9 Temmuz 1937 AKŞAMDAN AKŞAMA: Çimento, vatandaşlık hakkını kazandı ne ütkiyede çimentonun tonu üç se- İn 25 lira idi. İki sene evvel 20 ia indirildi, Şimdi 17,5 liraya dü- kli Böylelikle, memleketimizde Sa n Şimento, beynelmilel piya- yaklaşmış ve çimento yaratmak ve korumak > hattâ zaruri olan ihti m çokları üzerine şiddetli Sinek koydu Bu suretle, henüz kör- Yerli sanayiin, tecrübeli ve ser- ü ya alan ecnebi sanayile mücadele e İmkân dairesine sokulmuş, ko- Sİ halk iŞ Oluyordu. Neticede ger- ikin birçok maddeleri pahalı aldı, Yya kutlu ve mutlu gayeyi kav- > hlar söyle düşündüler: ar 3 Bizde de yetişecek! Üzülmiye- Yaşı Bu pahalılık arızıdır! Yavaş ya- ucuzlamalar olacak...» inan zaman şiddetli tenkidler olu- li, ve belki de bu tenkidleri yapan- ydı; diyorlardı ki: t «b Dünya piyasasında bir Liraya sa- filânca mal, bizde üç dört liraya Yor. Bu gayri tabii bir haldir İh- MÜM istihsayi — hükümet, Yordı “a; ti Yor; dür: Maliyet inti fazlaya çıkarılıyor... : ei bir ihtimal: Milli müstahsil, e 'ük himayesine sırtını dayamış» * Yâ rakipsizdir; yahud da mahdud rakipler kendi aralarında anlaş- Sa lardır; muhtaç olan piyasadan ca- “ayır fazla kâr temin: ediyorlar! Şilhcü bir ihtimal de: Himaye edilip ie İeketimizde yetiştirilmek isteni- 4 filânca çeşid mal için, bizim şers- imiz elverişli değildir. Ne yapsak, #hu, tabiiye yakın bir maliyete indire- MiYecoğiz? Yukarıki şıklarm birincisinde, tg Sarruf kaidelerile bilgiyi elele tutuş- ba maliyeti ucuza getirmek lâ İkincisinde: İlitikâirin — mücadele cesine şiddetli tedbirler almak icap İyardu. —. çilncüsünde: Müstaid olmiyan o ihsal şubesinden vaz geçmek, nafile Yere onda israr etmemek gerekti. İşte; çimento üzerinde, yukarıki üç Şeklin en temenniye şayanı olan birin- “İSİMİ tatbik edilebilmiştir. Türk çi- , imtihandan geçmiş, mw VAİfak olmuş, payidar olmak mazhari- Yetine ermiştir. himaye gören diğer madde- İerimizin başına! İnşallah onlürın da rinin satış fiati; dış piyasadaki | €msalile boy ölçüşecek dereceyi bulur. Mattâ bir gün gümrük himayeleri kâ- Wilen kaldırılınca bile, hiç bir ecnebi Ürma, "Türkiyeye; -çimentoyu olduğu » şekeri, mensucatı, trikotajı, ilâh edemez... Çünkü; «Türk malı, hem daha ucuz, hem de cinsçe daha Mükemmeldir!» diye herkeste, tecrü- heticesi bir kanaat doğmuş bulu- Nur, Bu tatlı bir hayaldir. Fakat hayali Yam olmadığı görülüyor: Çimento mu- ia ei, onun tahakkukuna doğru e 'enizyolları umum müdürü Almanyaya gidiyor Alman tezgâhlarına sipariş edilen Bemilerin inşasım o mahallinde ted- <.etmek üzere Denizyollar umum Müdürü B. Sadeddin bugün Roman- Ya yölile Almanyaya. gidecektir. Dag m Halkın eflencsikliyasını düşüm “OE kırmıştır bay Amca. dl MAİ İstihsal esnasında israflar olü- | belki de bilgisizlik bunlara âmil- | olâlarile Eminönü Halkevi Gene eski yerinde inşa edilmesi düşünülüyor Eminönü Halkevi için Çarşıkapı- da yeni bir bina yaplmasına karar verildiğini yazmıştık. Binanm inşa edileceği sahada bulunan dükkân larla diğer binaların sahipleri çok yüksek istimlâk parası istediklerin- mazından vazgeçiimiştir. Halkevinin gene Cağaloğlunda eskiden temel dığı tedkik ediletektir. ! Muhtelit hakem mahkemesi Galataya nakletti muhteli$ hakem mahkemesi. Galatar da Sigorta