23 Haziran 1937 SİYASİ İCMAL Blum kabinesinin istifası etrafınd Fransada son mebusan intihabın- eriyeti halk cephesi nam: altın- tifak eden sol partiler kazan Kabineyi sosyalistlerin lideri n riyaseti altında bir sene ev- vel halk cephesi programını tatbik için sosyalistler ile küçük sermaye- durlar. yani orta burjusayı temsil eden radikal sosyalistler teşkil etmişlerdi. Komünistler müzaheret vadetmek ile | beraber hükümete iştirak etmemişler- | di. meti iş başına geldiğin- ilerin ve daha ziyade komünistlerin ve bahusus azası bir- den bir buçuk milyondan beş milyo- na çıkan amele sendikaları birliğinin soru üzerine zaten muvazenesini kay- olan bütçeye sonu gelmez ye- ran birçok içtimat kanunlar yapmıştı. Bir taraftan da bütün dünyaya sirayet eden silâhlan- ma yarışına Fransanın iştirak etmiş olması azim yeni masraflara kayı aç- Muştu mu belli olmıyan bu icraat dün- en büyük sermaye memleketi olan Fransadaki sermayedarları ür- kütmüş ve bu memlekette vaktile top- lanmış ecnebilerin altınları vmemle- keli terkettikten başka asıl Fransa edarları da paralarını Karice ni urdurmak ve sermayedarlara müsald şerait gös- fermek suretile mali krediyi iade et- mek ve bu yolda istikrazlar yapmak vs Amerika ve İngiltere ile bir anlaş- ma yaparak frangı düşürmek suretile arm En uzun yol Bu yakınlarda 21,000 kilometrelik bir yol Alaksada, Ferbanksla, Bucnas- Ayresi birbirine bağlıyacak. Bu yolun ismi «Pasifik beynelmilel yolundur. Osean boyunca Meksikaya inecek, Meksikositiyi geçecek, muhte- lif cümhuriyellerin ortasından vasö” ti ve cenubi Ameriksya, Şili Valpare- zosuna kadar uzanacak. Oradan yol şarka sapıp, Bucnos-Ayrese erişecek. Bu yolun 16,000 kilometresi yapıl- dı Dinlenen babalar karıları doğuracak olan kocalar do- kuz ay istirahat ederler, çalışmaz lar; gebe kadınlar, çalışmakta de- vam ederler... Doğum günü de, ba- ba yatağa yatar, karısı'ile ahibapları yanında oturup dalkavukluk ederler. Kaliforniyalılar da aşağı yukarı bu Adeti benimsemişler. Karıları doğur- mak üzere olan kocalar için kreşler açmışlar, Kağının sancısı tutunca kocası hemen kreşe gidip yatıyor ve karısının doğurmasını bekliyormuş. birçok tedbirlere müracaat ederek va- ziyeti kurtarmak için çalışmıştı. Lâ- kin bu tedbirler kâfi gelmediğinden nihayet mall diktatörlük yapmaktan başka bir çare kalmamıştı. Mali diktatörlük talebini mebusan meclisi oldukça tereddüd ile karşıla muş ve ancak az bir ekseriyet ile bu- na muvafakat etmişti. Hükümet par- tişi bulunan radikal 5 v osyalisilerden | bir haylisi halk cephesine dahil olduk- ları halde muhalif rey vermiş olduk- larından mebusan meclisinde hükü- metin talebi kabul edilmiş olmasına rağmen bu cephe artık sarsılmıştı. | Âyan meclisi ise Blum hükümetinin. mali diktatörlüğünü (bilâkayduşart kabul etmek istemediğinden bunu tasvip için cebri istikraz ve tahviller yapılmıyacağı, frangın kıymeti bir da- ha düşürülmiyeceği ve Fransa bün- kası ile devlet arasındaki mukavele- lerin bozulmıyacağı hakkında temi- nat istemiştir. Mebusan meclisi âya- nır şartlarından ancak bir kısmını kabul eylediğinden ve Ayan dahi dt ğer şartların kabulünde israr eyledi- ginden Blum. kabinesi istifa eyledi. Âyan meclisinde hâkim parli raği- kal sosyalistlerdir. Fakat âyanın inti- habı birden yapılınayıp her intihapta ancak azasının üçte biri değiştiğinden burada, parti mensupları ek- phesi programına bağ- . Bunun için bu mecliste halk cephesi hükümetine karşı şid- detle muhalefet göslerilmişlir. Bu va- ziyet karşısında yeni hükümetin İeş- kili vazifesi radikal sosyalistlere tev- di edilmiştir. Feyzullah Kazan Kahramanlık devri 1830. Şimendiferler yeni işlemeğe başlıyor. Doktorlarda feryat: — Tünellerden geçen yolcular za- türree olacaklar... Pek çabuk Ikiim değiştirenler, kalb hastalığına uğrr yacaklar... Yemek iyi hozmedilemi- cek, yolcular dizanteriye yakalana- cak... Tekereleklerin sarsıntısı ve him sinir hastalıkları tevlld ede- cek... Trenle seyahst edenlere felç gelecek... Doğrusu ilk tren yolcuları kahra- man insanlarmış! ... Japon nüfusu Japonyada her gün dakikada dört çocuk doğar. Ayda 173,000 doğum demektir. İstatistikçilere göre 1980 da Japonyanın nüfusu yüz milyon ola- cak, 1990 da Amerikanın nüfusunu geçecek... Japonya, Kaliforniyanın yarısı kadardır. Japoynanın en kalabalık çehri “Tokyodur. 5 milyon 5 yüz bin nüfu- su vardır. Japonyanın yüz bin nü- fuslu yirmi beş büyük şehri vardır. Şehirliler Japon nüfusunun ekalliye- idir. Japonlar kırlarda yaşar, Karamanda orta okul talebesi e Karaman (Akşam) — Karamanda orta okulda imtihanlar bitmiş ve bu se ne 47 “talebe şehadetname sini muallimlerile bir arada gösteriyor. almıştır. Yukarıki klişemiz orta okul talebe» AKŞAM Izmirde paraşüt kulesi Kulenin inşaâtı yakında hitam bulacak iv İzmir 22 (Akşam) — Kültür park- ta Türk hava kurumu tarafından in- şa edilmekte olan paraşüt kulesi in- şaatı yakında sona erecektir. Kyle- nin yüksekliği 43 metre olacak, kule- nin Üst katına çıkıp tekrar aşağı in- mek için bir asansör ve ayrıca mer- diven yapılacaktır. Gençlerimiz, bu- rTÖada paraşütle atlama tecrübeleri yar pacaklardır. 25 gün yün hapis 10 lira aşıran aşıran yankesici Mehmedin muhakemesi Dün Sultanahmed ikinci sulh ee za mahkemesinde Mehmed adında sabıkalı bir yankesicinin muhake- mesi yapılmıştır. Vaka şudur: Nişantaşında oturan Emine adın- da bir kadın çiçek slmak üzere Çi- çekpazarına gitmiştir. Emine elinde çantası olduğu hal- de dalgın dalgın çiçeklere bakarken sabıkalı yankesicilerden Mehmed yar nına sokulmuş ve yavaşça kadının çanlasını açarak içinden bütün bir on liralık kapıp kaçmağa başlar mıştır. Bu sırada bayan Emine işin far- kına varmış ve Mehmedin de kaçtığı- nı görünce bağırmağa başlamıştır. Kadının bağınmasını duyanlardan Sald adında biri Mehmedi yakala” mıştır. Bu suretle zabıtanın eline düşen yankesici Mehmed dün Sultanahmed sulh ceza mahkemesine teslim edil- miştir. Mehmed muhakemedeki ifadesinde suçunu inkâr ederek: — Parayı kadının çantasından çal- madım. Ben Çiçekpazarmdan ge- çerken adreslerini bilmediğim Ah- med ve Mehmed adlarında iki kişi telâşıa yanıma sokuldular ve: <Şu on lirayı al diye parayı bana vere- tılar... mıştır. Fakat gerek tahkikat evrakı ve gerekse dinlenen şahidlerin itade- lerile Mehmedin suçu sabit olduğun- dan beş ay yirmi beş gün. hapsine ve O kadar müddet te emniyeti umu- miye nezareti altında bulundurul. masina karar verilmiştir. Taraçaya çil çıkarkesi Arnavudköyünde oturan Tarsi a- ında bir kadın dün evinin taragasına .