| yea b minnie AKŞAM Beyoğlunda çiçek müzayede salonu “Altı demet maydanoz çiçeği... Hani ya satıyorum... Saaat... dımmm!,, Çiçekçiler Romanya ve Rusyaya Çiçek ihraç etmek söğide çalışıyorlar $ bir salon... Gül kokusu ği ai karanfil li 8U sümbül kok G nda ibtiyar mezad memuru bağırıy, ül... 35 kuruşa... VAP mı arttıran 35 kuruşa... Sa- > satıyorum... o Saaaat Li Çiç kelle cemiyetinin Beyoğ- lunda bu ER açtığı müzayede salonunday Mayer 1 e ne ka“ dar çiçek bahçe e Muslar, şer ee pey sürü Yorlar, artırıyorlar ön lonun önünde İçi okla ela £ vişekle dolu o- tomobiller duruyor.. içinden koca » gü- de Büyükadanın ser air. Sol Bahçelerinden satmak Üzere çiçek getiren mal sahipleri #rasında iki de kadın... Yüzlerin- de eski hanimefendi» tipi var.. çis Kelam; müzayede memuru: ie Zatırken bile eski vekarlarını mu- afaza ediyorlar, Sordum. um, Cevap verdiler: pa —— bir çok ı i şimdi ticaret için ça ramaeala Hepsi çiçekci oldu. gördüğünüz dek da o sa temek sahipleridir.. de- sağ ne kadar çok çiçek vardı. g mu da yanımda bulunan sn e iş reisine sordum. erdi: ai ne havalar yüzünden Vdiye alli pek nadir görülen i tarzda bol çiçek yetişti. Bütün Siçekler vakitlerinden çok evvel 1 bol mağ Meselâ kışın çi- a mi Bu sene hemen her ii Tafta çiçek çıktı. İyi itibarla bir itler dü iktü: Da a bu ELİ. bol çiçek n iştiren, ki memleketten dı- ei içek ihracatı yapamaz mr- al; Dev m üstünde büyük bir fa- ği lim İlk parti ola- da e. ve Rusyaya . e edec: . mümkün olur... Lâkin Ro- mva ve Rusya için hususi ter- Beyoğlunda açılan çiçek müzayede salona e — ihtiyaç yoktur. Çünkü radan hareket ettikten —— gün sonra Romanyaya ve Rus- yaya varabilecektir. uki kışm çiçek bir hafta Halbı dayanabilir.. Çiçek ihracatı mem- lekete fevkalâde bir pi çiçek vi için hörimlüde müsaid bir i çiçek mere Girin dakika; an 10 daha fazla -çiçek ekilebilir ve is- tihsal edilebilir. Bugün az çiçek istihsal edilmesinin sebebi mem- lekette talip azlığıdır... Yoksa ta- li ve ihracat yapabilsek memleket bir çiçek memleketi olur. ye ri kadar, dünyanın en üzel çiçeklerini yetiştirebiliriz. — Çiçek sanayii hakkında bir sey düşünüyor musunuz?.. — Bu mesele ile de pek yakın- dan alâkadar oluyoruz. Bize ka- lirsa çiçeği yalnız ve sâdece sa- Tonları süslemek, merasimlere gön- dermek, hediye vermek ve kokla- mak için kullanmamalıdır. Çiçek- ten sanayide pek alâ istifade ede- em Bunun için de inhisarlar aresile (Oanlaşmak istiyoruz. Ermek iri bir yerli e- sansçılık başlarsa milli serveti- miz için çok iyi neticeler alabili- riz. Bunun için uğraşıyoruz. Me- selâ dünyanın en güzel menekşe- leri bizim memleketimizde çıki- yor. Maalesef bu menekşeler hiç müşteri bulamıyor, 100 tanesi 40 60 paraya verildiği halde müşteri pek nazlı çıkıyor. Masra- fun korumadığı için bir çok bah- çe sahipleri menekşe yetiştirmi- yorlaı memleketimizde yerli çiçeklerimizden tabii bir surette yapılan bir esanstılık başlarsa bu menekşeler ve daha böyle bir çok güzel lu çiçekler bol bol is- tihsal edilir ve pek işe yarar.. sai tabii bir e larda koku tnirile Gerilla deliye vel yanın her tarafında gayet iyi müş- serkiğala bilir, Çiçek ai gain reisinin fi- kirleri meri dikkate değ ei dereli si de ezen istiyoruz. Bura- da daimi bir sergi açacağız ve bu- rada en güzel çiçek nümunelerini göstereceğiz.. Bu da çiçek csins- inin daha ziyade güzelleşmesi- ne vesile olacaktır. Zaten şemedem seneye çiçeklerimiz - karanfille- rimiz, güllerimiz bilhassa - güzel- leşiyor. Ben alel çıkarken müzaye- de memurunun sesi