8 Mart 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

8 Mart 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

mim Vw . Tıbbiye mektebi 110 yaşında - Tıbbiye şimdiye kadar 4710, cum- huriyettenberi 1242 doktor yetiştirdi Şez, Bir zamanlar müshil sayesinde paşa pek çoktu olanlar, ni u , 828 yılı... Yani p tamam 110 ne evvel. martın | mud da süslü Arabasile tulumba- başının konağı- | na gelmişti. Me- çPakla birbirine: >— Bu kalabalık ir. diye soran- | vardı, | Nihayet mesele | da ldı, İstanbul | De defa «Tibha- İ şan alanlar “ Şimdi tibbiyede herkese bir mikroskop düşüyor ç bul üniversitesi tap tarihi i e sörü Dr. A. Süheylden dinleyi- dok Ekiyede tübhaneden evvel de Patip, uk tahsil edilen yerler vardı. Tesele zamanında 1740 tarihinde med- “aç çde tap tahsil ediliyordu. 1555 Yet ye medresesinde kuy- m tap tahsili yapıldığını görü- “Tülay Fakat bugünkü tıbbiyenin ku- a ierik! olan tıbhanenin açılma- “ti, 272 dedir. Yani 110 senelik bir w.., “Y€ mektebimiz vardır.» TBBİYENİN GEÇİRDİĞİ İSTİHALELER ri tarihinde mektep büyük me- Mle şimdiki Galatasaray lisesine r. Bu merasimde ikinci hazır bulunuyor. Buraya tay ağı reisi tayin edilen, geiri “baga Abdülhak Hâmidin büyük be- Abdülhak Molla da merasimde... #İ Mahmud açılma nulkunun da diyor ki: “ Etibba sıfatile memaliki ecnebi- a bir takım meçhulülâhval eşha- kul Selmesinden ve şuraya buraya 50- Bili, ından hoşnud ve memnun de- LO para birinci Mecid tahta geçiyor. e Mecid hir gün yanında Eflâk “geli, “ası olduğu İmlde imtihanlara Tayor” Ve talebeye kendi sual s0. te bu esnada ik defa olarak İtaat profesör getirtiloyr. Pro- San ilk olarak talebeye in- ti gl Üzerine fakat son derece Yor. geceleri otopsi yaptırı- 1849 senesinin bir ku gecesi iş tıb- ye Mektebinden «Yangın var» ses- biye aliyor. Mektep yanıyor. 'Tıb- Konağı icoğlunda, Gerger oğlunun 184 2 naklediliyor. için ii ilk defa olarak tıp tahsili e talebe gönderiliyor. M; ia kayıdlara nazaran ikinel Avrupaya tıbbiye. talebesinin yarısını etraftan; göndermek istiyor, lâkin yp Ana. diyorlar, Ne yapıyorsu- tip, Bunlar orada güvurlük tahsil dönerler... fkinci Mahmud bunun üzerine bu husustaki iradesini geri alıyor. 1 NUMARALI DİPLOMA Tıbbiyenin bugünkü dekanı bay Nureddin Alinin tavassutu ile mek- tebi geziyorum. İstediğim malümatı alıyorum. Bir aralık mektebin kayıdları ile uzun müddetten beri meşgul olan bir zata sordum: — 'nbbiye şimdiye kadar kaç dok- tor yetiştirmiştir? Mekteb kaç mezun — iye kadar tamam #710 dip- Joma verdik. 4710 uncu dilomamız verilmiştir. — Cumhuriyetin #lânından sonra? — Oo.. aldığımız netice çok iyidir. Cumhuriyetin oilânmdan beri verdi. ğimiz diplomalar, yani çıkardığımız doktorlar tam 1242 dir... Hakikaten bu çok mühim bir neti. ce idi. Tıbbiyenin bütün mazisini na- zarı itibara alırsanız ve bu 4710 dip- Jomanın 1242 sinin Cumhuriyet dev. rinden sonra verildiğini düşünürse- niz aldığımız neticenin büyüklüğü derhal gözünüzün önünde canlanır... Bugün tabbiye en kalabalık mek- teplerimizden biridir. Şimdi bu 110 senelik irlan Ocağında 1884 talebe