m asın 8 AKŞAM m 22 Ağustos 1934 m Mudanya mektupları | Mudanyada İ liraya kadar eşek satılıyor ! Hem de ne eşekler! kaldırımı çiğnemiş. içlerinde Beyoğlu olanlar bile var! Cumartesi ve pazar günleri Bursadan Mudanyaya bir banyocular akını oluyor Mudanya ( Bur- sa (O muhabirimiz- den) — Yaz geldi mi, Bursadan Mu- danyaya bir (ban- yocular) (oakınıdır başlar. Hele cumar- tesi ve pazar gün- leri Bursa - Mu-,| danya treni İle oto- büsler, kamyon ve arabalar adetâ ka- piş kapış olur. Bu yıl da öyle ol- du; Bursanın rutu- betii sıcağından Müdanyanin se rin denizine can atanlar, öyle bir te- hacüme sebeb ol dular ki, kasabanın ucuz evleri ateş ba- basına çıkı. Bir odanın aylığı yirmi liraya kadar yük- seldi, Oteller zaten dolmuştu. Bu yüz- den, haftada bir cumartesiden gö lenler deniz kena- rında, açik havada gecelemeğe mecbur oldular. Hoş, bu mecburiyet ayrı bir zevk olur ya; O da başka... Maksadım, Mudanyaya gösterilen rağbeti anlatmak. Trenle gelmek bir âlem. Çok ucuz olduğu için halk burasını tercih edi- yor. Sabah yola çıkar, akşam döner- ken trende yer bulmak için, hiç deği- se bir saat evvel gelip (yer kapmak) lâzım!... Otobüsler de böyle; herkes, bir gün evvelinden bilet alıyor. ” © Mudanyada deniz, ancak öğleye ka- dar güzeldir. Onun için (plâj hayatı) bu saatlerdedir. Denize girenler, kum- da güneşlenenler, hÂttâ sandal zintisi yapanlar, hep bu zamanı kol- Juyorlar, Çünkü öğleden sonra ya in- bat, ya poyraz hazırdır. Artık, deniz faslı biter, Herkes bir tarafa çekilir; deniz kenarındaki ev- Jerin gölgelerinde semaverler tfukur- dar, yaygılar serilir, sepetler boşaltı- br. - Tifo kokusu olmadığı için! - Allah ne verdise yenir, Sicağa rağmen (çilingir sofraları)na bile rastlanır, İsekeledeki gazino da dolmağa baş- Mudanyadan bir görünüş ve Mudanyada plâJ Jamıştır. Hele vapurun gelmesine ya” kın burada iskemle bulmak, piyango kazanmak cinsinden bir bahtiyarlık- tır! Ucuzluğuna çok ucuzolan bir gazino doğrusu... Fakat iskemle buh- rTanı, bu güzel yerde Üzüntüsüz otur- mağa imkân bırakmıyor, Bir taraftan gazinocu da haklı; çünkü bu kalaba- lık, ancak haftanın İki günü böyle... * “ Mudanyada günün en büyük haği- sesi vapurun gelmesidir. Vapur, Boz- burundan görünür görünmez, bütün halk iskele meydanını doldurur. Ge- len yolcular, sıkı bir göz kontrolün- den geçiriliyor. Herkes bir ahbab, bir akraba, bir aşinâ bulmak için, bir hu- dud nöbetcisi uyanıklığile pür dik- kat... Son haftalarda yeni bir vapur eğ- lencesi daha çıkmış. Yolcular çıkıp ta vapur boşldıktan sonra, iskeledeki se- yirci kalabalığı hemen dağlıvermi- yor. Ekseriya, vapurdan ikinci bir ka- file bekliyorlar. Bu kafile, son z8- manda İstanbuldan tehcir edilen mam — — Ustaşiler Pariste el'an faaliyette Kendilerine hiyanet eden birini ağır surette yaraladılar Geçen bafta Pariste Ustaşi denilen Hırvat komitecileri tas! rarafından bir Yugoslavın öl dürülmesine te- şebbüs edilmiş- tir. Son posta ile gelen Fransız gazeteleri bu su- ? ikasd hakkında şu tafsilâtı ve- riyorlar: Suikasta uğ- nyan Yugosla wn adı Çervin- çiçlir. Kendisi Pariste münzeviyane bir hayat sürüyor, tenha bir sokakta bir bekâr odasında otürüyor, evinde kimseyi kabul etmiyor, buna muka- bil bilhass& gönderilen birçok mek- tupları alıyordu. Geçen hafta Çervinçiç geç vakit evi- ne dönerken oturduğu evin tam kapı: 8ı önünde sarı renkli bir otomobil ken- disine yanaşmış ve otomobilin açık du- ran penceresinden İki kol uzanarak Üzerine altı kurşun sıkmıştır. Çervin- çiç koltuk altından yaralanarak yere yüvarlanırken sari otomobil süratini Arttırarak karanlık sokaklara dalmış ve ortadan kaybolmuştur. Bilâh seslerini duyan komşular, 80- kağa fırlıyarak yaralıyı yerden hasta- neye kaldırmışlardır. Paris zabıtası derhal tahkikata el koymuş, yaralı Yugoslav bir aralık hüviyetini sakla- mak istemiş, fakat sıkıştırılınca adı- ni söylemiş, fakat kimler olduğunu. tahmin ettiği sulkastçıların adlarını bir türlü söylemek istememiştir, Bunun üzerine işe vaziyed eden Fransız zabıtası, yaptığı tahkikat ne- ticesinde hem bu suikastın sebeple- Yaralanan Çervinçiç eşeklerdir!... Bunların karaya çıka- rılması, pek eğlenceli sahnelere sebeb oluyor. Eşeğe dair fıkralar, nükteler, Jâtifeter söyleniyor. Gadre uğrıyan bu biçarelere karşı herkesde hususi bir rikkat ve merhamet var)... Eşeklerin teb'ldi, piyasada bir haylı düşkünlük hasıl etmiş. Köylüler öyle mennun öyle memnun ki, nerede İse eşekleri merasimle karşılıyacaklar!, Hemen İskele üzerinde pazarlık baş- hyor. İstanbulda fiat on iki liradan beş alti liraya indi diyorlar amma, fazla geldiği günler burada bir liraya bile eşek satıldığı oluyormuş. Hem de ne eşekler; içlerinde Beyoğlu kaldırı- mı çiğnemiş olanları bile var; buda cabası! ... R.R. rini, hem de Çervinçiçi öldürmeğe kalkışanların hüviyetlerini tesbit gt» miştir. Varılan neticelere göre Çervin- çiç vaktile Hırvat Ustaşi komitesi teşkilâtına mensuptu. Kendisi karan- lık faaliyetinden dolayı, bir aralık Fransadan hudud haricine çıkarılmış, sonra da bir fırsatını bularak tekrar Fransaya dönmüştür. Fransız zaki- tası, Çervinçiçi tekrar hudud haricine çıkarmağa karar vi ş, fakat kendi- sinin faaliyeti hakkın- da bazı ihbaratta bulunduğu cihetle, Fransayı terketmel in kendisine 15 teşrinievvele kadar mühlet verilmiş- tir. Hırvat komitesi kendisine eden Çervinçiçten intikam #lmağa karar verm © komşu memleketler- den gelir ir yabancı Çervinçiçi oda- sında ziyaret ederek uzun müddet mü- makaşa etmiştir. Binaenaleyh Çervin- çiçi vurmağa kalkışanlar, eski komite ihanef fevkalâde ketum davranmakla bera- ber, bu siyasi suikast faillerinin hü- viyetlerini tesbite muvaffak olmuştur. Suikastçılardan biri komşu bir mem- | lekete kaçmıştır. İkinci suikastçıyı yar kalamak için araştırmalara devam ediliyor, Komitecilerden biri teslim oldu Dünkü posta İle gelen Fransız gs- zetelerine göre sulkasdi yapanlardan biri olmakla maznun Hırvat komite- cilerinden Ragadeviç bizzat zabıtaya giderek teslim olmuş ve bu suikasdle alâkası olmadığını iddia etmiştir. Hal- buki Fransız zabıtasının kanaat ve tahkikatına göre Ragadeviç, bu sul- | kasdi yapmak için gönüllü bulundu- ğu İspanyadan Çirineviçi öldürmek İçin sulkasdden iki gün evvel Parise gelmişti. Kendisi tevkif edilmiştir. Ayaspaşada yangın /Bir evin banyo odasından çıkan yangın söndürüldü Dün öğleden sonra Ayaspaşada bir yangın olmuştur. Burada sabık Mar- din mebusu bay Necibin 4 katlı ah- şap evinin