SIİYASI İCMAL: B. Delbosun seyahati 7 Fransa Hariciye Nazırı Lehistan- “dan Romanyaya geldi, Romanya Kralı tarafından kabul edildi. B. Del- bos ve Rumen Hariciye Nazırı Anto- nesco görüştüler. Daha ziyade Ro- manya Kralı le Hariciye Mi geçenlerde Parise yaptıkları ziyareti fade maksadile Bükreşe gelen Fran- $z Hariciye Nazırı Varşovada olduğu gibi Bükreşte de müsbet olarak si- yasi bir netice elde etmemişt Gerek Lehistan gerek Romanya Pransadan mali ve harp malzemesi cihetinden her türlü yardımı memnu- niyetle kabul etmekle beraber siyasi sahada Fransa ile beraber y ten kati surette imtin. Çünkü her i v lunan Fransada: ri ve siyasi mü- essir yardım görmiyeceklerint bildir- diklerinden müstakil bir polilika ta- kib etmektedirler. Lehistan Almanya ile sıkı anlaşmalar ile bağlanmıştır. Romanya da Sovyetlere histanla askeri Lehistan kendisi manın Sovyet Ru. ra Çekoslovakyoyı saydığından Fran- sa diplomatları Listanı Rusya ve Çokoslovakya ile beraber olmalarını teklif etmeği akıllarından bile geçir- t çok DUR Bir yıldı Kaliforniyada Wilson o dağındaki meşhur rasathanede çalışan doktor Zviki ismindeki Bulgar âlimi, geçen- lerde fezada vukua gelen büyük bir fe- lâketi görmeğe muvaffak olmuştur. Bu felâket bundan üç milyon sene evvel infilâk eden bir yıldızın fezaya neşrettiği ziyadır. Bu gibi yıldız infi- lâklarının neden ileri geldiğini âlimler henüz anlıyamamışlardır. Bugüne ka- Sokak çocukluğundan milyonerliğe! Rokteller'in torunu ve ayni zaman- da Şikagonun en zengin adamının | karısı olan bayan Muriel Mak - Kor- mik sokakta bulunan ve zabıtaya teslim edilen bir çocuğu evlâdlığa kabul etmiştir. Bu suretle dört sene- | 8ini sefalet içinde sokaklarda geçi- ren zavallı çocuk şimdi bir milyoner evlâdı hayatı sürmeğe başlamıştır. Yarın analığı öldüğü zaman bıraka- cağı milyonların mirascısı da gene bu çocuk olacaktır. 201 kilometre giden lokomotif İtalyada bir çok demi #rikleştirilmiş! r asgari 100 r. Şimdi, İtalyan firması yeni elektrik Tokomotilleri inşa etmiştir. Bunlar Roma ile Napo- li arasında işliyen sürat katarlarında kullanılacaktı: pala erübölerde yeni lokomotiflerin saatte 130 kilo- metre ve düz yolda 201 kilometre katettiği anlaşıl r, Ananas kabuklarından çorap Suni ipek sellülostan ibarettir. Bir mensucat mütehassısı için sellülosun neden imal edildiğinin hiç ehemmi- yeti yoktur. Amerikada ve Asyanın cenubu garbisinde ananas boldur. Oradaki yerliler anans yaprağından bez imal ederler, Şimdi Avustralya- nın Sidney şehrinde, ananas kabuk- larından ipekli çorap imal etmek için bir fabrika kurulmuştur. * —i patlarsa 100 sene evvel smmm Abdülmecidin hastalığını iyi eden kâdın lerinin hem kendisi hem de Sovyet- lerle “karşılıklı yardım — suretinde müttefik olmasını görmek ister. Pransız diplomatlarının tesiri iledir ki Çekoslovakya diğerlerine nümu- ne olmak üzere hem Fransız hem de Sovyet Rusyası ile bağlanmıştır. Lâ- kin Romanya Lehistan ile askeri #t- Hfakı olduğundan böyle bir bağlan- tıya yanaşacak, vaziyette değildir. Yugoslavya ise Sovyetler ile bera- ber olmak şöyle dursun şimdiye ka- dar bu devleti tanımamıştır. Yugos- lavyanın İtalya te samimi anlaşma- sında mühim bir âmil de Sovyetlere karşı olan husumetidir. Binaenaleyh Fransanın yegâne ümi- di Küçük itilâfın karşılıklı yardım şeklinde yalnız kendisine bağlanma- sıdır.Halbuki Küçük itilâfın toptan Fransa ile karşılıklı yardım muahe- İ desi ile bağlanmal: dan evvel ken- di aralarında böyle bir bağlantı vil- cuda gelmelidir. Çünkü Küçük iti- lâf sırf Macaristanın