AN, NA AKŞAM “Kafes ve ferace « devrinde Istanbul Üsküdar ve sarayları Bir zamanlar) Kadıköyünde 600 bağ, Haydarpaşada yeldeğirmenleri vardı Üsküdar ve Kizkulesinin yüz sene evvel görünüşü Rumlar eskiden Üsküdara Chr- Sebebi de ak- mare Pae diyorlardı. Bir Skü e Arnav: , ikinciyede Arnavutluk İskenderiyesi dediler. Türkler İstanbulu almazdan ev- vel de Üsküdara gelir giderlerdi. Erk ri bey Bizans i ri için Ee Üsk kuzinosun kızı Teodor: ie kelli sonra dört oğlu le ört oğlu, Süley- hü, a gidip gel meleri İstanbulu alıncaya kadar devam etti, ikinci Murat zamanında Üskü- “ dara gelen De la Ki Üskü- darı şöyle anlatıyoı «Ertesi gün be geldik. bizim Sa- “ kayalıklar da çok müsait © Yoluma devam etmek için Üs- “küdarda rumların kayıklarına bin- diği ni dılar ve çok saygı gösterdiler. Beni karaya çıkardıkları zaman kendi- sine mektup getirdiğim Cenevizli bir taciri Cristofle Parrezini ara- maya gittim, Rumlar benim hiris- tiyan olduğumu anladılar. İskelede bıraktığım atımın yanına gittiğim zaman o iki rumu gördüm, Benden vereceğimden fazla para koparmak | istediler. Tahammül gösterseydim. bana dayak ta atacaklardı. Çünkü bu zamanlarda onların hiristiyan- lara karşı çok kinleri vardi.» Bizans Türklerin eline geçtik- ten sonra, Üskü! edildi. bahsediy sinin fevkinde id Sp ki, sarayı avuçları içi alan ea çü hoca da bağla- rını ve saraylarını Üsküdarda in- hep etmişlerdi. Şeyh Şeca, Cinci hoc: Oçüncü Murad Manisada şeh- zade iken şeyh Şeca bahçıvanlık ederdi. Üçüncü Muradın babası yerine padişah olacağını, gördüğü düdarın hemme şöyle | bir rüya üzerine tabir etmesi, şeyhi nihayet padişah şeyhi, padişal yiz ek Li kur çıkardı. «İskü ii Tup cümle line Arap, Acem Hind, Sünd. diyarlarının mümerri cümle kayıklar evvelâ Beşikta nam mahalle varır, andah Üskü- dara saldırırlar.» Üsküdarın en meşhur sarayları: Salacakta Ayşe sultan sarayı, V-- lidei atik sarayı, Doğancılarda Hacı paşa sarayı, Cinci hoca sarayı, ve daha ufak bir çok saraylard ie yapılan camile- iskele başında Mih- ke Tsi « camiidir. Mihrimah sultan Kanuninin kızı mii de Edirnekapısı em v camiden sonra üçücü Muradın ördüncü Mehmedin anaları ön da gayet zarif camiler yaptırıldı. Şehrin her tarafı ima- 1 e retler » Bir ca- Çoğunu da mimar Sinan inşa etti. Üsküdarın bilhassa tekyeleri meş- rdu. İstanbulda olduğu gibi, Üskü- darda da tabakhaneler vardı. Ahilerin bir merkezi de Üsküdar- dı. Bu ig gön ve deri ın yağla- Raziye kalfa ile beraber sarayın en gözdeleri sırasına geçti. Halkı yalan dualarla uyaladı. Şeyh Şe- cam «Kutbu âlem idiğinde ee almadı. Az zamanı ü bahçeler, mahzenler, ia ler, Mebel açtırdı. İstanbüluri rayının daa içine küpler do- Tusu çil akçeler gömdürdü. Cinci akçesi İstanbul piyasasında en ha- lisülayar akçe olarak revaç buldu. lara mahsus saraylar bile yapıldı. Üsküdar sarayı, tarihimizde To; kapı sarayı — mühim vakalara sahne olm Dekar, Anndoludan him ydi ıya geçmezler, kuvvet- lerini orada toplarlar, İstanbula arşı nümayişlerini orada yapai lardı. Osman oğullarına karşı Ana- dolunun en tehdidkâr sözü şu idi: — Osman oğullarina Üsküdar- dan berüsin haram edelim... Ahmed Refik 7 sküdarın Si baki bağlık ve bahçelikti. Haydarpaşa bağı, çam- lıca bağı, Albahadır bağı, Şey Şe- ca bağı, Kadıköy bağları : en mü- him bağlardandı. Yalnız Kadıkö- yünde altı yüz bağ ve bir çok yel değirmenleri vardı. Elçilere şarap tedariki için üzüm verileceği za- man bu bağlardan kestirilmezdi. Dördüncü