Bahife 8 AKŞAM Berlin mektu pları Breslavda Alman mugan- niler cemiyeti bayramı Şarkı söylemek için bu bayrama gelenler 130 bini bulmuştur 2000 kişi ergununla birlikte konser verirken Berlin (Akşam) — 28 temmuzla 1 ağustos arasında Breslavda büyük bir musiki ihtifali yapıldı, Alman Mugan- niler cemiyeti bayramı tertib edildi. B. Hitler ve B. Goebbelsin hazır bu- Yundukları bu bayram çok parlak oldu. Gerek Almanya dahilinden, gerek ha» riçten sırf şarkı söylemek Üzere bay- rama iştirak edenlerin miktarı yüz otuz bini bulmuştu. Alman milleti, dünyanm en ziyade musiki ile maşgul olan ve musikiden en çok zevk alan milletlerden biridir. Muganniler teşkilâtınm izlerini bul- mak için 1600 senesine kadar geriye dönmek lâzımdır, O zamanlar St, Galle adında bir Teganni cemiyeti mey- cuddu. Yüz sene sonra Tatchclub, Glecelub ve Madrigal Soclety namla- ri altında İngilterede bu kabil cemi- yetler kuruldu. İlk defa milli bir esas üzerine erkek korunu 19 uncu asırda Zürihte B. H. G. Nüglic kurmuştur. Bundan 20 sene sonra Almanyada bu kabil bir cemiyet kurulmuştur. İlk federal 'Teganni bayramı 1842 senesinde Aardu,da yapılmıştır. 1844 senesinde, Sehleswig . Holstein şarkı programı, ilk defa olarak «Altonas lı avukat Mattâus Friedrich 'Themnitz'in «Schleswig-Holstein dalgalarla sarıl- mış» şarkısını başladığı zaman, dinli- yenlerin, tarifi mümkün olamıyan heyecanını mucib olmuştu. Bu şarkı, yirmi seneden fazla «Erkek Mugann!- ler cemiyetiş nin mübafeze şarkısı ola" Tak kalmıştır. İlk «Alman Muganniler bayramış 1845 senesinde Würzburg'da yapık mıştır. O tarihten itibaren, Alman er- kek mugannilerinin inkişafı süratle ilerilemiştir. Dünyanın her tarafında, İngiltere- de, Rigada, Filâdelfiyada, Liyon ve Vi- yanada Alman şarkıları Jâvhası mey- cuddu. Bundan maksad da Alman musikisini, Alman bütün dünyaya yaymaktı. «Alman Teganni cemiyetiz 1861 s€- nesinde teessüs etmiştir. İlk muvaf- fakıyeti bir sene sonra Koburg'da el- de etmiştir. İşte bu münasebetle <Al- man 'Teganni cemiyeti» yetmiş beşin- ci senei devriyesini bu sene Breslau'da kutlamıştır. Bu seneki şenliklerde 2000 kişi erganunla bir konser ver- miştir. Otuz bini yabancı memleketlerde oturan 130 bin Alman muganni şen- liğe iştirak etmiştir. şarkısını Almanyada 64 papaz tevkif edildi Berlin 9 (A.A) — Havas ajansının muhabiri bildiriyor: Dahlem'de kâln Saint - Anne kili sesinde yapılan dini âyin esnasında rahip Thuringom ve Brandeburg'de bir kaç papasın tevkif edildiğini bil dirmiştir. Şimdiye kadar tevkif edilen papas- ların mikdarı 64 e baliğ olmuştur. Yakında mahkeme huzuruna çıkacak olan rahip Hildebrand Edlemoeller için dua edilmesi istenilmektedir. Berlin 9 (AA) — Reuter ajansi- nın muhabiri bildiriyor: Geçende tevkif edilen protestan rü- hipleri lehinde yapılan nümayiş €s- nasında 115 kişi tevkif edilmiştir. Amerika - Sovyetler birliği ticaret anlaşması New - York 9 (A.A.) — New-York Times gazetesi Sovyetler birliği ile Amerika arasında akdedilmiş olan ticaret anlaşmasının ehemmiyetin- den bahsetmektedir. Gazete bu anlaş- manın çok enteresan olduğunu ve dünya piyasasının serbestliğine döğrü atılmış bir adım olduğunu kaydet mektedir. 