AKŞAM okuyor. Bunun 115 ! kızdır. Sordum: — 1 numaralı diplomayı acaba kim aldı.. — 1 numaralı 'diploma Abdullah adında birine verilmiştir. Her halde sonradan kendisi paşa olmuştur. Çünkü o tarihte tıbbiyeden çıkanlar miralaylıkla mezun oluyorlardı. ESKİ BİR TIBBİYELİ ANLATIYOR «Paşa olmak» tabiri geçince yanım- da duran eski bir tıbbiyeli: — O vakitler doktorların paşa ol- maları gayet kolaydı... Bilhassa müs- bil yüzünden paşa olanlar pek çoktu. Büyüklerden, sultanlardan birine ha- #if bir müshil verdiniz mi? Ve bu müs- hil de onu sıkıntıdan kurtardı mı? Hemen paşa olurdunuz... Müshl vermek, ve saray mensuplarının ba- gırsaklarını hafflletmek suretile pa- şa olanlar sayısızdır, Hattâ hakikatten hiç ayrlmıyan Dr, Süleyman Numan paşa derste bi- ge altın madalyesini gösterir: «Bunu müshil yüzünden aldım.» derdi. Kendisi prenseslerden birine müs- his vermiş.. Prenses rahat etmiş.. Sü- leyrmhan Numan paşaya madalye tak- mış.. Süleyman Numan paşanın: «Bunu müshil yüzünden aldım sözü tıbbiyede Okuyanlar arasında çok meşhurdur. BAY ÂKİL MUHTARIN TALEBELİĞİ “Tıbbiyeyi son derce sikan onu bir tazyik içinde yaşatan Abdülhamiddir. “Talebenin hayatı o zamanlar feciydi. O vakitler talebeliğinde en çok sikın- tı çekenlerden biri de bay Âkil Muh- tardır. Bay Akil Muhtarın talebeliği bütün tıbbiyelielir, doktorlar ârasın- da pek meşhurdur. O zamanlar tab- yede ne yapılırsa hemen bây All Muhtara: — Gel.. derler ve onu hapseder- lerdi, Genç Âkil Muhtarın tibbiyede- ki günleri dershaneden ziyade mek- hapishanesinde geçerdi. Nihayet Âkil Muhtar buna days- aram O okumak istiyordu. Anne- ir — Anne, dedi, ben bu şernit altın. da mektepte okuyamıyacağım. Avru- paya kaçacağım.. — Kaç oğlum... İyi, mükemel, tahsil aşkı ile çirpi- nan Âkil Muhtar Avrupaya kaçsın kaçsın amma para nerede?.. Nihayet küçük Akile bir güverte bileti alınıyor. Yola çıkıyor. Fırtına, kıyamet, güvertede barın- mak ihtimali yok.. Buna mukabil ge- minin kirli bir ahçısı ve bunun kirli bir yatağı var. Ahçı bütün geceyi mutfakta (geçiriyor. ve yatağını da Âli Muhtara vermeğe razı oluyor. 'Tasavvur ediniz. Dünyanın en titiz adamı ve en temiz adamlarından biri olan Âkli Muhtar ahçının yağ kokan (Devamı $ uncu sahifede) Hikmet Feridun Es i İ i ! «İttihad ve Terakki » nin son devirlerinde suikasdlar ve entrikalar Cemiyet nasıl battı? Teceddüd fırkası niçin doğdu, nasıl dağıldı ? Tefrika No. Mamma Yalan: Mustafa Ragıb merkezi umumi seçilerek Inhilâlin önüne geçildi ve kongre Işini bitirdi Bu takdirde «İttihad ve Terakki» yal- nız harbin tesirlerinden değil, böyle korkunç bir tehdid ve tehlike huzu- Tunda yeni bir «hayat, memats müca- delesine atılmağa mecbur olacaktı. Fa kat şu da muhakkaktı ki - (Yakub Ce- mil vakası) geçip gittikten sonra - «İt- tihad ve Terakki; camiası içinde cemi- yetin esas siyasetine muarız olan bir kuvvet yoktu. Çünkü hükümetin tuttuğu umumi siyasete ezcümle harbe girip sonuna ka- dar devam etmek politikasında bütün «İttihad ve Terakkiz erkânı ve ileri ge- lenleri müttefiktiler. Bunun zıddı düşünmek ve böyle