Mehmedin Büyük çam- Kcada yaptırdığı Bağı cihan hep- | Çocuğunuza iyi bir dadı arıyorsanız AKŞAM'a bir KÜÇÜE iLÂN vermekle bunu hemen temin edebilirsiniz. A çe Lİ Bazı elik benzerler; h onlara başvurulur, Bu maharetli ve büyülü elimelder biri de kültürdür. «Ekonomik için halkın kültür düzeyi lip meli», «Bugünkü harp vasıtaları- nı kullanmak üzere verilecek as. kerlik terbiyesini almak için ilk e iş e EY a PAZARTESİ KONUŞMALARI: amm emr a arm am ea Kültür meselesi al olarak heleilemiyecek ze ir davalardır. Onun için biz d€ davada düşündüğümüzü söylemi faydalı bulduk. Kültür - a e e . Me” y y bir kültüre ihtiyaç vardır» . olarak verilmezse yurdda kuvetli bir elit sınıfı teşekkül edemez. hep kü Hâttâ bu kelime eski maarif vekâ- e yeni çıkan bir kaç mecmu- bile ad olmuştur. Kültür ba- kalsin Kültür ha Yeni kük tür, Kültüre doğru ve başkaları... Görülüyor ki bugünün maymun- cuk NR biri ve belki en i bu m (Kültür) dir; bütün dünyada bu nokta, canlı bir düşünme düğümü halinde or- taya atılmış bulunuyor. Uluslar ls yermei Comit& permanent des Lettres et des Arts: Edebiyat ve sanat ir komitesi tarafından hazırlanan “bir toplantısında kük rine anketler yapılır, edebiyatcılar, bilginler ve filezof- ların fikirleri sorulur. Almanyada Mele met ri Kayma Cermen in kurul sı üzerine e almalar ae gi yet Rusyada klâsik ve Humanist kültürün okul proğramlarına s0- kulması, bir inceleme konuşu öne- — alır. Elhasıl, her tarafta kül Ke her ülkede kültür me- a br v2 rşeyden önce, neden bu meselenin bukadar sıcak, bukadar elektrikli bir mevzu halini aldığı- nı düşünmeliyiz. Bunun sebebi, açıktır ve çok bellidir. Dünyanın bugün bulunduğu devre, kiymetle- rin kökünden sarsıldığı, bir gemi- mübalâgalarına reaksyonlar du- yulduğu, yahut geri kalmış memle- ketlerde bunun aksi hissedildiği bir tarih çağıdır. İnsanlığın man- de hissedilmeğe başlanmıştır. Ai türk devrinin ve devriminin kalın ii de işte her sahadaki bu ruh e Fikir Gssanüzlaş ıdır. Tarih e dil davası bu araştırmaların en canlı misalleri ve safhalarıdır. mun içindir ki yaşadığımız bu kutlu yıllar, Türk vicdanının en Bigi bu yıllar kadar kımıl tmış, oynatmış değildir. «Ne idik? Neyiz? Ne olmalıyız?» Bun- ığın gi risinde geçirdiği ee ei ben iye bir bü vi Devi rübeler pi hakikat sağ ona um (Konfüçyüs) denberi geleni ça kültürü, ahlâka dayanır. ilk 2 si manlarda eski Helen Kili ayyen bir inanişle dünyevi var ğın kemaline dayanır, k ve MA alarak ona hizmete, onun van den sonreki * gda islâm yanik, semavi bir kudreti kültürü ise, hepsinden birer P? d almış, dünyevi ve i ei müsbet ilme dayânır bir kültür" gelince iş mi ire) maddi kültürdür. Dininin en öz ve sU Ml tılmamış şeklindi in en ge yük kudret tabiatitedir. Bu ticesi olarak < kültürünü sarsmış, bo: ş ka unsurlarla özlüğünü kaybetti” miştir. Son inkılâp devresi, Tür! ev hinin bu melez kaymlerden # ” kinmesi ve tabiatcı mizacına 5 çok uyan müsbet ilimlere dayi bir Avrupalı değiliz. Biz, her şeyden önc? küz ve Türk olarak bugünkü e) ya medeniyetinin bir unsuru e azmındayız. Bunun için unu! mazimizi tekrar üniversite ve kümetimizin'verdiği önem b“ şünceden doğmuştur. asi Tabiatcılığın İmer yap an i ıslah bulmuştur. Kültürü bö beklide ne tanzimat, ne de meşrutiyet hareke saymayi le: v . irem ki OP ğine kar: an idelojisini ir Gökalp el etmişti, Onu” İamlaşmak, Türkleşmel, Mi laşmak) ilinde kısalttığı ayaklı ve eklemeci & öclectidi* (Devamı on üçüncü sahifede) 14 özlü ve