20 bin muganni ve muganniyenin içinde şarkı ümmet Breslavda Ji at eza Hayatı, ilelebed uzatmak kabil olacak mı? Dr. Carrelin icad ettiği suni bir kalb, ölen insanın her hangi bir uzvunu hayatta tutabiliyormuş Bir müddet evvel meşhur tayyareci Lindberg ile Nobel mükâfatını kazan- mış olan doktor Alexis Carrelin haya» tı ilelebed idame ettirebilecek bir ma- kine keşfettikleri şayi olmuştu. Bu ha- ber, ölümden korkan birçok adamların yüreğine su serpmiştir. Herkes bilir ki şimdiye kadar bu tarzda birçok iddi- alar yapılmış, fakat hiç birinin aslı çık- mamsıştır Büyük İskenderin bile Hindistan iç- lerine kadar hayat eliksirini bulmak İçin sokulduğunu tarih okuyanlar bi- İ lirler. Acaha Limdberg ve Carrelin ke fi etrafında ç ceye kadar doj sürüldüğü iddi fa edeceğiz. Bundan birkaç sene evvel doktor Carrel şöyle bir nazariye ileri sürmüş- tü: Fen icapları harfiyen takip ve tat- bik edilirse hayat, asırlarca müddet u- zatılabilecek Doktor Carrel işte şimdi lâboratua- an bu şayinlar ne d udur? Biz, şimdi ileri 1 kaydetmekle ikti- rında bu nazariyeyi bilfiil isbata çalış- maktadır. Doktor şöyle bir arbeliye takip edi- yor: Birçok uzuvlar aliyor, meselâ gud- deleri kurutarak öldürüyor, sonra tek- rar hayata getiriyor. Carrel bir uzvu öldüğü zamanki vaziyette muhafaza etmiye çalışmaktadır, Çünkü tekrar canlandırılabilmesi için bu, şarttır. Bu tecrübeler, muvaffakıyetle neti- lendiği takdirde ölüp muhafaza edilen bir mahlük, senelerce sonra diriltilince | gene ölümünden evvelki vaziyete av- det edebilecektir. Yani istiyen kimseler istedikleri za- man hayatlarını durduracaklar; yani muayyen bir müddet için ölecekler ve bu müddetin hitamında gene dirilti- lebileceklerdir. Maamafih daha şimdiden büyük ümidlere düşmek doğru olmâz, çünkü tecrübeler ufak cisimler üzerinde ya- » Bunlardan matlüp ne ne- pılmaktadır. tice istihsal edilince büyük uzuvlara geçilecek ve nihayet insan üzerinde tatbik edilecektir. Bundan birkaç hafta evvel Lindberg e Carrel icad ettikleri suni kalbi teş- hir etmişlerdi. Bu sun'i kalb bir mah- Yüktan alınan bir uzvun o mahlük öl- dükten uzun müddet sonra da hayat- ta kalmsamı mümkün kılıyordu. Bu kalb tıpkı bir insan kalbi vazifesini gö- rüyordu. Uzva icap eden kanı veriyor ve alıyordu. İki muhteri'şimdi bu ma» kineyi daha çok tekâmül ettirmişler- dir. Bu sayede bir hayvandan temin edilen bütün beynin hayvan öldükten sonra da yaşamasını mümkün kılmış» lardır, Bu ihtirsı doktorluk âlemi bü- yük bir şevkle karşılamıştır. Çünkü bu sayede beyin hastalıklarının nasıl te- kâmül ettiğini ve muhtelif tedavi usul- lerinin tesirini takip etmek kolay ola- caktır. Zannedildiğine göre bu yeni sun'i kalb hayatı ebediyen idame ettirecek makinenin bir kısmını teşkil etmekte- dir. 10 Ağustos 1937 Yerli mallar sergisinden alınan dersler Biri panayır, digeri asıl sergi olmak üzere iki türlü sergi açmak lazımdır 9 uncu Yerli Mallar sergisini gezen lerde, umumiyet itibarile şu fikir ha- sıl olmaktadır: — Bu seneki sergi, şimdiye kadar açılan sergilere nisbetle daha iyidir, fakat böyle olmakla beraber, sergi pek zengin değildir. Bu fikri daha açık bir surelte şöy- le izah edebiliriz; Şimdiye kadar Galatasaray lisesinde açılan Yerli Mal- lar sergisinde, Mahmudpaşa çarşısı manzarası vardı, Vakıâ sergiye işti- rak edenler pek çoktu. Galatasaray lisesinin alt katındaki