hanma nakletmiştir. Çalılar arasında Başına sopa ile vurularak öldürülmüş bir cesed bulundu Çengelköyde jandarma mıntakası içinde olan Hekimbaşı çifliği merası kenarında, çalılıklar arasında bir c8- sed bulunmuştur. Jandârmalar tarar fından yapılan tahkikatta, bu cese- din, Hasib paşa çiftiliği çobanı İbra- hime aid olduğu anlaşılmış, doktor başıma sopa ile vurulmak suretile öl- dürüldüğü tespit edilmiştir. Bilâhare cinayetin faitinin kim ol- duğu araştırılmış, civardaki Ümre» niye köyünden Mehmed katil olarak yakalanmıştır. Mehmed sorguy& çe- kilince, hadiseyi inkâr etmiştir. Tah- kikat. derinleştirilmektedir. Sur haricinde eğlence âlemi! Kocası olduğu halde bir başkasile mühasebatta bulunan bir kadin, âşr İ gi, kızı ve kızının sevgilisile birlikte cürmümeşhud mahkemesine veril mişlerdir. Hadise şudur: Selime adında bir kadın Cemal adında birile Edirnekapı haricine çıkmıştır. Selime, yanına kızı Yaşarı da almıştır. Genç kıza da Kâmil is- minde bir adam refakat etmiştir. Sevgililer sur haricinde yakalana- rak dün akşam cürmümeşhud mah- İ kemesine verilmişlerdir. Selime ile İ Cemal tevkif edilmişler, Yaşarla Kâ- mil serbes bırakmışlardır. Tenezzüh vapurları haddiın- dan fazla yolcu almıyacak Şirketi Hayriye ve Akay idaroleri- nin pazar günleri tertib ettikleri ucuz tarifeli vapurlar son iki hafta- danberi çok kalabalık olmakta idi. Bu kalabalığın bir kazaya meydan vermesi ihtimali göz önüne alınarak haddi istiabisinden fazla yolcu alın- maması, aksi takdirde kaptanm ve vapurun mensub bulunduğu idare- nin mesul edileceği Deniz ticaret mü- dürlüğü tarafından Şirketi Hayriye ve Akay idarelerine bildirilmiştir. .. Yolcular okuyup eğlensinler diye, vapurlarını baştanbaşa reklâm tabe- doldurur. den Halkevinin Çarşıkapıda: yapıl | atılan yerde yapılması düşünülmek | tedir. Ancak'bu sahanın plânda ya | pilâcak tadilâta müsaid olub olma» | Şimdiye kadar Şişlide bulunan | trafından yapılan müuayenesinde de | Haklı şikâyetler Gece zammı ve O/g 15 Benzin ucuzlamıştır. Mesleği- nin menfaatini müdrik'olan ek- seri şoförler, gazetelerde ilân edi- len yüzde on beş noksanı taksi» metrelerin yazdığı o meblâğdan otomatik surette tenzil ediyorlar. Bu sayeriâ, otomobile: binenlerin mikdarı çoğalacaktır. Fükat bazı şoförler, hâlâ bu makul lenzilâtı tanımak isteme- mektedirler. Asi mühimmi: «Gece: zammı vermiyece, /» diye evvelce gö- rüşmeden taksiye binenlerden, Ayrıca yirmi beş kuruş istenmek- tedir, Artık bu işler kati bir kaideye bağlanmak, bütün şoförler ve bü- tün müşteriler laraşmdan malüm olmalıdır. Bunun için de'en iyi çare, taksilerin içine bir müddet için birer lâvnhacık asmalıdır. Bir kuyuya bir adam düşmüş Cesed bulunamadı, ku- yunun suyu: boşaltılıyor Dün Suadiye plâjı civarında bulu- nan karakola gelen bir çocuk; sık sık nefes ala ala bir adamın kuyuya düş- tüğünü, bir daha da meydana çık- madığını haber vermiş, bunun üzeri- ne zabıta memurları kuyunun bü- lunduğu yere giderek bakınmışlarsa da biraz derince olan su üzerinde bir şey görememişlerdir. Müteakiben bir kuyucu getirtile- rek sşağı indirilmiş,» kuyucu da su sathında yaptığı araştırmalarda bir cisme tesadüf edememiştir, Cesedin batmış olması ihtimali göz önünde bulundurularak kuyu