çin çin ötü- ordu: , — 6 demet maydanoz çiçeği... Saaatım. Al., hayırını gör... H.F. | tiyarların İse tuhaf ee Cereyanlar, Gürepnmlari Kitaplar 2. BİR ROMAN Dinlerin öğrettiklerinden ve bunlara korku ile ümidin kattığı itikatlardan pek az kimse tama- mile sıyrılmıştır. Yıllarca hiç bir allah ihtiyacı duymaksızın yaşa- ıklarına güvenerek o ihtiyacı sbütün yenmiş olduklarını sa- yn şöyle diyebilirler: «Biz artık rollerini ie ce- sun; arkada bıraktığımız yerler kalmasın.» eşat Nuri Güntekin'in yeni ro- manının, Gök; ül zuu ve son sözleri budur. Onu o- kurken re ear hayli son- lu Gard'ın Jean tırlarının aynıdır. öndü i kitap arasında başka benzerlikler de bulunabilir; fransızca roman politik bir le, Dreyfi lemiyor. Bu münasebetle «mönin- gite tuberculeuse» ve emsali has. talıklar hakkında biraz malümat ökyüzü'nde romancını a sını görebiliyoruz, psychologigue müşahedeler, örf ve âdat üzerin- e düşünceler, nükteler, siluetler buluyoruz, fakat roman yok. Romanın kahramanı bir yerde diyor ki: Mükerrem ispirtizme kitapları- nı roman okur gibi okumağa ko- yulmuştur. Yani içindekilere inan- mıyarak, fakat kuvvetli bir alâka duyarak.» , Roman şahıslarından birinin re İnanmıyar . Ben, man harici sta böyle bir hükmü kabul edemem: iyi roman, içindekilere Çaman en olmıya- cak şeylerden bile bahsetse bize söylediklerini aynen geçmiş gibi ağa ge m kadar ın bizi dırması için ken- dinin dei di nan izumdar e etrafında döner; türkçe aşa bir kısmı da anlatıyor. Fakat bu yakınlıklara rağmen iki eser biribirini hiç de an-| dırmıyor. Her ikisini de okuyun, smı bilhassa Reşat Nuri'den rica ederim. İtiraf edeyim ki Gökyüzü'nün mevzuunu, yani a; ydınlatmak iste- diği meseleyi li okurken de- Zil, son Va aye son- ra da değil, ancak düşünerek an- ladım. Reşat Nuri Gribin kita- bını okuyanlara -hiç olmazsa ba- ma- o mevzuu «imposer» edemiyor. Tasvir e maneviyat buhranı (crise morale), romanın bin bir «&pisode»u arasında bir tanesi gi- bi gözüküyor. Eserinde bir vah- det yok demiyeceğim, var, hem de korkunç bir surette var. Yani öyle sanıyorum ki Reşat Nuri Günte- kin, ia olsak, bize her par- sayıfayı yazdığını söyliyebilir. e bina yapmak için — lar gibi Meetinde 1 kurmamış, yani o hazırladığı mal- zemeyi biribirine karıştırmamış hepsi ayrı ayrı, öbek öbek kalmış. Romai en defterime şöyle bir not ALi «Hikâyeyi anla- tan adam Mel bam iz lik alametleri en ih- ir eme hazır- bahsediyor. Adeta bir ders! o (s. 242-254)». Bu notu alırken o 12 sayıfalık olduğuna, kitabı azıldığına kani mağ | ir öyle değil, lüzumlu, bel a .« Romanda anlatılan mane- ei aliriz bir kızın hastalığı sebep oluyor; hastalık teşhis edi- A ne 100 kuruş (Ahmet şadıkların gördüğü imanlardan iş ir Reşat Nuri Gün! manındaki şahısları belli ki bile bile, yani kendi öyle istediği için oluyor, fakat hi kadar canlı!» liği olmuyor. Topladığı malzemeyi karıştıra- gmen- Reşat Nuri bize mevzuunu anlat- dini göstermesi için birtakım ev- rak hikâyeleri, surnatarel değilse de anormal, em tesadüfi hâ- diseler lâzım geliy' Fakat şunu eri ki Gökyü, zü muvaffak olmamış iyi bir ro- mandır, yani bütün surlarına rağmen onda bir ciddiyet, tasav- vur edilişinde bir büyük ambition girmesinin müjdecisi diye karşılı- yorum. Şu ş, ehemmiyet- siz şeyler anlatırmış gibi halini bı- rakıp edasına da bir ağırbaşlılık verse ne iyi eder! Ağirbaşlılık mu- işi e değildir, bilâkis an oğlu için en tabii hâldir. Et- bari bir bi ali ağlıyanlardan, gülümsiyenlerden lde a yüzler görürsünü” NX Sahife 7. yk ki ro-