üst katında banyo odasi vardırr. Bay Necibin haremi bayan Hilmiye, bir aralık banyo ocağını yakmış ve borular kızıştığı ve kaplamalara bi- tişik olduğu cihetle kaplamaların tu- tuşmasile yangın çıkmıştır. Yangin banyo odası, üst çatı kâmilen yandığı halde yetişen itfalye tarafından sön- dürülmüştür. KADIN KÖŞESİ Ağır bir tuvalet Marlene Dletrtehin giydiği ağır bir tuvalet. Kumaş renkli taşlarla işlenmiştir. Yakası kürk bir kapı var dır. MEZE EEE Kiliste bir orta mektebe ihtiyaç var Kilis ( Akşam ) — Nüfusu yirmi beş bini aşan Kilis kaza merkezinde yalnız beş odalı bir orta okulla iki beş, üç tane de üç sınıflı beş ilk mekteb yardır. Orta mekteb binası bu işe ei verişli olarak yapılmışsa da diğerle rinden Kemaliye adını taşıyandan gayrisi ev tarzında kurulmuştur. Bununla beraber mevcud olan. d8 ihtiyacı karşılayamıyor. Kiliste bü- yük bir nüfus artışı ve o nisbette okuma hevesi vardır. Her yıl mektep” lere müracaat edenler çoğalmaktadın. İlk okullar 97 mezun vermiştir. Bunlar hemen tamamile orta okulâ müracaat edeceklerine göre bu bini da istlab edemiyecek ve binnetice bif çok veliler çocuklarını okutamamak vaziyetinde kalacaklardır. Kilisin çok mühim olan mekteb ihtiyacını karşılamak için şimdiden tedbir alınmasına hakiki lüzum var” dır, (AKŞAM) 'in edebi rümâti Tefrika No 23 Mektep arkadaşları Biri kumral biri sarı iki baş kalktı. Cevvalenin büyük yeşil gözleri çak- maklanmıştı. Bu hareketi mtüsaid gibi gören mo- törbot sahibi devam etti; — Yüzmeğe çok hevesiniz var. İs- ter misiniz sizi motörle Büyüklimana kadar götüreyim. Bakın ne berrak su, | ne yeşil kıyılar göreceksiniz. Cevvalenin patavatsızca pek ağır bir hakarette bulunacağını kestiren Büheyl& ona fırsat vermeden cevap verdi: — Bize burası kâfi efendim. Hem bizi rahatsız etmeyiniz rica ederim. Adam kıpkırmızı oldu ve bir kelime Söyliyemeden tersyüzüne döndü. Be- reket yakınlarında kimse yoktu. O artık ne denizde, ne kumsalda duramıyarak motörüne giderken Sü- heylâ arkasından söyleniyordu: — Ne saygısız insanlar var, Bir mo- ile kız avına çıkmak az Ve başını kolları arasına alıp yüzü koyun kumlara uzanan Cevvalenin Üzerine sıcak kumlar yığarak ilâve N Bürhan Cahid etti: — İkimizin kilosundan ağır bir de karısı var, — Zaten öyle olur, Zayıf karısı olan erkekler şişman kadınlara, şişmanın kahrını çekenler de zayıflara düşkün olurlar, — Sade o kadar mı, kısa boylu ka- rısı olanlar uzun boylulara, mavi göz- Yüden bıkanlar kestane gözlüye, ko- nuşkandan yılanlar, hulyalı, sevdalı görünene âşık oluverirler. — Erkekler için herhalde muayyen bir tip ideal kadın olmıyacak. Eğer her erkeğin hayalinde, kafasında şek- li, rengi, hatları yer etmiş bir kadm tipi olsa ve bunu arayıp bulsa muhak- kak ki sevgileri daha devamlı olacak, — İmkânı var mı? - Onlar değişik kokudan, değişik elbiseden, değişik ses- ten bile huylanırlar. — O halde erkekten devamlı sevgi, devamlı sadakat bekliyen kadınlar da n bu değişiklik ihtiyacmı kendileri arayıp bulsunlar, Fakat her kadın bunu istese de yapamaz. Hele bir kere çocuk doğurmağa başladı mi Mlz eği di artık köcasını değil kendin! bile idare edemez olur, Erkeğin burunu kır- mak için onun kadına en üstün görü- nen eni c8H alacak noktasından