salonlar, oda- lar dolduğu gibi, pencere içlerinde bi le eşya teşhir ediliyordu. ka bahçede boş bir yer Yi i bütün kalabalık bir sergiyi ifade etm yordu. Burası daha ziyâde yerli mal- larını teşhir eden büyük bir çarşı İdi Böyle olmakla beraber, bu mahi- yetteki sergilerin de, yerli malını ta- nıttırmak hususundaki hizmetlerini itiraf etmeğe mecburuz. Halk, bu ser- giler vasıtasile, memleketimizde neler yapıldığını öğrenmeğe muvaffak ol muştur. Bu seneki sergiye gelince, bunu da şöyle tarif edebiliriz: Sergi komitesi, 9 uncu Yerli Mallar sergisini açarken, satıştan ziyade, teşhire ehemmiyet vermiştir, Bundan başka sergide Tür- in ilerleyişini ifade eden lerin, grafiklerin bulün- durulmasında da büyük faydalar gör- müştür, Meselâ; deri paviyonu gezli- diği zaman. Türkiyede ne kadar deri yapıldığına, ne kadar deri ithal edil- 'diğine dair rakkamlar da bulunmak- tadır. Sümer Bank, İş Bankası, Eti Bank, bütün bunlar müvaffakıyetle yap- mıştır. İş Bankâsının paviyonunu ge- genler, Türkiyede kısa-bir zaman Içinde teessüs eden sanayi şubelerinin. faaliyetini, canlı bir tablo halinde sey- retmektedirler. Ne kadar şeker yiyo- ruz. Ne kadar şeker istihsal ediyoruz. Pancardan köylü ne kazanıyor? Bü- tün bunları, İş Bankasının paviyo- nunda, temsili bir kaç resmin yanı- başındaki rakkamlar ve cümlelerle an- lamak kabildir. Sümer Bank paviyonu, devletin en- düstri sahasındaki muvaffakiyetlerini tebarüz ettiren bir paviyondur. Bu paviyonda, beş on dakika kalan, Sü- mer Bankın, endüstrideki mevkiini derhal anlıyabiliyor, halbuki halka bütün bunları anlatmak için, bir kaç f#ormalık kitap çıkarmak lâzimdı. Pa- viyondaki dekorasyon sanati, malla» rın teşhir tarzı, bir kaç formalık kita- bın ifade edeceği fikirleri, daha basit bir surette, hem de beş on dakika gibi kısa bir zaman içinde halka izah edi- yor. | Eti Bank paviyonu, halka madenci- liği tanıtan ve halkın bilgisini artti- ran bir paviyondur. Bakırın, Kromun istihsal tarzısını, ve bu madenlerin muhtelif safahalardan geçişini, ilk de- fa olarak bu paviyonda görenler çök- tu. Denilebilir ki, bu üç devlet müesse- sesinin payiyonu, halkın kültür sevi- yesini arttırmak itibarile de, memle- kete bir hizmet ifa etmişlerdir. Esa- sen Türkiyede açılacak sergilerden beklenecek vazifelerden biri de, halka yeni bir şey öğretmektir. Bu bakım- dan, bü seneki 9 uncu Yerli Mallar sergisi, şimdiye kadar açılan sergile- re nisbetle daha iyidir. Sergiyi gezen- lerin umumi kanaati de budur. Bütün bunlara rağmen sergide ge- ne bir boşluk hissediliyor. İnsan ken- di kendisine soruyor: — Acaba bu sergi Türkiye endüs- trisini tamamile halka tanıttıran bir müessese midir? Maalesef buna «ha- yır» cevabını verebiliriz. 9 uncu Yerli Mallar sergisi, Türkiyede kurulan ve gün geçtikçe inkişaf eden sanayii temsil etmekten uzaktır. Bu, niçin böyle oluyor? Sebepleri- ni izah edelim, sergi komiserliği, muh» telif vesilelerle, bu seneki serginin mahiyetini izah ederken, sergi binası olmadığını ileri sürmektedir, Yani bir sergi binası yapılırsa, daha iyi sergi- ler açıcaktır. Bu br fir. Gallen sergi açınağa elverişli bif iştirak eden saray lisesi, bina değildir. Sergiye fabrikatörler bu fikirde olduğu gr bi, paviyonları yapan dekoratör ve ressamlar da, bir sergi binası ihtiyacr ni duymaktadırlar, Şehrin tiyatro bi? nası, konservatuvar binası gibi bina 1 olduğu gibi, bir sergi bis nasına da ihtiyacı vardır. Hattâ bu ih- tiyaç bir zaruret haline girmiştir Fakat sergi işini yalnız bir bina meselesile alâkadar addetmek doğru değildir. Her şeyden evve açılacak sergilerin karakteri: etmek lâzımdır. Nasıl bir sergi açacağız? Hangi ser- gilere ihtiyaç vardır? 