bir düşünce ile ha- reket etmek, bizzat «İttihad ve Terak- kisnin şahsiyeti maneviyesine karşı menfi vaziyet almak, muhalefet safı- Da geçmek demekti. Ancak gene şüphesizdi ki, harp uza- dıkça ve harp yüzünden birçok hâdise- ler, Yaziyetler tahaddüs ettikçe «İttihad ye Terakkis ricali arasındaki rekabet ve İmtizacsızlıklar da günden gü tıyor; aralarında derin uçuru: cak derecede şiddetleniyordu.. TALÂT BEY, DERİN ENDİŞELER İÇİNDE.. Hattâ yalnız «İttihad ve Terakkisnin birinci safında bulunan liderleri arö- sında değil, bu anlaşamamzlık ikinci, üçüncü derecedeki erkânı arasında da baş gösteriyordu, Nitekim son Kara Kema! - Canbulat ihtilâfı buna bariz bir misaldi. Bu iki tanınmış ittihatçı- dan ikisinin de başlıca şef olarak Ta- lât beyi tanımalarma rağmen, biribir- lerine karşı aldıkları vaziyetten herkes- ten evve Talât bey müteessirdi, Dahi- Bye nazırı, kendisine tâbi olan zümre- hin bu gibi analşmazlıklarla 26y1f düş- mesini hiç de beğenmiyor, başlıca ra- kipleri olan Enver ve Cemal paşalar& karşı koyacak kendi kuvvetinin sarsıl- masından çıkacak vahim neticeleri he- sap ediyordu. Bugün bir iaşe işinden dolayı çıkan böyle bir ihtilâfın; yarın başka bir se- beple, tearuz edecek başka menfaatler yüzünden biribirine en yakın, en mer- but görülen kimseler arasında daha de- rin ihtilâflara sebebiyet vermiyeceğini kim temin ederdi?, Talât bey, ne yapar- sa yapsın, kuvvet ve nüfuzunu ordu- dan alan; memleketin siyasi mukadde- ratını, Alman karargâhı umumisinin siyasetine bağlı telâkki eden Enver pa- şaya hâkim olamıyacağını, hattâ daha İstanbul muhafızı iken sadrazamlığı kuran Cemal paşaya söz geçiremiyece- gini anlıyordu. Zahirde görülen bütün mütekabil itimadlara rağmen, «İttihad ve Terakkişnin bu üç ileri gelen şahsi- yeti, biribirlerinin en şiddetli muarızı idiler. Bunu Talât bey, herkesten iyi biliyordu. «İTTİHAD VE TERAKKİ» İÇİN EN BÜYÜK TEHLİKE NE ZAMAN ÇIKABİLİRDİ? Bu vazyet öyle bir neticeye doğru gi- diyordu ki, harp, Türkiye için zaferle, muvaffakıyetle neticelense bile, -sulh olur olmaz- harici tehlike ve galleler- den kurtulan «İtthad ve Terakki, er- kânı, biribirlerile şiddetli münakaşala- ra girişecekler, biribirlerine tefevvuk etmek için, biribirlerini atlatmağa ça- ışacaklardı. Bahusus Enver paşa -böy- le bir vaziyette zaferin verdiği mesti Ne. bütün arkadaşlarını tanımıyarak tamamlie hâkim olmağa çalışacaktı. Fakat ne Talât bey, ne Cemal paşa, Harbiye nazırının bu nüfuzuna imkân vermemek istiyeceklerdi. İşte «İttihad ve Terakkis için asıl büyük tehlike o zaman doğacaklı. Böyle bir tehlikeyi yalnız 'Talât bey değil, Talât beyle Enver ve Cemal pa- şalar arasındaki münasebetleri, biribir- Jerile rekabete girişen bu üç şahsiyetin tavrü hareketlerine gizliden gizliye vakıf! olanlar, vaziyetin ileride alacağı şekli VADEDİLMİŞTİ, FEDAKÂRLIK BEKLENİYORDU İşte kongrede okunan raporu tanzim edenler, bu ibtilğfları ima ederek, fır- kanın bu büyük şahsiyetleri arasında- ki rekabet ve ihiilâflara, cemiyet men- suplarmın karışmamasını istiyorlar, ıaslardan istenen «İttihadı