Kin 1936 Hem hatırlar, Yirmi beş sene evvel Şam ta- Lut denizine gitmek üzere Gimcozla yola çıkmıştık. mM mimarisi göreceksin. Ora- bir gece kalırız: Temiz seyyah mi de vardır. Hiç rahatsız dedi j a a etti; Ertesi sabah erken- “MN şimendifere bindik, altı saat | Monra zevalde ek istasyo- | > yolunu tut- Gayet sakin berrak bir teşrin g idi. Salâhın neşesi de ru-* an malğir ve Ne garip ve Mez Helimeler uydurup, > söylüyordu, bir işitseydi- iz de benim gibi gülmeden bir hale gelirdiniz. bu esnada birisi kolumdan . ise a olarak: Mon bey, böyle kahkahalar. | ye? dedi. Birde ne göreyim evvelce Şam- * tanıdığım ve bir çok' senedir Mriste ikamet inden N.... bey değil mi? > Vay siz z — Evet, yı reeçirmek için bu ehe maai i Lr ak döşenmiş bir Ümidim var- Hemen Salâhı takdim ettim. Bir resmi'cümleden sonra ahbap- İE konuşmağa başladık. ğe Padeter oturmaya alışan: a- — Balebek harabeleri karşısın- yapar? dedim. “Salak atıldı: tarih yazar, ülerek: > Bizde bunların biri yok mon ye cins arap atlarımız var. adamla tur yapıyoruz, den sonra'da «Sieste» yapıyo- ma liyor sa- m desi ark al iel istedik. Bizi birakmadı. H >— Ha, sahih sizin giri bir im a var, Bunu mek lil m Demek bend siz de e em van mii sdlyeruz O za- ii misafir oluruz. dil biz Yakbzlazi mazur görü- dedi. vim kurtulamadık. Bizimle ka eyi gezdi. Üstü başı şık, is- di, Pinlerinin ötesi berisi berelen- eye ile beni aldı evine gö- ys i. Yolda hep büyük işlerden, rik Paralarla büyük Eeee ii. bahsedi diyordu. Kend de skn içinde almiliğiii Na ımnen ifşa eder gibi bir hal Ra Salâha baktim. B hem gülerim! ANLIYAN ADAM « Acaba bunu da bir “Connaisseur,, vasıtasile mi tedarik etti? » — Bu adam biraz mantarcı ga- liba, yn — manasile bir «par- venuy» diy. Eve Me. Güzel bir bahçe- AKŞAM Parasız seyahat etmek istemiş Hızla giden trene atlarken düşerek parçalandı İzmir 25 er tasyonu yakını en kazası oldüğünu teni iklimin, Kaza; fakir bir gencin trende pa- rasız seyahat etmek ai an ol- muştur, Zülfikar oğlu Mehmed a- sancak- Flap is- i | den geçtik. Ön mermer merdi- | dında fakirbir delikanlı Al e bir camekâna çıktık, | taki kahvelerden birinde yatıp kal Bizi güzel giyinmiş, şık hiz- | kıyordu. İş bulmak için Aydına ekibi yi Farplas. Evin Şen ii karar verimi, fakat Sig na kadar g ve çekildi Matran e döndü: ız seyahat etmek çarelerini araş-| — Mon bu hizmetçileri risten ri Ayda e mk veriyoruz, nasıl buldunuz? dedi. aktım. Duvardaki loları, masaların üzerindeki b. antika şeyleri tetkik ile meşguldü. Matran hemen Salâhu a Keşir: Tafkilât' vermeğe başladı: ar tablosunu Salâha b seur: ıyan adam» vası- tasile beş bin franga aldım. i . Hele şu hiç sormayınız. Bir eşini lana bez bul- sam her ne bahasına olursa olsun alırım. Bunu da «Connaisseur» vasıtasile iki bin beş yüz franga diyordu: senedi «Connaisseur» ler baha biçemi- Mi Hizmetçi kizlardan birisi güzel bir beli geni üç fincan kah- ve getiri atran fincanlar- © birini ze almış Salâha söy- ordu: — Mon bey, bunlar «sevr» dir. Pariste bir Silonnişiei vasıta- EE yüz ellişer franga aldım. Ta- m iki düzine var. Tepsi de çok ür. içerek yanıma “ — Yahu, dedi, herife azıcik da- ha ses çıkarmazsak bizi budala yerine koyacak. Gördüklerimin — Sus, dedim; sesini çıkarma. — Nasıl çıkarmam yahu, patlı- içeri girdi. kedim etti: — Karım, eski dostum doktor Suad, gidi müşerref o olduğum Salâh Cimcoz beyler. Müstakbe- lin mi rleri Madama ürmetlerimizi sun- duk, Madam: — run, içeriki salona ge- gelim. Giy masası başında konu- uruz, dedi. Sade fakat çok gusto- Ne yapayım madam a eşyi kodurmuyor. Yoksa nelerimiz var, ak: — WE bakaranın ustalari tarafın: sciparişimiz üzeri eği Bir eşini bir yerde gö- Temezsiniz, yağ Ergi > vE gibi a4 e ri e” yere KEPEK ediş rası tırmıştır. Vaka sabahı erkenden den çıkan M. kahve- itmiş ve liyi perçalnğanı ve yk bin Mehmed, he- men ölmüştür. Kaza haberi üzerine tren dur. muş, lâzım gelen keşif yapıldık. tan sonra trenin hareketine müsa- de edilmişti: demesine çıkmıştı. Madam biraz sıkılır gibi oldu. Bir bahane ile: — Şimdi gelirim. Diyerek yanımızdan çekildi. Salon tarafından ikinci hizmetçi kucağında ipek gibi siçeklerden iz le Jöv, Jöv. Dünyada Gülal artık tahammül kalma- mıştı, Bana doğru iğildi ve türkçe Acaba bunu da bir «Conna- isseur» vasıtasile mi tedarik etti, dedi. Ben Salâhın bu zalimane ci- nası üzerine ihtiyarımı kaybettim. bir kahkaha koyuverdim. korktu, kl şaşırdı. Matran hayrette kalai — Ne oldu? Ne ini iŞ bana or, ben cevap vermekten âciz iz bir halde muttasıl gülüyor. dum. Bi erp — Vous ötes mechani, Vous ötes mâchant, «zalimsiniz, hain- siniz» demeye başladı. Artık orada kalamadık. Salâk çıktı. Beri de a» İdım, Salâba koşar ir dışarı cele bi sn ile ayrı! edebiyat anto- tu Her gün bir mesele “Bu kitabı fıkaralara dağıtıp yaktırmalı.. ,, Heri in uğraşanlara mükâfat la raporu vermeli. » Yeni çık e lojisinde unutu- | v lanlardan birisi «Binnaz» nanır, ilk pürüzsüz saf türkçe ile Türk oktıyucusuna şiir yazan bir şâirdir. Yusuf Ziyayı Miki apar- tımanında buldum. Sırtında daha yeni terzinin elinden çıkmış yet ei kostümile masanın ei ruyordu. ii bahis açtım. Gü. lümsemeğe çalıştı. Fakat zorla güldüğü belli. — Edebiyat antolojisi mi?, de- di, ben bu bahse ancak kulak dol m ile Sai şabileceğim. tekdirname, Zira iki günde bir bana | iki va bir la taltifname gönder- imıyan matbuat müdiri- yeti elimle dostlarımı bu antolojiyi gönde: yaten olacak.. nda metr imzalara * bakılırsa bu ji yalnız Fransızlara değil, mi de bizleri tanıtmak için FM olacak. Çünkü adı kula- üz gelmemiş nice meçhul AŞ ben de henüz görmedi- ğim bu Men öğrendim. 'Hâmidi, Tevfik Fik- reti, Orhan Seyfiyi, Halit Fahriyi unutan bir antoloji muharriri lise talebesi olsa benden alacağı bir tek numara vardır: Sıfır!, Antolojiyi hazırlıyan kimdir? Bunu bilmiyorum.. Eğer bilseydim onun ne güzel I caahmedinde fipdiri yaşıyor. Si mi antolojisi onu u- iliş edebiyat denilince hâtıra yaptı. İşte edebiyat antolojisi onu unut- tu. Hüseyin Rahmi gibi eserleri bo- yunu aşan bir romancı hakkında ise söz söylemek hadnaşinaslık olur. Açıkta kalanların kimler oldu- ğunu öğrendikten sonra, edebi- yat antolojisine girmediğime el- ette memnunum. mdi olan oldu. Torba al vu. gi propaganda kitabını ii Hududlarımızın kapısını açıp Aa seyahatına gönderelim — Bu kitabı ne mi yapmalı? Yusuf Zişs evreli güldü. Uzun uzun güldü. Sonra dedi ki; Bu kitapları eze İstan- ışın, güldür yi ısınsınlar, keyiflerine baksınlar. Zannederim ki ve ya yarıyacak tarafı da bu- aşka türlü kullanılamaz. ir edebiyat mükâfatı ihdas silecek olsa bunu kime verirdi- İNİZ ye- — Edebiyat Bk Kirle- remi vermeli?.. Ben edebiyat mi elem in değilim, Edebi rek gri si e bir ee Ne oldu? Kabataş lisesinde nefes “vi ye Hi Halit ag kansız tacak ye şik api va bil Bu şim buda üçe bile ie vi « Bu ka değil. Çünkü antelojiye gir. üründen, edebiyat tarihine eu için > iden müsaade Bi lak «0: fıra bir kaş göz ilâve ederek.. — Antolojide isimleri geçmi- | mek için matbuat mü yen büyük edebiyat şöhretleri hakkında ne düşünüyorsunuz? ibrahim Necmi, edebiyat el mak lâzım. şan Tevfik Fikret, bu sanat Kara, Ankaraya (taşındığını gli, Yukarıdaki resimde Kadastro mektebinin mektebin evrakı sandıklara yerleştirilirken görülüyor.