A 5 Nisan 1936 Londrada esrarlı bir cinayet herkesi he- yecan içinde bıraktı Genç kadını, kıskançlık yüzünden oğlunun öldürdüğü zannediliyor Londra zabıtası, bir haftadan rarengiz bir âile faci- ler ve araştırmalar hakikatleri meydana çıkarmıştır Bundan o; vvel Lon- görmüşlerdi u hadise, hiç kim- enin i kurcalamamıştır. rat köprünün çivarmdaği bir pılmış, metruk eye yaklaşan raki ni tetkik Lüks e içi ri ol muş bir halde bulunuyordu. Kadi- fe kol laguna biri yırtıktı, Bu manzara, otomobilin içind - detli bir EZİK Belma li olduğunu gösteriyordu, Bunun ü- zerine adı Villy olan çiflik sahibi en yakın karakola koşarak gör- düklerini anlatmıştır. Polisler, derhal köprüye giderek metrük otomobili muayene ire nu- marasını alarak Londra seyrüsefer merkezine bildirmişlerdir. iki saat sonra Londra seyrüsefer merkezi bu otomobilin tıp profesörü olan Tam an bir kaç senedenberi madam Eva Bola aid rma bildirmiştir. Bunun üzerine polisler, mesele- madamın saat sekizde bizzat kul Madam Eva Bol ee ği evden çıktığını, n nereye gittiğini kim- seye ye söylemediği! polislere bil- dir. ştırmalar esnasın- da genç kadının Londra tıp fa- kültesine devam eden 19 yaşında Şarlnamında bir oğlu olduğunu da öğrenmişler ve delikanlıyı ara- mağa başlamışlardır. Polisler, delikanlıyı, ancak er- tesi sabah bulabilmişlerdir. Ti kikatı idare eden köprü beke ki karakol kumandanı madam Bolun bir gün evel sabah saat do- kuzda sane bir delikanlı bulun- luğu vardaki kır gazino- larından birinde göründüğünü te: bit etmiş, bu meçhul delüranlıyı görmüş olanların tarif ra eş- kâlin, kadının ö öz oğlun tetabuk halde şüphelenerek ansızın şu suali sor- muştur. (Devamı onuncu sahifede) AKŞAM ( Her akşam bir hikâye | Ami , (o yazıhanenin ğ çekmesine tabancasını mis, ii evvel, güzelce muayen etti. sonra bir an için düşünceye daldı. Zayıf iğ derin bir hü- zün ve melâl vi Dün çekilen tta bugün yetişen insanlara hiçbir ders teş- kil etmediğini acı acı düşünerek çıngrağa bastı, İçeri giren bahriye neferine: — Mülâzim girse buraya Veb emrini ç zabit içeri girdi. Üzerinde Analar bahriyesi üniforması vardı, Fakat silahları alınmıştı. Muhafızları kapının dışında bek- liyorlardı. Bir gün evvel kendisi- ni tevkif Ik o gece Nevyorka peta Zabit selâm verdi. yukarıda, dimdik duruyordu. Çelikten bir adama benziyordu. Amiral: — Mülâzim Sayton, dedi, düne cadar Amerikan bahriyesi sizinle övünebilirdi. Fakat bugün onun nazarında artık mevcud değilsi- İZ Amiral karşısındaki suçluya Mn e Devi yili nilir. Bir tarafta nazariye durur, ök düler, Kalbim bahriyelilere karşi daima bir baba şefkati beslemiş- tir. İşte bunun için sizi buraya ge- tirttim. Anlatınız. Mülâzim Sayton sekin ve de kalmıştı. Nefes alabilmek için kendisini zorluyordu. Amiral: — Şu iskemleye oturunuz, dedi. Mülâzim Saylon sakin ve vakur bir tavır ile söze başladı: usluk isnadı ile mis Li- Tanı tevkit ettiler. Onu seviyor diye beni de tuttular. Size yemin ederim ki mis Lilian casus dağ dir. O böyle bir şey y. Hareketinde şüpheyi çin meeei bir şey olsaydı farkına varırdım. İnsan gözleri kör olmadan da çık gın gibi sevebilir. Biz biribirimizi OF. CASUS tabakasına mensuptur. Hayatına aid her şeyi bana hikâye etmiştir. Vaşingtonda kalmasının sebebi be- nim, O, birçok vatandaşları gibi can sıkıntısını gidermek için se- ahate çıkmıştı. Tevkif edilmesi bir hata eseridir. Kendisini daha uzun müddet tevkif etmek bir cü- rüm e Hiçbir zaman bana mes- leğime dair bir sual bile sorma- die ii evime ayak bile bas- madı. Evimde hiçbir zaman li bir vesika yoktu. Mis Lilian yi mi Franklen pl geldi; da balo için e davet edil mesini uimein; sö ben rica et- miştim. O gece birbirimizi bir da- kika bile bırakmadık Onun için, bu su görmemek ister vii ban önü: ne iğdi. Amiral yazıhane rinden bazı een ai tadi bir de resim va — Mülâzim Sübemi dedi. Bu vesikalara ve bu resme bir bakı- Bütün bu evrak Lilian Hart- dairdi. Resim, genç sevdiği kadının resmi idi. Şüphe- ye hiç mahal y. vesikalar vrupanın ie vera gelmiş polis raporlarından terekküb edi- yorlardı. — Bunlar doğru olamaz! Lili- an beni sevdiği zaman gerçekten masum bir kızdı. Benim geminin kamarasını bile görmedi. Ben, ii en isbat için ölüme bile hazi mi barid bir tavırla: — Namusunuzu müdafaa için ihtimal ki en iyi çare budur. dedi. Sonunda genç zabitin muh- temel itirazının önüne geçmek is- ter gibi ilâve etti; — Bu ölüm r itiraf mana- sına geçmesi kabil değildir. Ken- dinizin ve mis Lilianın masumiye- tini isbat için hayatınızı feda etti- ğinize ben şehadet ederim. Ha- zır lem — Evet, — Durunuz azacıl “Amiral çıngırağa bastı. Gelen nefere kapıyı açmasını ve muha- —— ş ( Bir Amerikan hikâyesi İ 4 ie” fız kuvvetin geri önde emretti, Bu emir icra olundi sevr; amiral mülâzime icini 4 uza İ — Haydi, mülâzim, dedi. 3 mülâzim mücrim olsaydı amiralı öldürebilir ve kolayca ka» $ çabilirdi. Fakat tabancayı alınca: — Beni nun da masum olduğumuza siz şehadet ediniz, dedi ve tabancayı beynine kaldı- rarak ateş Fakat yalnız iki demirin bıri- birine çarpmasından başka bir ses çıkmadı. Amiral: j — Tabancayı kapa veriniz, mü lâzim, dedi. Şimdi $ Evvelden de pll Fak : a yaeibesi ry Seenti dır. İngi ahriyesinin en mahir casuslarından biridir, Siz daha çocuksunuz. ; Biz erkekler ka: ların karşısında ak saçlı oluncıya kadar hep çocuk kalırız, Liseden bahriye mektebine, oradan di nanmaya geçeriz. Cereyanları, dajları. endaht in mini, ilmi heye- ti, deniz haritalarını okumayı, her şeyi öğreniriz, ML ve tecrü- i ii 7 sahibi oluruz. yirmi, yirmi beş i ya: şı na eliz Fakat edin ne olduğun emeyiz. Limanlarda gelişi âdi n elk Halbuki iğ bazı kurni lay bir sz teşkil ederiz. Me zim Sayton, ihtiyar amiralınızın yüzüne dikkatle bakınız. Ben de sizin yaşınızda iken bir casuş kas dının tuzağına düş! Sizin şim- di emir eza yakından bili- amı çektim. Siz de çe- e "Bir zabit ettiği hatas nın cezasını mutlaka çekmeğe mecburdur. Çıngırağı çalarken mülâzimes * — Göz yaşlarınızı siliniz! erari-. ni verdi, : 4 Sonra içeri gelen nefere, muha- fız kuvveti çağırmasını . söyledi. Muhafızlar gelince, emretti: evkufu hapishaneye götü rünüz! ei a —i yy Fahreddin mden şikâyet si aptıklarını ve ne istediklerini bilmiyorlar.» Firavunun maiyetindeki zabit- Ter de bah ye dolmuşlar.. Onlar da yerlilerin Ye şirkin hareketini h . o Mikerinos cesetlerin ikisini de saraya aldır. di; alt katta bir odaya kapata- rak re ei dikti. akşama doğ bastırdığını görünce, ilik önünde iğilerek: —— rı ikinci defa yıkılmak- tan a kraliçem! Bugün siz olmasaydınız, hükümet esirle- rin ve yabancıların eline geçecek- ti.. Hepimiz mahvolacaktık. Demekten kendini alamamıştı. İNiL k gOcUKLA D Mikerinos o — saray İeri ın ve rap gülüp eğlenmesini ei Köse de karısile birlikte sem na çekildi “Kocamın kanını kim akıttı?,, Ortalık henüz kararmamıştı. Mikerinos üzgün ve yorgun bir halde, Titananın dizinde yatıyor- du. Bu sırada sarayın büyük kapısı önünde bir kadın sesi işitildi: — Hükümdar! rum., O, Mısir tahtına çıktığı gün bize adalet vadetmişti. Beni onun yanına çıkarınız, ci vun kümede başını u- Nöbetzilere bağırdı: — Bırakın, gelsin yukarıya. e ağlamaktan e çana- aşlarında bi kadiın hıçkırarak e; üst Me ler mi ikerinos yattığı yer- kalktı.. ve Mısırlı kadina sor- Ne ERİYENE eni kadın ipne yüzüne — Biraz öce la öldürmüş- DA kan istiyorum, Mike — Kim öldürdüğünü biliyor musun? Diye sorunca genç kadın Tita- nayı Ki İşte, kocamı e vu ran.. yanınızda oturu Mikerinos Titana; n dö Bu kadının önlediği ii iu? Titana a salladı: ğrudur, Fakat, ko- casını niçin ai biliyor mu acaba?. Ağlıyan İn haykırmağa baş- ladı: — Evet. — Niçin olursa olsun.. Hüküm- darımız dururken, sen ne cesaret- dın teessüründen söz e mütemadiyen ağlıyordu. Mikerinosun karısı: — Peki, dedi, hükümdar eme me yal ver: Çocukların var mı? — Eği eli koyunların?.. — Hepsi var.. — Pek âlâ. Yurd sever mi- sin? — Çok se — Yarın sirf yurdunu > man $: ümdar senden h fedakârlık vela rsa, erkes gn ardım maş ne Yapa Ağlıy: öz yaşlarını si- lerek örneğin e cevap verdi: urdumun ve aile ocağımın düşman eline geçmemesi için, üç çocuğumu da (Amon) a kurban verirdim.' Kaledeki 5 sırtımda erzak taşırdım.. Gec ku uyumaz, çalışırdım. — Yurdunun ve aile ocağının düşman eline geçmesine el altın- le kocamın göğsünü deşiyorsun? Titananın canı sıkılmıştı.. Ka- dan yardım eden bir yurtdaşını kerr? ne yapardın? weeiyle bir viyin hemen cellâ- Titana genç Seki omuzunu okşiyarak'gülümsedi: 3 — İşte ben de mm senin yaps mak istediğin gibi yaptım. Dişle- rimden ziyade bieklerime suya