28 Şubat 1936 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11

28 Şubat 1936 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

mahküm oldu Mahbusiyet müddetinde günde sekiz saat 3 dikecek ! sebeb olan Kare- | obet Bişirciyan ile iki ortağı Londra da polis muhake- mesinde (o dokuz tecrit edilmiş bir halde mahpus bu- çuval dikmek sibi vap en Sedir kimdir? ondra gazetesi dünya biber e Karabet Bişirciyan hakkın- malümatı neşretmiştir: Karebet bir çok sene evvel A- madoludan harice çıkan bir erme- hi ailesinin çocuğudur. 1912 de drada Kredi Liyone banka- sına kâtib olarak girmiştir. İlk al dığı ücret haftada bir kaç şilindi. Burada çalışırken boş durmamış, Ve ecnebi kambiyo muamelesi ü- Zerinde ihtisas peydah etmiştir. Sonraları tler Avrupada bir çok se- yapmıştır. oBişirciyan Fransız kumar gazinolarında ta- inmiş bir simadır. Mi Mi, sanatlar merak- İngiliz tabiiyetine girmiştir. Husu- si bir mektebte tahsil ettikten son- Solda Karabet Bişirciyan, Kai ortakları Hardiy ve Howesoi ye Gere aylarda günde . mi a Porki tlanedeki salonları bir çok nefis şirin ödülle dolu idi, aylığı 1000 kuruştur. Adres tebdili için kuruşluk Sl sil ire ki g— si 115 & le di Akşam Yatsı B ve a 629 sen 2 131 Va. 4,59 6,38 12,27 15,33 17,5 19,28 İdarehane: Babsâli civan Acımusluk Sok. 13 No. “en mamanın GAR aaamğ I Mehmed Rıza elli beş y 'daydı, parası azdı, fakat biz a tu iie — yu serra genç bir ka sevdi zordur. Böyle şer sm taktığı önlünü celbe muvaffak yda re nn ii. yade cid- ii gr ir genci ses vip onun az çok lâkayt ve lâubali ine maruz kalmaktan- a şakaklarında saçları ağarmış, tak at kibar, — gara bir .— ğın yanında si çıkmayı cih ediyordu. Böyle âniklar deb iyi muamele biliyorlardı. Mehmed Rıza iki defa lokantaya .. i. Şey- da, çorbayı hökpür: den iç- o e Mehmed Rıza Şeyda- dan rm am, demişti, saat Yarın Deli esmer başka bir lere Sonra Egr tarif etti. Mehmed Rıza lokantayı güler yüzle tarif ei sırada içinden Ayi başında alacaktı. Ay başını ra bulacağını bilemezken bir de zamanki âdetlerini bilader. Şeydayı lokantaya götürmek zor bir mesele a ediyordu. Ertesi kanta np edilmesi işte böyle bir hikm müstenitti. Bunun a az Rıza lokantaya giderken bilâkis pek aç olduğunu hissedi- du. Güzel bir yemek yemeğe im- kân'yoktu. Cebindeki para buna müsait ig gildi. Bir çorba bir de komposto ile iktifa etmek mec- Esi bulunuyordu. Başka .. yaparsa Şeyda aç kalırdı. yirmi vardı, Şimdi ilde Şeyda da gelecekti. ei Mehmed Rıza bey o gece, a, iştahasının gittikçe art- bim Griye âdeta azap çeki- e sekize çeyrek kala Şeyda — görünmemişti. Mehmed Rı- in sabrı tükeniyordu. Saat slim ie kala Ein midesinde sancılar başlami g0 sekizde > halde hiddet- — Miz çeyrek kala garso- nu çağır ek ağır ağır içmekle be- raber, Şeyda hâlâ gelmiyordu. orbadan sonra biraz bekledi. Birdenbire, içinde büyük bir ümit doğdu. Gözleri keyfinden parla- dı. İnce dudaklarında bir tebes- süm dolaştı. İhtimalki Şeydayı annesi bırak- ederdi. nemi sonra yakla imkân yol Biraz mi durdu. Ke Keyes gelmiyeceğine bütün bütün emni- yet getirdi. Gesnadi listyi istedi. e “ lık ısmarladı. Şeydanın gelm: işi iniyordu. Karnı iü dukça aklı di bindeki parayı hesap etti. Yemek parası ve bahşiş verildikten sonra cebinde kırk beş kuruş kala- caktı. Mehmed Rıza bey bu hesap ne- ticesinde kendi kendisine: Âlâ! diye er aman ka- pısı hız! İdı. içinde, Şeyda içeri a ek bakı- nıp ta Mehmed Rıza beyi görünce sevincinden hafifçe haykırarak dostunun yanına koştu. Mehmed Rıza Ve heyecandan ayağa fırlamıştı — Ne var, Şeyda? Ne ri eyer; İçinden de: Şimdi ne diye e e anlatıyordu: — Bir buçuk saattenberi sizi arıyordum. Dolaşmadığım lokan- kalmadı! — iki gözüm, sana lokantanın adını A i — Öyle amma ben unutmuş — e —-—— di tum. Yalnız ne tarafta olduğunu ee Onun için li 4 girdim çıktım. Tamam on dörj lokanta dolaştım! — Aç açına bu kadar genleri dolaştın da birisinde ars > doyurmak aklına e ve miyım? Siz ba : alla beklerken ben a ta- rafa oturur da sizi bekletir mi- a med Rıza bey içinden: a Me ir