TEN ART im İz a EE e Hem hatırlar, hem gülerim ! Imparatoriçenin banyosu Banyo dairesine sıcak su vermek için tavan arasına yerleştirilen 20 semaver azdaha yangın çıkarıyordu Almanya imparator ve impara- ama gel ile daire süslenmeğe baş- lanmıştı. eN İstanbuldan mü-' kemmel ra takımları, kilerci- ler, ler da gelmişler orta- daki büyük salonda ziyafet ma- sasını hazırlıyorlardı. Büyük salonun iki tarafında iki daire vardı, biri imparatora, diğeri im; sıcak su tetrtibatı olmadığı için tavanda n; ları! sıcak su akıtılması düşünüldü. Lâkin le e b : Tavan arasına büyük, bü- yük semaverler yerleştirmek ora- dan aşağı su sevk etmek ve mü- yak- sonra yani Şamdan e son- ra girsinler. Sehayat bu.. ne zarar.. ele: diye reisinin m etine ini edilmedi. Tava amam yirmi büyük semaver yer- ik Tecrübeler (o yapıldı: Tamam belediye reisi mırıldanıyordu: Efendim, bu iş tehlike, Ta- van arasında yirmi semaver ate- şi azim bir Eri mn e T, boyuna ter, zabit EL imi TE mesele fevkalâde mühim. İmpa- Tatoriçe hammam yapacak amma belediye bütçesi ne olacak? — Hamam çıplağı olacak, de- dim. — «Ayva» a doğru. Valla- hilâzim sonra aş yok, hepi- miz hammam EE kalacak... Belediye rsisi bir daha tavan arasına çıktı. Semaverleri den geçirdi. Kendi kendine bir şeyler söyler gibi ellerile işaret- | sa ler yaparak ve sakalını karıştı- li im bu işe aklım erme- di” uğ encamı hayır eyliye, diye söylene. söylene çıktı gitti. Bizim de işimiz jana eti si günü toplanmak üzere ayrıldık. Gece macerayı valiye kiz vet, dedi, reisin hakkı Çok dikkat ister. İtfaiyeyi iyi TL Bina eski ahşap, kav gibi yi var. — Me SE etmeyin. Her türlü ihtiyat b alınlı, Tacidar ei gelmele- kalmıştı Evv. rine iki gün elâ, ma- beyincileri, hususi iy klein geldiler, o hazırlanan müşiriyet ipek halılara hayran kaldılar. Baş ekl yalnız bir şeye itiraz et m e kadar imparatorla aklar ayrı ayrı yatmamış- lardır. Daima bir odada beraber yaşar rlar. İmparatoru imparato- rip giydirir. üm olu kıs: işe yaramaz bir ha deydi.» Belediye resisine işi anlattım. — Gördün mü, dedi, şimdi ne olacak? — Zarar yok, odalar çok ge- niş. Bir tanesine iki yatak ya- parız. — Ne zarar yok, ya semaver- ler? ma Banyo odasına anyo kurarız, Orası da geniş... —Lâha wle velâ kuvv. Vallahi bu iş beni istifa ie rac — Merak etme ya efendi, hep- i olur. Olur amma ne olur, bütçe harap... — Canım sıkılma, elbette mü- kâfatını sai — Orası malü Bu mükâfat sözü üzerine ken- disine yeniden bir can geldi. a. a. a yerleştirmeğe Başladık. Erte 'allahi, bu oda Berlin sa- rayında ya var, ya yok... Maşal- b kâ: akikaten oda e ağ alin delâletile pek ş hane bir şekil almıştı. yet misafirler bir geldiler. Gecedenberi ve sokaklarda bekleyen yüz bin: lerce halkın alkış uğultuları için- İle sabah damlarda v SE ük si londa altmış il kyk bir zi zi- yafet verildi. şir w ümerası en eşrafı Mz ve imparato- rn maiyeti resmi Kdledei