16 Şubat 19397 AKŞAM YARIM ADAMLAR! Yazan ve resimlerini yapan: Cemal Nadir No.3 relsi bu hsberi doktora ilk defa ulaş- tırmak rekorunu kırdı!.. Operatör ey- velâ kendisile alay ediyorlar sandı!,, Fakat belediye reisi çok ciddi konu- Bir hafta sonra belediye reisinin odasında şerbetler içilirken Muhlis Fedai, doktor ka- lbmın içinden zorla (çıkarılan yeni heykeltraş Muhlis © Fedaiyi düşünüyor ve iki sene evvel zorla çıkarılan bir azı dişini hatırlıyor- dul. k Belediye meydanına konacak heys © kel beyaz ve en aşağı iki buçuk mete B. Sabur Saminin vekili | “ Yazılan yazılar isbatı | caiz şeyler değildir,, diyor B. Ahmed Emin Yalmanın vekili gelecek celsede cevap ve- receğini söyledi, bu davanın diğer davalarla birleştirilme- Bakar ve şaşarl.. Bereket versin bu şaşkınlık yılları uzun sürmedi. Mesele bir tesadüfle kendiliğinden halloluverdi: Günlerden bir gün belediye Ameri- kadan bir imar mütehassısı getirtti. Sokaklarında çirkefler akan, içinde dirilerden ziyade ölülerin yaşadığı vehmini veren bu — Aklını başı- na al doktor, böy- le fırsatlar her zaman ele geç- sini istedi. Muhakeme tevhid hususunda bir karar vermek üzere gelecek Salıya bırakıldı Otobüs ruhsatiyesi münasebetile B. Sabur Sami tarafından B, Ahmed Emin Yalman ve B. Sabri Salim aleyh- lerine açılmış olan hakaret davaları- nın levhiden rüyetine dün asliye ikin- ci ceza mahkemesinde devam edildi. Muhakeme açılınca, B. Ahmed Emin Yalman aleyhine otobüs meselesinden lara müsavaten tevzii imiş. Halbuki Ahmed Emin Yalmanın bu husustaki yazıları da tamamile, isbatı caiz olmı- yacak şekilde müekkilimi - âmmenin garaz ve husumetine maruz bırakacak mahiyettedir. Hepsinde de garaz kas- dı vardır, # Ahmed Emin Yalman eğer sade zeti kasabaya bir Vo- Tonof aşısı yapa- bilmek için mü- azzam , projeler hazırlandı. Ölçül- dü, biçildi. Ve der- hal, birer tabut- luk kadar iç ka- rartıcı, inmeli in- insanlar gibi hepsi bir yana yatmış binalar yımlıp meydanlar, caddeler açılmağa, park- mez, diyordu. Şim- di istifade etmez- sen ne zâman İs- tifade © edecek- sin?.. Allahın gü- nü barsak kes- mekle, kırık yapıştırmakia ömrünü heba ediyorsun, hem bu iş seninle be- raber gidecek. Halbuki memleketimi- ze bir sanat eseri bırakıp gidersen ev- lâdı. vatan asırlarca namını tebcil ederi... re boyunda olacaktı. Süjeyi belediydi reisi bizzat vermişti: Çoban kizil. Doktor evvelâ muayenchanesini biğ atölye haline sokmakla işe başladi, Masasının üstünü dolduran yaldızif fen kitablarını sahaflara, raflarda $i# ralanan operaföğ aletlerini, teşri edevatını Bitpa” zarına naklettils © dolayı açılmış başka dava olup olma- | hâdiseyi teşrih ve Belediye reisinin na- öyle ciddi sözler karşısında Muhlis Giri j dığı hakkında mahkemenin sorduğu | zarı dikkatini celbetmiş olsaydı, o za- reza ii mi de ciddi Bişi mecburiye- to) ahi a suale kalemden gelen cevap okundu. . | man, menfaati umumiye kasdile bir | Sa yılkn evler tinde Kaldı: Za a Cevap tezkeresinde, otobüs neşriya- | makale yazmış