erazisini tevsi eylememesine karşı kurulmuş bulu- nuyor. Romanyanın dahilindeki si- yasi cereyanlar ve müjrit sağ cenah hareketinin çok kuvvet bulması sol Fransa ile iş birliği yapmasına ikin- ci bir engel teşkil ediyor. Feyzulah aranan dar on beş yıldızın patladığı görülmüş. tür, Son infilâk bunlayn içinde en parlak olanıdır. Doktor Zviki patlıyan yıldız tarafından neşrolunan ziya mik- tarının güneş ziyasından beş yüz mil- yon defa daha kuvvetli olduğunu tah- min ediyor. Âlimlerin zannettiklerine göre tesirleri arzımız üzerinde görü- len kosmik şualarım membaı arada sı“ rada' patlıyan bu yıldızlardır. | İşinden ayrılmıyan milyoner Bayan Mary Bata'nın milyonları var- İ dir. Dünyanın her tarafında fabrikala- rı olan meşhur Bata kunduralarını ! imal eden müessesenin sahibesidir. Ka- dın o kadar çalışkandır ki, milyonlara malik olduğu halde kocasının ölümün- den beri bir gün bile işinin başından ayrıldığı görülmemiştir. Pragdaki mer- kezinden Londra ve Paristeki fabrika- larını kolaylıkla ziyaret ve teması mu- hafaza edebilmek için milyoner iş ka- dımı son zamanlarda tayyare ile seya- hate be ıtır. Karanlıkta gören gözlükler Bir Japon gözlükçüsü geceleyin gören bir gözlük icad etmişlir. Bu gözlükte her cam bir elektrik ampu- ludür, Bu ampuller cepte taşınan, bir pile merbuttur. Ayni zamanda il etrafında birer siper var- . Bu sayede ziya gözlüğü Laşıya- nin g İse | İ ci zünü yormadan doğrudan doğ- r okunacak tı h edi mektedir, Bu gö: yesinde, ka- nlıkta okuyup yazmak mümkün oluyormuş. Bir günde 8 milyon mark Almanyada geçen gün fakirlere kış yardımı için sokaklarda para top- İ lanmıştır. Buna Hitler, Göring, Göb- İ bels'te iştirak etmislerdir ve ellerinde tuttukları kumabaralari& para top- lamışlardır. Yapılan bir hesaba na- ! zaran bir gün zarfında bütün Alman- ya fakirlere kış yardımı için 8 milyon marka yakın para toplanmıştır. Abdülmecid haslalanmıştı. Muayene eden doktorların verdikleri ilâç- lar, tesirini göstermiyordu. Bir gün Gelincikci Meryem isminde kato- lik bir kadın getirdiler. Tarih bu hâdiseyi şöyle kaydediyor: «Meryem kadı- mun verdiği ilâç, bihikmetülillâhi tealâ baisi tendürüsti ve afiyet olmuştur. Merkumenin işbu hizmetine mükâfat olmak üzere verilen bir çok hediye- “lerden bâşka bütün akrabası her türlü vergiden affedilmişlerdi, Ne iyi $ey değil mi? KANSIZLIK benlik. iin yegâne deva kanl Eni tarla tipe SİROP DESCHLENS, PARS | Dünyanın en büyük para ve iş merkezi: Nevyork borsası nasıl vücut buldu? Amerikada iktisadi ve mali faaliye- tin nâzımı olan Nevyork borsasının bulunduğu Wall-Streetin çok garib bir tarihçesi vardır. Bugün bütün Amerikanın iktisadi, ticari, mall, si- nai faaliyetinin mihveri olan bu cad- de, bundan 150 sene evvel geniş, ten- ha bir çayırlıktan başka bir şey değil- di. Bu çayırlığın ortasında büyük bir çınar ağacı vardı. Her gün bu çınar ağacının altında tabancalı sekiz şahıs toplanır, para değiştirir, sarraflk ederdi. Bu büyük çınar ağtıcı, altında toplanan sekiz tabancalı sarrafı, ge- niş ve sık yaprakları sayesinde yağ- mura, güneşe karşı muhafaza ederdi. Wali-Streetteki büyük çınar ağacı altında toplanan sarraflar arasında nizamname, talimatname gibi bir şey yoktu, Fakat bunlar, aralarına yaban- cıları karıştırmazlar, başkalarının sar- raflık yapmalarına müsaade etmez- lerdi. “ Çayırlık vivarında oturan halk çi- nar ağacına izafeten bu sarraflara «Çınar şirketi. unvanını vermişlerdi. Bir kaç sene zarfında bu sarraflar şir- keti o der inkişaf ve terakki etti ki, para flatlerinin tesbitinde