüfuzlu muharrirler ile mebuslar da neşrettikleri zehirli mâ- kaleler ve mitinglerde : irad ettkleri hasmane alâğaln nutuk'arla Alemi bize düşman etmeğe uğraşmak: ta oldukları sırada Troşak kom. İstanbulda ansızın ş'ddetil ve kanlı hâdiseler ve kargasalıklar çıkarı him bir £ ve iktidara mali duklarını gösterecek olurlar is padi- pa devletlerini korkutup için istediklerin! üşlerdi yaptıra- ada mebni yirmi ılı ve tabancalı Tro- * bom Y i şak fedsisi bir gün ateş saçarak ve ii nöbetçi neferleri vurarak Galatada ; ş © Osmanlı ban a girmişler ve direk- vi ei ih takım ka Troşaklar da Beyoğlu NT da karakoluna i keldikleri Gi k Ğ manları işlerdi kaç sene kadar evvel İstan- şralarda hükümete ve müs- Jümanlara karşı taarruzda bulunup kan dökülmesine sebeb olmalarından dolayı kabahatli ve kabahatsizleri ayı- ramıyan cahil Kürd hamallarile âdi halk bütün Ermeniler hakkında de- rin bir adavet beslemekte idiler. işte Ermenilere çatmak için bahane ar- yan bu maküle adamlar da İstanbu- Jun ve Galatanım bâzı miahallelerinde ve Bolğaziçi köylerindeki Ermeniler. den yakaladıklarına sopalarla ve ka- malar ile ta ız etmişlerdi Bu vakalara dair Parise gelen mü- balâğalı telgrafların tesiri ile efkârı umumiyenin aleyhimizdeki galeyanı son derecelere çıktı. Bu haberleri ta- kib ile gelen başka telgrafnamelerde de Osmanlı bankasına giren fedaile- rim direktörün ve bazı sefaretlerin ta- vassutları ile Mesajeri vapuruna ser- besçe bindirilerek Marsilyaya sevko- Yundukları bildiriliyordu. Bu haberler Üzerine komitecilerin ve onları saha- bet eden muhaliflerle komünistlerin Troşak fedailerini Marsilyaya gelince Marsi'yada ve sonra da Pariste binler- ce nümayi: «hürriyet kahrama- mis süsü vererek dolaştıracaklarını ve hükümeti aleyhimizde harekete geç- meğe mecbur edeceklerini öğrenmiş- Para e Nakleden: (Vâ-Nü) Sesi bir okşama gibi tatlılaştı, — Şimdi belki çok yalnız hissediyorsunuzdur. Belki size yardım edecek, her fedakârlığa İatlanacak samimi bir dosta ihtiya- © Ginız vardır. Eğer öyleyse beni unut- ; mayın! Benim en büyük saadetim &i- | © Ze hizmet etmek olacaktır, Suzan ha- him! Ciddi söylüyorum Şayed etrafta | Sizi tehdid eden bir düşman varsa onu bana gösterin! Kim olursa olsun, bu — andan itibaven o benim de en büyük düşman'm olacaktır, ve kendisile mü- câdele için her şeyi yapmağa hazı- ” rim! Genç kız, cevab vermedi. Ne diye- bilirdi? Aman Allahım- İ «— Eveti... Bizim düşmanımız &e- nin annendir!» mi diyecekti? Doktor tekrar etti: — Yemin ediyorum ki, o her kimse benim de düşmanım olacaktır, Suzan, korkarak inledi: — Susunuz! Susunuz! Pertev israrla: m Ricamı reddetmeyin! Size elim- dme: propa- | üzünden... Aşk ve macera romanı hayatta kendinizi | tim. Hemen hariciye nazırını ve baş- vekili gördüm. Bu iki zatın her ikisi | raman değil âdi caniler olmaları dola- yısile nümayişler yapılarak teşhirleri caiz olmayıp hattâ Marsilyaya gelin- ce serbes bırakılmıyarak Fransadan tard ve tebidleri lâzım geleceğine ka- naat hasıl etmiş olduklarından Mar- silya vilâyetine verdikleri emir üzeri- ne fedaileri salıyermediler ve polis ma- rifetile vapurdan kordon altında çı- kartıp ve tevkif altında