Firavunların mezarlarında araştırmaların neticeleri Dudak boyası, ruj ve sürme Iptida Mısırda kullanılmış Eski eserler aramakla meşgul olan mütehassıslar, lim uğrunda sıhhat ye hayatlarını tehlikeye sokarak en çok fedakârlık yapan âlimlerin zümresi- ne dahildirler. Belki bu zümrenin ba- şında bulunuyorlar, En eski milletlere sid eserleri kazımak suretile arayan- Jar kendi aralarında ihtisas itiberile muhtelif sınıflara ayrılmaktadırlar. Meselâ eski Mısırlıların ve Fıravunla- rın eserleri ile uğraşanlara Mısırı- yetci egyptolog denilmektedir. Mıssırrıyatcılardan bir çokları mes- lekleri yolunda türlü türlü felâketlere uğrıyarak feci bir surette ölmüşler- dir. Bazıları ise en tahammüifersa ş€- rait içinde hâlâ çalışıp duruyorlar. Burlardan biri profesör Backmandır. Bu âlim kütüphanelerde çalışarak işe başlayan nazarıyatcılardan değildir. Çekirdekten yetişmedir. Daha genç yaşında iken Mısir medeniyetinin be- şeri medeniyetin asıl kökü olduğunu ve bugünkü medeniyetimizin de bu- Da dayandığını hesab ederek çölde çalışmağa karar vermiştir. İlk fırsat- ta bir taharri heyetine katılarak Mı- sra gitmiştir. Mısırda, Sappbonun ebedi eserlerinin yazılmış olduğu binlerce sene eski papirus sahifeleri- nin bulunmasına çok yardım etmiş- tir. Bundan sonra tam otuz sene me- zarların içinde çalışmış ve Fıravunla- rın mezarlarından ve mabet binala- rından ve klerpiç üzerine yazılmış ki- tabelerden €ski Misir medeniyetinin mahiyetini tayin etmek için çok emek vermiştir. Bu mesaisi gayet parlak neticeler vermiştir. Bugünkü tababetin esas- larını Mısırlıların bulduklarınd şüp- he kalmamıştır. Bu esaslar Yunanlı- lar vasıtasile Garbi Avrupaya malüm olmuş ve Üzerinde işlenmiştir. Gene #ik defa Mısırhlar arasında kısa hikâ- yelerin ve müsahabe edebiyatının te- essüs eylediğini profesör Backman tesbit etmiştir. Bugün Avrupada ka- dınların kullandıkları ruj ve dudak boyası ve sürme ve emsali boyaların ilk defa Mısırda icad edilip kullami- dığını keşfetmiştir. Profesöre göre Fıravunların mezar- larında bunların ölümüne” sebeb olan mikropların hâlâ yaşadığına ve arayıcılar için tehlikeli olacağına inanmamak icab eder, Hâttâ Fıravun- ların mezarlarında bulunan ve ekil- diği zaman filizlenen buğday ve pa- muk tohumlarının da eski Mısırlılar- dan kaldığına hükmetmemektedir. içinde en yeni markal: viski şişeleri- ne tesadüf eylediğini söylemektedir. Şüphesiz bu markalı içkiler bir kaç . (AKŞAM) ın edebi Tomani | i bin sene evvel Mısırda Fıravunların büfelerinde mevcut değildi. Bunların mezarlara girmiş olması kasırgaların marifetidir. Profesör Backman #on senelerde Mısırdan Sudana gitmiş ve burada hafriyat ve taharriyat yapmıştır, Bİl- hassa Sesebide gayet mühim eserler keşfetmiştir. Bu eserler dinler tari- hi noktasından çok mühimdir. Çün- kü profesörün bulduğu heykeller, avani ve binalar uluhiyetin vahdetini ve beynelmileleiliği valz ve telkin eden Fırğvun Ahenotön zamanına aid bulunmaktadır. Bu Fıravunun Tanrı- nın birliğine iman edilmesini buyu- ran ehirnamesinin neşredildiği tarih Erihanın Beni israil tarafından zap- tedilmesine tesadüf etmektedir. Bina- enaleyh Musevi dininin Mısırhlar arasında bir zaman hâkim olduğunu göstermektedir. Profesör Backman, Ahenoton'un ku- cağında genç bir kızı tutan bir hey- kelini bulmuştur. Kızın siması bu Fi- ravunun zevcesi Nefreteteye hiç ben- zemediğinden Fıravunun zevcesinden memnun olmayıp bir metresle yaşa- dığı anlaşılmıştır. Bu suretle tarih aydınlanmıştır. Profesörün bulduğu eserlerin en mühimi bugün kullanı- lan türlü tuvalet