e sofrada idiler, Biz de ta- van ında (im; ei Kün sıcak su hazırlıy: deliklerden aşağıyı alir duk. Bilmem ne kadar dalmışız. Biri o verdi: koku var:, e or- en — VE Sema erlerden bir kıvilecım siç- ramış. Bir tarafı yakmaya ba lamıştı, Herkes telâşla tulumba- ya. hortuma yapıştı, Su sıkıyor. lardı. — anın, denizi dikkat, Aşağıya su dam! Daha ben sözümü bitirmeden belediye reisi slim nefese koşa- rak geldi: Vallahi yatak odası harap, sular aktı. Hüsnü efendi vali pa- a mize tabağına da iki damla . Ne mükâfat kal- ne EEE a Fizan, Fizan.. de yolunup durdu. şağıda Hamidiye ve Alman marşları biribirini müteakip ça- lıyor. horralar, yaşalar arasın- da nutuklar söyleniyorken biz de tavan arasında çuvallarla, bez- lerle, mendillerle yayılan suları topluyorduk!. Hüseyin Su: Yunanistan pamuk “ alıyor man hükümeti muhtelif mem- leketlerden N il amuk rmiştir, Bu- rine ihracat tacirlerimiz FERİ geçmişlerdir. Pamuk 39 - 40 kuruştan mua- mele görmektedir . pororu Oladureniıcr İzmir ağırceza mahkeme- sinde meraklı bir muhakeme İzmir — emre ie müd- de tevvel Br sr bir vE Gümü. muhakem. esi ceza mahkemesinde çok ürik ok a unlar Recep ve Ahmed adında iki eski ği > di lardan Ahmed şu: anlatmi: —— oğlak ei talik ile bir ulmuş Receple ben abrika ile evi r iki kişi imiş ve şoför inilen Torbalıdan rare git kamy: lerini sorduk. İkisi de Kâmil Eg i ölen Kâmilin üzerinde bi ma ile bir tabanca bulundu. Va. ziyetlerinden şüphe ettik ve iki- sini de karakola götürmek iste- sırada ölen Kâmilin koltu- ğu altında bir tabanca daha saklı bulunuyordu. Karakola giderken birdenbire tabancasıni çekerek yan tarafa fırladı ve: — Yaklaşmayın yakarım, dedi. Receple ben de mavzerlerimi- zi doğrultarak ateş ettik. Vurul- muş, ölmüş, Muha Der karar için başka güne bırakılmıştı Kanlı bir elan Halepte iki aile arasında çıkan ami yedi kişi öldü Halep 14 — Burada iki âile ara- ler arasında birde genç kadın vardır. Kavgayı çıkaran gayet meşhur bir canidır. sım işminde olan bu cani vaktile Suriyede bir iki kere tren- leri soymağa teşebbüs etmiştir. TAARE e m aa am aa a Yeni tayörler İlkbaharda en çok tayör giyilecekti” Bu moda yazda bile devam edecektir” Görülen model siyah ipeklidendir. Pİ beyaz İz pikedir. Şapkası hasırdıl önüne ayni pikeden büyük bir pap. paya konmi Kuru incir Cezair, Türkiye ve Kaliforniya rekab&” te hazırlanıyor İzmir 14 — Ticaret odasına g& len malümata göre Cezayird€ kuru incir ticaretine büyük ebeni miyet veriliyor. Son zamanda Cezayirde incif bahçeleri vücuda tile Dikimde, yetiştirme, toplami ve kurutmada fenni denemelef ar. tır. le Türkiye ve Kaliforniya incirler rine rekabet etmeğe hazırlan” zi : başka Cezayirde bif incir kam toplanacaktır. kongreye Türkiyeden de bir h& yetin iştirâke ettirilmesi muht€ meldir. y AŞK ŞKIN aşırmış bir yale Bl Fe- na ili uğumu gizliyemi- yordum. A geek sonra; Peki, dedim. O halde, bu mektubu