tutup nihayet cenubi Amerikaya giden bir vapura bindirip Fransadan uzak memleketle- re tardeylediler. Bu ivraatı hâber almakla sukutu « uğrıyan kömitecilerle hâmile- olan nüfuzlu muhaliflerin ve gâze- erin hem Fransa hariciye nezâre- ti ve hükümeti ve hem de bizim &ley- himizdeki adavetleri büsbütün şiddet- lenmişti. Bir de aleyhimizdeki o tür- İ ja hasmane cereyana ve tezahürata hükümetin muhalifi olmıyan mebüş- lardan, muharrirlerden ve gazeleler- den bir takımı da iştirak eylediklerin- den iyet vehamet kesbeylemekte İdi. Hükümeti ve hassaten kariciye nazırı M. Hânoloyu elde ettiğimizi iddia ederek şiddetli lisan ile itham etmekle idiler, Hattâ kendisine «Ha- noto paşa» unvanını vermişlerdi. İşte bu esnada bir akşam sefaretha- ne civarında dostlarımdan bir zatın İ dinesinde bulunuyordum. Sofradan kalktık. Henüz salona geçmiştik. Kon- solosumuz Veli beyin ücele söytiyeceği olduğunu ve dışarda beni beklediğini haber verdiler, Veli bey halecanlı bir lisanla «Aman efendim polis nazın bir kaç yüz polis efradile geldi, sizin- le konuşmak istiyor ve acele bekliyor, gidelimu dedi. Hemen sefarethaneye geldim. Vakı& kapının haricinde bir kaç vüz polis duruyordu. Salonda po- lis nazırı M. (Lepin) i buldum. Gece yakti kalabalıkla gelişinin hikmetini şu suretle anlattı; «Bildiğiniz sebeblerden dolayı Erme: ni komiteleri lehinde nümayiş yap- mak istiyenler azdılar. Arbedeler çi karmak ve taütruzda bulunmak İsti- yorlar, Şehrin bir kaç yerinde içtima etmektedirler, Bir kaç bin kişilik iki üç kütle İle hariciye nezaretine ve si- zin sefaretinize gelip taarruzda bulu- nacaklarını haber aldık. Onun için dışarda gördüğünüz polis efradını sizi muhafaza etmek ve nümâyişçileri ica- binde defetmek üzere getirdim, Bun- ları sefaretin içine kabul ediniz. Sü- künet hasıl oluricıya Kadar kalacak- lardır. (Devomt 9 uncu sahifede) Salih Münir Çorlu Mütekaid büyük elçi Telrika No. 27 Sırrınizı tamamile faşetmek istemi- yorsanız söyliyebileceğiniz kadarını | Söyleyin... | Genç kız perişan bir haldeydi. | o Bu müthiş sırı nasıl meydana vu- i rabilirdi? — Hayır, hayır! - dedi. - Hiç bir yardım istemiyorum, Delikanlıya bakmadan cevab veri. yordu, Gözlerini görürse ruhunu oku- yacağından korkuyordu, Sert olmasını istediği halde munis ve titrek bir sesle: — Rica ederim! Rica ederim!.. An- nemle İstanbula niçin geldiğimizin sebebini öğrenmeğe çalışmayın! Fazla suallere maruz kalmamak için kaçmak istiyordu. Fakat gidemi. yordu. Çünkü Pertevi seviyordu. Biraz daha yanında durmağı kâr sayiyordu. Bir müddet sustular, Artık eve yaklaşıyorlardı. Delikanlı, dalgın dalgın; — Size bu sözleri söylemeği vazife telâkki etmeseydim, yanınıza yakla- konuşmak cesaretini katiyen gös- m iş Demek hiç bir yardıma “ahtiyatınız yöki Pek Alâ: 80 ! de İstanbuldan gelen 'Troşakların kah- piyasası İhracatçılar İzmirde bir toplantı yaptılar İzmir (Akşam) — Üzüm ve incir piyasası ağustos sonunda açılacağı için İzmirdeki üzüm ve incir ihracat- çıları Türkofis müdür lüğünde bir top- Jantı yaparak piyasa vaziyeti üzerin- de müzakerede bulunmuşlardır. Rakib mahsuller, istihlâk pazrlarının vazi- yetleri üzerinde de yapılan müzake- yelerde