eşyasının Mısırlılar zamanmda mevcut olan emsalidir. Bunları Fıravunların mezarlara sok- madığı muhakkaktır, — F. Bayraklı petrol depolarındaki yangın tahkikatı bitti İzmir (Akşam) — Bayraklı civarın- da Anadolu Türk petrol limited şirke- tine ait depoda çıkan büyük yangın tahkikatı müddelumumilikçe sona €r- dirilmiştir. Yangına sebebiyet veren- ler ölmüş olduklarından yangından dolayı hiç kimse hakkında takibata mahal olmadığına karar verilmiştir. Yangında 17 kişi ölmüş, bir kişi ya- ralanmıştır. Ölmiyen bu yaralı güm- rük muhafaza memuru B. Zühtüdür. 'Tahkikata göre yangının. tenekeci Hasan tarafından tenekeler lehimle- nirken dikkatsizlik yüzünden çıktı- ğı anlaşılmıştır. Yangından zarar gö- ren, evlâd, baba, kardeş veya kocasını kaybedenler, ancak hukuk mahkeme- sine müracaatle tazminat istiyebile- ceklerdir. İtalya âyan reisi dönüyor Rio-de-Taneiro 12 (A A.) — İtalyan &yân meclisi reisi B, Federzoni, Avru- paya dönmek üzere vapura binmiştir. Mumaileyh, general Franoonun cenu- |basmak ve Troçkistlerle diğer halk düş- bi Amerika hükümetleri tarafından ta-| manlarına, lügatın tanzim ve tahriri- nınmasını temine matuf bir vazife ifa- sına memur edilmiş olduğu şayiasını kati surette tekzip etmiştir. Tetrika No, 14 Mehtep arkadaşları Herhalde doğru olacak! Köşede- ki apartımanda haftanın iki üç ge- cesi ziyafetler çekiliyor, eğlentiler ya- pilıyormuş. Kimbilir ihtiyar âşık bu değişik hayattan ne kadar zevk alı- yor. Muhakkak ki kendi evinde böy- le âlemler olmuyor. Olmasına da im- kân yok tabil. Çoluk çocuğa karışmış ömrünü yuvasının saadeti için çürüt- müş bir aile kadını da kocasını eğlen- dirmek için kalkıp bâr numaraları ya- gededir. Fakat dalma başkalık, dalma yenilik arıyan erkek ruhunu bununla avundurmak imkânı var mı? Evde bulamadığını tabii dışarda arıyacak! Ham, görgüsüz ve daha istediğini, is- tiyeceğini bilmiyen genç kızlar bu va- siyette erkekleri meşgul edemedikleri için meydan işte böyle erkek ruhunu kavramış, tecrübeli kadınlara kalıyor, Öyle değil mi? Süheylânın acı şikâyetleri Cevvale- nin kadınlık hislerini kamçılamıştı. Fakat kanaatlerile hisleri çarpıştığı için ona hak vermesine imkân yoktu. Bürhan Cahid için ortadan bir cevap verdi: — Dediğin gibi hayatta her şey te- sadüftür kardeşim. Buna annelerimiz kader, kısmet derlerdi. Biz tesadüf, şans, diyoruz. Ayni şeyler.. benim an- ladığım bir şey varsa o da kadınların en çetin düşmanları gene kendileri olmasıdır, Ümidini, aşkını, istikbalini bir erkeğe bağlıyan kadın için tehlike erkeğinin kalbini çalacak başka ka- dındır, Mademki erkek ruhları her Za- man için yenilik, tazelik, değişiklik arıyor. Kocalarından vefa, sadakat bekliyen kadınlar da onlara her z0- man bu tazeliği, bu değişikliği vermek imkânını bulmalıdırlar. Yahut... Cevvalenin sözüne devam etmeyişi Süheylâyı kuşkulandırdı, “* Merakla sordu: — Yahut. Cevvale devam etmeğe mecbur ol- du: — Yahut hürriyetine sahip olmak için dalma erkeğin yokluğundan mü- teessir olmıyacak bir meslek sahibi olmalıdır. Bu fikir Süheylyi tatmin etmedi. Fikirlerini tasdik etmiş olmamak Gözleri dalmıştı, di iye vekilinin tedkikleri Izmirde modern bir hapishane yapılacak İzmir (Akşam) — Bozdağda Göl cük yaylasında bir ay istirahat eden Adliye vekili B. Şükrü Saracoğlu, şim- di İzmirden ayrılmış bulunuyor. İsti- rahat dönüşünde İzmirin dokuz ka- zasında tetkikler yapan sayın vekil, halkla, bilhassa köylü ile başbaşa sa- atlerce görüşmüş, 'onların dilek ve ihtiyaçlarını kendi ağızlarından din- lemiştir. Adiiye vekili, İzmirde yakında