9 uncu Yerli Mallar sergisi kuru” lurken, hangi nevi ilere ihtiyag olduğunu anlamak olmuştur. Sergiye iştirak edecekler soruyor- du: — Bu sene salış var mı? Yalnız mâ- Uumuzı teşhir mi edeceğiz? Bu sualler karşısında, sergi komite- si müşkül mevkide kalmı Nihayet bu arzuyu gösteren küçük fabrikatör, esnaf zümrelerine de, sergide bir yer ayırmıştır. Serginin bu kısmı Mah- mutpaşayı temsil eden bir kısımdır. Eğer bunlara da yer verilmemiş ol- saydı, sergi beş on paviyondan ibaret kalacaktı, Demek oluyor ki, sergiyi açanlar, sergiyi doldurmak zaruretini hissetmişlerdir. Bunu da tabii görmek lâzımdır. Çünkü beş on paviyonla ser» ginin masraflarını kapatmak kabil olamazdı. Bu zarureti kabul ettikten sonr& sergi Iki kısma ayrılmıştır. Biri satış kısmı, diğeri de teşhir kısmı, birinde küçük fabrikatörler, esnaf zümreleri, diğerinde, devlet müesseseleri, İş ban- kasının fabrikaları, diğer büyük en- düstri şubeleri... Birinci kısımda serginin boş yerle rini doldurmak, sergi masrafını kar- şılamak gibi meselelerle karşılaşıyo- ruz. Diğer kısımda da cumhuriyet devrinde, sanayiin inkişafını halka gösteriyoruz. Her iki fikri bir arada te Mf ederek, bir sergi açmakta bir mâna yoktur. Nitekim, bu seneki küşad res” minde sergi komiseri, Halid Güleryüğ, bü seneki Yerli Mallar sergisinin, son Yerli Mallar sergisi olacağım, gelecek sene açılacak sergiye «milli sanayiimis zin İlerileyiş» sergisi ismi verileceğini söylemişti. Fakat bu sergiyi açarken, sergide satış yapmak” ihtiyacını du- yan küçük fabrikatör, esnaf zümrele- Tini unutuyoruz. Bu zümrelerin de bi? sergiye ihtiyacı olduğunu kabul e# meliyiz. Meseleyi bu suretle ortaya koyduk tan sonra neticede şu fikirlere doğru yaklaşıyoruz. İstanbulun biri panayıs ra, diğeri de bir sergiye ihtiyacı var” dır. Panayır, her sene yaz mevsimi de yapılan festivallere dahil olabilen, bir eğlence yeri, hem de küçük fabfis katörlerin, esnafın bir satış yeri ola* bilir, panayırı, Şile bezleri, Rizenin hasır koltukları, Bursa bıçaklari, trikotaj, çorap yapan küçük fabrika törler doldurabilir, bu tarz panayi”, şehirde bir hareket yapmak itibaril0 şehircilik için de faydalıdır. Bundan başka, cumhuriyet devrin“ deki iktisadi kalkınmayı tebarüz ef” tirmek, endüstrideki ilerileyişi halk# anlatmak için de, bir sergi açmağâ ihtiyaç vardır. Bunların her ikisini biribirinden ayırarak, sergi binasındö biri panayır tarzında, diğeri de halkın bilgisini arttıran ve kültür hizme! yapan iki sergi kurmak lâzımdır. H.A, Bir çocuğun bir elinin par“ makları ezildi. 11 yaşlarında Emin isminde bir 69* cuk arkadaşlarile berabör, Rumelife rinden oynatmağa birdenbire yerinden kopan taş, ç0©U” ğun elini altına almış ve baş paroği koparıp attığı gibi, diğer parmakla”! da iyi olamıyacak bir şeklide ezmiştifs Yaralı çocuğun arkadaşları derbi civar jandatmasını haberdar oder, Emin, hastaneye