AKŞAM Sahife 5 Biz ea aknelerin va eikilerine kg evvel garp memleketlerinde te- 2417 makine vardı, > halde idi, Sa fakat o da iş &i izi bize basn işlerinde gar- ri gitmiş vasıtalarını kullanmak i. İstanbulda çi pek fazla sürat temin ede- i maker ıslak edile edile bu- di, Pakineleşmi a larla biri bie pe or, yaür: tip te da kırk, kı te satıri ii halde srmn kullandı- (Linoti ip) makinelerinin her biri- rikada Ki pm yazın tahsil ile gezip eğ- KM raya getirmenin kolayını bul- NS seyyar mış. r otobüslerle Gece olunca yol bozulmadan saklayabili- otobüs mutfak ve kiler e ein yemekler ye hazır. da seyyar üniversiteler | © Kamp hayatın intizama çok ololu, Meler oluyor? senesinde yüzbaşı Rosenborg tarafından icad edilen ilk tertib makinesi (AKŞAM) sizteii Linotip makinelerinden yi. dilmektedir. Bu EE İk gi zetelerimiz hergün yeni harflerle ve ter- emiz bir halde basılabiliyor. Ağaç üstünde otel İngilizlerin Şarki gi il yvanlai ların su içi Karanlık basişi ladıktan ye ok hayvan- Sabah vi diğer eşyalar bir başka otobüse ilerek a ayi Faydali bir Brülecek ve öğ, yenilecek yere ge- İler arka dersler mii tarih, gi yaz mevsimi ra kadar bir ücret alıyor- “ip bu kadar parayı teda- e Veremiyecek olanlar mutfakta Mage veya kan kurup bozmak gibi “alışmak suretile yarı ücretlerini ai dili hareket işareti | verilnce mi ebi bagi 8 40 dakika içinde yatağını ve | Jar gündüzler Bizlendikleri yerlerden çı- e aid kıyor geliyor- era sonra ça- | larmış. N te 65 lira vererek ve bin türkü geriye vet ide taahhüd heyecanlar arayan seyyahların pahalı ol- masına rağmen bu otele çok rağbet gös- terdiklerini bu hafta gelen İngili: ga- teleri yazıyorlar. TİHANLARA HAZIRLIK ÇABUK İyi v. EHVEN - ASRİ LİSANLARI BERL Yeni kurslar Seal Try MECCANİ TECRÜBE DERSİ ALINIZ. kara Konya caddesi - İstanbul: iT Z' de öğreziniz. KAYIT BAŞLAMIŞTIR. 373, İstiklâl caddesi Kırkağaç zeytinlikleri Son soğuklar çok zarar verdi, birkaç sene mahsul alınamıyacak SIZ geçtiği be sey or ar geçip te açık Mala? mize ime zarar payını aldığımı- zı anla. Halin burada son kış pek zeytin le üç veya dört sene hiç mahsul- alınamıyacaktır. Sür en doğ- ru mikdarı ancak mayısta anlaşı- labilecektir. Bir nil sürüsü iki ineği parçaladı Öldürülen kurtlardan birini de parçalayıp bıraktılar e etmiş ve ineğini parçala- Kurt sürüsünü silâhla Seydo do silâh atmışsa ded kurtlar kaç- mamışlar, Sedonun Yam ölen a kaçırma e oğlu köylüler yetişmişler, diğer inekleri güçlük- le kurtarmı, şlardırı, “Tütün — eksperleri için İnhisarlar müdürlüğü, tütün eksperle- ri için bir kanun 'lâyihası hazırlamıştır. Bu kanun yn Di devlete gön- derilmiştir. lecektir. Kanun ei sonra bir imti- han açılacak we imtihanda Gini o lanlara ehliyetname verilecektir. Ehliyet- nameyi hamil ve lr ni eksper- liği yapamıyacaklar. Nöbetci sonr Bu akşam nöbetçi şunlardır: Şişli Şark Merkez, Taksim: “Tünelde Mei İstiklâl cad eclise veri- man, Taarbya,; Yeniköy; Emirgax, Ru- mein eczaneler, Aksarıy: Şe- Üsküd. Merkez, Çubuk- er Ni Erofilos, Şale mini Nüzim, Karagümrük: A. Ke- ent, Şehzadebaşı: er Halil, Be- yazıd: Asadoryan, Her gün bir mesele.. Bizden sonra yeni bir nesil gelmedi.. “Ilk milli nesil, bizim 3-4 kişilik neslimizdir.., şimdiy ekadar antolojiye girdikleri halde bu eseri