H iaziran 1937 AKŞAM Sahife ? 1735 de kurulan Rus Operası ancak 1836 da kendini gösterdi Batı operalarını sahnelerimizde görmedikçe ne opera mektebimizden ne de Avrupadaki talebelerimizden tam verim bekleyebiliriz Şarktan ayrılarak garbe gitmek is- tiyen Rus milletinin gayreti dikkate şayandır; 1697 denberi Avrupaya ka- tılınağa uğraşan, bütün enerjisini bu uğurda harcıyan Rusya, asırlarca, ül küsüne erişememiştir; çok çok, Çar Piyer devrinden sonra, zaman zaman: «Rusya bir Avrupa devleti midir, de- ğil midir?» münakaşasını ortaya at makla kalmıştır. Rusya bir Avrupa devleti midir? Surline katiyetle: «Evet» cevabını ve- ren 2 nci Katerinadır. Ancak Kate- rina bu cevabı verip göğsünü kabart- tığı zaman, Rusyada opera tesisine başlanalı yarım asrı geçmişti. 1730 da Rusya tahtına oturan An- na İvanovna büyük Piyerin bütün ıslahatına rağmen, idaresini eline al- dığı memleketi tamamile Avrupaileş- miş bulmuyordu; ordu, donanma, dev- let teşkilâtı Avrupa örneğine göre tan» zim edilmişti, Avrupa merkezlerine ba, kılarak Sen Petersburg kurulmuştu, Rus milletini iptidai insanlardan ayırd ettirmiyen uzun saçlar, sakallar kestirilmiş, uzun etekler kısaltılmış, kadın sösyeleye ogirmeğe, merasime iştirake başlamıştı. 1703 de intişar eden «Moskova gazetesi» ile matbuat mefhumu uyanmış, 1725 de kurulan «Fen akademisi» gelişmişti; Piyerin arkasında bıraktığı devlet te, bütün komşularından kuvvetliydi. İyi ama «Rusya bir Avrupa devleti miydi?> Gilinka İmparatoriçe Anna İvanovna bu #uale katiyetle: «Evet» diye cevap ve- remiyor, büyük bir noksanı kavrıyor- du: Rusyada henüz opera yoktu. İda- reyi eline aldıktan beş sene sonra, 1735 de İtalyan bestekâr Fransesko Arajayı Sen Petersburga devet etti. Rusyada, garp musikisinin yayıl- ması İvonovna zamanında başladı, yirmi sene, hiç fasılasız, İtalyan ope- rası temsiller verdi. 1755 de ortaya yeni bir fikir atıldı: — İtalyan operası iyi, âlâ, fakat bizim malımız değil; neden milli Rus operası yapmıyoruz? Bu fikir ortaya atıldığı zaman dev- let idaresinin başında Elizabet Pet- rovna vardı. Bu fikir imparatoriçeyi okşadı; öyle ya Avrupaileşen Rusya- nın mili? operası olmalıydı. 862 ye kadar Rus ve Rusya diye bir isim yoktu, bir millet bir devlet #eşekkül etmemişti. 862 de Rus ismi- ni alan kabileler, bugünkü Rusyanın altıda birini işgal ettiler, çoğalıp ya- yıldılar, Rusyayı meydana getirdiler, imparatoriçe OPetrovna 895 senelik bir milletin, 895 senedenberi opera l€ | Pilvaki milli Rus operası yabancıla- | alâkası olmıyan bir milletin, bu işi başaramıyacağını kale almiyor: — Mini Rus operası isterim! diyor- du. İmparatoriçenin bu isteğine karşı | durmak kabil miydi? Bütün engelle- re, güçlüklere rağmen Rus şarkıcıla- Rübenştayı dırdılar ve gene İtalyan Arajaya bes- telettiler. Nasreddin hocanın kar helvası gibi, bu operayı imparatoriçe de beğenme- di, fakat bir kere yaptırmıştı, bozma- dı. Bir taraftan İtalyan operası tem gillerine devam ederken, bir yanda da milf Rus operası, ikinci plânda, İtalyanların bestelediği Rus şarkılı oyunlarile, İtalyan operalarının rus- ça teroümelerini sahnesine koyuyor- du; ama anha minha, Rus milli ope- rTasının temeli atılmıştı. 