. r ii LALA EN x ir kli a A ala een öleceğini um- ali Bir kadın bir keli ken- dine nasıl bağlıyabilir ? Kadının sesi ve sözü güzellikten ' daha ziyade tesirlidir azı defalar, çok re kadın- ii güzel e:kekleri zivanadan çı dıklarını sök Ki iş kın bu mucizesin uzakta ari Yınız. Emin es bu çirkin ya İsadüf eseri ve yahud fazla zekâ- n heticesi olarak karşısındaki Çün hüviyetinde, kalbinde zayıf z miş ve erkeğin iz 2 Ni a elm anlara b örünürler. Halbuki bu a. ba vk zaman #ilerini mesud ve bahtiyar ederler, Müthiş kılıbık ık olurlar, bütün ka- emi çi getirip karılarının ayak Uçlarına el Bir erkeği teshir sel için şu mühim noktayı da bir zaman iamak gerek- aşk ve sev- bayatına çilem bahtiyar — ise, d eğin i lada en çok aradığı “ps çocukluk dönmektir. Bi tesir yap- maz. Hattâ bu kabil erkekleri tes- ire Men kadınlar teshir olu- nurlar. Bunl ei zamanın” et erkeklerdir. On- ların arzularını hiç bir şey tatmin etm. dakini teshir etmek is- teyen kadınlar, bu kabil erkek!er- den daima çekinmeli ve onları tet- kik etmekle iktifa etmelidir. Bir kadın, bir erkeği elde etmek için başka kadını taklide kalkışır- sa daima zararlı çıkar, ötekinin hi- akla, kendi mu- vaffakıyetini tehlikeye düşürür. Cinsi cazibenin birinci âmili, kuv- vetli bir azım ve iradedir. Sonra AKŞAM | Her akşam bir hikâye | Pariste tahsilimi ikmal ediyor. lum. Beraber yaşadığımız bir kız yaklaş! ğlayıp sızlama» başlamıştı, Kendisini bırakma- mamı, İstanbula götürmemi isti- EE . Nihayet, bir çare dü- şündüm: — Gel fallarımıza baktıralım, dedim. EL falına bakan meşhur bir he- rif vardı. Bir gün, raber ona gittik. Güzel bir daire, Kapıda ba- kır bir levha üzerinde ismi okunu- wp ert. zi kırmızı ve siya kumaşlarla düyenmiş bir salona aldılar, Oda- da garip garip resimler Gi Bunlardan bir t tapesi i bir el pair; grafisi idi. E 1 Oda içime sıkıntı vermeğe baş- . Nihayet a açıldı. Pro- fesör e ceni di. Tatlı bir ae: — Beraber mi geldiniz? diye sordu. Evet. 0 — İkiniz de konsultasyon mu Tape Bu «konsultasyon» kelimesi ne tuhaf şeydi. Herif kendisine âde- ta bir doktor, gerçekten bir profe- sör süsü veriyordu. e Lili, ayağa kalktı: ii ei mıza ayrı ayrı baktır- 2 ded bi indi hiç bir mahzur görmedi. Lilinin arzusu üzerine profesörün yi a iptida ben gir- dim. Profesör yerine alir Be karşısına geçtim. Sol elinizi mi iel a ği kadının yanında, o eski sa- term ie <azibelerini kes- Belt sör sol elimi etini tekrar yaşamak ister, a kapekim luva- | nın arasına yavaşça a zile E Şayet ekseriyetle vaki olduğu gi- lerden ladik allık, ruj, | yine baktı, sağ elimle mukayese i, bahtiyar olmamış ise, bir kadı- Lv n beklenen netice- | etti. emi sevdiği zaman babtiyarlığına | Yi e rr bir şey varsa oda Güzel bir el, dedi. Benim in olan şeyleri elde etmeği, şef- tefahürdür. gururumu bu suretle okşadıktan a mi rim kalmış £ ise karısı- Didi ederseniz görürsünüz ki, | sonra, biraz sustu. Nihayet söze yanında şefkat görmeği arzu | cinsi cazibeden mahrum kalan, gü- başladı: ii” Tabii erkekler bunu söyle- Bek