kendisine veriniz... İM yır... Size bir iki satır bir şey ya- zabilirim? Kapıcı beni kıraat salonu- 'na götürdü, kalem kâğıt verdi. — Mersi. Alelâcele bir Ve yazdım. Beni kabul etmesini, hiç olmazsa bir cevap e rica ediyor- dum. Çünkü ay ken- an beri disini arayıp çi ordum. Onun için bu kadar azap çekiyordum. Mektubu yat Elenaya yol- ladım. Bekliyo: Salonun Mi bir ihti- yar bir koltuğun üzerine yarı yatmış bir halde kitap vi du. Her Se bir rüya de gibi iyi Biraz sonra. İmei içeri girdi. CİLVESİ Tefrika No. 103 size cevap Kalemi aldım. Bir kâğıdın üze- rine çizgiler çizmeğe başladım. Fena halde muztariptim, Kr mıldayamıyordum. Düşünemiyor- dum. Yalnız müthiş bir azabın pençesindeydim. Birdenbire, kapının arkasında duydum. Gözlerimi kaldırdım. Camlı kapının arkasında bir ka- dın vardı. Tanımadım. Fakat bu kadın bana doğru geldi ve gül lü, Bir rüya içinde gibi: — Elena! si m aya- çi sağ Iktım, ş$ gibi ye- rdum. Sözlerim sek “olduğu halde, hiç bir şey gö- ordum, ayi önüyor ve dünya kararıyordi Karşı karşıya, şi ribirimize ba- kıyorduk. Bir seyler söylemek is- tiyorduk. Elenanın yüzü biraz sararmıştı. Çehresinde o kadar sevdiğim © manevi bir ha- va ve ifade vardı. Mırıldandım: — Mersi Elena, mersi... Sizi beklemiyordum ... Artıl liğe sonra çarçabuk kesti. Oturduk. Elena, mütereddit, sordu: — Ey? y Yaya cevap verdim. — Beni artık gö: A, istemi- yor mi e Elena, biraz başını eğerek ağır ağır: — Filhakika, dedi, size bu ri- cayı tekrar için geldim buraya, Gülerek — seni almağa gel dim, Elena, dedim. Böyle vadet- memiş miydim? Hem bu defa ebediyen.. o, başım salladı; sakin sa tebess kin etti. Parmi mütereddit bl jest ile biribirine kavuşurken hiti ve eğdi. Binlerce defa olduğum bu ellere Bali işle yakıcı bir acı duydum. Onları anımı, i okşamalarını istiyor- kaklarımı um. Diz çökmek, iy ei EE oraya kap ağla- a Si an Öğ- ya sev ona miş olduğ sükütta her ha tiraf- tan daha büyük bir tatlılık vardı. düşünceden kendi- Elena bir düşünc. sini LL gibi: Beni kendi halime ğe nl dedi. Şimdi ikimiz de daha acı olacak. başka yapacağın bir şey yok. Senden ei iin; Ena her za- man ruhumun ER yaşıyordun. Az kalsın ölecektim. Şimdi Ele- na eski hayatımıza ii e uyacağız. — Kayi Hiç bir zaman bu — Beni dinle... ME G O gene Vn tekrar etli: yl yay gileri bir 28” inik nde e cnm cal i esrarli eski o mâ; ar diktir En ça di eriği tiğimiz dakikalarda bile bu k# dından âdeta bir düşman gibi kot Şimdi p âdeta korku içinden iğ sordum: emek her şeyi unuttu Cevap vermedi. Öne doğru eğik Bi çehresinde gözleri bana doğ kalktı. Ağır ağır, kikkatli bana baktı, Ona sormak istiyordum: Ner& — Şimd ertik behlül yi “deidin? Ne yaptın? Biribirimiz: uzak ye e a içinde ne gibi arzu O da bana bakar ihtimal B bu suallere yürekten bir cevab bu mak istiyordu. Bu sırada salondaki ihtiyar dir şari çıkmıştı. birmöime kalmı”” ei Yanına sokuldum (Arkası va” )