iğ. KENE ea Çe zaya : siminde Eş Milletler ler cemiyeti sarayı On buçuk milyon liraya mal olan büyük bir bina Bu binadan başka suretle nasıl istifade edilebileceği araştırılıyor Milletler cemiyeti sarâyı Milletler cemiyeti için seneler- e! enevi Li denberi C: rede yapılmakt olan sarayın inşası bitmiştir. Ce- iyet eski ezinden yeni bi nasına taşınmağa başlamıştır. Ya- ında binada toplan yapılacaktır, o Bu bina, Cene OZ; e pılması 130 milyon gına, yani on üç bu- çuk milyon Türk lirasına mal ol Yalnız umumi meclisin töplünik salonu için iki buçuk mil- yon liradan fazla sarfedildi. Umu- mi meclis senede ancak 20 gün top-| lanır, GELİ az toplanan heyet erk: vam ml 2 ve. lediğ'miz gibi, iri, ancak 20 gün toplanır, diğer günler bu | kantaya nasıl müşteri bulmalı? Yeni sarayın koridorları at koş- turula, adar büyüktür, Bu ko- ridorlarda odacıların, ayi is rin çabuk gidi için bun- Hrm Hara veya bisiklet nine düşünülüyor, Esasen binanın alt kğ elektrikle il bir şi- Rokfeller yirmi beş milyon frank, yani iki milyon 100 bin lira teber- ru etmiştir. Kütüphane çok mü- emmeldir; Ayrıca 200 metre rabbaımda bir de salonu ei, — salon ileride kütüphane yaban- ra da açılırsa hariçten gele- kl oturup kitap okumaları ğ içindir. , Cenevre - Lozan elektrikli şi- mendiferi sarayın bahçesinden geçiyor. Trenin manzarayı boz- maması — bir nevi tünel yapıl- mıştır. 'n bu tünelin altından geçiyor. Cenevre belediyesi emi ce miyeti sarayına doğru geniş cad- mahallesi halini ala- dır. Her akşam bir hikâye | Bir rica Saime, ateşler içinde, elini kr- man, gözlerini kapadı ve titrek sesle: — iel dedi, senden y” şey rica edeceğim. Vadet ban a Birin re şey olur, Şer atla yapacaksın..: dimi çok fena e e musun: Saime? Bir soğuk Sizinkiler başka bir şe- sa olsa, bir enfloenza- dır. Saime muztarip bir tebessüm- le dudaklarını buruşturdu. Başını salladı: — enli dedi, Sen inanmıyor- sun n halimi öğe gi şey olur- sın ocası, müteessir, cevap verdi: — Tabii, ya n bir şey istersin de ben yapmaz vi mu“ yum! Fakat bu senin korkum pel çocukluk... — Yemin e Gi e mi? O ük mabtarı En bir kutu var. Kutuda palı bir arf bulacaksın. Onu ta dan, ol an... Bir şey ye leme NN ia ettin US, Kocası Yi e ve duğu es) ER vE ak ii kendisini medlaysçdu, Saime, has- talığın şiddetine dayanamıyor gi- bi, bitik bir Da enine yastığa bırakmıştı. hafif bir çaflouzadan başla | bir hastalığı imadığına emindi.. Biraz evvel ira doktor yalnız enfloenzadan bahsetmişti. Fakat Saime o kadar fena görünüyordu ki... Ya gerçekten ağır hasta ise Mil bunu düşündükçe, ii sini tutuyordu. Zaten bağırmakta ne fayda vardı? Fakat o kapalı zarf kendisini bir türlü ri yazl mili Sa kalkarsa şüphesiz ki ilk işi ve sına yiz verdiği zarfı yok e mek ola: âzım bu üzüntüler içinde ak- şami buldu. Saime çok muztarip görünüyordu, Nâzım yastığın al tından elini sokarak hastanın ba- Fakat aklı fikri kapalı zarfta idi. Saime birazıcık sa, hemen gi: sabahtanberi (o kendisini zal şını yatağı ta, hafif iniltiler içinde, dalgın bir da idi. Nâzım zarfı belli etmeden aç- mak istiyordu, Kutudan aldıktan sonra mutfağa gitti. Biraz su kay- natarak zarfı buhara tutmak isti- yordu. Bunu yaparken içinde bir Fakat kak iphe varken o- nun rahat yaşamasına imkân yok- tu, Behemehal bü sırrı anlamak lâzımdı. Nihayet, zarf açıldı. içinden iki mektup çıktı. Ne mini mini bir roman! Nedim imzasını atan bir deli- kanlı Saimeyi seviyordu, Aşkını ona itiraf etmişti, Saime de cevap akit kaybet- , Sal g. z B BE 5 BER 5 va p xi e. me, kocası, aldatabilecek ka- dınlardan olmadığını temin edi- yordu. Delikanlı Saimenin verdi- ği cevaptan o kadar müteessir ol- muştu ki İstanbulu bırakıp uzak- ğe hazırlanı lara gitme; ordu, Bi- vermemişti. Bunu ine, deli- kanlı İstanbuldan gitmişti. İkinci mektupta tekrar anlatıyor gerçekten bni Di ln Çünkü adresini bile Çocuk. bir Deal Ah sevgili Saimecik! O kadar itina ile a sır bu kadar sa- de, bu kadar masumane idi. Nâ- zım, namuslu kadınların ne ka- dar ince hisli olduklarını düşüne- rek yaptığı hareketten âdeta uta- niyordu, Saime bu kadar eh miyetsiz, masum bir maceradan ve vicdan azabı duyuyor, utanı- meydana çıkmasını istemi 9 bu! Artık Nâzım için mektupları e? —— tekrar zarfa koyara.$önu tekrsf kapamaktan ve yerine bırakmak* tan başka ei bir iş kalma" mıştı, Bunlari tı. Kapıyı açip hastanın ir Lİ zama Saime hâlâ dalgındı. Nâzı derin bir vicdan huzu- rile hastanın ai) eli w rılıp öpmemek için kendisi! inse Her imi! içi raha tı. Saime zarfın açıldığını pr deiy Bunu SHE sare amağa muvaffak o tu. o şeyi yerli yerine koymuştu. Saime şim aha gi uyu” yor gibi göl ordu. andığı vakit ona EN eli nl nu katiyyen söylemiyecekti, On dan yalnız böyle süküt içinde af diliyecek, onu daha fazla seve k, daha çok mesut etmeğe çalı” şacaktı, ### ek 47 hastalığı imi hatti > püre ». Bir kaç ri he günü sokağa çi kıyor ve sevgilisinin apartımanı- na koşuyordu. Kollarını delikanlının boynuna atmış, güle güle, sevine sevine an- latıyordu: — Bilsen neler yaptım, diyor- du! Güya hasi tan kurtulaca- ı ümit etmiy i yalvardım. Alık gibi düştü, Onl isli üya benden gizli kuduktan sonra bana itimadı © al r yöre ki bütün ömrüne sü- rer! Seni bundan sonra rahat ra- hat gelir görebilirim. Sabahtan akşama kadar sokaktan eve gir- | mesem va benden şüphe etme- sine ihtimal yoktur! Hikâyeci EE ER EE Beyoğlu tramvay caddesinde, “Şık, sineması karşısında pederin ağaza Beyoğlunun en merkez ye- rinde bulunan 154 beri “İstiklâl, apartımanı altın daki mağaza kiralıktır. Gör- meki apartıman, kapicısına, M,, ilân eee için “AKŞAM, i ru Nureddine müracaat, Tele fon: 24240 İN İskender Fahreddin Keüps mabedinda bir toplantı ikerinosla birleş- tiği gecenin si Keüps ma- bedinde bir toplantı vardı. Halk her yıl buraya aynı gün- de mercimek, sarmısak, soğan duasına gelirlerdi. Bu üç şey Me sırlılarca pek mukaddesti. Bir > Mısırlı le anbarına doldur- duğu za bütün bir kış mev- r şey aramazdı. Mısırlılar eğe girince hap “bir gin MAY başladılar: li bön iL ÇOCUKLA “ cağı Gta Tefrika No. 44 RI) rinde yuva kuran kuşlara gıdalarını gön- derirsin!, Sana şükranlarımızı sunmağa geldik, büyük “ Amonl Ikın sesini / işit- çe, ellerini ni kaldıra- y büyük Amon! Sen bu yıl da asi gıdasız bırakma- bana dam > e olurdu, soğan yerine em. beni de şu biribirini kovalıyan O felâketlerden kurtar- saydın! Ben de al senin ayak- merci- iyet imdi yukarıda eşeli seslerile sana şükranlarını sunan mesud insanlar gibi yal ! varsaydım! Diye haykırıyordu. Mabeddeki merasim iki li X ai bir adam - herkes. secdede iken - ayağı sesile mabud zi, neşeli şarkılarla uyutuyorlar. Hepimiz şen ve musuduz, Fakat, kulaklarımızı, muztarip insanla- budu! İçinde yaşadığımız şeh- rin yüksek surları arkasında in- lim ve İş- ışan insanlara amet etmiyorsun? Onların rekler © parçalayıcı seslerini biz. duyuyoruz da, sen len duymuyorsun? Neleri on- ra in . devam eden 'bu iztırabı çektiriyor- s 5 > Bu sözleri işiden bas rahip ya- vaşça başını arkaya çevirdi ve adını sanını bilmediği bu ada- urduğu- Fakat, bu adam başı yukarıda, haykırıyordu: cevap ver, Amon! Sen yalnız mesud ve müreffeh insan- ların sesini mi duyarsın? —B Alınları yerde duran insanlar birer birer ii Aİ iyorlar- adar ZE biz ma» bedde (mabudlar mabudu) na karşı böyle bri isyan işitilmemiş, görülmemişti. Halk borak bir sesle; an buradan uzaklaşa- m.. Amonun gazabı şimdi üze- rimize yağacak, ye bağrışarak mabedin ka- Si, doğru e rr ahi; n halka dön rek elini e orkmayınız.. duanızı yarı- a bırakıp nereye kaçıyorsunuz? Makudlar mabudu şimdi nerede ise bu günahkârın cezasını ve- recektir... Tasmanın sesi, uyuştu rucu bir e gi Herkes oli adam birdenbire ortadan kaabak muştu. un nasıl ve ar? gittiğini hiç kimse bilmiyord Baş rahip lar halka döndü: çatarak — Âsi kâr Mikerinos nasıl EM > göğe çekil- mişse, şimdi sesini işittiğiniz bu kötü ruhlu adam da öylece gö- ğe uçmuştur. Amon onu affet- sin... Haydi başlarınızı yere ko- MUZ. uwdlar mabudun- ağ af dileyiniz! Zira, kulakla- rınız bu kötü gözleri işitti ve ruhlarımızı bir anda karanlıklar sardı! Mezarlıkta üç kişi oldular! Mikerinos mabeddeki sesleri uzaktan dinliyerek, sevgilisine: (Arka