olurdu.» yerine güler yüz- — İyi ama; dedi, ben bu işin bir mi & | fa münasebetile B. Ahmed Emin Yal | B. Sadi Rizann izahatı | jp tertemiz öve #malörüyüm!... Her ne kadar ufak te- yerlere çıkmadı ÇÖ man aleyhine açılmış ve rüyet edil. | & Arzuhalin okunmasından sonra B. | jek binalar kurul fek şeyler yapıyorsak da bana bir $8- | yn sevdiği arkadaşlarile selâm, saber ğ eğme ay davalar bulun- | Sadi Riza söz alarak dedi ki: mağa başlandı... natkâr denemez!.. Mekteb, medrese | pı kesti. Arasıra kapısını çalan has Ğ epi — İddinlârımızı ve Ahmed Emin Yal-İ © yenilik yeniliği görmüş heykeltraşlar arasına ben na” | çalar oldukça ti . Sadi Riza arsuhalinde, hakların; | manla vekilinin geçen celsede söyle- | doğurur Kasaba: all, ne wfatla katılırım?.. ik “ve i a yea ar dikleri şeylere karşı vereceğimiz cevap- | nın eski hayatı içinde hiç akla, hayar Belediye reisi doktoru temin etti; Düvasılıkti Ten : muhakeme esasında söylediklerini | izah one Mind gele yaermas ii. | le gelmiyen ihtiyaçlar kendini göster- | . — Canım doktorcuğum, aramızda | gini çeklini kay. ; pempe lam, Ma ediklerini | izah ettik. Ahmed Y V€ İ meğe başladı. Meselâ eski belediye | tevazua ne lüzum var, Ben seni Sen- | betmiş kafasını 1 : , İş” | kili, ortaya attıkları üç meseleyi şahld- | meydanı hafta başı günlerinde odun- | den iyi bilirim, Eh öğünmek gibi ol köşe penceresin: İ erindeki yolsuzluk, Ermeni mezarlığı lerle isbat edeceklerini söylüyorlar. | çu arabalarının yatağı olmaktan baş- | masın sanattan da anlarız! — tn ii i - Keler meme olmak üzere üçe | Halbuki buna kanun müsaid değildir. | ya hir işe yaramazdı, Lâkin şimdi İŞ | Biliyorsunki ge- eg e ev a biz va ; e ei Yazılarını tenkid mahiyetinde oldu- değişti. Şimdi orası bir sıraya dizilmiş | çende yapıp mu- de mi?. mi, gunu söyliyen Ahmed Emin Yalmanın, | ağaçlar, geniş havuzun etrafındaki | hasebeciye hedi- Diye soranlar | 2 yol ai ierik lie aleyhine 10 zamla kanepeler ve şıkır şıkır elektriklerle | ye ettiğin heyke- Ta: i Otobüs işletme ruhast almak n runusaniye kadar gaze ö şehrine benzedi, - p lerinde bir yolsuzluk varsa bunun önü- | tesinde yazdığı yazılar, isbatı calz şey- e ni Ea inelim zi emeği . Be geçecek ve icabını icra edecek ma- | ler değildir. Kanun da buna müsaade dinin heykeli ci, e ei kam muayyendir. etmez. Yazılarında hakaret bulunduğu e v Bizim davamız; suçluların, bizim hakkımızda yazdıkları hakaretâmiz ya- zıların cezayı mucip olup olmadığının tayinidir. Biz, onların cezalandırılma- larım istiyoruz. Onlar İse, «Biz bu ya- zıları hakaret kasdile yazmadık. Oto- büs işlerinde yolsuzluk vardır, bunu isbat edeceğiz» diyorlar, İddialarının isbatı yolundaki bu hareketleri kanu- na muhaliftir, Ermeni mezarlığı meselesine gelin- ce: Ahmed Emin Yalmanla vekilinin iddialarına nazaran, müekilim, örf ve teamül haricinde Ermeni mezarlığın- | âlimlerin, beynelmilel kabul edilmiş mak fikri ortaya | bir kolayını bulur, münakasayı senin | lerin yorgunluğuna dayanacak kadaf | dan bir arsa almış vekızı namına | ceza içtihadlarıdır ki medenidünyada çıktı! Buna kim- | üstünde bırakırız. Sen de hem kasa- | çoktu. Nitekim at tepmiş gibi sızlıyan ğ kaydolunmuş. Bu arsa kırk beş bin 1i- | bu nazariyeler, kanunların tatbikatın- se itiraz etmedi. | bamıza güzel bir eser hediye etmiş, belinin ağrısınâ i raya satılmış ve Vakıflar hakkı da | da esasittihaz edilmektedir. Bu naza- Çünkü böyle bir | hem de elinin emeği ile şunun şura- rağmen uzandığı Sİ ödenmemiş. Ahmed Emin Yalmanla | riyeler mucibince, neşriyattan doğan bedianın eksikli- | sında beş on para edinmiş olursun!.. kanepede dura” i vekili bu iddiayı ortaya sürüyorlar ve | bir hâdisede ceza âlimleri dalma kasd ği gün gibi mey- Bu sözler doktorun zaten kuşkuda madı, Kalktı, Ço” : iddialarının isbatı için de Ermeni he- | ve niyetin evvel tedkik edilmesi icab 'dandaydı. olan sanatkârlik damarlarını durma» ban kızının bö” J * a eldeki gazetelerle sabittir, Kendilerinin | | cezalandırılmalarını ve İstidamızda na alınmasını İstiyorum. B. Nazmi Nuri ne diyor? Buna karşı, reisin suali üzerine Ah- med Emin Yalmanın vekili B. Nazmi Nuri şunları söyledi: — İddialarımızın ilmi olmadığını ve bunların isbatma kanunun müsaade etmediğini söylüyorlar. Müdafaalarım ilmidir ve şahsi im olmayıp beynel- milel cezai şöhretleri haiz bulunan yazdığımız tazminatın da hüküm altı- || Ve nihayet bütün bu güzellikleri ta- “mamlamak için de meydanın bir Kö- şesine, top ağaçların yeşil dekoru önü- ne zarif, beyaz bir heykel koy- Fakat bu mü- duğunu bir ba- kışta anlayıver- miştim!.. Sahiden de böyle olmuştu. Belediye reisi, doktorun muhasebeciye yılbaşı hediyesi diye verdiği Noel baba hey- kelini görür görmez: «— Bravo sana doktor!,, Ahmed Mitat efendinin heykelini, ölümünden yıllarca sonra yapabilmek âz marifet değildir hani!..» demişti! — Hele sen bir peki, de... diye bele- diye reisi nutkuna devam etti, eşdost * Rüzgürli bir sonbahar gecesi. G& ce, horozların alaylı seslerile biterke Çoban kızı da bitti! Muhlis Fedai, günlerdenberi alçi yığınının üstünde gezdirdiği kalemle" Ti bir.yana, kendini bir yana fırlatıp atli. “Yorgun başı üstüste viski içmiş gibi zonkluyordu. Fakat böyle yorgun luğa can fedal.. Sabık doktorun ruhundaki sans istimi bunun gibi daha nice nice esef” yeti mütevelliyesinin şahid olarak | eden esas olduğunda ittifak etmişler dan kamçılıyordu. Evlenmeğe karar caklarını okşâdk mahkemeye celbini istiyorlar. Bu ta- | dir. Gelecek celsede bu mehazleri de | him eseri kim yapacak?. veren adamların tereddüdü içinde idi, Çarıklarının ar lepleri de kanuna muğayirdir. Bu alım | mahkemeye arzedeceğim. Diğer taraf- «Bunun için de Avrupalardan, Ame- | Bu onun için hakikaten bulunmaz bir sına birikmiş GF satımda bir yolsuzluk varsa, bunun be- | tan, aradaki irtibat münasebetile, bu | rikalardan mütehassıs getirtmek ol- | fırsattı. Küçücük, saçma sapan biblo- çı © kırıntılarını kılacağı yer mahkeme değildir. Müd- | davaların da yine otobüs meselesinden | #haz a!.. Kendi sanatkârlarımız da | lar üzerine dökemediği sanat heye- temizledi... o Al deiumumilik bu meseleleri halleder. Hamallar meselesine gelince: İddia- larına nazaran, hamal işlerinde yol- Suzluk bulunduğu etrafındaki neşri- yattan maksadları, hakların vatandaş- 5 n uzatmağa uğraşarak kekeledi: yerinden uğramış, soluk soluğa, kamik ülalmak isterken suçlar işle- — Beni kurtar... canım karıcığım, | damadan yatıyordu. , diniz... Ne gibi evlâdım? kurtar beni... Ölmek istemiyorum... Vakit geçiyordu; komşu manastir Xİ Duroy bayan Forestlerye: | tuğu için sesini duyuyorlardı. Genç kadın kalktı: Beni kurtarınız... Ne yapmam lâzimsa | rın saati öğleyi vurdu. Duroy yemek i — Ölüyor, dedi. Doktor bir rahib — Hayır hayır, o kadar hasta de- — Biraz bahçeye inelim, dedi, Sır- | söyleyiniz, doktoru çağırınız... Ne ve- | yemek için odadan çıktı, Bir saat On” z çağırtmamızı söyledi. Ne yapmak fik- | gilsiniz... İyisiniz demiyorum ama, | larınıdinlemiyelim. rirseniz içerim... İstemiyorum. istemi- | ra geldi. Bayan Forestier hiç bir ş€X. 1 rindesiniz? gördü. Gördü... Biraz ağır duyan rahib hızlı konuş- açılan diğer davalarla birleştirilmesi» ni isterim. Mahkeme, evrakı tedkik ederek bu hususta bir karar vermek üzere muhâ- kemeyi gelecek salı gününe bıraktı. tehlikeli bir hastalığınız yok. Buraya intizarın heyecanile, garib bir hale- canla artık kımıldamıyorlardı, bu işi pek âlâ başarabilirleri...» dendi ve yerli sanatkârlar arasında müs&- bakaya benzer bir münakasa açıldı. Muhlis Fedainin ötedenberi bu iş- lere merakı olduğunu bilen belediye Kapının önünde, bir gül ağacının canlarına bu münasebetle yol verecek, doktorluğun eter kokulu havasında bunalan artisi ruhunu enginlere s8 hp koyuverecekti!.. Kararını verdi ve kapalı zarf münakasasına o da girdi. olan hasta iki elini karısına doğru yorum... Birdenbire tepeden tırnağa ürper- a: — Mezârhik,. Ben,, Allahım. <<. şu dakikada birini bulup eserini gö terebilseydi. Kabil olsa, yahud utan” masâ hemen koşup belediye reisini evinden getirecekti!.. k (Arkasi var) Bundan sonra kouşmağı. Gözle yemek istemiyordu. Hasta kınmldâ* nefesle: «Tahmin ettiğimden kısa sürdü» diye söylendi. di pay peş Uzun müddet tereddüd etti, her İ bir arkadaş gibi gelişim de buna delil | altında, kuvvetli ve tatlı kokusunu Ağlıyordu. Gözlerinden çökük ya- ymamıştı. Yorganı yüzüne çekmek is N şeyi hesabladıktan sonra, yavaşça: (oo | dir. havaya yayan bir karanfil saksısının | naklarına koca yaşlar süzülüyor, derd- | ter gibi parmaklarını çarşeflarda do r — İyi olur, dedi... Her cihetten iyi | & Forestier'nin söylediğini duymadı- | arkasına oturdular. li çocuklar gibi dudaklarının uçleri | Jaştırıyordu. 