2 nci Katerina milli operayı idame ettirmekle beraber İtalyan operasına daha geniş yardım etti; meşhur bes- tekâr Pezlelloyu Sen Petersburga ge- tirtti; bu sanatkir on tane İtalya Operası ile bir de Rus operası yazdı. Ondan sonra Martini, nihayet Fran- sız bestekâr Bueldiö ve Alman Stef- belt Sen Petresburg operasında çalış- tılar, Fransanın, İtalyanın, Almanya nın en meşhur virtüozları, sesleri, ko- ro heyetleri Sen Petersburga çağırılı- yor, yüksek musiki sanati havası esi- yor, halka musiki zevki aşılanıyor, musiki sevgisi yayılıyor, bu arada milli Rus sahnesi de istifade ediyordu. rın elindeydi, ama o devirlerde Fomin, Volkof, Titof kardeşler, Alablef gibi Rus bestekârları yetişti, Kırk iki sene Rusyada yaşıyan Venedikli Kavos on altı opera yazdı. Bütün gayretlere, bütün isteklere rağmen, asıl Rus operası 1836 da doğ- du. Yani ilk temel atıldıktan 101 sene 9 Birinciteşrin 1836 da Sen Peters- burg Çar tiyatrosunda temsil edilen «Hayatım Çarındır» operasını Baron Rozen yazdı, Giinka besteledi ve bir çırpıda meşhur oldu. Haik İtalyan operasına gösterdiği rağbeti gösterdi. Giinka yeni Rus musikisinin alemda- rı oldu; ondan sonra Rübenstayn ile Çaykovski Rus operasını hududlar- dan aşırdılar. Bu da ancak Rusyada opera başla- dıktan 136 sene sonra oldu. Bu satırları yazdıktan sonra opera düşündük. < Müstakbel 'Türk operası için ne bugünkü musi- Kİ yayımı kâfidir, ne Ankara opera mektebi ne de Avrupa konservatuar- larına talebe göndermi evvel opera görmemiz Şal . Dans yayılıp görülmediği devirlerde gramo- fon bafif alafranga musikiyi ne kadar Çaykovski yayamadise, opera (seyredilmedikçe, radyo ve orkestra bu vazifeyi yapa- maz. Opera lâzım bize, milli Türk ope- rasından önce batı operası elzem. Selâmi İzzet Sedes Gürlantep (Akşam) — Gaziantepte ilk mektep talebeleri bir sene zarfın- da yaptıkları elişlerinden mürekkep bir sergi tertip etmişlerdir. Yukarıki Kii şe, sergide eserleri teşhir edilen kızlardan bazılarını muallimlerile beraber MUlli Rus operası kurmak istiyen | teşhir ettikleri eserler arasında gösteriyor. er şeyden | Tefrika No. 129 konuşmalar, Terakki» lehinde Ahmed Riza beyden bir faide ummak imkânı olmadığına emindi. Sadrazam, kendisine ve fır- kasının politikasına dört sene müte- madiyen muhalefet eden bu zat İle artık hiç bir anlaşma yapılmasına im- kân olmadığı kanaatinde idi, Çünkü Talât paşa, Ahmed Riza beyin mizacı İ itibarile çok inadcı ve kindar olduğu- nu yakından biliyor, onun yalnız $8- hıslarına değil, bütün «İttihad ve Te- | rakki; teşekkül ve mensuplarma mu- halif vaziyete geçtiğini ve artık Ahmed | Riza beyi bir İttihadçı olarak kabul etmek hata olduğunu, eski Meclisi me- busan relsinin «Hürriyet ve İtilâf? mensupları gibi düşünen padişahla yakından anlaştığı için dah ziyade bir itilâfçı hüviyet ve fikirlerine te- mayül ettiğini kabul ediyordu. Çünkü Talât paşa, âyan relsliğine geçemedi- ği ve daha meşrutiyetin ilk zaman- larından beri kendisine sadaret tek- lif edilmediği için Ahmed Riza beyin bütün