LEE 10 Kânumusani 1938 e em aa AKŞAM Eski dünyadan Yeni dünyaya: 2 SamatyalıB. B. Arşak Bükreşinen güzel lokantasını nasıl açmış? “ “O canım Sarıyer ne âlemde? Ah fırsat düşse de Fıstık suyuna gidebilsem... , eden tren kalktı, Üç saat Rum: arasın. Arama ne mavi Tuna... Kapkara bir su... Mavi Etraftan Tuna değil, Kara nere li kıyafetli Rumen kızları, genç kadın- ıpuzun külâhlı uzak» 'anımızdan dia ime par maklarımıza öyle dikkatli bakıyor ki MAD kabil değil... Acaba bu adam hepimizin niçin o dere- &e dikkatle bakir yazosuna çarptı ve —'Tüüü... Allah cezanı iri, pi dedi. Bi bine sorduk: ri türkçe biliyor musunuz?. — bayım... Nasıl türkçe e Bim te bile «Samatyalı RE (derler... ni Lir sevdiğimin mem, leketi... İstanbuldan mı geliyorsunuz?, Benim eri “Samatyalı Ermeni lokantacı çok şen bir adamdı; Derin derin nefes aldı: — Ooooh... getirdiniz, içim açıldı ge > en büyük lokantasını İşleten Samatyalı B. Arçak — Öyle ise... yz Bm Ah bir fırsat düşse de Sarıye: sam.. Fıstık suyuna a o canım Bir hasır ser- dirsem de üstüne ve üstü yatsam. Oh, gel keyfim O böyle eee yan Sarıyerden bahsederken biz larımıza O agir eği Küçük bir kahve açtım... Türk mi yaptım... Bizim kii Tincan- larla âlâ e kahvesi... Almanlar bit- i kendi elimle kavu- bi. a çok anlatacaktı. Yili ye bir gezmeğe arpan çeşid e imi oluğu oldu. m üniformalar, ne ikm Jar... bütün zabitler, bü tün Ni saire gibi üniform: EEE san- o gece güvey gircem gibi süs- ir e a olmuş... raftan caddelere birişık ya ira yor. -ada üniformalardan sonra en inş kahveler... 2 gEPE Bar eyi şaştığımızı görünce üldii Sahife 7 ESRARENGİZ Yazan: Arif C, Denker Güldost t hayret ediyordu: Büyük bir gaye uğrunda çalışanlar için bu kadarcık silâh ne iş görebilird KERVAN 'Tefrika No. 55 adar (aralarındaki |' bey, Gerek Çin Türkistanında, gerek 1kı mai e ii kesilmiye- | Rus Türkistanında çok -sı rünase- cek ise de kim bilir ir daha | betlerim vardır. Bul sz istifa ne zaman birbirlerine (o rasgel edilmesi çök işimize yarı cakir; ceklerdi. bunları düşündüklen | Şimdilik kararımız Ein ben Ki sonra açılmak için bir fırsat bekler- | gara gi a Oradan size hemen ken Hasan beyin, yalnız başma seya- | emniy: | klavuzları gönderte- i İsayı da vaziyet- dan sonra- akkınızda a şey- lez “yanılmaığımdan dolayı çok seviniyorum, ee va İşleri- ret Çüni n çoktan- beri EN bir tekli e Gün- am eden lerde, seyahatleri | min Kaş, eller tarafın- sanane Güldostun kim olduğunu | dan idare ir bildiğimden öğrenmiş dolayı müsterih olarak yoluma de let, Hasan beye hayatının | vam edeceğim. Tâ Almanyadanberi büyük bir latmıştı. Dün- | yolda olan bu silâhlar Belucistan anın altını üstüne getiren umumi | sahilinde karaya çıkarılacak, oradan bi müteakip Rusyada zuhur-eden | Afganistana geçirilecek ve Afgani: vi ke Birer 22, in tandan da ürkistanına sevk Su- | olünacaktı. F: İngiliz casusları- Den r ei kaybetmiş ve e nih açıkgözlülüğü silâhların Belucis- terbiyesi gemi 1 ir Türk kızı: | tana çıkarılmasına mâni oldu. Kaj nn da ilâl cereyanlarına ka- | tan Ver rı ne yapacağını pılmasını ize bey bir dereceye | yzun mü dükten sonra on- kadar r görmüştü. Elverir ki $ sevk etmeğe karar Güldost kalbinin temizliğini zmuha- | yeşgi Silâlileritesellüme ben me faza etsin. mur edil Bu yeni karar bil- Onun için Güldost türklüğe hiz | giriiinceye kadar ve silâhlar burala- met eb yi i kendisi için iki bir. ga: |: ya gelinöeyerkliir sekis on ay bağli ye kane itiraf eder etmez, Ha- | p., de ant git- san bey hemen ellerini ona doğru | ye Kervanı kurtarıp Kaş ye zn sağ elini avuçları içi- gari liğiz! Güldost hanım ne alı gkrk bir sesle; irin artık gideyim, geç oldu hanım, dedi. Sizin bu |: yarın gene konuşur ve kervan kin eni bilmiyerek bu- iyi b silme” DEE Si Paris» de- diklerini tabii bilirsiniz. Bükreşte de boyasız bir kadın gözü- müze ilişmedi. Fakat Rumen kadınları — Allahaşkına İstanbulu anlatın!.. Biz ona İstanbulu anlattıkça Sa matyalının gözleri pırıl pırıl yanıyor- i. Sorduk: — İstanbuldan çıkalı kaç sene ol- du? Boyanm, ai aldı. Bu « esnada lokantanın & güzel sanatlarden bir iş haline sok: izi sormak