suyü- nun tamamen boşaltılması kararlaş- tırılmıştır. Bunun için dün geç vakit itfaiyeye haber verilmiştir. Kuyunun suyu tamamen boşaltıldıktan sonra cesed meydana çıkarılınca kim old- duğu anlaşılacaktır. Zabıta da ayık ca o civarda talıkikat yapmaktadır. Kızılay haftası vitrinleri Kızılay haftası için birçok omües- seseler Kızılayın barış ve savaştaki yardımlarını çok canlı olarak göste- ren vitrinler yapmışlar. Bu vitrinler bir haftadanberi teşhir olunmasına rağmen büyük bir helk kalabalığı vitrinler önünü doldurmaktadır. Kızılay Eminönü şubesi bir müsa- baka tertib etmiştir. Mütebassıs bir heyet vitrinleri dolaşârak Pertev Pa- kar, Karako, Ata Atabek, Dilberzade Suraski, Yerli Mallar pazarı, Orozdi- bak müesseselerinin yapmış olduğu vitrinleri çok beğenmiştir. Pertev Pakare birinci, Karakoya ikinci, Ata Atabek müessesesine de üçüncülük verilmiştir. Floryada helâlar yapılacak Floryada Oo muntazam belâlar yapılmasına karar verilmiştir. Bunun için bu plân hazırlanmış ve faaliyete başlanmıştır. —— — ŞEHİR HABERLERİ Mektep kitapları Bugünler seçme yapılarak kitap- lar bastırılacak İlk mekteblerde okunulan tarih, yurdbilgisi, okuma kKitabları evvelce mütehassıs müelliflere yazdırılarak fbastırılmıştı. > Maarif vekâleti, henüz hazırlan» | mıyan diğer kitablar için bir müsa- baka açmıştı Bu müsabaka üzerine birçok kitab müsveddeleri Komisyo- na gönderilmiştir. Komisyon tedki- İ katını bugünlerde bitirecek ve en iyi İ yazılmış, müfredat programına uy- gun kitabları seçerek önümüzdeki ders yılına yetiştirmek üzere hemen | bastırmağa başlıyacaktır. Bundan başka orta mekteblerde okutulacak kitabları tedkik etmek üzeredir. İstanbul lisesinde çalışma- ğa başlıyacak diğer bir komisyon bu- günlerde tedkikatının neticesini ilân edecektir. Yangın başlangıcı Beşiktaştaki ahşab evler gene bir tehlike atlattılar Beşiktaş civarındaki alışab evler dün gene ehemmiyetli bir tehlike at- Jatmışlardır, Yıldız caddesi üzerinde 21 numaralı dört katlı yağlıboya bir evin mutfak ocağında yakılmakta olan kâğıdların hasıl ettiği fazla k- yılcımlar bacada biriken kurumlari tutuşturmuş ve birdenbire bacadan alevler fışkırmağa başlamıştır. Alev- ler ve kıvılcımlar civardaki evlerin saçaklarına da dökülmekte olduğu bir sırada civardan telefonla itiaiyes ye malümat verilmiştir. Biraz sonra yetişen itfaiye ciddi bir tehlikenin önüne geçmiş, yangını olduğu yerde söndürmüştür. Yerli mallar sergisi hazırlığı İş Bankası iştirakler müdürü B, Rüştü dün tayyare ile Ankaradan şehrimize gelmiştir. Müdür Banka nın Yerli mallar sergisine iştiraki münasebetile İstanbulda çalışacaktır. sümer Bank satış müdürü dedün Ankaradan gelmiş ve sergi mahallin- de paviyon için münasib yer'arama- ğa başlamıştır. Btl Bank sergide müs him bir yer tutmuştur. Sergide bütün toprak altı ve üstü masnuati teşhir edileceği gibi kömür için de hususi bir köşe ayrılacaktır, Yerli mallar sergisinde kömür pro dasına âzami ehemmiyet veri- Jecektir. Sergi komitesi ve Banka mümessilleri: dün bir toplantı yapa» rak hazırlıklar üzerinde görüşmüş» lerdir. İngiltereye karpuz gönderdik Şehrimize gelen malümata göre İngiltereye karpuz ihracına başlan- mış ve İlk parti olarak'iki vagon kar puz ikraç edilmiştir. Sakarya