eski arkadaşlarına kızıp «jtti- had ve Terakki» aleyhine döndüğünü Talât paşa bu iddiasını vaktile Ah- med Riza beyin Sultan Reşada yap- tığı bir müracaats istinad ettiriyordu, Bu müracat şudur; Balkan muharebesinden evvel ya- pılan ikinci mebusan intihabı Üze- rine âyan azalığına tayin edilen Ah- med Riza bey, kendisinin ilk meclisi mebusanda mütemadiyen reis bulun- masından ve Pariste «İttihad ve Te- rakkisnin esaslarını kurarak — cemi- yetin en eski bir lideri bulunmasın- dan dolayı âyan meclisi reisliğine de getirileceğini ümid ediyordu. Pukat gü- sliğine ge- tayin | edilen eski Maliye Nazırı Menemenli- sade Rifat beyin (Birkaç sene evvel vefat etmiştir. Merhum Namık Kema- Hn damadı ve B, Numan Menemenci- oğlu ile B. Muvaffak Menemencioğlu- nun pederleridir) âyan reisliğine ta- yin edildiğini görür görmez, bundan fevkalâde hiâdetlenen Ahmed Riza bey, hemen Sultan Reşada hitaben bir Arıza yazmıştı, Eski Meclisi mebusan reisi bu ârı- zasında kendisinin eski hizmetlerin- den bahsetlikten sonra hükümet ta- rafından yan meclisi reisliğine inhs edildiği halde (?) padişahın kendi ye- rine Rifat beyi tercih etmekteki sebe- bi anlamadığını hürmetli, fakat ser- zenişkâr bir lisanla bildiriyordu. Sultan Reşad, haddızatında, Ahmed Riza, beyi sevmezdi. Eski Meclisi me- busan reisinin uzun müddet Avrupa- da bulunması ve meşrep, mizaç iliba- rile ileri fikirlere meyyal bulunmasi ananeprest olan ihtiyar padişah üze- rinde iyi tesir bırakmamıştı. Bununla beraber padşah, Ahmed Riza beyin bu mektubuna çok hayret etmiş ve derhal ikinci mabeyinci B. Nüzheti (Şimdi Belediye Sular idaresi umumi kâtibi) çağırarak şu sözleri söylemiş- ti: - Ahmed Riza beyden bir mektup aldım. Kendisinin âyan reisliğine ta- yin edilmemesini benden biliyormuş! Kendisini gidip görünüz: Benim bu hususta hiç bir dahi ve tesirim yoktur. Hükümet, âyan resliği için Rifat be- yi teklif etti, ben de tasvip ettim, Ah- med Riza beyi teklif etmiş olaydılar, bittabi o zaman da kendisini tayin © decektim. B. Nüzhet, padişahın bu ifadesi üze- rine o zaman Ahmed Riza beyin olur duğu Kuruçeşmedek! yalıya (Sonra- dan Enver paşanın ikamet ettiği bi- na) gitmiş ve eski Meclisi mebusan relsini ziyaret ederek padişahın söy- lediği sözleri nakletmişti: Cemal paşa, Ahmed Riza beyi tahrik etmişti. Ahmed Riza bey, ikinci mabeyinci- nin bu sözlerini hayretle dinledikten sonra dedi ki; * — Tühgf şey! İçlerinden bir zat, benim âyan reisliğine inha edilerek satışahaneye arzedildiğini temin et. mişti. Ben de bü arza rağmen, za “İttihad ve Terakki,, nin son devirlerinde Suikasdlar ve entrikalar Yazan: Mustafa Ragı» Es-atlı Padişahle Ahmed Riza bey arasındaki örfi idarenin lâğvı düşüncesi. Talât paşaya gelince: O, «İttihad ve İ tişahanenin benim yerime Rifat beyi tercih buyurduklarını görünce müte €ssir oldum ve kendilerine bu âmzayı takdim ettim, Ahmed Riza bey, B. Nüzhete ken- disinin âyan reisliğine inha edildiğini İ Söylediği zatı tasrih etmemekle bera- ber bu, Cemal'paşa idi. Cemal paşa, Talât ve Enver paşalarla Ahmed Ri- za beyin aralarını açmak için eski Meclisi mebusan reisine şöyle bir öz sarfetmişti. Sultan Reşad, bir taraftan Ahmed Riza beye böyle bir haber gönderir- ken, diğer taraftan o zaman sadrazam olan Said Halim paşaya ve Dahiliye Nazırı Talât beye de Ahmed Riza be- yin bu mektubunu göstermişti. İşte Talât paşa, Ahmed Riza beyin bu hâdiseden sonra kendilerine ve hattâ sİttihag ve Terakkisnin şahsi- yetine karşı muhalefete geçtiğini bı- liyor ve bunun için -harbin bu son günlerinde. Ahmed Riza beye bel bağ- lamanın kabil olmadığı fikrinde israr ediyordu. Şu muhakkaktır ki, Ahmed Riza be- yin «İttihad ve Terakki; aleyhtarlığı -ne gibi sebeplerden doğarsa doğsun- eski Meclisi mebusan reisi artık «İtti- had ve Terakki» ile her türlü maddi, manevi alâkasını kesmiş bulunuyordu. Binaenaleyh Talât paşa, bu hususta gerek Enver, gerek Cemal paşalardan daha isabetli düşünüyordu. Padişah, Ahmed Riza beyle anla- şarak yeni hareketlere geçmek istiyordu. Bütün bu hâdiseler cereyan eder- ken son günlerdeki meseleler karşı- sında nüfuzu ve itibarı sarsılan «İtti- had ve Terakkisyi büsbütün yıkma- ğu karar veren padişuh, vaziyetten i. tifade etmek Jüs et iver paşanın ordu Ü- zerindeki salâhiyetini azaltmak üzere (Başkumandanlık vekâleti) ünvanını değiştirmek gibi icruatı, ümid ettiği kadar, müsbet netice vermemiş ve <İttihad ve Terakkisnin içinden inhi- lâlini temin edememişti. Padişah buna kati bir çare bulmak için yeni hareketlere geçmek istiyor- du, Bu maksâdla Ahmed Riza beyle gö yet sıkı münasebetler tesis etmişti. Eski Meclisi mebusan reisi son gün- lerde Enver ve Cemal paşalar gibi hü- kümet ve cemiyetin iki nüfuzlu rük- nü tarafından kendisine gösterilen te- mâyülden cesaret alarak kendi şah- siyetini büsbütün kuvvetli telâkki edi- yor, padişahın da müzaheretile mem- leketin siyasi sahasında daha faal rol- ler oynuıyarak arzu ettiği gibi müsbet neticeleri elde edeceğini ümid ediyor- du. Padişahla Ahmed Riza bey arasın- da geçen müzakerelere göre hükü- meti devirmek için ötedenberi «İtti- had ve Terakkisye muarız olanlarla anlaşıp birleşmek lâğimdı. Bünların iştirakile vücude gelecek bir fırka ve yahud bir hizip, zalen gündengüne zayılayan «İttihad ve Terakkisyi büsbütün devirebilirdi. Bunun için bir tek çare vardı: Mem« Jekette İdarsi örfiyeyi lâğvetmek sure- tile daha hür bir muhit temin etmek. Hünkâr, siyasi mahkümların affı ile idarei örfiyenin kalkmasını 'Bu maksadla ortada büyük bir fir- sat vardı. Mehmed Vahideddinin cülüs sunnu haftasında Talât paşa kabine- sini yerinde ipka etmek üzere Babıâ- Jide okutturduğu (Hattı hümayun)da hükümete tavsiye ettiği işler sırasın- da şu temennide bulunmuştu; «<,.. Ve mücrimini siyasiyeden mah pus veya muvakkaten menfi bulunan- lardan islâhıhel edenlerle ceraimi âdi ye eshabından sülüsan müddeli Ce- zaiyelerini ikmal eyliyenlerin affoluns mak üzere defterlerinin tanzim ve tak» dimi ve manatıkı harbiyeden gayri mahallerden idarei örfiyenin ref'i zım- nında manalıkı mezkürenin heyeti vükelâmızca bittayin biran evvel arzı ve bu mahaller divanı harbi örfilerin- de rüyet edilmekte olan umuru cezal- yenin mehâkime sevki...» (Arkası var),