Sahife 6 AKŞAM 19 Nisan 1936 Amerikada müthiş bir âfet: Su baskını... Şehrin suyunu nehre döken kanalizasyon boruları, nehrin suyunu şehre akıtıyor.. Springfieldde sular altında kalan peki idarehanesi Springfield (Hususi) — Ame- rikada yeni İngi giltere (New En- gland ir parçasını süsleyen güzel bi: vardır, Kanektikat nehir İl akmaya mah- 1889 “ kabahatini ala bazı a taşmış ve hemi lâzım gelen tertibat alınıp gelecek iki metre kadar daha ler yapıldı. 1929 da nehir gene re > yapılan setleri aşamadı. sıfırın altını sürekli kle birdenbire çok hızlı 5 vu > üç Ertesi bahı gezstel bir havadis ok duk: Birim Kanektikat a — tün bu civardaki ve uzaktak e. brikle mam aldır meni ne bir al e aş» mış, Benim oturduğum yer şebrin en yüksek kısmı. Fakat en mühim faaliyetlerinin merkezi ne- hire yakın cadde ve o caddenin civarıdır, en aşağı şehire indim, Şe- hir e günlerini yaşar gibi. Birdenbire gece yarısı evlerini su basan le ye emin yerle- re t . Aynı gece şehirde bir belen çıkan yangının bir diğerine Aş her e > tamamil gi ie felâket kii > Nimet rengine boyamı azeteci liğe için halka yasak olan v yun henüz bas- e makta ili rem gi- rebiliyordum. Düz bir sahaya geldim: Her iki ii yavaş su yayılmak- rtada için hemen ora- ya yürüdüm: Aşağısı oldukça alk çak. Bazı küçük evlerin ta saçak- larına kadar çıkan su yalnız dam- larını dışarıda İse gülünç mi- mari şekilleri Orada bir 0d dakika ancak kal mıştım; bir de baktım ki geçece- ğim yol kapanmı; tiğim süratine göre fazla orada kalabileceğimi um- ayaklarımı ıslatacak kadar derin- leşmişti, Hükümet kuvvetleri yılan gibi vahşi ve yavaş sokulan su karşi sında ahaliyi geri çekmekten bar ka bir şey yapamıyorlardı. Me. eğe tayyare yi batı mü Gen edilen, 12 sene ka- dar Rİ yapılmış ağır köprü- den karşı şehire geçtim. Hava gü- neşli parlak ve ea kai şehir, Abdülhamid ve- resesinin davası Muhtelit mahkeme evvelki İn e w sir sun Şg Türk - Fransız hkem enehikem ü içtimamda, Abdülha; eki ki ei davasını rüye- mid veresesinin ia si şehir ng — ve göz alabildi- A AZ ği kadar ir göldü. Akdülhamd veresesinin vekilleri öprü üzerinde durup coşkun | Sami Günzberg, mahkemeye Bee bir uğultuyla akan yükselmiş suyu | gi bir mekti yi davanın yeniden tetki- ayri Üstünde her şeyi gör- | ki için ea m müracmmiin Jarım mnkaode Fiçilar, owaok ğine kani bulunduğu: zı, ev eşyası.. Hatta bazan bir fıçı veya büyük bir tahta parçası üze- rinde ölüme giden diri kedi veya köpek, Otomobil ve tramvay “e yk larda motörlü ve motörsü dallar işlemekte. Caddelerdeki su su haki müdafaasını Türk ajanına bıraktığını be- Yan etmiştir. Bundan başka bay Sami 8 nisan 1930 tarihinde Türkiye ile sular bütün dükkânlardaki eşyayı harab ediyor. Tulumbalar dük- kânların altını basan suyu dışarı atmağa çalışıyor; fakat beyhude torbaları dizilmiş, Gece felâkete daha korkunç bir renk vermişti. Polis pi Alg i için kara ve deni keri polisle bir- likte çahı Şehrin re kanndaki elek- im ği feyezanın azami ulduğu t üçe ln çeke . Birdenbire şeh- rinen aydınlık ve pırıltılı olan kısmı korkunç bir. karanlığa gö- müldü ve bu ani zulmet bize fe- lâketi daha içinden gösterdi. Ar- tık aşağı şehirde kalmak, bir şey görülemiyeceği Beş ali akika l geceden gündüze geçer gibi başka bir elektrik fabrikasının aydınlat- tığı yukarı şehire gi mia an Hüseyin , Epirde zelzele ra ve dağlara kaçmışlardır. müracat etmek bdülhamidin ere Fatma Lozan muahedesinin imzalanmasından sonra kocasının Suriye ve nandı emlâkinden hissesine isabet eden mil rının iadesi için km hükümeti a- e bir dava keme devam iie Fatma ök müş veraseti de kal etmişti. Mahk. celsesi, hül ümetine ib; ünkü inde Türk âj e âzasına veraset yi intikal şöm bü- ün haklarını iade etmeği etti- ıd. tir. Bu r iki hükümet ei) halledile- tir. Türk - Fransız mahkemesinin elin- de daha ondört dava vardır. Bütün