- 1 Teşrinievvel 1937 Yekta sigarasından uzun bir ms eriten sonra anlatmağa baş- Jadı: i ia halde âşıktım... Ayni semtte sin edi bir dula tutulmuştum. mahallenin en köşesindeki bü- Yük evde. oturuyordu. Lâkin dul genç olduğu için hakkında dedikodu çıkma: li hareket ediyordu. Aylardanberi tanıştığımız cak utabilmiş- Görürler de dedikodu olur'diye arıma, da gelmiyordu. : şi gecenin ilerlemiş bir saatin- kapısının önüne geliyordum. Bu bah- çe kapısı tenha çıkmaz bir sokağa ba- kıyordu. ik için Samiye burada ip iki dakika görüşmekte pek ezdi, b. Ki “ii a evinin e saptım. O be Me in öd! Biraz sonra aşağıya indi. ça kapı açıldı. iü Samiyenin hayali belirdi. Fısıltı ha- Yinde, Yavaş- — Bonsuar... dedi.. Ben de mırıldandım: — Bonsı i mm) Dedikodu olmasın! 'a da bir kibrit çaktı. e si- gran ama farkediyor u şimdi olanlar?.. dedi, beki arm yaktı. Bizim kaj apıya Ba ei sokakta ikinci bir gürül- bizim semtin 'kadaşına: — Buralarda bir erkek gölgesi dola- şirken gördüm. Şüphelendim doğru: su. Kula- ğında bulunsun... Buralara göz kulak olalım. 6 miye: — Eyvah, yüreğime inecek!.. mırıldandı. Memiş: diye — Sen — rak etme, dedi, ben saba- kadar buraları kollarım, Sen de bu evin e kapısına göz kulak ol. Samiye: diyordu, — Gördün mü olan işi... ok buradan çıkmaz- MT ei e yarısı benim evimden gain imz dedikodu hazır- üni iel an Samiye, dedim, bak yalnızsın... Ben de misafir geleyim. behi çıldırtan bir gişe bal di Me > İşte misafir geldin ya... 1 biraz İçeri — 0 kadar ki yecan içindeyim ki, sorma... in hale korkuyorum... Aman Samiyeceğim, dedim, de- Elini tut dikodu olmasın. Zarar yok, ben evden ei en Sa miye? çıkmam. — Bilirsin dedikodudan ne kadar Aradan epi müddet geçti... Artık taş- Şekinirim. Ya se in böyle görür- | Tıkta pek yorulduğumuz için yukarıya “© SE. Mahvoldum ştık. Bir aralık a bekçiler u- — Ah bu özel korkusu, ah bu — ve oldular, dedikodu kor de pini önünde: ona tatlı ve bir ka- | — — raya, dedi. Fırla... en şöyli ln verici sözleri söylüyord Mirze oldum. sn nm leyen Sözlerim biraz gesi ini gölermeğ di | Bahçe parmaklığına yaklaşı Tanıştı, yu gece hayatımın en | maz dışarıda bekçilerden ir iğ MES gecesi ia) caktı. Yavaşça Eva zi farkettim. Sağım kı Şem içeri attım. Ona biraz Bekçi orada S daha Yaklaşa, — Aman içeri gir, olma- ie içeri girdik. kere de s0- kaj gece yarısından çok sonra- ya doğru idi, Samiye: —Aman, dedi, bekçilerin pek sesi © dikmişti: e he Sa buraya geliyor. ir adam olduğunu evim kapıda beni de erkek olmadığını b bilir, ; kaman pe n payacağı muhakkaköir. bir e kilimi ne ves sadası çıkmıyor... Sen bir kere daha tec- ie gecesi çebi. rübe etsen... ger ka ğ iyeceğim, bırak ağ Ri Vüüm itti: ikodu Düz Sen Mz m li ledi. lik vi ilki meni Yek- a Dirk kere. . Mabel le bu hisse- | tâ Bir kere daha te i 'Mahvol- er dum gitti, v ümid a bir e e bk , ; Dedikodu, dedikodu... Bıktım ar- ieiieşi kom: ysuz bir kö- bu dedikodudan. izini