alivre satışların tüccarı zara- Ta sokmıyacak şekilde yapılması, ku- ru meyva ihracatçılar birliğine İzmir üzüm kurumunun da dahil olması kararlaştırılmıştır, Görüşmeler, çok samimi bir hava içinde cereyan etmiştir. Standardizas- yon meselesine de temas edilmiş, stan- dard üzümlerimizin dış piyasalarda hususi tiplerden fazla tutulduğu ve rağbet gördüğü neticesine varılmış, bu yıl üzüm mahsulünün çok nefis ol duğu ve star lârın geçen yıla na- | yaran daha güzel olacağı anlaşılmış- tır, Şimdiye kadar 400,000 kutu alivre üzüm satışı Yapılmıştır. Rekoltenin az olmaması sebebile ihracatçılar vaa- deli satışlara emniyetle girebilmekte- | dirler. Vaadell özüm satışları 9 numa- Ya 17 kuruştan. 10 numara 20 kuruş- tan ve Il numara 23,5 kuruştan ya- pılmaktadır. İncir üzerine de vaadeli satışlara başlanmıştır. Geçen sene incir rekoltesi 34,000 tondu. Bu sene- ki rekolte, geçen senekinden yüzde 19 fazla olacaktır, Trak vapurundan eşya çalan iki kişi yakalandı Denizbankın yeni Trak vapuruna dadanan hırsızlar yakalanmışlardır. Bir müddettenberi vapur büfesinden kaybolan çatal ve bıçaklara ilâve ola- | izhar ettikten sonra rak bazı eşyanm da yerlerinde bulun- maması nazarı dikkati celbetrgiştir. Nihayet Mrsızlar vapurun ipek per- dele, de aşırırlarken yakayı ele ver- mişlerdir. Yapılan aramada hirsizların üze rinde geminin çatal ve bıçakları'da bulunmuştur, Kibar tavırlı İki arkadaştan mürek- kep olan hırsızlar polise teslim edil- mişlerdir, Cümhuriyetin 15 inci yıldö- nümü için yapılacak tesisat Cümhuriyetin 15 inci yıldönümü münasebetile şehrimizde yapılacak esaslı tenvirat tesisatı için Şehir mec- lisinden alman sulâhiyet üzerine Be- lediye Elektrik şirketile 117 bin )i- ralik bir mukavele yapmıştı. Mukave- lenin imzalanacağı sırada şirketin sa- tın alınması muameleleri araya gir- miştir, Belediye, Nafia Vekâletine müra- caat ederek Cümhuriyetin 15 inci yıl- dönümüne az zaman Kaldığı için Şim- diden hazırlanmak icab ettiğini bil- dirmiş ve bu tesisatın yapılabilmesi için Elektrik idaresine emir verilme- sini rica etmiştir. Hali büsbütün meyuslaştı. — Bu son cümlenizle, beni tama- men yabancı saydığınızı bir kere daha İ anladım. İstanbula niçin geldiğinizi öğrenmek hakkım değil! Evet! Maat- teessüf sizin için yabancıyım. Fakat Suzan hanım! Bazan insan kendi ken- dini aldatmak istiyor, İşte ben de öy- le oldum. Benimle katiyen evlenmiye- ceğinizi söylediğiniz halde arasıra boş Üümidlere kapılıyorüm. Kendimi alda- tıyorum!.. Ve hüzünle ilâve etti: — O sabah sizinle konuşurken dü- Şürdüğünüz ve sıkı sıkı sakladığınız resim kaç defa gözlerimin önüne gel- di. Fakat, teminatınıza da inandım: «Kimseyle nişanlı değilim, kimseyi sevmiyorum!» demiştiniz. Genç kız, bu sözleri işittikçe taham- mül edemiyeceği ıztırablar duyuyor- du. Zâafına mağlüb olmamak için mütemadiyen annesin! düşünüyor ve kendi kendine: «— Hayır! Annemi Perteve feda edemem. Biçare kadın rakibesinin bu zaferine de şahid olmıyacaktır!.. Aş- la bunu yapmıyacağım!, Delikanlı, genç kıza bakarak, ağlar | gibi bir tebessümle: — Sizi sıktım geliba Suzan hanım! Genç kız cevab vermek isteği, Fakat göz yaşlarına hâkim olamamaktan