Sahife 6 PAZARTESİ KONUŞMALARI işiimediğimie bir ses «Komşular! e on » dört sene ev şah diye, ağzımıza e e ar madıkları adamlar, yüzlerce yıldan- beri esirlik nedir bilmez, kölelik nedir tanımaz, bizi, izim gibi asil ve oğullarını 8 se üğünüz Şi yrağımızın. madığı yerlere yabancı are :ekileci Şimdiye kada ar asla mahküm olma- ğa alışmıyan bir millete şarktan par- Jak bir gün dı du. Ort: aydınlan- dı. Ektiği imiz biter, diktiğimiz meyva verir ii O güneş Atatürktü. 'erberlikte m imiz de neler çek- iğimizi i mi mizi kırçı- e a hale mi m gelmedi Bunlar zevklerine hiz öğ mit bul a demiryolu mu, şosa mı Yi Şu yala Peşe on dört yıl e kli da lira sayıldığını idini: ar Zamanını köye d le yol yapılacağı, bizim çocuk- lJarımızın da okuyacağı hiç söylenil- miş mi idi? ei Atatürk, millet, yaşasın cumhuriyet; bizi Je saadetli bir öne, e vr ak ma Bi il zam Yalnız rin olan bu al yrağın er alina, manızi lim uğunuz satırlar, ne e par- ento âzasının, ne bir profesörün asi yi Bu, köyden ii ks cephe! a iğüştükten sonra al nmüş bir köy © Em seir Onu rel z, vatanın Sie ei ende asırlardır bakımsız Ş r ve onların ana- Jarile MN Henüz münevver- RE içlerine girip ayni mahalle- den sayılmadıkları İl El ağlar karş arşı komşuları uyanık bir köylü eğitmen, bean ne- ler söylüyor ve nasıl söylüyor Türk köylüsü, yıllar ve yıllardır kendilerine (Komşular!..) diye hitap edilmesini beklemiştir. Komşular!.. ini hitabı köylünün bağrını nasıl bir sey- gi kucaklaması için de yüksek, ma desi olmalı ıdır, bu hayatın bütün maddi mi teklerini kendi ruhumuzda duymâ- ız lâzımdır. Si içli hitabenin söyleyişindeki kı- ül yüreğin ke- u hit acı ve tatlı gün- ler, ne açık bi ayışla kısa, fakat ci latılmıştır? Milletimizin özü- Ü te: en Türk i, bir se- zinti halinde esasen kal! ği bu duyguları dile getirdiği günleri ğe um da. sevinen yüreğim e bildiğim mein” hepsinden meserretle çar r. Sizin ürü öyle değil mi? Bu duygulardan gul ahrum yek Türküm demekten krize lar, Köylü eğitmı AKŞAM Maraşta biribirine yapışık iki kız Yapışık kızlar, doğumdan üç gün sonra öldüler. Dokumacı Mehmedin beyanatı Maraş (Akşam) — kat garibesi alel “Ekmekçi ma- hallesinde oturan Mehmedin ye Fatma kânunuevvel sabahı üç çoci birden de ve bunlardan in ın de karınlarını li ar a ya- pışık olduğu göl örülmi doğdu 14 Kânunuevvel 19936 KADIN KÖŞESİ ye vii Kahve rengi mesi ve e po dösüetten Yaş Çe Göçmen e evleri Ege mıntakasında şimdiden inşaata > anıyor 'n her hakikatin z sinde gök tünde, bütün ln hajnağı ör ii yal m bü- ime arte göçmenler işin kt al er mm ve ee Bpmemazi yük beni e lardır. iile ha ps leketin onsuz iken çektiği acıları bi- koşmuştur. Üçüzlerden yapışık olme- e EN Ok mi e Ee lan Ki ii yanı doğduğu ER Mİİ ri niş il skaklardir. Vilâyete n çektiği mukaddes ıztırabı Sl arı da üçüncü günü hayata göz- bö e te edildik e 