Sahife $ ea 6 Eylül 1936 arsy ve Babıâlinin iç yüzü Yazan : SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No. 745 “işin siyasi cihetini sonra düşünürüz en yakın yerlerden Küveyte asker sevkediniz iç ah tık tevilere inanmak zamanı seç mişti. İngiliz nüfuzu altınâ giren Müba- rekin Küveytten enfaatlerine muvafık bulan. bulan Alman elçisi Baron Mareşal da, Abdülhamide a mutlaka tedibi. yolunda telkin- ırde bulundu. Hünkâr serasker Rıza ve maiyeti seniyye erkânı harbiye re- isi Şakir. rdi, — İşin siyasi cihetini sonra, düşür. nürüz. En yakın yı lll Küveyte asker sevkediniz. İ Mabeyinde askeri z 5 $ bdülhamid bu e istifadeyi, de iz İbnil Ee Küveyt üz mesini emr uhsin pi Basra ve Bağdad karelerden 2 La Büveyte ile şeyhi de çe şeyhi ümera- idde Vehhal Ferhan ile bir- il şi iptida (Erriyaz), kasa- basile nahi; i itaati ıl Fakat sonra muni vetlerle çarpışmağa dımcı kuvvetler. kendisini terkediver- Hariciye nazırı Tevfik paşa toplar da çıkaran İngiliz asker Küyeytte İngiltere himayesini resmen ilân edes Ceğini ve Zuhaf gemisini ateşe tutaca- ildi; Zuhaf korveti (Şattüla- ie bir noktays. çekildi. İngiltere hükümeti Osmanlı aske- rinin hemen geri alınmasını, statüko- nun muhai taahhüd ve edi Babıâliye teklif etti, Babı- i kabı bur Statüko muhafaza ğ da- ir ri Rifat paşa zama- nında hariciye nezaretinden sefaretine bir takrir verildi. (1901) | o Mabeyinin rmüzaheretine dayanan Abdülâziz İbnirreşid Küveyt civarına kadar gel sre Mübarek ile muhavebe- ye girişmişti. Sadaret makamına getirilen Said paşa bu hareketi statükoyu muhafa- za için iniz devletine verilen temi: mata münafi gördü. e ve Necid cihetlerinin Hin- distan impala a ti hasebile bü 3 a tak- in Said paşa — İngiltere ile m siyasi bir je meydan vermek istemedi. Abdülâzi- zin geri çekilmesi lüzumunu hususi surette padiş ng eek ateş esi yor! e kendisine kalsa böy- le bir şeye cüret edemiyeceğini bilen ingilizler Almanlara da atıp tutuyor- Almanya imparatoru işin daha Zzi- wlenm.: esini siyasetine uygun amide müracaatle dur rica et- ti. isi de hariciye nazını Tevfik paşaya böyle bir ihtarda bu- Tundu.” Küveyte taarruza ve Mübarek Es- e m devamdan fe- bul Fakat bu dn ii mabeyinden doğ- rudan doğruya emir üzerine Bağdad ha AE Küveyte zahire ihracı yasak edildi. Mübarek zahire Ee e Küvey- ten ice big malümat yoktu. Keyfiyet dad vilâyetinden sorul in emrine müştenid. olduğu anlaşıldı! sırada aşi pa mesleğinden hiç ayrıl- ğa bu eyl al hiç ta- Bağdad demir- v le bunu Almanyaya olduğu gibi Os- manli, Kğ iitine e fülen tanıttı, (Arkası var) diler bir mağlübi- yete uğradı; bir kaç kişi ile Eg Yalnız. o senenin surresi misline > DE r ihsanlar a gön- gl ie Bağdad de- ünteha nokta, Mül başlıca müessir olu- yor: Bakin Osmanlı memurları devletin Küveyt üzerindeki, büküm: ve nilfuzu- olmas işin bu vakadan. istifade et- mek istedi! z Bab e) > e alacağı askerle alin yha ön yürü- dü. Şeyh Mübarek de gr hükü- e müracaat etti. misini gördüler, hatla için karaya mükerrer ateşli Meşhur Tortum gölü ve ve şelâlesi Erzurum (Akşa a rtum ka- zasındaki. e ge çok ağıl, Her yıl simlerde binlerce e aran aret edilir ve herkes EL vel şelâleyi uzun uzun ei ENİ | metre, irtifadan dökülen bu sular ir gürültü ile ne yazık ki boşu boşuna akıp gider, zurum ticaret odasının yaptırdı: ğı tetkikat neticesinde bu irtifam 70 metreye. çıkarılmasının mümkün ol- luğu ve bu kuvvetten e 5000 beygir- » Tortum gölünden bir görünüş Aşk ve Deniz Yazan: Necdet Rüştü a VE Issız bir ada varmış uzak Hint denizinde, Yorgun sular uyurmuş sahillerin dizinde!... Rüzgârlar çiçeklerin kokusunu Yeşil korularında ceylânlar Kva, Yalnız güzel bir gençmiş bu adanın sahibi O da bu yeri bulmuş Kristof Kolomb. gibil.. ŞI... Öyle bir güzellik ki: Hem yakıcı, hem korkunç, O sert gözleri yeşil, o gergin derisi 'Tunç!... Adanın dört yanında sonsuz bir deniz varmış, "Enginde ne bir gemi, De iz varmış!... Deniz.. bugün yumuşak, rr ER Gün doğusunda mavi, yi ii ikazi ideki evinde oturan del emme âdeta bu denizle santa Gün doğarken hasretle kıyılara gidermiş, Onun mavi gözünü uzaktan seyredermiş!... Dalgalar inip kalkar: Deniz alırmış nefes, Kayalara. çarptıkça sali? De Bu, konuşması imiş İ grüçi ei we Sanki, gencin aşkile, sular gelirmiş dile!.., Zaten kıvrak denizin farkı, Delikanlı söylermiş ona şöyle bir Ne yaşarım de: Ne deniz bensiz olur!... Ya durul, beni gül Ya EA öldür!... ipüğün gü ür: Ne ağ, taz olur!.. Delikanlı denizin kollarına sinermiş, Birkaç sanat sevişir, sonra geri TMİŞİ... Deniz de buna karşı: «Sevgilim esin.» diye Her gün ona verirmiş balıkları hediye!... Bu güzel delikanlı işte böyle yaşarmış!... Bu sonsuz saadete kendisi de şaşarmışi... Bir gün.. bir edi batmış nim Yalnız bir kadın çıkmış yi ami Kadın, amma ne kadın: bizin dudakları var, Erkekler deli olsa, can verse hakları var!... Gencin sonuna ermiş o gün htiyarlığı, Tutuşmuş bir sevginin ateşile ir) Zaten kadın girerse insanın hayatıma, , katına, Hem de onun Sele ki Fakat yine kadının ni ği: mi Önce sitem, sonra naz.. daha sonra bir gülüş. Sonra iki kelime.. bir kıvılıp bükülüş.. İkisi de gönülden, candan bir oynaş lmlş, Onlar, iki vücutta yaşıyan bir baş olmuş!... Genç artık gitmiyormuş mavi gözlü ize, Evinde kalıyormuş bu kadınla diz dize! Kendine yastık yapıp onun dolgun göğsünü, Bu sefer söylüyormuş kadının türküsünü: dalgalanmış, Köpürmüş, Fırtınanın şiddeti artık aylarca Bir gün.. deniz durulup onlara ç kurmuş pusu, İki sevgili demiş: — ap azla durgun Su, «Dalgal: kızgın güneşile, yaz, <Biz e e ele ER haydi. yim biraz!,..» ize girip açılınca uzağa, m başlamış dalgalar kabarmağa: Deniz kana susamış, inti acıkmış, Gençler banyo yaparken e ii fırtına çıkmış!... Dermanları kesilmiş, dönememişler ge Azgın deniz öldürmüş kıskandığı gençleri! ... Bunu duyan ağlamış kaç yıl dertli, Afrika adasının ni Lİ masaht... pin a mz imi adi Bu sade masaldır, oğulmaz, Şu ılık sularda yüzünüz biraz!... ir geçince: » diye, o I denizden dönün iyel... Gazlantebde fıstık ağaçları cinsinin ıslahına hummali bir surette devam edilmektedir. Klişemiz bu maksatla tesis edilen fıstı&Yidanlığını gösteriyor.