PA e m . ” Sahife 6 bazi Mineli AEŞAM AVCILIK: Keklik nesli tehlikede Balıkesir avcılar klübü reisi ile bir mülâkat Balıkesir (Ak- - “şam) — Balıkesir avcılar klübün - deyim. Uzunca bir salon. Duvar « larda av resimle» ri, doldurulmuş kuşlar, geyik boy- | muzları göze çar- pıyor. Masaların başına toplanmış avcilar hararet - Wi mübahaselere dalmışlar. Klübün baş- kanı geldi. Bali- kesirin eski ağır ceza relsi olan bay Behçetin, bü- tün avcılar üze- B. Behçet rinde büyük bir klübü reisi nufuzu var, Herkes hürmetle ayağa kalktı, kendimi mahkeme salonunda zannetmekten alamadım, Şimdi âvor- lar klübü başkanile kârşt karşıyayız. Kendisine söylüyorum: — Memuriyet hayatınzda bir çok kimselerin muhakemelerini yaptınız müsaade ederseniz bu akşam ben sizi sorguya çekeceğim. Gülüyor, — Kaç senelik memuriyet hayalınız var?, — 49 sene 5 ay 22 gün. İlk memuri- yete İstanbul cinayet mahkemesinde kâtiplikle başladım, 50 kuruş maaşım vardı. — Ya avcılığınız?, 2 — Onu hiç sormayınız, İlk avcılığa 11 yaşında başladım. Ve hâlâ devam ediyorum, 57 senelik avcıyım. — Bugün hâlâ ayni merak ve heye- canı hissediyor musunuz?, — Tamamile.. bu bambaşka bir zevk- tir, Size nasıl söyliyeyim? Bazen ölümü düşündüğüm olur, Eb, derim niha- yet bir gün öleceğim. Ölmek kolay am ma, şu aycılıktan nasıl ayrılacağım. Ya- ni görüyorsunuz ya avcılık benim için hayattan da kıymetlidir. Klübümüzün 115 azası var, Fakat fa al olarak 70 kadar olduğunu söyliyebi- Mirim. Maalesef bu miktar her gün azak makta devam €decektir. Sebebi gayet basit: Av malzemesinin ve bilhassa saç- maların pahalılığı... Avcılık, bir zevk işi telâkki edilmiş, Halbuki avcılık bir spor! ve daha ziyade bir askerlik işidir. Esefle kaydetmek istediğim bir cihet daha var: Av mevsimlerine dikkat edil- mesi.. hükümetin bu hususta bir ni- zamnamesi var, Vilâyet idare meclisleri! İ i Balıkesir o avçılar av mevsimlerinin zamanını tayin ile mükelleftirler, Başka vilâyetleri bilmi- yorum, fakat maalesef Balıkesir dahi- Minde bu cihete senelerden beri ehem- miyet verildiğini görmedim, (Devamı 8 inci sahifede) Tefrika: No. 19 Karşıma oturdu, artık kinayelerin- den, suallerinden vazgeçmişti. Şimdi, beni nasıl özlediklerini, bensiz nasıl &ıkıldıklarını açık bir masumiyetle an- latıyordu. Bana karşı beslediği itimat tan, gösterdiği samimiyetten utanıyor, azap çekiyor, şaşırıyordum. En ziyade Yakacıkta babası ile birlikte geçireceği yaza acıyordu. Her sene olduğu gibi Mithat yine otelde oturacakmış, fakat Pervin üzülüyordu: — Ne de olsa onu sık göremiyece- Zim, babam her dakika başımda, di- yordu. gibi: — Bir ay bende kalmaz mısıfi Süzi? diye sordu. En büyük mazeret olarak babamın adadaki evimize bu sene benim için gideceğini söyledim. Israr etmedi, çün- kü apaçık gösterdiğim arkadaşlığımın fazlasını vermiyeceğimi iyi bilir, Aya- ğa kalktı, eldivenlerini giyerken bib- lolarıma bakıyordu. Hefifmeştep Per- vinde bugün yeni bir şahsiyet seziyo- Yum, Sefirelik. Mithat tarafından gön- bire aklına bir şey gelmiş KIRILAN BEBEKLER 10 Şubat 1937 Yeni Fransız donanması Fransa dördüncülüğü için büyük bir g * Bon zamanlarda her tarafta deniz >, silâhlarıni arttırmak için hararetli bir çalışma var. İngiltere yeni bir prog- ram hazırladı, Japonya ve Amerika, donanmaları için büyük tahsisat ver- diler, Alman