söylendi. Şeyda dev: Ee” yordu: — Başım ağrıyor... luk... Ayni zamanda.. imali ii Eğ diyecekti. Mehmed Rıza bey iğne ünde oturur gibi i SALAM Cebini kırk ta kuruş ile Şeydaya ne ile ram edebilirdi? Birdenbire Şey- daya doğru eğildi, onu şefkatle g kendisine doğru çekti. Lâkırdısıni ağzına tıkadı: İ — Çok dolaştığın için başın ağ- rımıştır, dedi. Zavallı yavrucu- baş ağrısile bir şey de iç ten at rica ede- a. Ağzıma hiç olmazsa bir vd, yi bir şey ye. Belki ee teskin yin Yorgun- fev! de azm an le Değe diye > a be ırşı teklifsiz söz söyli- yemezdi. en bu tereddüdün- den istifade eden Mehmed bey devam ediyordu: 4 — Baş 'dğrısmda hafif bir peri parça bir şey yemeli. Garson. Bir rafa- hiz lâzım. Maamafih ,bir filcan di patya!. Şeyda hiç ses çıkarmadı. Meh- med Rıza rahat bir nefes aldı. Bir rezalet çıkmadan lokantadan çıktılar. O gece Şeyda eve dön- düğü zaman hemen mutfağa koştu. Akşamdan artmış ne bulduysa hepsini sildi süpürdü Hikâyeci AK Ankarada her dilde gazete mecmua ve kitapları bütün mektep kitapları ve 7 yi ucuz olarak AKBA selerinde iyi <öebiiriniz. 143377 İskender Fahreddin — Kulübeden bir baş daha ba- kıyor, — Gördüm, — Tanıdın mı? — Hayır. Yaban adamlarından hiç bir tanıdığım yoktur. İbtiyar Elefan yolcuların yanı- Ma yaklaştı: Kimi arıyorsunuz, koca ars- anlar? ut: aş gi Size fena- lk yapmağa gelmedik. Yolumuz bura, ya düştü. Geceyi Elefan iri EN cellâdın yüzü- e are baktı: lerim seni karşımda gör- rd arkadaşının sözlerine Hanacaki Kefrenin. .cellâdile önce ensesinin ka- Şındığını duya, ah. caktır. ot ihtiyarın. omuzunu okşadı: ML ÇOC UKLARI Tefrika No. 74 — Korkma dedik ya, bizden si- ze bir fenalık sebepli Kefre- ne gelince, o şimdi toprak altında yatıyor. Elefan hayretini gizliyemiye- rek: — Eve — O halde senin burada ne işin var? — Ben hükümdarın cellâtlığını lamekel epeyce ae — uu. Mi — Ne diyorsun.. Firavun öldü öl Elefan, Nutun yüzüne hayretle aktı: wv n prenses Nacanın yanın- da deği miydin? Hayır. Onlar bir gece kim- seye b bat er vermeden, Mikerinos- la sanar Si kaçmışlardı. cellâdı, Mikeri- nosun laa bei o kadar inanmıştı ki.. Onu adını anmayı b le sayıyordu. api Nut, mi zarlığınd ei senle tarafından yy sedildiğini gözile görmüştü. — Mikerinosun nerede olduğu- Du sen keşfedemedin mi, Âsa? ye sordu. Rahmi le yanında idim. Ondan sonra yaka- landım.. Zindanlara atıldım. Nutu göstererek sözüne devam etti: — Zindanda bu arkadaşımla ştum. O da Prenses Na öğüş meydanında azgın be- galarla boğuşmuştu. insandan fazla ai günahtır, vi Şimdi Kefren öldü. Halk uraya biliyoruz. | Haydi bize yarının hü- kümdarını göster.. Herkesten ev- .i ayağını öpmek şerefini biz ka- nalım. sn sözleri kulübeden işiten iki kardeş biribirine ıştılar. NE sağ bii Nâra: — Amcam ölmüş.. Halk beni e tahtına oturtmak Die mırıldandı. Nâra sevinç ve heyecan içinde titriyordu. Mikerinos kaşlarını çattı: — Sırayı unutuyor musun, Nâ- ra? Amcamızın bıraktığı tahta oturmak hakkı, senden önce be- Ölmdiri İki kardeş arasında başlıyan saltanat hırsı ilk defa o gün ihti- me sihirbazın kulübesinde doğ- zütağ sözlerine pek te ii tmediği bu yeni misafirleri pre benin önüne getirmiş olsaydı, bu kısa konuşma belki de büyük bir kavga ile bitecekti. Elefan, Firavunun cellâdına ku- lübeyi göstererek: — ya 2 ayağına alnını sürmek istediğin hükümdar bura- dadır. İlel içeriye gir! Rahot dev adımlarile rek, kulübenin kapısından berdi uza Firavunun çocukları içeride a- yakta duruyorlardı. Rahot birdenbire karşısında : Mikerinosu görünce şaşırdı: den tanıdım... ve Üz erlar göğten yı Diye bağirdı. “Cellâdın ağzı bir karış açık kalmıştı.. Küçük dilini yutarcasına kükred ee di. rTeğine ne ir şey | söyliyemi irem aski Nut tai düşmüştü.. Fa- t o, arkadaşı gibi, prens gökten d ipi diye z emiş, Mikeri- nosu orada göreceğini mana 3 için şaşırmıştı. Mikerinos, Nutu görünce sevin- X di. — Sen benim ekranı mabedi den nasıl e biliyo: Nut! Haydi arkadaşına il söyle! Diyerek Nutun omuzunu okşa- dı. Rahot, mai rksüniği derzi Nârayı tanı

Bu sayıdan diğer sayfalar: