e — 7 ERA EEE — — e haraya göndermiştir. e “dünyaya gelmesine sebebiyet ver- miştir. kat Sahife 12. Pariste garip bir dava Bir kadın, kedisi doğur- madı diye belediyeden |: zarar ve ziyan istiyor Kediyi baraya götüren kızı dokuz ay sonra bir erkek çocuk doğurmuş! e belediye nlar. çok ii gönderdiği halde doğurma- sıdır, ea sayi bu sebeple mah- kemeye baş ari belediyeyi dava Sie mâni ol Kadın, hem kızının çocuk de- edecek cins kediler yetiştirmek ğurmasından hem de kedisinin için bir harası işi | kısır kalmasından dolayı Paris me. mesul görmekte ve frank tazminat istemek- İleler hal- | t ilik İn Mi Bakalım, Fransız mahkemesi bu garip dava hakkında ne karar verecek Bir gün mezbaha Hiaiind otu- ran «kadınlardan hastalan- dığı cihetle, 'dişi kedisini, çifleş- tirmek i e genç kızıda vererek biri,is Çanakkalede Kızılay menfaatine balo Çanakkale 7 (Ak Genç gi kedi harasında, ça- şam cemiyeti tarafından etil lışan genç maraz biri ta- | ay mektebinde büyük bir balo veril rafından ok iyi iki genç arasında il bu | miştir.: Balo çok muvaffakıyetli münâsel kuz ay sonra tom- olmuştur, Cemal Nadir mmm Karikatür Albümü İhtiyar kadın genç kızının bu levcudu tükenen « Cemal Nadir dul de ü» tekrar li âkiket'n> fena halde kızmıştır. Fa- salışa çıkarılmıştır. Muallim kilim dale siyhile Fiz Kime ie ppilaneinde bali, dıran, kedisini haraya bir çok de- | İtalyan - Habeş” harbine ait bir resi im: Tekaze nehri kıyılarında İlayan En .SAKŞAM. mİ Her akşam bir hikâye | İlk geceden sonra... j Nahit gülümsedi: — Kadınların vi garip taraf- ları vardır ki sorma; Anlat imi Pi yali sonra ev- , Anı lenmeğe karar vermiştim. Annem fi m da İstanbulda olmadığı için kendime bir can yoldaşı bulmam wi iliği rdu, Nihayet araya ta- raya tesadüf karşıma Melâhati çı- kardı. Nişanlandık. Doğrusu nişan- Di liğe güzel kızdı. Düğü- onların Suadiyedeki köşk- iliki üni caktı, Fakat bir şey iki delikanlıyı çok seviyordu. Naci ile Nadi de amcalarının köşkle- rinde, yani Suadiyede oturuyorlar- dı. Ayni evde iki ri deli- ki beni pek kuşk; bondü bir kıskançlık başladı, Na- di ile Naci sık sık Melâhatla dans YE Nihayet ada Melâhatla yapayalnız kaldık. Karım o kadar mr ona doya doya bakmak istiy Malan birdenbire n ingilizlerin sile hayatı- na ii . dedi. Zaten ilini Londrada okumuş- tu. İlâve etti: — Kuracağımız ailenin de onla- ra benzemesini pek isterim. şartım nedir biliyor m musu- nuz — - Nedir? — Ayrı ayrı odada yatacağız.. zi alüm ya ingilizlerde öyledir. Fransiz karıkocalar ayni yatak- ta yatarlar, almanlar yan yana iki ayrı yatakta yatarlar, ingilizler ay- rı ayrı odalarda yatarlar... Ben- ce en ere ingiliz usulüdür. Hem daha sıhhi, hem daha rahat. Öyle ya çiftlerden biri belki ka- benim soni >. ii gülüşle bana yanağını uza! — A ariel mi ki rek od ii kio mi mi mrt b | dum. gördüm. Sabahleyin kalkınca ona bir ie demek istedim, Yeni ban- çıkmış olacaktı. Odasının abi yaklaştım. Kapıyı vur- dum, heycan ve telâşlı bir sesle:: — Sen misin? dedi. — aç eş İçet in kapıyı şöyle bir mii Mi itilen hızla kaapndı, ve kilitlendi. Bu tuhaf ha- reket karşısında şaşırıp kalmıştım. elâhat ne yapıyorsun?. de- dim., bırak içeriye gireyim... İçeriden ei lı . Dünyada olmaz. — Sebep? — yem işte. — izbe kuzi bir imar istediği giremez mi? — Bekle biraz.. Aklıma bin bir kb geliyordu. Ç Naci ile Nadinin odaları Melâhatin yattığı odanın tam bi- tişiğinde idi, insan ee zaman — Bekliyemem gireceğim!. de- im.. o da: — Giremezsin... deyince kan tepeme fırladı.. Artık ii bilmiyordum... Muhakkak bu kadın beni daha ilk geceden itibaren aldatıyordu. Za- ten o dürup dinlenmeden dans €- dişlerden filân da anlamalı idim... Hay budala e Hay aptal ben. hay eşek be: Bütün bu ge kafamın için- de bir geçit resmi yapınca dayana- madım... Kapıya şöyle bir daya- nınca bn çatır kırdım. İçeri dal- ım. Şaşkın gözlerle etrafa bakıyor- Hayır make kimse yoktu.. küçük, küçücük bir emmare ara- dım.. o da yok Lâkin Melâhat iii eek yk — imi? değil mi yaptığını? ordu. — Neden canı — ve zim ei Bo- yasızım.. makiyajımı ya, na Çekiş kalmıştım.. Melâhatin bütün telâşı, heyecanı, korkusu kendisini benim boyasız görme- memdi., biraz sonra yine eski gü- zellğini, nar dudakları, pespemb* teni ile yanıma geldi derili var kadan son derece hiddetli idi.. s0 radan öğrendimki Melâhat 19 ys” şından beri babasina, annesin& en samimi akik bile be- yasız çıkmazmış... Hele şüphel& rimin tamaml ink olduğunu lıları erkek yerine bile koymu" yordu. Karımla çok iyi anlaştık. 12 3€ ne beraber yaşadık . 12 sene için” e bir kerecik bile olsun yanım: boyasız çıkmadı. Mutfağa bile d& daklarının boyasile girerdi... Geçenlerde iki vapur çarpışmış a... İşi kazı ada zavallı kare” ğım giti ti, Sonradan öğrendim ki böyle senelerce beraber yaşadıkları hak de kocalarına bir gün bile boys madan çıkmıyan pek çok kel lar varmış.. Azizim boyanmak kadın için âdeta bi vihtiyaş e msi mi bir hiç için kıracaktım.. (Bir yıldız) — “ “ Bn yüzünü açsana,.. mam.. AKŞAM İlân tarifesi en eni; 1 Santim © 400 2 > 250 3 , 200 45 , - vi sahifelerde ilân e . © de neşi mi sl 7s şirketi nkara caddesi, Kahraman e han. Tel. 20094-20095 amma nn EE İNIL ÇOCUKLARI askeri leri e İskender Fahreddin Tefrika No. ş liler o Anakonun' geldiğini | görünce hayret etmişti. Anako: le lara - — ba Mikerinosun kız kar- mışlar ve atının bastığı yerlere şa- | deşi de bu kanaatte midir? N 1, Biye 2 zabitler- rnakta iken, Parus- | le doğ raya gitti.. Prenses dan Milerinosun havaya uçma hi Nâraya kendisin piri geldi- ğini söyledikten e dinle- Mikerinosun Ketipa mezarlığına nasıl atıldığı- ci n yanına sürüldüğünüz zaman o da orada imiş.. Bu haber doğru mu? Nâra, A: Mikerinosu ş çok sevdiğini biliyordu. Derhal , — Onun nereye ei Bö- | vaziyeti kavradı: ren, işiten yok mudur? — Ben orada Mikerinosun ha- © Anakoya e ağız birliğile | yalini gördüm, dedi, mabut Am, abis ruhlar arasına atmış. On- larla e işkence görüyor- dirilmesini bel liyı öcünü ondan önce ananı, baba- nı ve ölmüş çocuklarını bekle! Anako prensesi dinlerken, kur- naz bir tilki gibi önüne bakıyor. Mikerinos hakkında iravun Kefrenin yaptığı telkin- erin ne kadar kuvvetli olduğunu lu; Nâranin Misir tahtına kolay: a oturi yanına sokuldu: Tac giyme günümde bulun- mak üzere Şabaka da seninle bir- likte gelmiş diyorlar, öyle mi? Anako: — Evet.. Beraber geldik., Diye cevab verdi. Nâra tekrar sordu: — Şabakanın yanında kadın var mı? — Hayır... cağı sırada Nâra olda sim sana evlen- mekte seri bahset i mi? ne kadar » sevdiği bir Vi oan ak imkânını bula- madığı için evlenmediğini söyle- di. Ss kadi kim olduğunu bilmiyor musun? ako bıyık altından gülerek başını iman — Hayır... Bilmiyorum. — mn o kadını çokiyi tanırsın, aydım, derhal adını m “Tanımadığıma | inanı- miz! — Sen çok kurnaz bir adam- Anako! Ben seni, senin orfu tanıdığından (daha iyi tanırım! Sana sevgisinden bahseden Şaba- ka, elbette o kadının adını da söy- lemiştir!;. Anako tekrar inkâr edince, Nâ- Tanin canı eee o sözü- ü daha çok uzatmamak için yor- ağam ileri etüccek saraydan ayrıldı. ve Habeş kralı, Firavunun sarayında.. abaka, Firavun Kcüps zama- Mi Cizeye geldiği zaman Nâ- a (Napata) nı e rd ie ii dereli sınırlarına kadar zaptetmek ve Memi küçük bir dil halinde bırak- m suretle Hile büyüle a girer“ ri dünüyrde. Habeş, kralı "birinci al saray adamları miş mera eu karşıladılar. Bahçe tarafına dizilen ören ince, ei ser li borular çalıyor, genç cariyeler büyük saray kapısı ö: la mimoza demetleri ikram ediyor- lardı. Sarayın iç İpi iki ti sıralanmış zenci halayık- — mü dar iğilmin vaziyet" te renses Nâra mer divenin at başında Şabakayı kar” şılamıştı, Büyük bir salonda bir çok na emişlerle ve e ev sofaya Di a muşli Yemek sa kimle | Me sırın vi ek asılzadeleri ve Ciz& n misafirlerden bazıları olarak bulunuyordu. (Arkası var) z e