donanması emsalsiz bir süratle büyüyor, İtalya filosunu arte tırmak için durmadan çalışıyor. Bu vaziyet karşısında Fransa da ha- Tekete gelmiştir. Fransa, yeni gemiler yaparak donanmasını kuvvetlendir. meğe ve bugünkü mevkiini kaybetme- meğe çalışıyor. İlk iş olarak 26 bin tonluk büyük iki harp gemisi yaptırıl- maktadır. Bunlardan Dunkerk adın- daki birincisi bitmiş gibidir. Strasburg adındaki ikinci gemi geçen ikincikâ- nunda denize indirilmiştir. Bundan başka 35 bin tonluk daha büyük iki sırhlının inşasına da başlanmıştır. Fransızları, düşündüren bir mesela vardır. O da inşaatın yavaş gitmesidir. Strasburg, bir sene evvel denize indiri- lecekti. Tersanelerdeki mütemadi grey» ler buna imkân bırakmamıştır. Diğer iki zırhlının inşasının da gecikmesin- den korkuyorlar. Halbuki Almanyada inşaat saat intizamile ve büyük bir ça» bukluklâ devam ediyor. Strasburgun denize indirilmesinin gecikmesi yalnız bir bakımdan faydalı olmuştur. O da Dunkerkin tecrübele- rinden alınan bazı derslerin bu gemis de tatbik edilmesidir. ZIRHLI MI? KRUVAZÖR MÜ? Dunkerk ve Strasburg zırhlı mıdır, kruvazör mü? Bazı bahri mahafil bun- ların saatte 32 millik yüksek süratini nazarı dikkate glarak, kruvazör olduk- ları kanaatindedir, Halbuki diğer bir kısım mahafil bunun doğrü olmadığı- nı ileri sürüyor, Filhakika bu iki gemi zırhlıdır, hem de diğer bir çok zırhlı- lardan daha kuvvetli zırhlı. Çünkü zırhları ekser dretnotlarınkinden ka- lındır. Bu gemilerin ağırlıklarının yüz- de kırkını muhafaza edici zırh teşkil ediyor. Halbuki dünyanın en büyük ahlısı olan İngilterenin Hood dret- notunda zırh ağırlığı, geminin ağırlı- ğının yüzde otuz üçünü teşkil etmek- tedir. Starsburgun zırh ağırlığı 11,000 ton dur. Bunun 5000 tonu geminin tekne- sinin su üstündeki kısmında, 5000 tonu güverte ve kulelerde, geri kalan 1000 tonu da tahtelbahir hücumlarına kar- şı teknenin deniz altındaki kısmında- dır, Almanların tahtelbahir inşaatın- daki tekniği mükemmelleştirdiklerini | ve denizaltı gemilerini daha müessir bir tecavüz aleti yaptıklarını haber alan Fransızlar kendi gemilerinde tah- telbahirlere karşı olan tertibatı takvi- ye ediyorlar, Nakleden : Zeyneb İdil derilen bu elçi hem saf hem de olduk- ça acemi. Kapıdan çıkarken: — Hangi gün yemeğe gelirsin? Söy- le de sana İyi bir şeyler hazırlatayım. dedi. Tekrar mühim mazaretler icat et- tim. «Bu cevaptan Mithat sinirlenecek? der gibi yüzüme baktı. Zavallıyı pek te boş döndürmek olmıyacak: — Yarın Taksim kortlarında oyna- nacak Balkan tenis şampiyonasında buluşalım istersen. Hem Hale ile Sey- ânında oyunlarını görmüş oluruz. dedim. — Âlâ! dedikten sonra neşe ile öpüş- tük, —i— «Süzinin yüzüne dikkat ediyor.mu- sunuz?» işte günün hâdisesini teşkil eden sual. İki haftadanberi devam eden kül giib rengimden ben de memnun de- gillm, Yanaklarım eski yuvarlaklığını, şeffaflığını Kaybetti, lâkin etrafımda- kilerin, çirkin nidaları beni sinirlendir- mese bu yeni kalıbıma da çabuk alışa- cağım. Adnanın zoru ile kendimi dektor Dunkerk AĞIR TOPLAR Kalın xzrh tabakasından başka Strasburgu zırhlı yapan başka bir âmil daha vardır: Strasburgda sekiz aded 13 pusluk top mevcuttur. Bunlar 550 kilo ağırlığında gülle atarlar. Bu çap- ta toplara yalnız dretnotlar da tesadüf edilir, Fransız mühendisleri bu topların te- sirlerini