ai oldukları hakle, Daria — Güzel bir el, yani ilim noktai Erkeğin bu gurur ve d üzel bir el demek is- aş zan kapılı Bu kadın. | tiyorum. Hatlar sarih, biribirine g inin işl “e bu zaafla. | lar, erkekte Panik ve muhabbeti gi- | karışmıyorlar, karşımda akıllı bir “a sezerek tatmin eden bir ka. | cıklamazlı adam bul diği görüy: VE zincirden daha kalın bağlar- Bi li ld x Böyle bir hapishanedi > kendisine bağlı kadın, kendini basan uma düf edilebilir, ne tımarhanede! N Gene bir sınıf erkekler vardır ki,| olmağa emeline daha | Ben iki sene iriyper inat ye dinın cinsi cazibesi, i, ve kadın | kolay varır. dım. Bir çok el tetkik etti EL FALI ——m de pratik bir düşünce kabiliyeti yar. ia berraktır. irade- niz kuvvetli unuz pek hassastır, ni sek iğ U- mumiyetle güzel sanati meyli- niz çoktur. Fakat Keş musiki- başk. rının tasdikine ehemmiyet vermi- yordu. — Hayat çizgisi de iyidir. Ço- ikeli bir hasta- bir daha hastalanacaksınız. şınızda sizi büyük bir ikbal e Tal 2 bird. rdenbire yüzü- gülecek v in hayatınızı değiştirecek. eti bıraka: seli musiki İmei mai Muhakkak. Hayatınızda ba- zı ak görüyorum, Siz aşkta e e) ve mi talihlisiniz. i kesmeyiniz. Han- gi ER dem Şub. O halde, bu senenin nihaye- tine 5 de Sene bir sülale” ık üni bir sual sorabi- lirsiniz, ae bir şe- yim yoktu. m ofesörün ca- nını sıkmamak içi — Acaba çocuğum çabuk iyi olacak mı? dedi Profesör biraz mütereddit gö- ründü. Gözlerimin içine baktı, Be- ni este rin kadar süzdü. verdi: — Evet, e yakıla £ iyi — Bu leri ledikten ayağa kalktı. Fal bitmişti. o Si dum: — Konsultasyon için ne kadar ğim? — Yirmi frank. Ben de ayağa kalktım. Fakat parayı vermedim. — Profesör, dedim, bana şim. di meslek mueri bir iyilik et- mek ister misiniz? ünden hiç bir mâna anlaşıl- unu yaparsanız, tabii, kon- sultasyon ücretini dört misli fazla vereceğim. Profesör ağzını açmıyı ap verir misiniz, pri sir? Evet mi, hayır mı? Profesör başile tasdik arel yaptı, / — Mesele şudur: İçeriki salon- da bekliyen kadın iki senedir bes imle beraberdir. İki senedir ge- celi gündüzlü beraberiz. Artık memleketime gideceğim. Onu be- O raber götüremem, Rabıtam mek, hür bir adam olmak istiyo- rum, profesör. — Bunu kendisine söylemekten korkuyor musunuz? — Hayır. Yalnız... onu alamıs yacağımı söylersem... kavga ko- pacak, ağlıyacak. İşin sonu nereye varacağını 7 — İntihar mı eder re in m ama... bilinmeZ ki, Herhalde bana zehir edeceği şüphesizdir. Gö için sis zin yardımınızı rica ediyorum. — Açık söyleyiniz. Size ne su- retle yardım edebilirim? — Şimdi yanınıza geldiği vakif ona şöyle diyiniz: Bir aya kadar zun > zayıf ve pe zengin bir Maca izinle evlen- mek isiyeb cla bunun için, birlikte yaşadığınız adi an bir olduğunu söyleme; Çünkü bu kız kısa eği ei den nefret eder. rofesör e tereddüt etti, onra: — Masioset, dedi, bizim sana- n güne çığırından çi- rini Ay başındanberi üç defadır benden böyle bir hizmet yek Ne çare... Maksat beşeriyete di mi Hangi vasıta ile olursa Si Mi same fik; profesör benden iki yüz frank