yaka- Jamalı. — Kalbinden mi? — Hayır mesleğinden — Nasıl? — Ona hayatın her parçasından şiddetle rekabet ederek, — Güç! £ — İlk zaman belki. Fakat yavaş ya- vaş erkeğin hâkimiyeti kırılacaktır. Cevvale sinirli bir hareketle kum- ların içinden silkinip ayağa kalkarak devam etti: — Onların binlerce yıllık bir çalış ma tarihleri var. Cinsi ayrılıkların her fırsatla benimsemişler, Fakst ma- dem ki kadın da artık hayat hakların- da yer almıştır. Elbet muvaffak ola» caktır. Erkeğin belki bedeni kuvveti üstündür. Fakat kadının da enerjisi vardır. Ve zekâ ile enerji maddi kud- rTete her zaman için hâkimdir. Çok gevezelik ettik. Haydi denize girip çı- kalım. Vapur vakti geliyor. Kaçırmı- yalım. Süheylâ güldü: — Ne çıkar. Motör var! 5 ı— Evet ama biletsiz binilen vasıta- lar insanı istediği yere götürmez, İki genç kız sevimli ve renkli bi? bavuz balığı gibi denize daldılar. .- - de faydalı olmuştu. Boğaz havası, de- niz ve kum banyosu serpilme çağının en hareketli devrinde bu iki vücude bronz birer Venüs güzelliği vermişti, İlk zamanlar daha lâübali, daha hafif görünen Süheylâ da yavaş ya- vaş arkadaşının tesirile ağırlaşmıştı. Cevvale bu sık temaslarin ona öyle kuvvetli telkinler yapmıştı ki dostluk- larının ilk zamanlarında çalışmaktan bıkmış, ilk izdivaç teklifine evet deme- ğe âmade bir vaziyette bulunduğu halde şimdi benliğini kolay kolay f6- da etmiyecek bir hale gelmişti. Şüphe yok ki Cevvale gönül heye- canları geçirmiş, tecrübeler görmüş bir kız değildi. Fakat onun iradesini hislerine hâkim kılan yalnız bir hare- ket noktası vardı. Gururunu sertleş- tiren ve ona erkeğe karşı boyun eğ- memek zevki veren İzmir hâdiseleri... Bu tesadüfler ruhunda başlıyan menfi hareketleri kuvvetlendirdikçe on sekiz yaşının tabii ve cinsi galeyanlarına da kolaylıkla mukavemet ediyordu. Bu yaşlar genç kızlar için en tehli- keli yaşlardı. Hiç bir genç kız on se- le yirmi yaş arasında etrafında gahlanan erkek heyecanlarına kapılk mâktan kendini kurtaramazdı. olursa olsun sevgi, macera. passion derecesine varan kalb ihtildeları bu Ünen de eşyam Şi ke nlmi — Bü vapur gezintileri her ikisi için | Na | yaşlarda onları gelip bulacaktı, Neti* cesi nereye varırsa varsın her ge$ kız bü çağları yaşarken hayalile 0 sun masum kalmıyacak macraları yâ” şıyacaktı, Kadının ilk sinir, gönül v9 adale gıcıklanışı bu yaşlarda kendini gösterirdi. Çünkü genç kızın vücudü bu yaşlarda tam formunu buluyofi çocukluktan genç kızlığa geçişinin sOM noktasına varıyor. ELİ, siniri, nün bütün fiziyolojik genişleyişi “9 serpilişi bu yaşlarda kemalini bulu yordu. Bakışları kadınlaşan genç #8” ların hayalleri ve rüyaları iradeleri? karşı bu mevsimde isyana başlıyordu” Tabiatın kadın için mukadder kıldığı analık hisleri hep bu çağlarda keDi” ni gösteriyor ve genç kızları 4 mülediimez gönül o buhran düşürüyordu. Fakat gönül buhranı gibi görünen bu hareketler hakikatte adalenin. nirin gıcıklanışından başka bir gy değildi. Aşkın hiç de samimi olmuys” edebi ifadesi bu adali ihtiyaçlara *V hi heyecan mânası verdiriyordu. ü Hilkatin kanununda edebiyat e süsledikleri bir herk mahlüklar dişi ve erk* rdı ve muayyen int bulan HEP cek, çiçeklenecek ve meyvasın ii i V cekti, » (Arkası Mi z