çıkarken ayağı kayarak merdivenden aşağıya düşmüştür. Başından ağır yar ralanan Tarsi baygın bir halde hasta- neye kaldırılmıştır, Çocuklar arasında : 77 “ Avukat olacağım. Kara cübbemi sırtıma giyeceğim. ,, “Bir kadının kendi güzelliği kendine yetişir, aym ne hacet!,, — Ağabey, de. di, sen de hep benim çenemden şikâ- yet edersin. İnci bana dönerek ilâve elti: — Çenem kuvvetli olduğu için avu- kat olmak istiyorum ya... Güzel konuşanlara bayılırım. Yar nımda birisi güzel güzel konuşsa ağ- zum açık onu dinlerim. Bunun için avukat olmasını çok isterim. İnciye sordum; — En hoşuna giden şeyler nedir?. Evvelâ konuşmak.. konuşmasını son derece severim... Boş vakitlerimde saatlerce konuşsam doyamam.. he- le kağın avukatları mahkemede âinlemesine büyilurım.. bir kere avu- kat bayan İclâlın bir muhakemesine gitmiştik. çok hoşuma gitti doğrusu.. ben ne zaman uzun uzun konuşsam annem, babam: — Bu kız mutlaka avukat olacak.. derler. İşte ben de bunun için kendime gü- veniyorum.. — Konuşmaktan başka hoşuna gi- den birşey yok mu?. — Olmaz olur mu? Mektebim.. İs- met İnönü mektebine gidiyorum. bi- Yiyorsunuz ya bizim mektebin binası belki de dünyadaki ilkmekteplerin en güzelidir. gördünüz değil mi?. Çok güzel... Mektebim çok hoşuma gider, — En büyük arzun nedir?. — En büyük arzum kendime kü- çük bir avukat eübbesi, başıma da bir avukat külâhı yaptırmak... İnşallah gelecek çocuk haftasında çocuk balo- na her çocuk ayrı bir kıyafetle gidi- yor ya.. ben de avukat cübbesi, svu- kat külâhı giyip avukat kıyafetine gir receğim... # İncide avukat olmak âdeta sabit bir fikir haline girmişti. Bütün arzuları, emelleri, düşüncele- ri dönüp dolaşıyor avükatlik üstün de duruyordu. — En çok hangi meseleler hakkın» da konuşmasını seversiniz?, — A. ben evde âdeta avukatlık ederim... Meselâ evde kardeşim; yar hud akrabamdan bir çocuk bir kaba- hat yapmış da bana atmışlar. hemen bunu benim yapmadığımı meydana çikarırım. Bunu benim yapmadığıma isbatlar bulurum. Avukat gibi anlali- rım, anlatırım... — Desene ki sen şimidden, baroya kaydolmadan işe başlamışsın.. İncinin ağabeysi beni tasdik etti: — Öyle. öyle. avukatlığa başlar dr... — Eee. İnci, büyüyünce sen de bü- yük kadınlar gibi süslenecek, boyana- cak mısın?. İnci sert bir: — Hayır!... Dediklen sonra ilâve etti: — Ben hiç boyanmuyacağım... Bir kadının kendi güzelliği kendisine yo- tişmelidir. Kendi güzelliğim varken niçin türlü türlü muzır mikroplarla yüzümü gözümü alacalı bulacalı bo- yıyayım... Hele ben avukat olacağım için hiç bayanamam, Bir avukat ba- yanın Akşam gazetesinde çikan sözle- rini okumuştum. Diyordu ki: & bir avukat-bayanmn boyanarak mâlke- meye girmesi doğru değildir» Çok doğru söylemiş. ben de böyle düşü- nürüm, — Para biriktiriyor musun İnci?, kın para atmıştım.. iyi değil mi?, — Bu gidişle meklepten çıkınca avukat yazıhanesini açabileceksin.. İnel; — Benim niyetim biriktirdiğim pa» ralarla yâlnız yazıhane açmak değil. bir de ev yaptırmak istiyorum.. — Avukat olacağımı anladık., faka ev işleri ile aran nasıl?. — Çok iyi... Elimden gelmiyen ev işleri yoktur. Hele süpürge süpürme- sini çök severim. Annem bana küçük 'bir süpürge de aldı. Bununla süpürüp duruyorum, Süpürmek çok güzel şey amma toz çıkmasa... — Eline bir milyon lira geçse... Na yaparsın?.. — Kendime mi? Memlekete mi?.. — Neye istersen... — Evvelâ güzel bir ev yaptırırım. bir otomobil alırdım.. sonra da memle- kete de bir hastane... Gazetede oku» muştum. İstanbula hestane çok lâ zımmış... Hastane azmış. — Mektep zamanını mi daha çok seversin? Yoksa tatil zamanını mı?. dn altı aya kağar #kmal edilecek ye yüzdürülecektir. Yeni vapurlar her türlü istirahali havi bir şekilde yapılmaktadır. FRANSIZCADAN İkmale kalan talebeler derhal Lisari — İş bankasında hesap yaptık. şim, | müracnat eylesin, Her gün dere olmali diye kadar kumbarama 150 liraya yar | imkânı vardır. Köprübaşı Eminönün Hari,