için uşlar... Bu cihetten hepsi birer Tes- —— gelmişti. e ii Şiir gibi, tablo”gibi bo- Argak: orlar... Ve hocanın dı gibi — ri e çabucak bir pilâv pi- ei kâfirlere... şirteyim mi Hikmet Feridun Es ii bay Arşak.. pek geç olur... Bize treni kaçırtırsın.. — Tamam 32 sene... içe senedir AVru-| vi iyor mi beni... Bu lokante- padayım.. tuk bulda, Sematyada bir | giniz. Amma ben hep türk yemeği ye- meyhanede garsonluktan işe b: iladım. rim. Kendime &i yemi aha a pm Fs ai — rim, ayıldı, patlıcan dölma- gem. B yarn sı, pilâv... Neler yapi ks kii burada şu lokantayı idareye vi Pp beceremez. O zaman ben paça- ları sıvar, kendi yemeğimi kendim ya- — 32 senel.. Dile kolay... Lâkin türk- çan. Ne edersin 32 senedir gü mi- Arşak başını salladı: Bay Arşak bize e mace- maiyız tur Mi- mini bahsetti e er Ben 32 sene evel iel külhanbeyi vir dünü i suali | idi Samatya- Mi da Çakır Arşak dedin mi? Bir tane idi. Allahaşkına Samatya no âlemi“ Ehh... O zaman da yirmi Güldü. Ben cevap verdim Bay Arşak durdu: ik dedim. Mesel ben.Samatyaya gmiyeli bel. | Hr misin? RM aa giy ma Nereden bileceğim ki?., Bükreşte kral Karol parkı ve parktaki cemi ” sıl bukadarcık e bağlı buluna- Hasan aj bunu NEZ ayağa Kar ağir hizmel bie | kalktı, Güllstta yarar füMi Ta yük a ve niz edi a ei EL i a karşı mi nel iti- olurdu» dersem kendi şahsımdan md e şekle — bekliyenleri « kasdediyorum. Türklü- ” Sm vi gün miliyetini, ezeli yurdlarını, ana- fedilen > yy ve ik er nelerini, âdetlerini “her türlü mili- ie yeti, İkisi de “karşı karşıya durdular. tenen kunç bir cereyana karşı Konak yeri indi içinde idi. Yak rig Ya gaye edinen | mız biraz ileride m nehrini bir zümrenin ti e akibeti bu si. | akıntısından hasıl olan “korkunç ine vâsıl ol. | gürültü işitiliyordu. Bu aralık sema- bir ardım- ir ha ai üldost Jâhların selâmet masa, 7 sinin örn e nda ru temine rn kam kaldırarak a vadesi üzerine işin yetle iceleneceği ii bizi —— il yabani kaz kümesi geçi- iğim ya t büsbütün karel yor, dedi. Hindistandan geliyorlar, e namına SİZ! baharı ve yazı geçirmek için — — flardaki yaylaklarına Kk ın. bey bunları siyle 'n Gül | ediyorlar, U: lculuklar: e e elini çekmeyip un avuçları diye » içinde bırakmaktan büyük bir haz Hasan bey yavaş Yi duyuyordu. Hasan bey sözünü biti- — ayi itiyor diye mem- rince kız dedi ki: yolculuğun, sonu — < olduğumdan fazla EİN dedi. kıymet veriyorsunuz. Hasan bey, Güldost ea için elini Hasan be- Kervanınızn karşılaşacağı büyük | ye unlar tehlikeyi size haber vermemi ben bir gr göbi;ürüm Anya hizmet gibi telâkki edemiyorum. | da g iyon Asyada bulunmak- kü, bunu tanımadan, ne; tan w rak seyahat ten ve niçin hzimet ettiğinizi bilmeden, | dahâ ii vr ei ve olunabilir ilâhların nerede kullanılacağı hak- | mi? içer “e Xında hiç bir fikri Yap- | engin in Re senelerden: in havası içindi Rusyaya düş- eri ri ki rahatlık ver: in, biriken bilgileri Allah a nefes almak! mete uğratmaktı. Bundan sonra SİZ- | Hasan bey> lere hizmet edebilirsem kendi şi Hasan bey cevap vermedi. e e <a ie e o da Asyayı; bilhassa Aş in ği ER e r Kaç bin | menşei olan — Mirai çok seviyor- silâhla bir mikdar cephaneni Pat e ie ye LR AY Alİ aşi aliş ö yor ül ta- Bir gaye uğuruna RAK söyledi- Hany Böl hut Gül do: st zümrenin ve âkibeti na- büyük yoksuz- luklar içinde çalıştığını ve tek bir şi- dı Jâhla bir kaç yüz in orada ne ğ büyük kıymeti olduğunu bilseydiniz De san beyi uzaklardan Üç bin tüfekle bir kaç on gi, | vie kğ 18; olduj — y gözlerini on vi Sarması VSİ İİ Türk kızının azimkâr yüzünden ayı- 'Türkist arkadaşlarım. mıyordu. Hafifçe gülümsiyen bu e kervanı selâmete hedefine götür. | Yüz, henüz kalın örtülerle kapalı büyü bir sabırsı: iz bekli- yri şuuri bir vaad ihtiva ediyor- le m sizin e ia mu- du, Yarın bu yüzü son defa görecek- vaffak olacağım: ize yar- til Ondan sonra gene tek başına dımı steplerden, göllerden geçecek ve ii ha simeniz ini in büyük dağları aşacaktı, ibtimel ki am bir Me el an beyin avuçla- daha göremiyecekti. : m ei rı içinden yavaşça li dedi ki: Hasan bey e e erile n — «Elimden geldiği m | taya kadar g: edeceğime Basamak yi küm 1S