nâzım bir rol oynamağa 've fiatleri keyfine göre indirip yükseltmeğe başladı. Çınar altında toplanan sekiz sarraf öğleden sonra o civarda bulunan bir kabareye giderler yorgunluklarını gi- dermek için bir kaç kadeh Rhum par- latırlardı. Aradan 25 sene geçmiş, 1785 sene- sinde Amerika istiklâl muharebesi bi- teli iki sene olmuş ve Paris muahede- sile Birleşik Amerika Hükümetleri te- şekkül etmişti. Wali-Street adındaki eski çayırlıkta, binalar yükselmeğe başladı, Herkes, Amerika istiklâl har- bi esnasında çıkarılmış olan 100 do- Nevyork borsasının bu- lunduğu Wall Street 150 sene evvel bir çayırlıktı, 8 sarraf burada bir çınar ağacının altında toplanıp para değiştirirdi, bugün- kü borsayı bu 8 sarraf kurmuştur. larlık banknotları bu sarrafların altın 15 çent mukabilinde satın alarak top- lamalarına hayret ediyor ve bunları deli telâkki ediyordu. Çünkü Amerika istiklâl harbinin en sıkıntılı zaman- larında çıkarılmış olan o banknotlar rın hiç bir kıymeti yoktu. Deli olarak telâkki edilen bu adamlar, mütemadi. yen bu kıymetsiz barknotları piyasa- dan topladılar, Derken 1790 mayısında beklenme- dik bir hâdise oldu ve vaziyet birden- bire değişti. Amerika kongresi tara- fından kabul edilen bir kanunla istik- MI harbi esnasında çıkarılmış olan banknotlar, başabaş altın ile ödene- cekti. Bu banknotlar, çınar altı sar raflarının elinde bulunuyordu. Sar- raflar şirketi bu kanunla birdenbire yüzlerce milyon dolar kazaniverdi. Çınar altı sarrafları, ancak 1817 senesinde Wall-Strest caddesinde 68 numaralı bir binaya nakletti, Bu binada küçük bir İtalyan lokantası bulunuyordu. İşi yolunda gitmiyen lokantacı, binayı çınar altı sarrafla- rına satarken, kârlı bir iş yaptığına kani idi. Çinar altı sarrafları ihtikâra, dala- vereye kuvvet verdiler, artık kasala- rına altınlar oluk gibi akıyordu. «Çi- nar altı şirketis ismini New-York Stock and Exchange Boarda tahvil ettiler, Sekiz ortak, muhtelif bankalar kur dular. Bunlardan Aarron Burr para sayesinde birleşik devletler reisicum- hur muavini oldu, en büyük düşmanı müsteşar Alexandre Hamiltonu yağış- L: bir günde düelloda öldürdü. Wal-Street sarrafları ihtikâra kuv- vet, vermekle beraber, Amerikaya fay- dalı oldular, buharlı makineler, şi- mendiferler, dokuma makineleri ve saire bunların eseridir. Çınar altı şir- ketinin yazılı olmıyan kanunları hâ- lâ bakidir. Bu şirkete dahil olmıyan- ların bunları öğrenmelerine imkân yoktur. Çınar altı şirketi, günden güne ge- nişliyen işlerini karşılamak için âza- sını arttırdı, Fakat Wali-Streetdeki ilk merkezini değiştirmedi. New-York Stock and Exchange Banka Aza olmak büyük bir muzafferiyettir. Pek nadir olan âzalıklar en yüksek fiatle satıl- maktadır. Bugün bir âzalık 600,000 dolara satılıyor. Bu müessesenin âza adedi bugün 1375 olduğuna göre 1909 senesinde Wall-Streetde inşa edilen mermer saraydaki âzalıkların (750) milyon dolarlık bir serveti temsil et- tiklerini hesab etmek kolaydır. Bu- günkü Amerika cumhurreisi B. Roo- sevelt senelerce süren Amansız bir mücadeleden sonra Wali-Streetin kuv. İKTİSADİ MESELELER Ucuz yerli malı istiyoruz | Yarından itibaren tasarruf haftası başlıyor. Sekiz senedenberi olduğu gi- bi, bu sence de Ulusal Ekonomi ve Art- tırma Kurumu, halka yerli malı hak- kında propaganda yapacak, bu mü- nasebetle vitrin müsabakaları tertip edilecek, bazı müesseseler de tenzilât- hı satış yapacaklardır. Şimdiye kadar; Ulusal Ekonomi ve Arttırma Kurumu, bu sahada çalışmış, halka yerli mef- humunu tanıtmak itibarile büyük hiz- met Ifa