3 yak konuşuyor, Onu, samimiyet lerini eki çın bayaası için teşeb- yi yay bir güne; Maraşta dokumacılıkla uğraşan Bi bila çi A li e ir Mehmedi balk Üç çocuğunun bir Mİ er İikbensrda bu gözmenle çin hat il » Köylü n ei gibi onun yazlığı z eyzini bili 5. Kendisini teselli etmek istedim. — Ben, hemen bele eye geline io ve içtimai iyi ln mi ünkü o güneşin ışıkları altında ZA ir verdi: tum. Bu, çok muhter: e ein er e il 2 YER tiğin- ekti bitiyor, yeşeriyor; diktiği yemiş Baba kalbi işte. Fakat, birdedü- | terdiği alâkaya o ln li — şip Ha ii mi a m veriyor. yorum TEE öldükleri fena olmadı. | ki, duyduğum minneti şi ka- AZ in ma Türk e üne ve SER Oran Yalnız sağlam olarma iş 2 el nn RE unutmıyacağım. urları İnşaat için kereste ve kerpiç ihtiyacı- den şlangıcını Onun nın temin see Şen yeni “işitiyor, Kin Yann” |. — Naş semi Nerelerinde, ne belediye hesabına bakım al- almiş en ie Mn manzarasını ye gi e Bir | şekilde pitişiktiler? tina alınmasını emretti, tiği takside bu ay içinde inşaata baş- milletin tarihinde on, beş yıl; çi çi inc günü idi, Zaten ha- in birleşik Mei bende hay- | lanacaktı asırlar süren mi lğnza bah sancıları | ret, karımda teessür uyandırmıştı. O, İİ yoksullukları, hastalıkları dibinden ir e öğe LAYER demeğe va- âdeta yüzüme mik utanıyordu. Emi ihracat ruhsatnamesi silij ürmek için yetecek bir za- it kalmadı. Birden b ağa bi Kimbilir, böyle, çok garip bir vaka kar. se mi an edenler man idir. ünevveri, yeni | dı. Kayınvaldem beraberdi. Üç daki- | şısında uri 'kabahatlı mı görü- i — İzmir ihracatçı: işitmeğe başladığımız bu tevec- | ka sonra çocuklar dünyaya geldi. Fa- | yordu? Halbuki, onun ne? Allah ei mii ruhsatnamesi alm: cüh eder, onun geldiği tarafa doğ kat, hayretten dona kalmıştık. böyle istemiş, böğle üzere d vekâletine müracaat e- yürürse zaman Sa bu San ia in kli m NE “e çocuğunuz var mı?, denlerin miktarı (140) Bunlardan ke . nediyordu. Halbuki, arkadan diğer iki) — İki çocuğum daha Bunlar | (84) ünün ruhsatnamesi a doğmuşlardır, eki işa işsizler yurdu Balıkesir 1; Buradaki yoksulları ri vini bir «İşsizler yurduz aç- çok müşkülât çekmiş. Mehmed, üç beş saniye İriLi yut- gunduktan sonra devam et rın Halâ a ve sıhhattedirler, y sına gelmiştir. Alâkadar tacirlere ve- Tilecektir. Diğer ihracatçıların ruhsat namelerinin de gelmesi bekleniyor. Bulgaristanın gülyağı ihracatı yan 1: Bulgar #Uİya — Bereket ki, lie ir iii ol- 1 cek, ileri yiyecek, | larında: giyecek verilecektir. leri la görülmüyordu. çıka caktır. Yüksek fiaflerde satılmakta- dır. catçıların, ihracat yapmalarına mü- saade edilmiyecektir. SEVENLER YOLU Edebi Roman Bürhan Cahid MORKAYA rika Ni deceksin! be — içine e ilâve e Elini; göcek ve klinikten gözlerimin özmek istiyordu. Ne kadar olsa anne- o söyl diyse: — Bilmem. Siz bilirsiniz, tim. diyecek- Gözlerim dumanlandı. Damarlarım çekiliyor sandım. Ne ee m; e eğ geldi. Kekeler gibi ce- e emese a ben ii miyim. | vapv ise, beni pek iyi tar Sem efendim, ki disi iği gisi Profesöre vin . Fikrinizi aileme açsanız. En e mi edip çıkmağa ha- Vakıâ lncd bendini amma.. 0- sokuldu: na a rmin hanım, dedi, sizinle biraz nk ile için konuşa isterim. var değil e Hay hay el fendi m. anım. Benimle evlenir i alsin? İmişti. Han- eyi ya evet ya hayır demek lâzım. Lâzımı rim 80) izlikler girer. se ni de rezil, kepaze eder. Ee Öyle adın kucağında hoplayıp > kırı al ak bu macerayı anlat minin saçlarını okşayarak cevap vir di; — m tabii, Sonr: benim o rm Demir- eri abin başına — Ev iğ vee et, ii ei e ğim. | ğrenmek isterim. gür üm zaman kararımı “verdim. ft gibi babamı ve annemi de kandırdı. Nişan gördüğü! İki anladınız. sen gel- öğrenmeden ne yapabilirdim. Sizden | mezden üç gün evvel ii Mi a müsaid cevap Ömrümde bu kadar ml iğ rum. ri cevap vel yı reyim, Ve ğim cev bet bile olsa bunu e ği imei bulamıyorum. Aklı- ma sapan şeyler geliyor. Söyle- len evvel Viyanaya dön profesör Krepelin irimcilan Kal ii Bp acak, Nermin hanım tatlı tatlı bu masum macer& bitince sordu: — Peki Şermin, annen, dayım ve sen kış eğlenceleri pek nikliğine gelmişken müşahede a na! ona yapışmıştı. Öğl dar pa- lacak, Velhasıl birkaç dakika Şermin avuçlarile genç kadının ya- | tinaj salonunda eğlendikten sonra yu- geçti bilmiyorum. Benim o bir se naklarını sevdi: çikiyor. Artık alıştığı ılık duşu- çöcülmeyen gerabım çinmden ge- nemin huyunu bilirsin! Her | nu yapar yapmaz yemeğe iniyorlardı. ne o aradı buldu. B: ardım etti: ihtimali düşünür, Daha nişan lma- vakti yemek salonu ve in, dedi. Evet veya hayır. ini; dı Hat- | Erkekler, kadınlar hepsi spor kıyafet- Cendereden kurtulmak için bu iki | tâ buraya gelirken bana birkaç kere | lerile görünüyorlardı. aradi akşam bih etti kelimeden birinin söylenmesi kâfiy- di. İkisinden birini im için du- daklarım kımıldanı imiyorum nasıl bir kararla içinden: — Evet! çıktı. Doktor Demirhan iki elimi tuttu. birden — Teşekkür ederim. dedi. Si ha sl <i sıkma yayım. Artık e ben ile kapıya lama geçirdi. i TOM yavet etmiş, işin “farkında değil. ea ve gnnelir- Uzair miyayımı, — Bana söyleme diyemi? — Evet. i âi — Nişan!, — Evet. A lardan öğrenmiş'ol. yemeklerinde toplanı m- ki o insanlar kaybolmuş, yerlerine ya nız süslerini yabancılar peyda olmuş gibiydi. 'ermin ünün 3 spor hayatı ile gecenin göz kamaştı- tar Dİ i 1 bi yüzünü < — ei, seni burada on beş rap ii bırakmayan sebe, şimdi anlaşıldı. Şermin bir sarı kedi ve genç ka- dının kucağından sıçradı — Haydi abla. Çok könüştuk. Aşa- gıya inelim, alışmıştı. Artık yorgunluktan e e ği gibi ii şam yemeğine inmek Ayna önünde bir saatten fazla kendi. sile meşgul olmaktan sıkılıyordu. Şimdi daha yorucu ski yarışlarına başlamışlardı. (Arkası var)