o kadar arttırmışlar ki iddia edildiğine göre, gerek atış menzilleri gerekse delme kabiliyetleri diğer mil- letlerin zırhlılarındaki ağır toplardan yükselmiş. Dunkerk ile yapılan tecrü- belerden alınan dersler üzerine bu ye- ni Fransız dretnotundaki top tertibatı endahtı bir noktada temerküz ettire- bilecek şekle konmuştur. Bir hedefe bir kaç top birden ateş edebilecektir. Maamafih Fransiz mühendisleri elân endişe içindedirler. Bunlar 16 pusluk bir tek top mermisinin 13 pus- Tuk bir kaç topun temerküz ettirilmiş ateşinden daha müessir olacağından korkmaktadırlar. GEMİNİN SÜRATİ Strasburgun sürati 32 deniz mili olacağını söylemiştik. Bu sürat ekono- mik bir surette elde edilecektir. 21 mil Süleymana muayene ettirmeğe razı oldum. Ondan daha salâhiyet sahiple- Tİ bu işe karışacakmış, fakat kardeşim Jülideden işittiğime nazaran sırtlanın- kine benziyen aksi hareketlerimden korkmuşlar, Beni alıştırmak için ma- hir bir mürebbi lâzımmış. Adnan de- mir parmaklı kafese girmeği taahhüt etmiş. Yalnız mürebbim elindeki kır- bacı fazla nezaketle şakletıyor, günün birinde sırtlanından bir pençe, bir diş yerse kimse hayret etmesin. Ne diyor- dum? Evet doktor Süleymana görün- meğe razı oldum. Hem bugünkü Bal- kan şampiyonasını kaçırmamak için derhal gidiyorum. Doktör Süleymanın sevimli bir ka binesi var, Hastaları muayene ettiği oda koyu mavi renklerle ' döşenmiş, Köşedeki rafın üzerinde doktorların doktoru «Claude Bernard; ın bronzdan. bir heykeli fazla düşünceli duruyor. Sevgili doktorum yine beyaz gömleği- ni geçirmiş masanın başında bir şey- ler okuyordu. Seslendim, başını çevir- meksizin: — Sen fosfatı eksilmiş yaramaz bir balıksın, dedi. Sağ elimi uzattım, ikisini de birden yakalayıp beni zorla oturttu. İlkiş olarak; — Evvelâ sıhhatim fevkalâde yerin- de doktor, dedim, — Tabi, tabi, kaybetmemek ayretle çalışıyor yırhlışı yapan Bretagne namındaki kruyazör de 24 kazan vardır. Halbuki Strasburg 32 mil sürati 6 kazanla temin edebi-- lecektir. Makinelerinin normal beygir kuvveti 100,000 dir, Masmafih azami beygir kuvveti, istenildiği zaman 130 bine çıkarılabilecektir, Gemi, 15 mil süratle gitmek şartile, bir defa aldığı malzeme ife 7,000 mil gidebilir, KİMYEYİ HARPLER Deniz harpleri mütehassıslarının söylediklerine göre artık Juttand, Falk-, land gibi deniz harplerine veda etmek lâzımdır, İki düşmanm uzak mesafe- lerden saatlerce hattâ günlerce toj düellolarına tutuştukları o harpler ar- tık tarihe karışmıştır. Şimdi iki düş- man sun'i bir surette vücude getirilen sis perdesi arkasından döğüşecekler- dir. Kimyevi işlerde rakibsiz mütehas- sıs olan Almanların böyle biran için bir çok sürprizler hazırlamış oldukları rivayet edilmektedir. bu sun'i sis taba- kasının arkasından iki düşmanın biri birlerine eskiden çok yaklaşabilecekle- ri şüphesizdir. Bu takdirde sisten da- ha iyi istifade etmesini bilen ve yakın menzilli ve çabuk ateşli toplara malik olan tarafın galebeyi temin edeceği İkimiz de çekinerek bakıştık. Doktor Süleyman” “kotaman elleri, kocaman yüzü, karmakarışık saçiyle tapkı bir görile benziyor. Çocukken üzerimde ne tesir bıraktı ise şimdi de aynımı hissediyorum, o Merhametsiz gözlerle içimi dışımı araştırıyor. Çok kaba hatta biraz da antıpatik bir adam, buna rağmen onu çok seviyorum. Eli- ne kâğıt keseceği