u için kendini tuttuj Türkiye - Suriye d muahedesi hazırlanıyof (Baş tarafı 1 inci sahifede) butlarını işaret ederek iki memleket arasındaki münasebetlerden ve Tür- kiye - Suriye dostluğundan bahsede- rek bu kadar zamandır iktisab olunan tecrübelerden istifade edilörek mev- cud ihtiyaçları tatınin edecek bir mu- kavele ihzarına mütedair olan bu mü- zakeratın yakın bir zamanda iyi bir surette intacı temennisinde buluna- rak Fransız büyük elçisi gibi bir şah- $iyetle teşriki mesai etmekten büyük bir zevk duyduğunu beyan etmiş ve, celseyi açmıştır. ilk olarak söz alan Fransa büyük elçisi, müzakeralın hüsnü suretle tacı hakkında beslediği ümidlerden bahsederek hükümetimiz ve Hariciye Vekilimiz hakkındaki takdir hislerini hâlen mevcud 1926 mukavelenamesini Fransa na- mına imza eden Fransa Dahiliye Na- zırı ve o zamanki Fransa büyük elç si B. Sârraut'nun ve B. De Jouvenel'in hatıralarını ihya etmiştir. Bunun üzerine Türk heyetinin his- siyalına tercüman olarak Hariciye Vekili Fransa Dahiliye Nazırı B, Sa raut'ya heyetin sempatilerini bildir- mesini Fransa büyük elçisinden rica etmiştir. Badehu müzakereta geçilerek kon- ferans tarzı mesaisi konuşulmuş ve Haritiye Vekllimizin teklifi üzerine biri hudut, baytari ve sıhhi işlerini ihti- va etmek üzere İdari mesail, diğeri de- miryolu nakliyatı mesaili ve bir diğeri de iktisadi mesail olmak üzere üç ko- misyon ve bunların yapacağı işleri tanzim ve tesbit edecek, Fransız büyük elçisi B. Ponsot, Hariciye kâtibi umu- mi muavini Nebil Batı, Cevad Açıkalın ve bunların münasib göreceği diğer zevatlan müteşekkil umumi komisyo- na arzetmek için bir «Coordinator» komitesinin teşkiline karar verilmiş- tir. Konferans kâtibi umumiliğine orta elçi Cevad Açıkalın tayin edilmiştir, Bugün saat 16 buçukta idari ve de- miryolu mesaili komisyonları ilk top- Jantılarını yapmışlardır. Müzakerat samimi bir hava içinde cereyan elmiş- tir. Yarın sabah dokuzda iktisadi ko- misyon ve 16 da demiryolu komisyonu toplanacaktır, Ve mesaiye böyle de- vem edilecektir. Suriye matbuatınin neşriyatı Şam 1 (AA) — Suriye matbuatı son Türk - Fransız anlaşmaları aley- hinde neştiyata başlamışlar ve bu an- laşma ile Suriye hukukunun çiğnen- diğini ileri sürmekte bulunmuşlardır. Burada intişar eden bir Arap gaze- tesi askerimizin Hataya girmesinin Türkiyenin Fransız mandasına işti- rakini tazammun ettiğini yazmakta ve bunun Milletler Cemiyeti misakı ve manda şartlarile nasıl telif edilebilete- gini sormaktadır. Doktor şapkasını çıkararak: — Sizi sonuncu defa olarak rahat- $iz ettim, Suzan hanım! Bir daha yo- lunuza çıkmuyacağıma emin olabilir- siniz. Ölürken sevdiklerinden ayrılan in- sanlârın hazin bakışile, genç kıza uzun uzun baktı, Sonra kendini top- Miyarak: — İşte... Gidiyorum... Valideniz ha- nımefendiye hürmetlerimi ârzedin... Allaha ısmarladık, Suzan hanım! Bir kaç adım âttı, Sonra durarak tekrar etti: — Bir kere daha söylemiştim; ne olursa olsun sizi unutmıyacağım, unutmama İmkân yoktur. Ve hızlı adımlarla âdeta kaçarcası- na yürümeğe başladı. Suzan arkasın- dan baka kaldı. O kadar kendinden geçmişti ki Ka- narye yaklaşıp kolunu tuttuğu zaman Adeta