almadan bu hizmeti yapmıyacağını söyledi. Naçar pa- raları verdim. Y. 5 ğum olmadığını söyledim. Hiç ak dırış bile etmedi! İki gün sonra, Lili bana bir tel- graf gösterdi. Annesi hastalan mıştı, Kendisini Britanyaya cağı- rTıyordu.. Şimdi” hâlâ fala iye te > ettikçe zavallılara gülüyo- âyin? İskender Fahreddin © Sair biri dudağını & erel un kulağına şu Vr ilde r kolay, a Firavunun başı ucunda yakin duru; dr Asyalı kadın z i bütün yü- i bilezikleri Meselenin âdetince Fi- lü i, hükümdar öl- a zaman bütün zinetlerini çı- gece hüküm- Bu Yazifeyi Titana yapacaktı. Sar rayda mleket içinde ie biliyordu k ki, Kefren, Ar Ki kadından başkasını sevmi- du, iravunun ölümü haberi Şehre mi >> Kefren İmiş... NİL ÇOCUKLA Tefrika No. 68 LİE — Firavun ölmüş.. Yener hayret içinde biribirle- ine bu haberi müzjdeliyorlardı. lll bazıları hâlâ korku ve tereddütle, o şaşkın so- arda dolaşıyor ve Firavunun ölümüne inanmak deliği rdu. Halkta (Firavun Kefren ölmi- ek!) diye bir itikat vardı. Ha- — Mısırlıların kafasında kök- leşen bu korkuyu bir anda sili- Sl ii Saray münadilerinin sesini du- yanlar, saray önündeki meydana topl: » Dükkânlarını kapı- belli etmeme- ğe çalışarak saraya koşuşuyorlar- dı. Seri teşifakeleri Müyük kapı rek cenazenin başında dövünü- yorlardı. Kefrenin zulüm ve istibdadın- lan bezmiş olan mai o gün | perisi şenlikler karar vee işlerdi. Fakat, aşki ilgine, okumuyordu. Esirlerin bu ölümden sonra hür- vee vg madı — Ölülere saygı gerek' Tarsındaki öğütleri bei he- yecanını yatıştırmıştı. Kefrenin cenazesi bir gün son: Ta törenle kaldırılarak, yeni yap- tırdığı mabede götürülecekti, ehramı) henüz bitme- mişti.. ehramın altındaki mabet ve iri ilkönce yapıl- dığı için, o gün ilk defa mabet ka- pıları halka açılacaktı. Kilaramtın imi bitmöni için ça- Kefren, ehramda çalışan işçile- ri o kadar yıldırmıştı ki.. Bir çok- Tarı Kefrenin ölümüne bile inan- mak istemiyor ye e yemine çok ağır dü; «— O halde bugün eme sin! Çünkü Kefren ölmüştür. «— İçimde bir korku var. Mf in ölümüne «— Fira ölmesile o da ölmüş demektir. Haydi, at şu kaz- yı elinden.. S ü ! rek taş ve kum km iz yordu. Firavunun veziri ehramın etra- fını muhafız alayı efradile çevirt mişti. Ehramdı baş kaldıracak olurlarsı esip. Da Mısırı ateşliyebilird. pa islanan mabet temellerinde Kefren) in hazırlanmış ve mü- cevherlerle süslemiş bir mezarı vardı. Firavun Kefreni bu mezara gö- meceklerdi. ai ölüm haberi ü > şçilere bir gün hat eli. Bu, lleliri di — İşçilerin sevinçleri gözlerinden PM rı nalı) vezir Mutkas, eh- aki işçileri sindirecek ye- ni tedbirler alıyordu. s, iki işçi le bir ko- nuşmasını, kulağile işitmişti: — Kefrenin ölümüne inanmı- .» «— İnansan ne İğ Esaret- ten kurtulacak mı: — Elbette. in öldüğü ai a ea yeni doğumuş gi- bi sevineceğim...» ÖN Ben attığım za- ww daha yerden almak man, onu stemem isi öüümi> o gün bu iki işçiyi ya- Ga mezarlığında ips) zamanında ya- a e ilem Süz su) den iki saat uzakta bir t dirilir, merdiven tekrar yukarıya çekilirdi. (Arkası var)