alıp masaya vura rak: — Uykuların nasıl? diye sordu. — Fena değil, — Bu ne biçim cevap, lâkırdı söyle- meğe mi üşeniyorsun? Derhal bileğimi kavrayıp tüylü elle- rinin içinde bir dakika kadar nabzımı tuttu, sonra birdenbire: — Soyun, dedi. Bu havadise canım sıkıldı: — Muhakkak soyunmam lâzım mı? Hâlâ soruyör, şuna bakın hele, Hey- di çabuk, çabuk. Küçük bir çocuk usluluğu ile maro- ken kaplı kanepeye uzandım. Çama- şırlarımı oldukça nezaketsiz bir şekil- de karıştırarak mütemadiyen: «Nefes alma... Öksür» gibi emirler veriyordu. Göğsümü iyice dinledikten sonra sira sırtıma geldi. Yüzümdeki ayni mem- nuniyet yoktu: — Hasta mıyım doktor? — Mühim bir şey değil, fakat biraz istirahat etmek zamanın gelmiş. Çam- İİ KADIN KÖŞESİ Ekose bere iğ $ » KN > Spor için ve karlı günlerde giyilen yünlü ekose here ile eşrap. EE TM aylık bir çocuk kestane yerken boğuldu İzmir (Akşam) — Temaşalık mahal- lesinde Sucu sokağında 5 numaralı ev- de 11 aylık Mürüvvet, ablasının ken- disine verdiği nohud cesametinde bir kestane parçasının boğazında kal- ması yüzünden boğulmuştur. O sırada ayni odada annesi Gülsüm ve hemşi- resi, Melâhat bulunuyorlardı. Yattığı yerden bir takım hareketler yaparak ablasının yidiği kestaneden istiyen Mü-: rTüvvete, annesinin muvafakatile no- hud büyüklüğünde kestane veren Melâ» hat, az sonra kardeşinin şiddetle öksür- meğe ve yüzünün kızarmağa başladığı- nı görmüş, bunu telâşla annesine haber vermiştir. Çocuk baygın bir halde memleket hastanesine götürülürken hastanenin kapısı önünde can vermiştir, Yapılan otopside kendisine verilen kestane par çasinin nefes borusunu tıkayarak ölü- müne sebeiyet verdiği anlaşılmıştır. Annesi Gülsüm hakkında, dikket- sizlik neticesi evlâdının ölümüne sebe- biyet vermek suçundan takibat yapıl- maktadır, amma şüphesizdir. İşte onun içindir ki Stras- burgda 40 tane seri ateşli top vardır. Bunların 16 sı dakikada 32 kiloluk 16 mermi atan ve 15 kilometre menzilli toplardır. Gene öyle kimyevi mermiler vardır ki düşmanın fasliyetine sekte vermek için güverteye düşmeleri ve etrafı ga ze boğmaları kâfidir. Fransızların bir çok da kruvazör in- şa etmekte oldukları malümdur. Fran- sa dünyada bahri kuvvetler arasında dördüncü gelen mevkiini kaybetme- meğe ahdetmiş görünüyor. lıcayı tavsiye etsem ne dersin? — Gitmem. — Peki, o halde yine Adaya git. Si- zin ev de denize yakın ama ziyanı yok. Bundan sonra yani bu yaz için demek istiyorum deniz banyolarına, spora, dansa elvedâ. Sıkı bir istirahat, kay- bettiklerini toplaman lâzım, İyice an« ladın mı, sözümü dinlemezsen bozuşu Tuz. Sesi anide munisleşti, Eğlencelerden mahrum oluşuma üzüldüğümü anla- yınca: — Adam sen de bunun bir daha ya- zı var, böyle ufak şeyleri kendine üzün“ tü etme. Haydi şimdi beni öp te giyin, dedi, “ Diğer odada bekliyen Şuşutun yanı- Da gittim. Çözülen elbiselerimi düzel- tirken soruyordu: — Doktor ne dedi? — Merak etme mavi ceylân on gün- de kendimi toplıyacakmışım. On dakika sonra otomobilimiz Tak“ #imdeki kortların önünde durdu. Şim- diye kadar kapıda bu derece kalabalık görmemiştim. Maç başlamış mıydı acaba? Hale ile Seylâ, üç haftadanbe- Ti ne yiyor ne içiyor, ne misafir kabul ediyor, yalnız bugün için çalışiyorlar« dı. Hele annelerinin yanma yaklağıl- miyordu. Würezme Arkası var) Ba) kii ellik mü'teie 7