davaların görülmesi ve (kararlarının tebliği bu ay sonunda ikmal edilec tir. Mayıs iptidasında eme kının tasnifile e iie başlanacak, | hazi da emi ar ehil bina, belediye- e devredilecektir. Ta İzmitte erazi tahriri İzmi şam) — Erazi tahriri için 35 komisyon kurulma» sına karar verilmiştir. Bunlardan isi Adapazarı, Karamürsel, dördü Gebze, dördü Geyve, dör- dü Kandıra, ikisi Karasu kaza- sında çalışacaktır. KADIN KÖŞESİ: Çiçekli I&âmeler Sen sonra giyilecek elbiselerde çok kullanılıyor. Siyah krep sem ekle giyilen kli bu tünik bey. lâmedendir. MN az ze TEE fiati Bir kaç gündenberi yeni- den yükselmeğe başladı Karadeniz sahilleri halkının ih- tiyacını karşılamak üzere Ziraat nkası tarafından Romanyadan etirimeğe teşebbüs edilme- si üzerine mısır fiatleri 5,20 ku- a 4,10 kuruşa kadar düşmüş- ani gelen mısırın 3500 ton- dan ibaret bulunması ve daha an- ak geleceği anlaşılma” sı dolayısile piyasada istek artmış ii er yeniden yükselmeğe r, Dün sarı mısır 5 kuruş an muamele görmüştür. İN iğsi bankası, yük- | selme devam ettiği takdirde rar mısır getirtmek hakkını haiz bulunduğundan fiatlerin beş bu- çuk kuruşa geçmiyeceği söyleni- yor. ve ri A A EE i Smm ar YEŞİL ELMALAR BİRİNCİ KISIM — HALİD CEMİL'in HATIRA DEFTERİNDEN — NURİYİ e Gİ GÖRMEĞE GELEN KADIN Yazan: Dünkü vi hülâsa Se — ç vakit. isi ark bir kadın duruyor. Yeşil Nisa Simi Ben Nariyi samanlardır tamrına. Bu geç vw diyen bir m onu ziyaret etmek is- temesi beni şaşırtıyor. Yeşil şapkalı ka- dın a bu idi inin sie anlat- mak istiyor. Karim, koyu kahve ren eğ e ii bir, elbise, Elbisenin m. mini ini kırmızı fil biçiminde bir iğne le yalan söyliyeyim, ne demek um, İstediğini yine anlamadı Merdivenleri çıkmağa başladık. Ben önden gidiyorum. Bir elimle duvarlara rma öteki İyi ardı > ına ari gi emk dum. tımani en alt ki bi Kara mik odala- rında fareler Peşim sıra gelen kadın insana acayip (o sergüzeştlere ( atılmak isteğini verebilirdi. (Fakat ben ona sadece merakla bakıyordum. Onun, Nuri gibi bir adamın kar- deşi olması şaşırtıyordu beni. Merdi: ana hid, karanlıkmış, dedi. varda bir kibrit daha parla- tarak: i — Evet , dedim, hem biliyor musunuz, Nuri bana bir kız kardeşi li söylemişti ama ben, her nedense, bu kız kardeşi Sakeh çağında bir çocuk sanmış- tım Sendeledi. Ayağı basamağa ta- kılmıştı. Düşmesin diye tuttum. Çok sevimli, sıcak bir sesle: — Teşekkür ederim, e az daha yuvarlanıyordum ? Alt m şonmi ere alk ba? m tuhaf bi :y söyliyeyim ben geç kalmışım, Aramızd. bir saat yaş farkı var, Ama yine MU gi ip sönen kibritlerle kırmızı görüp Kata elimi gibi, fısıldar gi- — Hayır, dedi, ya görüş medik. Aşağı yukarı on yıl. rdenbire sustu. şel ere dar sahanlığında duk. Bir ayağımız si iie ee kisi aşağıya giden ilk ii İkimiz de bir omuzumuzla duva- ra dayanmıştık. Ben, dalgın düşü- nüyordum. Her nedense bu kadı- na karşı saygı duymak lâzım gel- diğini bir kere daha anlıyordum. — Bir > düşünüyorsunuz, dedi. Acaba o aralık kalmı mii sakal düşen vk karanlıkla boğuştuktan sonr nun şapkasına vuruyor, yü yüzün gölge ve aydınlık tezadı ar vi Güzeldi. Ciddiydi, ıma undan çok ciddi, Aca kb olduğu kadar da akıl- karanfil renginde kıpkırmızı. Göz vleri büyük, göz bebekleri iri ve ışıklı maviydi. Hâtta bu yarı ay- ap içinde bile Kr güneşli günde, sabahleyin erkenden m ll iii iri damla gibi ışıklı maviydiler. Aklıma bir şocukluk masalı geldi. koç? ve ürküsü iz kızlarının sözleri de mavi: ii de dim, Fakat o bir ğildi. O, sadece, çok vaşyordy — Neler düşündüğünüzü bili" yorum, dedi. düşündüğümü ben de Bizeneiil miyim? in — itemi ça nun ln e değil mi ustum, sonra ağır ağır el imdi, bu saatte beni onun ? Öyle ya "bn sat AN de sara, mi yukarı i» değil... li — e çocuk... Onu. armakta geç kaldı il — Onu kurt niz gbi geliyor bana... iliyorum, eği baktığımı sezdi. Gü- çile i e i (Arkasi var)