2 olur. Ben onu hazırlayım, rahib se- | lar, ihtiyar devam etti Bir kaç dakika sonra Duroy sordu: | kıvrılıyordu. Genç kadın yatağın ayak ucundaki “ Dinle görüşmek istiyor diyeyim... Bir — Hayır hayır, günah çıkartacak — Burada daha çok kalacak musi- İki yanına düşün elleri, çarşafın | koltuğa oturmuştu. Duroy da yan” d şeyler bulur söylerim... Siz lütfen gi- | değilim. Bunu ileride, iyileştiğiniz za- | nız? üstünden bir şey almak ister gibi, yek- | daki yere oturdu, inlemeğe başladılar” . dip bana bir rahib bulunuz, siz inti- | man yaparız. Ama buraya gelişimden — Hayır. Hemen geleceğim. nasak, muttarid bir harekete başladı. Doktorun gönderdiği - N hab ediniz. azla yapmacık yapan biri | istifade edip içinizi dökerseniz buna | (o — On güne kadar. Gözleri yaşaran karısı: gelmişti; pencerenin yanında uyuk” : olmasın, Sadece günah çıkartsın ve | diyeceğim kalmaz. Ben rahibim, her | (— Enfazla — Telâş etme, diyordu, geçer. Kriz | Tuyordu. Ni çekilip gitsin, fırsatta koyunlarımı güderim. — Anası babası yok mu? geldi, yarın daha iyileşirsin, dünkü Duroy da uyumak üzereyken sevkf” Duroy, tam İstenilen, ihtiyar bir | © Uzun bir sessizlik oldu. Forestier | | — Kuzenleri var. Anasile babası öi- | gezinti seni yordu. Ade bir şey oluyormuş hissine kapı , İ rahib getirdi. Can çekişenin yanına herhalde ahenksiz, tıkanık sesile ko. | düğü zaman henüz çocukmuş. Forestler'nin nefesi, koşmaktan ge- | dı. Gözlerini açtı ve Forestier'nin y girince, bayan Forestier çıktı, Duroy- nuşuyordu. Hızlı hızlı kanad çırpıp çiçekten çi- | len bir köpek nefesi kadar, sayılamı- | nen iki işık gibi kapanan gözlerini “ Ja yan odada oturdular, Birdenbire rahib değişik bir sesle; | çeğe dolaşan, konduktan sonrada | yacak derece hızlı ve işitilemiyecek | gördü. Hastanın gırtlağı hafif bir & — Yanında bulunursam fena olur- — Cenabı hakkın m hafif hafif kanad çırparak, karanfil. | kadar yavaştı. cıkla sarsıldı, ağımın iki du, dedi. Rahibden bahsettiğim 78. | yan yoktur eş lerden hayatını emen bir kelebeğe bâ- | & Tekrar ediyordu: gömleğine kan aktı. ileri kork, " man sanki bir... Bir... Bir nefes... duy- al ella Dal Hymtez de, | kıyorlardı. Uzun müddet konuşmadı- — ölmele istemiyorum... Allahim... korkunç dolaşmaz oldu. Son ne! E İ muş gibi, anlıyorsunuz ya, yüzü kor- | gildir. Size yardım edeyim - ben söy. | J8” Allahım... Allahim... Başıma ne gele. | vermisti tağıd | kunç bir hal aldı. Artık her şeyin bit- | ledikçe tekrar ediniz: Confiteor Deo | | USAK Gelip Tahibin işini bitirdiğini | cek? Artık gözlerim görmiyecek, hiç | , Kansi anladı, hıçkırarak Yeti”, 1 tiğini, sayılı saatler yaşadığını anla- | Omni potenti... haber verdi. Beraber yukarı çıktılar, bir şeyi görmiyecek... Aman Allahım!.. önünde diz çöktü. ye ği dı. Can çekişen yetişebilsin diye arada | © Förestler dündenberi sanki daha z8- | © Önünde, kimsenin görmediği iğrenç |, DuroY Seğaladı, korktu, gayri k Ni Kadın sapsarıydı: sırada susup bekliyordu. Nihayet: ? birr şeye bakıyor, korkunçluğu gözlerin-| 71 İstavroz ye ye ed . Mr — Yüzünün ifadesini unutamıyaca- — Şimdi içinizi dökünüz... dedi. Rahib elini tutuyordu: de beliriyordu. a mm ie m tif İ Bum, diye devam etti, o sırada ölümü | © Genç kadınla Duroy, boğucu bir | ( — Allahaısmarladık evlâdim, yarın oan Goglaşanı Oy