mo- dern bir mıntaka hâpishanesi ile bir çocuk hapishane binası inşa edilece- ğini söylemiştir. İzmirin şimdiki ha- pishane binası bir çok cihetlerden noksan ve çok eski bir binadır. Vakti- le kervanların konak yeri olarak in- şa edilen bu eski han bozması, mev- 'kuf ve mahkümlar için sağlık bakı- mından zararlı bir binadır. İnşa edi- lecek İzmir hapishane binasının tipi yakında tesbit olunacak ve inşaata başlanacaktır. Bergamada Adliye vekâleti tarafın- dan modem bir nünune hapishanesi binası inşa edilmektedir. İnşaat; ya- kında bitecektir. EVİ bin liraya inşa edilen hapishane binası, Avrupanın modem hapishane binalarındaki te- sisat nazarı dikkate alınarak inşa edilmiştir. Sovyet akademi lüğati direk- törü azledildi Moskova 12 — Derjavine, ilim aka- demisi müdürlüğünden; Obnorskiden de akademi lügatı direktörlüğünden azledilmişlerdir. Bunlar, lügatı fena ne inkılâp aleyhtarı fikirler ve müta- Iâalar sokmağa müsaade etmekle müt- tehimdirler, Bir kaç saniye düşündükten ince kaşları gerildi, dudakları bükül- dü. İsteksiz, zayıf bir sesle — Buna imkân var mı, dedi, Kadın hangi mesleğe girerse girsin, gene bir gün gelip bir erkeğin hayat arkadaş- Yığını arıyacaktır. 'Bu cevap Cevvaleyi altüst etti. Yü- zü kıpkırmızı oldu: — Niçin, niçin, dedi. Mağrur bir kadın, hayatına hâkim olan bir kadın hiç bir zaman erkeğin arkadaşlığına boyun eğmez.. kadın erkeğin varlığın- dan yardım beklediği gün gururunu kaybetmiş demektir. Bu kadın dün- yanın en güzel bir kadını da olsa ge- ne erkek onu bir apartıman, bir pır- lanta alır gibi satın alır. o kadının dizleri dibinde bir kedi gibi yaltakla- nan erkek biran içinde aslan kesilip Onun gururunu parçalıyabilir.. fakat hayatını erkekten beklemiyen bir ka- din Her zaman için başı yukarıda ge- zebilir. Bahsettiğin kadın bugünkü varlığı içinde sana ve senin gibi düşü- 'nenlere dünyanın pek mesud bir ka- | dını gibi görünür. Fakat bugün ona | pırlantalar getiren erkek bir başka ka dına bağlandığı, yahut evine döndü- Şü anda onun kullanılmış, kirletil- miş bir mendilden ne farkı kalır, Süheylâ hafifçe gülümsedi: — Bir başkasını bulamaz mı? Cevvalenin göz bebekleri kıvılcım- Tandır a| ) 13 Ağustos IV87 Edirne mektupları Trakyada tütüncülük çabuk ilerliyor Köylerde tütün fidelikleri ve üstü ğü kapalı kurutma mahalleri yapılacak Tütün mahsulü merasimle inhisarlar ambarma kaldırılırken Edirne (Akşam) — Trakya tütün- | cülüğünün her yıl adım adım inki. | şafa doğru gitmesi büyük ümitler | vermektedir. Fenni usullerle yetişti- rilen iyi evsaftaki tütünlerin diğer- | lerinden yüksek flatle hemen alıcı bulması müstahsillerini gözünü aç- mıştır. İdrak olunan tütün mahsulü bedellerinin gerek tüccar gerek inhi- sarlar idaresince derhal ödenmesi ve daha bir çok kolaylıklar ve yardımlar sayesinde tütün ziraati artmaktadır. Kalitesi yüksek tütün yetiştirebil- mek için bilhassa fenni fidelikler te- sisi ve kurutma usullerinin ıslahı şimdiye kadar girişilen teşebbüsler- den müsbet neticeler alınmıştır. Trakyada tütüncülüğün ihyası ve verimli bir hale sokulması etrafında esaslı tetkiklere girişen umumi mü- fettiş general Kâzım Dirik bu husus- ta Trakya İnhisarlar baş müdürü B. Fikri Falk Güngören ile konuşmalar yapmış. ve tütüncülükle maruf ve müsait köylerde şimdilik ve imkân nisbetinde örnek fidelik ve üstü ka- palı vagon tertibi kurutma mahalleri tesis ve tanzimi kararlaştırılmıştır. Bu iş üzerindeki incelemelerini bi- tiren ve kurutma vagonlarının resim ve plânlarını yaptıran umumi mü- fettişlik keyfiyeti bütün müfettişlik mıntakasına bildirerek en kısa müd- det içinde bunun tatbikini istemiştir. Yapılan hesaplara göre beherinin 80 - 120 liraya mal olacağı anlaşılan bu hayırlı teşebbüs Ziraat bankasile Tarım kooperatifleri tarafından hi- maye edilecek bundan başka şahsi — Rica ederim Süheylâ, dedi. Ben kadından bahsediyorum, çamurdan değil! .Cevvale o kadar sinirlenmişti ki iç- mediği halde masanın üstünde misa- firler için konmuş sigaralardan bir ta- ne aldı, yaktı. Süheylâ susmuştu. Arkadaşının fi- kirlerinde ne kadar inatçı olduğunu artık anlamıştı. Bahsi değiştirmek için bahane ararken Cevvalenin tey- zesi imdada yetişti. Yemek odasından sesleniyordu: — Çayınız hazır çocuklar. Haydi gelini ... Sabah dersleri bitip fakülte kori- dorları tenhalaştığı sırada kimyaha- nede unuttuğu defterlerini almak için üst kata çıkan Cevvale içeri girdiği raman lâboratuar şefi Pertev Celâl orada gördü. Genç doktor yarınki tecrübeler için hazırlık yapiyordu. Cevvaleyi karşısında görünce gü- lümsedi: — Bravo küçük hanım. Hani bize yardım edecektiniz. Kimyahane hade- mesi bile ortada yok. Bakın asid şişe- leri ne halde, Cevvale şaşırdı: — Fakat, bunlari yarınki dersten evvel hâzırlıyacaktık zannederim. de- di. Genç muâvin itiraz etmeğiş | Jer çoğalmaktadır. vasıtalarile bu kabil kurutma vagon- ları yaptıran vatandaşlarımız umumi müfettişlikçe (o mükâfatlandırılacak- tır. Trakya tütüncülüğünün ihyasi ve binnetice tütün ziraatile iştigal eden müstahsillerin refah ve maddi varlıklarile ilgili olan bu büyük alâ- ka ve himmetin bir kaç sene içinde büyük ve feyizli sonuçlar vereceği tabiidir, 936 yılında istihsal olunan tütün mahsulü tamamen satılmış olup tü- tünü elinde kalan bir tek çifçi yok- tur. Geçen istihsal yılnda nefis ka- Mtede tütün yetiştiren ve bu yüzden 800 - 1000 hattâ 1500 lira alan ekici- Bunu gören ve eline iyi para geçtiğinden yüzü gülen Uyanık çifçilerimiz bu sene daha ge- niş mikyasta tütün ektiklerinden re koltenin geçen yıllardan fazla olacağı anlaşılmaktadır. Dolubaba kampi kalabalık- Taşıyor Bursa (Akşam) — Dolubabada açı- lan dağ kampı gittikçe kalabalıklaşı- yor. Kamp mevcudü 74 aileyi bulmuş- tur. Kampın idaresi için bir heyet teş- kil edilmiş ve başkanlığına emekli general Talât Süalp seçilmiştir. Gündüz şehirdeki işile meşguliyeti- ni kesemiyen memurlarla hususi meslek sahiplerinin gece kampta ka- labilmelerini temin için, dünden iti- baren, gidip gelme altmış kuruşa, bir otobüs postası tesis edilmiştir. Kamp postası, akşam üstü dağa çıkmakta ve sabahları şehre dönmektedir, — Doğru! Fakat ben yarın biraz geş geleceğim. Onun için çıkmazdan ey- vel bir kere bakmak istedim. Yarım saattenberi uğraşıyorum. Cevvale çantasını masa üzerine bi- Taktı: — O halde size yardım edeyim efen- dim. dedi. — Teşekkür ederim. Az bir şey kak dı zaten. Siz hademeyi çağırın da şu (Raudistille) şişelerini yerlerine kal- dırsın. Talebe ile muallim şimdi yüksek du- varları camekânlarla örtülü taş Jâbo- Tatuarda sessiz çalışıyorlardı. Bir aralık Pertev Celâl: — Vah, vah, dedi, Sizi alıkoydum. çıkacaktınız değil mi? Genç kız başını salladı: —Ne ehemmiyeti var efendim. Biraz gecikmekten ne çıkar. — Yemeğe eve mi gidecektiniz? — Evet! — Nerede oturuyorsunuz? — Nişantaşında! Gene çalışmağa başladılar. Hademe ağır eşyayı yerlerine koymuştu. BİF kaç dakika sonra her iş bitmişti. Pertev Celâl ellerini yıkarken; «— Size zahmet verdim Cevvale hâr nım, dedi. Fakat srkadaşlarınızdan hiç biri görünmedi. Angariye de si2€ düştü. Genç kız defterlerini çantasına ye?” leştiriyordüz © ÇArkası var)