etmiştir. Bunu hiç kimse in- kâr edemez, Ulusal Ekonomi ve Arttırma Kuru- rau yerli malları hakkında mütemadi- yen halka hitap ederek bu malların sürümünü dır. Bize kalırsa bir taraftan bu çalış- maya devam edilirken diğer taraftan | de | fabrikatörlere o hitap © etmeği unumamalıdır. Çünkü yerli mah- de fabrikatörlere de söylene- cek, onları da ikaz edecek şeyler çok- tur. Meselâ: Yerli çorap yapan fab- rikalar biraz daha dayanıklı ve da- ha ucuz çorap yapmalıdır. Bir yurdda- şın vazifesi yerli malı almak olduğu gibi, bir fabrikatörün vazifesi de iyi ve ucuz mal yapmaktır. Bunu fabri- katörden beklemek en sarih hakkı- mizdır, Bilhassa endüstrinin büyük himayeler ve fedakârlıklarla ve millet tarafından korunduğu bir memleket- te... Acaba ucuz çorap, ucuz Kumaş gi- yebilir miyiz? Böyle bir ucuzluğa im- kân vaf mıdır? Sanayi işlerile pek ya- kından alâkadar olan bir zat çorap, kumaş, ve trikotaj flatlerinde mühim denecek derecede ucuzluğa imkân ol- duğunu iddia etmektedir. Sanayi umum müdürü, fabrikatör» lerin toplantısında yünlü kumaş fi- atlerinin pahalı olduğunu söylemişti, Fakat yünlü kumaşlar hâlâ ucuzla- madı... Ulusal Ekonomi ve Arttırma Kurumu halka yerli malını propagan- da ederken fabrikatörlere de ucuz mal yaptirmağı temin etmelidir. Böy- le yapılırsa yerli malı sarfiyatı çoğa- lr. — HA, arttırmağa çalışmakta | Evlâtlık 'Evleneli on Iki sene olduğu hal- de çocukları olmamıştı. Düşün- <düler, taşındılar, bir evlâtlık ai- mağa karar verdiler, Zaten ma- hâllelerinde çok çocuklu temiz fakat fakir bir aile vardı. Onlara söylediler, Onlar da beş yaşında- ki en küçük çocuğu bizimkilere ey- lâtlık vermeğe razı oldular, Bir akşam avukatlarından ran- devu alarak yazıhanesine gittiler. Meseleyi anlattılar. Avukatları ilk İş olarak onların yaşlarını sordu. İkisi de kırkı geçen rakamlar söy- lediler. Şu halde bu cihetten ka- nuni bir mahzur yoktu, zira evlât edinme hakkı yaşı en az kırk olan- lara ve nesebi sahih furuu bulun- mayanlara, yani doğru dürüst ni- kâh dahilinde çocuğu veya çocu- gunun çocuğu olmayanlara veril. miştir. Kanunen bulunması lâzım gelen diğer bir şart, evlât edinen kimsenin evlâtlığındân en az on sekiz yaş büyük olması şartı, oda Bir işçinin üzerine iki balye | düştü, yaralanmasına sebep oldu 'Tahmil tahliye amelesinden Cev- det, Sirkecilde Çanakkale vapuru mevcuttu, Ve mademki karı koca her ikisi bu çocuğu evlât edinmek istiyorlardı, iş yolunda idi. Çünkü tek başına ne koca ne de karı di- erinin rızası olmadan kimseyi evlât edinemez, ve bir şahıs an- cak bir kişi tarafından evlât edi- nilebilir. İki kişi ancak karı koca olurlarsa müştereken bir şahıs ev- lât edinebilirler, Avukatları fakir ana ve baba- yı çağırdı, En küçük çocuklarını müvekkili aileye evlâtlık vermeğe razi olduklarına dair bir kâğıt im. zalattı. Birkaç gün sonra evlâtlık alacak ailenin ikametgâhı hâki- mine müracaat edildi, ve hâkimin müsaadesi üzerine resmi bir se ned Şazılarak evlât edinme mua- mmelesi bitti. Doğum kütüklerine de kaydedildi. Çocuk kendisini evlâtlığa ala- nın soyadını aldı ve onun miras- cısı oldu. Lâkin evlât edinen ev- ta iken iki balya Cevdetin üzerine | “ma düşmüş, bel ve bacaklarından ağır Hoş bir vakit geçirmek için surette yaralanmasına sebep Ol NOVOTNİ'de ki : Müntahap bir ORKESTRA ref» Cevdet, polis tarafından Cerrah- pal lm m a Çekoslovakya başkonsolosu - ile sevimli tenor Şehrimizdeki Çekoslovakya başkon- YUNKA solosu Doktor B. Gregor mezuniye- nın şarkılarını dinleyiniz. tinden avdet etmiş ve vazifesine baş- a ğe