eşe 2s Mi — Ne Söylediysem para etmedi. Sa- mey sonra serbes bi al zim etmenin imkânı yoktu. pek bahçe bahçe eme e ö ibi abancıla- düdük se: rı sezi SE ie an ii ii Seriye müthiş vira işin İşinde kapıda E — Eyvah... dedi, Köpek etrafı ea e m e l€Yeç; i sesleri bağiamş. Rezalet a ei — ri bayisi man Samiyeceğim... Köpek ma- Dişi ıyağa kaldıracak. Dedikodu ol- ma: — diye içeri girdim. ettin. Aman dedikodu olmasın. miyenin evinde geçirmeğe mecbur ol- ime dum. —— gittik smile Mi yenin evine doğru gel Se İçeriye iin sabaha ka- luk, la durmamız mâna- dar şana ize ım... Ne yapar- parmaklıklardan .. dedikodu olmasın... Hattâ de- Yl, Samiyenin heyecanı ez volduk, dedi, bekçi bizim ie piya iin dei Burada durur: Va mler ben sükünetle sordum: — Ne yapalım öyle; — Am; sin, de Riko €ve girelim... Bekçi görme- Sami Bem tuttum: yeceğim sahi Erime de dedikodu olmasını. .. İçeri ye taşlıktan ii HE anane gözlüyor... Bekçi bu gece sanki $ikı sıkı örtüyor, bazan Işık yakmıyor- duk. Eeee... Dedikodu olmasın!., (Bir yıldız) AKŞAM Avrupanın bayat ve terkibi meç- (MİN ve GIDASI çok ol Özlü unlarını yediriniz wi : ları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 20,30: r ari 1 abe: Dede, 2230: Pihkla sololar, öpera ve operet barlar 28: SON, Ecni müntah ap. programı ER Baeh - Weber - 216 - saat 20: Frankfurt — 251 - Dona Liszt, zig e acir Kanal Haydnin elelerinden, saat 21,15: - 463 - —— 2130: sn > Ghal Londra - bike 2: hertin sz lerinden, Ya - 1339 20: Beethovenin ii Dai ve era usikisi sant 23,30, Paris - 313 - mr EE 30, “Toülomse - 386 - saat 24, 'oulouse - 329 - saat 23, - Londra - 296 - ie 19, eme Mazı > 2at 22,15, Milâno - 369 - “ — emi iye İstanbul Be a ei 1230 plâk- la Tür kmmusikis, 1250: Havadis, 13.05: ubielit neşriyatı, 14,00 son. şam * neşriyatı: 18,30: Plâkla dans kisi, 19: Armonik solo; Şiller tara- dan, 1930 Beyoğlu Hal , 2080: tara: arabca söylev, 20,45: Yedin Bira ve ve ei işe Türk musikisi ve halk gü 1 (Saat ayarı), 21,15: ORKESTRA), haberleri ve ertesi My sololar, 2 SON. 2,15: "ada ns a ön rsa günün og pera ve operet Pi Bu akşam Nöbetçi eczaneler Şişli: Osmanbeyde Şark Merkez, Taksim: İstiklâl caddesinde Ki Rebul, Beyi Tünelde Matkoviç, Yüksekka) la Venikopulo, Gala- darımdı ta: opel enden Merkez, Ka Ka- Meüeyyed, köy: see Heybeli” Eminönü: Agop da: Tomadis, Büyükada: Merkez, Fatih: Hamdi, Karagümrük; Ali Ke- mal, ırköy: — İstej : Asaf, Tarabya, Yeniköy, , Ru melihisarındaki eczaneler, GRiPi Baş, diş, nezle, grip, romatizma ütün aj Gi günde 3 ie ai İsim ve markaya dikkat, Taklitlerinden sakınınız re v n, geminin en Sahife 9 KAPTAN PAŞA GELİYOR. Tarihi Deniz Romanı /G Yazan: İskender F. Sertelli mumu Tefrika No. 24 “Şimdi ben nasıl kendi vatanımı düşün- müyorsam, sen de tıpkı benim gibi, hiç bir şey My 'a ben? Beni görürse?.. — Lei ona kim gösterecek? Ge- mide oturursun! — Beni esir gibi gemide bağlı yacak mısın — Hayır. ie im karım