beğen- miyen iki edebiyatçıye azla, Peyami Safa, Faruk Nafiz. / bekte, sırtın üstünde, büyük bir binanın, denize bakan bir oda- sında Şiir — Antoloji hakkında ne mi dü- şünüyorum?... Bu bahis etrafın- ia o kadar çok şaka edildi, o ka- dar çok nükte yapıldı ki mesele yi ciddi olarak ele almanın imkâ. nı yok denilemezse de oldukça ire muhakkak. Memleket edebiyatını - yaban- cılara tanıtacak bir antoloji “lâ- zım mı? .. sag diye fikir yü- tmek kimsenin aklına gelmez. adi? telek antolojinin bu vazifeyi tam değil, yarım bile yap- tığına emin değilim Şüphesiz bu patoloji i iyi bir niyet m yazıları ol halede Bürhan Asafın bir satırı bile yok. Yalnız bu antoloji aceleye gel- miş 3) ef manzara gösteriyor. Bir ker: sına mı, baş si- rasına mi bakılmış? Belli değil, Yaşa da başa da bakılsa meselâ Ziya Gökalpin yeri orası. değil. Sonra meselâ esere şöhret itibari- le daha çok antolojiye Zieri lâ- zım gelenlerden daha az yazı alınmış ta kemiyet ve keyfiyet itibarile daha az değerli olanlar- dan daha çok alınmış. Anlaşılan ellerine one geçmişse antolojiye koymuşlar. Bunun için hatıra gel- miyenler içeri girmiş te, gelmesi lâzım olanlar dışarıda ben bir taraftan böyle düşünüyorum. Bir taraftan da se- çilmiş adamların soy adlarının ya- zılmasına bakarsak pek te ace- le lem olduğuna inanamıyo- rum. Belki de hatıra bir “. al eseridir.. Gr antoloijye mesi âilazisi olanlar kimlerdir? gir- Ediplerin bir kere ta- Z ş rihi vaziyetlerini göz önüne getir- meli: Halid Ziya bizde romanı Sonra yaz- ı romanlarda Namık Kemale, Mithatinkiler gibi yalnız devrine mahsus eserlerden değil. buna karşı: «Ahm adim ifadeden daha sade- dir» denilebilir. Kaldı ki Halide Edipte bu mahzur da yaktur. O n Seyfi: halk edebiyatıni Mere zümreye mal eden ilk büyük şairdir ve bence milli şiirin başlangıcı odur. Halit Fahri te- miz türkçenin, Yusuf Ziya bu- günkü hecenin ilk temaşa eserle- rini meydana koyan hakiki sanat- ri vey geliyor ki bahisten hariç Fik- ret te, Cenap ta öyle... RAL giremedikleri yerde başka ede- Şair Faruk “Nafiz asıl canları sıkilma- dü oturabildiklerine aklim er- miyor. Te: şekkü rolunur ki Vedat Ne- dim, antolojiden duyduğum te- essürü, çerisi mektupla yarı yârıya hafifletti — Ne idir tolojiyi bir ziyafet el eda Bellek, ekle... Sevimli ma: buat müdürü verdiği ziyafete ya- kındakiler dururken, dünyanın öbür ucundan misafır çağıracak mi ya, Mesele rl e ise tiareye bine: şadan ka- GE isteniyor ler anlamadığım nokta Bu ziyafeti kendi cebinden 86 N heveskârların meylânlarını alt üst edecek lü- zumsuz bir kasidedir — Peki m; ne yapmalı — Ne an Seyfinin dediği gibi kese Ki ne iyi Yusuf Zi- yanın dediği gibi fakir sobasına mahrukat yapmak fikrinde deği- değersiz bir müsvedde iri yırt. mak atmak, bun. ir yazılan ile dürüşt tenkidleri göz önün- de bulundurarak yeni bir anto- loji yapmak. Yoksa şeklile Türk edebiyatı © antolojisi değil, kendi kendilerinin antolojisi ya- pılmış olur. — Sizden sonra kimse gelmedi diyorlar... Biz de hakiki kâşifler gibi her iki noktadan işkence içindeyiz. Ha- yatımızdan şikâyet etmiyeceğiz. Elverir ki edebiyatta hakkımızı inkâr etmesinler. Bunu bilhassa Vedat Nedim gibi saiye hürmet- kâr olan bir mütefekkir yaparsa daha ağır oluyor. Devamı 11 inci sahifede)