irkildi, Şaşkın şaşkın; — A... Sen misin? - dedi, — Evet.. Haydi ge... Geç kalıyo- Tüz. Annen'merak eder, Kızcağız arkadaşının koluna daya- narak yürümeğe başladı. Fakat gözle- rinden iri iri yaşlar Aâkıyordu. Hem ağlıyor, hem inliyordu: — O... İstikbal ne güzel görünüyor. du... Ne güzel,.. Halbuki hakikat. | Şam-hükümeti bugün İbundan fazla bedbaht olaca; 8 Temmuz | | bir tebliğde, Ankara mümessijleri M Aslanın 4 temmuzda Hariciye Wi tine ve orada, anlâşmaların merasimine işlirak için çağırıldığığı anlıyan mumaileyhin derhal İl ederek çekildiğini ve binaenaleyh riyenin bütün hukukunun mail kaldığını zikretmektedir. k — mena Kömür depolari (Baş tarajı 1 inci sahifede) müracaat ederek davayı temyiz mişlerdi. 'Temyiz mahkemesi devi tedkik ettikten sonra son olarak Tüçeşme depolarının okaldırılmasi karar vermiştir. Davanm bu safi girmesi üzerine “kömür de polar kalkması lâzım gelmektedir, Şehircilik müteltassısı B. Prost ılun müstakbel limanının YE nda yapılmasını muvafık are güne göre kömür depolarını da 18 nın yanıbaşında ve Hâydarpaşd Yenikapı arasında işliyecek (oi İribot iskelesi yanında inşa ef fikrindedir. Hükümelçe tasvib edil şehrin nâzim plânında bu cihet haten kaydedilmiştir. Ancak B. Prost Yenikapıdak! yük liman yaptırılmeaya kadar rayburnu ile Eminönü ârasında # vakkat bir liman yapılmasını da # Töri görmüştür. Bu takdirde Kul çeşmeden kaldınlacak olan könü depolari da muvskkat bir yerde edileceklerdir. Lihtenstein prensliği Almanyanın hududda ask€ topladığını tekzib ediyor Vaduz 7 (A.A.) — Lihtensteln hi kömeti bir tebliğ neşrederek, Alm kıtalarının memleketi işgal etmek hududa toplandığını tekzib et "Tebliğe şunları ilâve etmektedir: i «Almanyanın memleketi askeri it altına almak hususundaki herhafi) bir tasavvur mevzuu bahis olamaz”) Üskübde büyük bir fabrik8 Belgrad 7 (A.A) — Üsküpte edilen Yugoslavyanın en büyük elektrik fabrikası Stoyadinoy!ç ta dan açılmıştır. tan Almanyada parti ve mul teşekküller azası izin al dan evlenemiyecek Berlin 7 (A.A.) — Parti ve m lif teşekküllerinin âzaları bundan “3 ra evlenecekleri zaman Amirleri muvafakatini almağa mecbur tuğ muşlardır. Evlenecek kimsenin W şartlarını haiz olması lâzım gel dir, mamanın daha doğru olduğunu yordu. “Suzanın coşkunluğu hafif dikten sonra; — Üzülüyorsun, değil mi?. kardeşim! o Kabii olsa senin büt derdini ben üstüme alırdım... ben bütün hayatımda acıya alışık insanım... Iztırablara rl tahammül edebilirim... Sense nı dırılarak büyümüş, neşeye alışmı$ © kızsın! Ağlama güzelim, ağlama. Arkadaşını öptü, Dudaklarına &öz yaşlarının Ü deydi. 2 — Vallahi doğru söylüyorum. bil olsa, derdini üstüme alırdım. benim atkadaşımsın. Seni öyle rum ki, çok eskidenberi tanıyor şam gibi... İleride, canın istediği man bana derdini söyle; sırrıni # İnsan kalbini boşaltırsa biraz eder... Fakat şimdi kendini topla, deşim, göz yaşlarını sil... Zira em ki annen merdiven başında bizi Myordur. Zavallıcığı üzmiyelim- kaldık, ş Sofrada Kanarye boyuna konüf Owviltasile, sükünü ihlâle çalışıyf” Suzan ise, biran evvel yatağa yö! ğı dört gözle bekliyordu. Hiç oli karanlıkta rahat rahat derdini dv nebilecekti, O, hayatta, bir i©