ola- ai Sana esir vi bakmıyorum çeri gaz ebimi hafif e mek ki, ider Ro- em “et imei ğlamağa karar ves 5 nevi esa) yerine getir- bulunuyordu. Bir yolunu bulup Sek Venediğe dönmesi lâzımdı. laniya, dedi, beni Venediğe gö- ski Böyle sözleşmemiş miy- dik seninle?.. Sinan kaşlarını çatarak mırıldan- hı: den ayrılamam, Rozi- ta! Th getir ya beklemekten irmı Seni delice seviyorum! Şimdi De nasıl kendi orsa! sen de, tıpkı benimi gibi, Yi bir şey düşün- memelisin! Rozitanm heyecanı hâlâ geçme- miş Gözlerini arasira etrafta dolaştırı- yor ve mdisine uzanan bir el gör- müş çini öirkimek titriyordu. Sinan sol n korkuyorsun hâlâ? Bak, İz a daldı. Gökte ışıl- dıyan yıldızlar yolumuza ışık salı- Batıdan esen ılgaların üzeri ia Ci erk e OTUZ. Düş- aldı. Karşımıza ear ne biz in Recep var, de Kılıç Ali nn n cellâdı. ne sebebini anla- yor, hat klamak için, cali ir gülüşle başını Sinana çevi- ter: — Denizde çok kalddmda üşü- düm. Diye cevap verdi. e dilberi çamaşırlarını çıka- bir kenara sermi: sağmal «sarılarak oOambarın ve ” kati krarım ver- ayi gidiyorlardı. lince, o, vi e ai iş te yenen değildi Küçük ge Cezayir olund me geminin ambarında yatı- yaşlı bir” yek rai olan Bolulu Hasanı ambar a nöbetçi olarak dikmişti. Bolulu Hasan, asana çok itima dı vi o, ME babasıydı. Bolulu Hasanı herkes Sa; Sinan, kimse şüphelerim diye, Rozitanın yanma sık sık gitmiyor ve iy ayrılmıyordu. ertesi sabah gözlerini mağ iy zaman güneş ice Ambar a içeriye. giren güne ışığı Rozit yüzünü Venedik pa sinirleri bir İğ yat Bolulu Bani şakayı çok sever va sarar ——. Onun yüzüne bakıp ta gül- memek kabil e Hasan sardı bir kıpırtı du) a “Güzel kokana a mı? Diye sordu. Bolulu Hasanın bütün ömrü de Akde: geçmişti. ko- prn Ki dl Hele İtalyancayı çok anlardı. Çünkü, (Lepanto) seli ieyöieği ar, Papanın donanmasına men- e e birinde altı yıl - esir sonra e emi türklerin tekrar eski gemisine cr ine şünce, oda Rözita, Bolulu Hasana cevap verdi: Uyandım. Karnım nerede- Hasan güldü: — Ere birer birer siye ki önce karnın aç, deği mi ri > — Şimdi ike yiyecek getireceğim. — Ne ” ya? Ha unuttum. Dedim ya, deniz beni çabuk bunattı. İnlej il hâlâ, e e nasıl? imanlik. — Ra nerede? ardiyada.. — Sons uyumadayı mı geçirdi? — Elbette. — Ne zaman uyur? Ne zaman gideceğimiz yere va- gl rırsak.. — Bu e on gün uzarsa, on gün yaman vakit ayakta YUK güller lu Hasan, Venedik dilberine biraz ömer bir mikdar balık kurusu götürd e pe ister misin? Ve gülerek ilâve et — Süt isterim, oi isterim, şa- PE e unların hiç birisi yok bizde. sün ğe Kk slm hepsi müm- İK bi Üedlehi Bin Bi b e bir p bulamaz — Ka b deği, e gemini ki ki kadar çabuk canlanacaktım Güvertede ılık bir kuru hş ye- zm İki gemici bükerek konuşuyorlar: — Kadına bak — Venedilkliler yapan me Padişahın Hoşedayı aratmakta hi kı var, — O da bunun va ağladığını söylü- Pe ur ya. « Her kuş kendi yuva- sını ister. O da yurdundan ayrıldı. ğı için ağlamıştı.