vapuru satıldı Denizyollar idaresinin satılığa çi kardığı Sakarya vapuru 26500 liraya B. Avni isminde İzmirli bir tüccar tarafından satın alınmıştır. Yeni sa- hibi vapuru mallarını İhraç için şilep olarak kullanacaktır, .. Şimdi de Boğaziçine lüks seferler | | tertip ediyormuş!., —— SOHBET: Aramak ı Zamanımız hikâyecileri, beşeri ha- kikatleri aramak iddiasında oldukları için, masal'ı hakir görüyorlar. Dünya» da her gün bir yığın roman çıkıyor, fakat masal söyliyen yok gibi... Her günkü hayata pek benziyen roman- ların anlattığı vakalar çabucak ünü. tuluyor. Bir hikâyenin hatırda kal masi için tasvir ettiği vakanın da, şa- hısların da alelâdelikten ayrılmış ok ması lâzımdır; masallarm daha ça- buk alâkayı celbedip daha uzun za“ man hatırda kalması bunun için de- gil midir? Hakikat aranmaz; hikâyeci onu ta içinden hissetmiyorsa istediği kadar arasın, ona erişemez. Hakikati böyle- ce ta içinden hisseden hikâyeci Ise ne yaparsa yapsın, hayvanları konuştu. rup peri kızlarmı raksettirsin, geçmiş zamanlarla gelecek zamanları karış- tırsım, ondan asia ayrılmıyacağından » belki kendi de farkında olmadan - emindir. O hakikati aramaz, onu na“ sıl hissettirebileceğini düşünür, bu- nun çarelerini arar. Çok defa da en iyi yolun, hayalden geçtiğini anlar. Yunanistan'ın büyük şairleri, Sha- kespeare, bütün büyük şairler hep masal anlatırlar; Dostoyevski'nin ro- manlarında da alelâde hayattakine benzemiyen, vakaları da, şahısları da masal vakalarına, şahıslarına eş eden bir «iklim» vardır. Onların her eseri zamammızın, romancısının sanatten ziyade ilme iman eden, bunun için de gördüklerini olduğu gibi kayde çali- şan romanemun eserlerindekinden bin kat fazla hakikat vardır. Onlar, alelâ- de hayattakine benzemiyen şahısları- na geçmiş ve gelecek, dünyanın her köşesinde yaşıyan insanları temsil et- mek kudretini verirler; berikinin mo- dele göre tasvir ettiği şahıslar ise, kendilerinden başka kimseyi izah ede- mezler. u Mevzuunu seçmeden yazmağa baş- la demiyeceğim ama o mevzu etrafın. da neler söyliyeceğini iyice tayin et- me; onları birer birer yolda bulman daha iyi olur. Önceden hazırlanmış sözlerde, okuyana rahatsızlık veren bir şey vardır: muharrir nereye varmak istediğini biliyor da yavaş yavaş kan- dırmak istiyormuş, hocalık ediyormuş gibi gelir. Şunu söylemek istiyorum: Yarattık- tan Sonra yazma, yazdikça yarat. Okuyana, onun karşısında onunla be- raber düşünüyormuşsun gibi bir his gelsin. Hem sorarım sana: söyliyeceklerini birer birer hazırladıktan sonra yaz. manın senin için ne tadı olur? Ne dü- şündüğünü biliyorsun, fikrinin nere- ye varacağını anlamışsın; dönüp de onları baştan başlıyarak yazmak, bir vazife, hattâ bir ceza gibi ağır bir şey değil midir? Senin için tadsız olacak bir şeyin, okuyan için tatlı olacağına mi hükmediyorsun?.. Böyle nereye varacağını bilmeden çalışmanın bazan şaşırtıcı neticeleri olur; bir de bakarsın ki hiç ummadı- Kın bir sahaya girmişsin; yukarıda ifa- deye çalıştığın kanaatlere hiç benze- miyen, hatta onlara nd kanaatlere varmışsın, Hiç tasa etme, bilâkis sevin, evvelâ bir perde arkasında gizli kal- muş olan samimi kanaatini bulmuşsun demektir, Fakat onu bulduktan sonra da, ev« velee yazdıklarını çizmeğe, inkâra