ef- kâr ile bütün İttihatçılardan (Mer- kezi umumi etrafında birleşme feda- kârlığını iyorlardı. Bu fedakârlığa karşı da «| ad ve Terukki> mensup- larına füsunkâr şeyler vadediliyor, Ka- ra Kemal beyin idare ettiği şirket ve müesseselerden bol bol isittade imkân- teriliyordu! Bu parlak «hakkı »ler kongreye arzedilirken, artık kongreye gelenlerin -hükümet icraatı nasıl bir İstikamet takip ederse etsin- hiç bir şeye ses çıkarmamaları, her fe- nalığı, her İdaresizliği harbin zaruri » tesirleri olarak telâkki edip, hükümetin. icraatını müdafaa ve alkışlamaları lâ- zum ve Terakki; murah- yısile bütün cemi- âtından istenen şey, bu mut i ve taraflarlıklı, NİZAMNAME TADİL EDİLMİŞ, İNTİHAP YAPILMIŞTI Devletin harpten evvelki siyaset ve vaziyetini ve harp İlân edilir edilmez yapılan bütün işleri ye ederek hü- kümet ve (Merkezi umumi) gözile bu hâdiseleri gayet mantıki bir lisanla izah eden kongre raporu, #İttihad ve Terak- ki» nizamnamesinde bazı tadilât yapıl- masını istiyor ve kongreden yeni baz kararlar bekliyordu. Tam bir hafta en- cümenler ve heyeti umumiye halinde toplanan kongre, yaptığı yeni tadilâta göre «Heyeti teşrilye» azasından beş kişiyi (Merkezi umumi)den başka, (Meclisi umumi) azalaıklarına intihap etti, Bu suretle, fırkanın bu (Meclisi umumi) sini Meclisi mebüsan reisi Ha- cı Adil beyle, sabık Şeyhislâm Hayri efendi, Cavld, Cahid ve Atıf (Meşruti- yetten evvel Manastırda Şemsi paşayı vurmakla meşrutiyetin ilânında en mü- £ssir rolü oynıyan) beyler teşkil etmiş- Jerdi. (Merkezi umumi) yö de Baha Şakir, doktor Nâzım, Eyüp Sabri, Doktor Ru- suhi, Kara Kemal, Küçük Talât, Ziya Gökalp, Riza beyler ipkaen intihap edil- mişler ve sabık Maarif nazırı merhum Emrullah efendiden inhilâl eden azalı- ğa da Erzurum murahhası Hilmi bey getirilmişti, Fırka kâtibi umumiliği ge- ne Mithat Şükrü beye verilmişti. İSTİKBALE EMNİYETLE BAKA» CAKLARDI FAKAT. Bundan başka kongreden çıkan mü- him bir karar da Kara Kemal beyin teşkil ettiği şirketlerin temin ettiği te- mettülere daifdi. Bu karara göre, bu temettüler bir banka sermayesini teş- kil etmek üzere -usulü dairesinde vakfedilecek ve.bu vakfın mütevellile- ri de Evkaf nazırları olacaklardı. Kon- grede verilen bu karar mucibince bu vakıf muamelesinin resmi şekilde ha- zırlanıp intacı için bir heyete havale- si münasip görüldü. Bütün bu'İşler bittikten sonra kon- gre dağıldı ve murahhaslara Said Ha- lim paşanın Yeniköydeki muhteşem yalısında bir çay ziyafeti verildi, Bir hafta süren kongre, hükümet he sabına, bilhassa Talât beyle (merkezi umumi) ye göre muvaffakıyetle başarıl mış, kongreden beklenen ümidler ta- hakkuk etmişti, Yani harbin başından beri geçen hâdiseler, yapılan işler «mümkün mertebe açıkça mevzuu bahsolduğu halde -kongrede güsterilen tesanüdle- cemiyet mensupları arasın- da vukuu korkulan inhilâllerin önü alınmıştı, Vaziyeti bu mantıkla ölçüp mütalâz edenler, bilhnssx Talât beyle (Merkezi umumi), şimdi daha büyük bir emniyetle istikbale bakacaklarına kanaat getirmişlerdi. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: